çok yakınımda yaşanmış bir örneği paylaşmak istiyorum.
kadın 25, adam 26 yaşındayken büyük bir aşkla evlenirler. 2 sene sonra bir oğulları olur. kadın, doğum yaptıktan bir süre sonra eşi tarafından aldatıldığını öğrenir. kadın eşine gerçekten çok güvenir. fakat bizzat eşinin onu aldattığı bayanın ağzından öğrenir olanları. yıkılır tabi, isyan eder, boşanmaya karar verir fakat eşi bi şekilde ikna eder, yeni bebeği vardır, bu sadece bir kerelik bir hatadır bidaha olmayacaktır vs. ve boşanmazlar. derken 2 sene sonra 2. çocuk dünyaya gelir. bu sefer daha hamileyken yeniden aldatıldığını öğrenir kadın. yine bir sürü olaylar vs. bırakıp gidemez, hamiledir, ilk çocuğu da küçüktür, çalışmıyordur da, ailesi de yurtdışında yaşar sığınacak bi yeri de yoktur. ve kadının söylediğine göre (ki bugün dahi söyler) o zamanlarda adamın tüm yaptıklarına rağmen hala daha aşıktır adama. (şarkıdaki gibi, ne zaman anlaşmış ki kalple beyin...) ve yine boşanmazlar. ama tabi boşanma olmasa da sürekli her tartışmada bu konu mutlaka açılır, soğumaz hiç. arada kadına aldatıldığına dair telefonlar gelir, adam allem eder kallem eder bintürlü bahaneyle kadını ikna eder (adam yaşadıkları yerde nüfuzlu maddi durumu iyi bi adam olduğundan huzurunu bozmak isteyen çoktur, ya da belki bu da binbir bahaneden biridir...) derken öyle böyle kavga gürültü yıllar geçer, adam 40lı yaşlara gelince artık durulur, yaşadığı bazı olaylar sonucunda da evinin, eşinin, çocuklarının kıymetini iyice anlar, kadının yıllardır özlemini çektiği evine bağlı, eşine sadık, dört dörtlük bir eş oluverir. tabi çocuklar da büyümüştür, adam da artık durulunca sakin bir hayat yaşamaya başlayınca kadın daha çok kendini dinlemeye fırsat bulur. ve nolur biliyor musunuz, kadın 41 adam 42 yaşındayken, hayatları gayet yolunda sorunsuz dertsiz tasasız devam ederken, adam dört dörtlük bir eş olmuşken kadın boşanmaya karar verir. çünkü farkeder ki ilk aldatıldığından beri eşini aslında hiç affetmemiştir, sadece evliliğidir affettiği. içi hiç soğumamıştır yaşananlara karşı, kırılan kadınlık gururu hiç onarılmamıştır. anlar ki içi onu hiç affetmeyecek, hayatımın bugüne kadarı zaten mahfoldu, bari bundan sonra bir şeyler yapayım diye düşünür ve boşanır. boşanmakla kalmaz yarım kalan eğitimini açıktan bitirir, yabancı dili olduğundan kolayca da iş bulur, kendine güveni iyice gelir. ve şuan çok mutlu...
hep şunu söyler: ''hayatımın hatası, ilk aldatıldığımı öğrendiğimde boşanmamamdır.''
çevresindeki benim gibi bekar bayanlara da şunu tembih eder: ''bir kere aldatıldığınızı öğrenirseniz, sakın affetmeyin, emin olun bir kere affedince gerisi gelir, olan sizin kadınlık gururunuza olur...''