Konunun tamamını okudunuz mu bilmem ama söz konusu insanlar çok iyi niyetli gibi değil de. Onu olduğu gibi kabul etmeyenler de onlar. Kimse kimseye bu şekilde ayak uydurmak zorunda değil neticede. Arkadaş edinmek de.. Hele ki belli bir yaştan sonra bu işler öyle çok samimice de olmuyor, hele ki iş hayatında.
Kaldı ki ben de psikolojik destek aldım zamanında, başka bir nedenden zor bir dönem geçirirken, benzer bir yapıdayım ve o dönem psikiyatristimle bu konuyu da ayrıntılı konuştum, insanların ısrarlarından nasıl boğulduğumu, bu yüzden iki arkadaşımı üniversite yıllarında hayatımdan çıkardığımı... vs.. vs.. anlattım. Bana üzerine basa basa bu senin kişilik özelliğin asla sorgılama, patolojik bir durum değil dedi. Dört ana tip kişilik olduğunu, bunlardan hiç birinin norm dışı kabul edilemeyeceğini, benim gibi yapıdakilerin bir kişilik bozukluğu olmadığını, aksine kendi kişilik özelliklerini kabul etmez ve farklı biri olmaya, insanlara ayak uydurmaya kalkarsa insanın mutsuz olacağını, yapıma saygı duymayan insanları hayatımdan uzaklaştırmamın da en doğrusu olduğunu da söyledi. Hatta bu yapılamaz ise aksine depresyonu çağırır demişti. Bu yüzden katılamadım size.
Ayrıca iş etiği bakımından hayatın zaten büyük bir kısmını alan iş yaşamının, iş alanı dışına böyle topluca taşmaması gerektiğini de düşünüyorum. Sonunda o işler bir yerden patlıyor ve bu defa iş yeri huzursuzlukları başlıyor. Ha tek tük çok iyi anlaştığı biri olur insanın, ayrı olarak arada görüşür tabi, ama sanki herkes çok süper anlaşıyormuş ya da anlaşmak zorundaymış gibi zaten haftanın beş altı günü gördüğümüz insanları bir de akşamları görmeyi, bir de ev ortamında içki masasına oturmayı benim içim almıyor açıkçası. Ben sadece sevdiğim, nasıl içtiğini bildiğim, yani yakın olduğum insanlarla içmek isterim mesela.
Neyse ki freelance çalışıyorum da artık böyle aşırı samimiyet kurmaya çalışan iş arkadaşları gibi dertlerim yok
Ayrıca konu sahibinin dertleşebildiği, nazına kadar çeken bir ailesi, yakınları var. Yani sanıyorum bir içe çekilme söz konusu değil.
Dediğim gibi ben de bu yapıdayım. Canımdan kıymetli kız kardeşlerim var, çok farklı olmamıza rağmen çok iyi anlaştığım. En yakınım bildiğim yıllardır beraber olduğum bir nişamlım var. Eskilerden kırk yılda bir görüştüğüm bir iki dostum var. O kadar. Nişanlımla derdimi nişanlımla, ailemle derdimi ailemle çözerim. Dostlarımla kırk yılda bir görüştüğümde de hasret giderir sohbet ederim. Tanıdığım en mutlu insanlardan da biriyim. Yani bu kişilik özelliği sorun getirmek zorunda değil. Sanırım konu sahibinin sıkıntısı bu kişilik özellikleri de değil. Kişilik özelliklerine saygı duyulmadan sınırların fazla zorlanması. Benim de çevremde böyle insanlar olsa ben de mutsuz olurum - zamanında vardı temizledim de. Bu konu için terapi görmek yerine de tavır koyarım, işe yarıyor da, zaten mutluluğumu ve ruh sağlığımı kimseye feda etmemeyi de öğrenebildim çok şükür.
Ama şu bakımdan haklı olabilirsiniz bence, toplumda belki de asıl tedavilik olan, insanlara saygı duymayı bilmeyen, sınırları zorlayan insanlar tedavi görmez de bu insanların yıprattığı insanlar tedaviye yönlenir hep. Yine de bu meselenin tavır koyarak aşılabileceğini, bunun da son derece sağlıklı olacağı kanısındayım. Yani özetle yalnızlığı sevdiğine inanmak diye bir durum yok aslında. Konu sahibini etrafında da pek çok yakını var. Ha eşi uzaktadır özler o ayrı, zaten oun yerini de iş arkadaşları dolduramaz. Hayatta herkes de kafa dağıtmaktan hoşlanmaz. Bazıları evinde huzur içinde sevdikleriyle ve yalnız vakit geçirmekten haz alır. Çoğunluk böyle değil diye; bu insanlar kendini kandırıyor değildir