dini paylaşım alanı

22. Kalp kırıklığı fikri aslında büyük bir anlam ifade ediyor. Duygusal, travmatik bir olay yaşandığında, bedeniniz kalbi geçici olarak şok edebilecek stres hormonlarını –hatta taklitçi kalp krizi semptomlarını kan akışına salar .
 



canım bu konuyla ilgili NURETTİN YILDIZ hocanın bi açıklaması var..



DİNLER MİSİNİZ

GÜZEL AÇIKLANMIŞ
 
çok teşekkürler aynı şeyi düşünüyordum bende nefsimle mücadele ediyordum en güzeli kalpten okunan bir dua o zaman büyüğü küçüğü uzunu kısası zoru kolayı yok kuran en büyük servet o halde her sayfası aynı eş değerde o dua daha makbul diye bişey yok yeterki okuyalım
 


sınır yok ne kadar çok söylersek o kadar yakınlaşırız RABB İMİZE..
DİLİMİZDE ZİKİR DUA KALBİMİZDE YÜCELER YÜCESİ ALLAH IMIZ :))

BİZ BAŞLAYALIM HİSSEDERK BU DENİLEN SAYILARDA ÇEKEELİM...İNŞAALLAH
 
Namazın Tarihçesi

SABAH NAMAZI’nı: ilk olarak babamız, HZ ADEM (as) kılmıştır. Cennetten yeryüzüne indiğinde akşam karanlığı olunca, Allah' tan çok korkmuş ve bu korku ile sabahlamıştı. Şafak söküpte karanlıktan kurtulduğuna şükrederek, 2 rekat namaz kılmıştır. İşte bu hikmet üzere Sabah Namazı 2 rekat olarak farz kılınmıştır.

ÖĞLE NAMAZI: İlk önce 4 rekatlık öğle namazı kılan HZ İBRAHİM (as)’dir. Oğlu hz İsmail (as) kurban edilmekten kurtulup cennetten kurban olarak koç ihsan buyurulduğuna ve Cenab-ı Hakk’ın razı olduğuna şükür olarak, 4 rekat öğle namazı kılmıştır.

İKİNDİ NAMAZI’nı: İlk defa HZ YUNUS (as) kılmıştır. Cenab-ı Hakk, O’nu, ikindi vakti dört türlü karanlıktan yani, zellenin (ayak sürçmesi), gecenin, denizin ve balığın karnındaki karanlıktan kurtardığı için şükolsun diye, 4 rekat namaz kılmıştı. İşte bu hikmetten dolayı, ikindi namazı 4 rekat olarak farz kılınmıştır.

AKŞAM NAMAZI’nı: ilk olarak HZ İSA (as), kılmıştır. Cenab-ı Hakk, O’na: ‘’Ey Meryem oğlu İsa, insanlara Allah’ı bırakıp da beni ve anamı, iki tanrı edininiz diyen sen misin?’’ Dediği zaman, hz İsa : ‘’Sen’i tenzih ederim. Hakkım olmadık bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer onu söylşediysem, elbette bunu bilmişsindir. Benim içimde olan her şeyi Sen bilirsin. Ben ise; Sen’in Zat’ında olanı bilmem. Şüphesiz ki gaybları hakkıyla bilen Sensin.’’ (Maide, 116) İşte Hz İsa bu cevabı verdikten sonravakit akşam idi. Cenab-ı Allah’a şükolsun diye 3 rekat namaz kıldı. rekat: uluhiyeti kendinden nefyettiği için, anasından nefyettiği için, Allah’ın ibadete layık olduğunu, eşi ortağı bulunmadığını için (İbni Hümam, Fethu’l Kadir, c1, s,154)

YATSI NAMAZI’ nı: İlk defa dört rekat olarak, HZ MUSA (as) kılmıştır. Mısır’dan çıktıktan sonra, yolu kaybetmişti. Ailesinden ve kardeşi Harun’dan ayrılmış, düşmanı Firavun’da Onu çok üzmüştü. Cenab-ı Allah, O’nu bütün bu dert ve sıkıntılardan kurtadı. Vakit yatsı idi. Hz Musa bütün bunlara şükretmek için 4 rekat yatsı namazı kılmıştır.

VİTR NAMAZI: HZ MUHAMMED (SAV) mirac a cıktığında: Rekat Allah rızası için Rekat kendisi ve dostu Hz Ebubekir için, Ummeti için namaz kılmıştır. Son rekatı kılarken cennet ve Cehennem gösterilince ummeti için endişelenip korkmuş ve ALLAHU EKBER deyip tekbir alıp Allah’a sığınmıştır. Farz namazlarına ilaveten hem kılamadığımız yada kılmadığımız namazlar yerine geçsin yada HZ Peygamber’in şefaatini ummak adına sunnet namazları, O’nu örnek almak ve birçok hikmet için namaz kılarız. İşte bütün peygamberler, ömürlerinin sonuna kadar namaz kıldıklari gibi semadaki tüm meleklerde; yaratıldıkları günden beri, kimi secdede, kimi rukuda, kimi de kıyam ve kuudda Cenab-ı Hakk’a ibadete devam etmektedirler.
(Ramazanoğlu Mahmud Sami, muhasebe 3,s,69)
 
İşte bu sebeplerden ben de sayılı olarak ayet ya da zikir okuyup dua etmeye korkarım.
Tam emin olamadığım için de sayılı dua vs yapmam...
Tabii ki her daim aklıma geldikçe "La ilahe İllallah" zikrini çekerim.
Veya içimden gele gele dua ederim ama sayılarla değil.

Hayırlı cumalar...
 
vitir namazını biliyordum ama diğerlerini bilmiyordum bi hoca anlatmıştı tüylerim diken diken olmuştu senden de Allah razı olsun
 
Hepimizin sevmediği, nefsine uyup nefret ettiği, kin güttüğü, gıybetini yaptığı, gıcık olduğu birileri vardır. Hem o kimseyi anmak bile istemezsiniz hem de içinizden her fırsatta kötü şeyler geçer. Bu düşüncelerden de bir o kadar rahatsız olursunuz ama elinizde değildir. Zira yapmacık geliyordur, suratına bakılmayacaktır ama belki de aynı ortamda kalmak zorunda oluyorsunuzdur.

İşte sizin için o kişinin işini kökten bitirebileceğiniz 4 adımlık bir uygulama. Tescilli ve Allah garantilidir. Memnun kalmazsanız, yorum yapın!

1. Her Gün Adını Anın


Her gün anın ama dedikoduda değil, dualarınızda anın. Onun kötü gördüğünüz huyları için dualar edin. Her kızdığınızda “Allah hidayet etsin” deyin. Aklınıza geldikçe gıybet vesvesesini dua nimetine çevirin. Kim bilir, belki bir süre sonra şeytan aklınızdan çıkarıverir bu vesveseyi.

“Bir Müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” [Müslim, Zikir 86]

 
2. Parayı Basın


Parayı basın ama o kimsenin kuyusunu kazmak için değil. Adına sadaka vermek için parayı basın. Acımayın hiç. Aklınıza geldikçe bir 10 kuruş, 25 kuruş sadaka verin.

“Sadakaları açıkça verirseniz o, ne iyi olur; yok eğer onları gizler de fakirlere öyle verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın birçoğunun bağışlanmasına sebep olur. Bilin ki, Allah, her ne yaparsanız hepsinden haberdardır.” [Bakara, 271]

 
3. Çekin Durun


Çekin ama adamın yakasını paçasını değil, zikir çekin durun. Kelime-i Tevhidler, Salavatlar çekin bolca. Sonra ecrini o kimseye bağışlayın. Sinirlendikçe tesbihi alın ve zikredin.

“Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatılayarak- (zikrederek) hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler…”. [Âl-i İmran, 135]

 
4. Ne Diyorsun Ya Hu?



Diyorum ki, “Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan çekinin, çünkü zannın bazısı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın, kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin! Sizden biriniz kardeşinin ölü halindeki etini yemek ister mi hiç? Demek tiksindiniz! O halde Allah’tan korkun, çünkü Allah, tevbeyi çok kabul edendir. Çok bağışlayıcıdır.”[Hucurat, 12]

Diyorum ki, kardeşim şeytanın en büyük oyunu bizi birbirimize düşürmektir.

Diyorum ki, kardeşim dünyanın da en büyük imtihanı insanlardır. Öyleyse bu büyük imtihanda sırtını Rabbine daya. Çünkü o en güzel Vekildir. Bu kimseler hayatımızın her yerindeler, çok fazlalar ve günün pek çok anında düşüncelerimizdeler. Sanki ısrarcı bir günah makinesi gibiler. Öyleyse bu duruma el atman lazım. Düşünsene sen bunları en sevmediğin insan için yapsan, sevdiğin için neler yapmazsın. Düşünsene, sırf Rabbinin rızası için bunlara göğüs gerersen, Rabbin sana neler vermez. Nitekim Efendimiz sallallahu aleyhi vessellem“Kuvvetli kimse, (güreşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir.”Buhari, Edeb 76, demiyor mu?

Hem düşünsene, ahiret mizanı kurulmuş. O kismenin terazisinde günahları ağır basmış. Cehennemlik olacak. Senin çekip, onun adına bağışladığın zikir geliyor ve dengeleri değiştiriyor. SubhanAllah ve inşAllah. Ne büyük lütuf!

Yine Efendimizin sallallahu aleyhi vessellem dediği gibi,“İstemez misin ey Ömer? Dünya onların olsun, ahiret de bizim olsun!..” İstemez misin kardeşim?

[
 
Kur’an’a Yakın Olmak İçin 5 Yol



İslami bilgi edinmenin önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsan daimi bir öğrencidir ve sürekli öğrenir. Bilgiyi edinmenin birden fazla yolu vardır; seminerlere, derslere katılmaktan tutun, Youtube’dan İslami sohbetler izlemeye kadar, hatta daha fazlası bile var. Bazılarımız tüm bu çeşit yolları deniyorlar ancak bu bilgiyi elde etmek için en önemli rehberi kaçırıyor: Kur’an.
“O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” [Bakara Suresi, 2. Ayet Meali]

Peki, hayatınıza yön vermek için Kur’an’a ne sıklıkla başvuruyorsunuz? Kuran bizim hayat kitabımızdır. Allah Kuran’ı bize, hayatımızın her anında Ona başvurabilelim diye verdi. Süsleyip, sarıp duvarlara asalım diye değil. Kuran duvarlarda değil, bilakis her an elinize gelebilecek bir yerde durmalı. Diğer ilimlerle uğraşmak bazen daha baskın görünebilir ancak imanımızın her an tazelenmeye, ilerlemeye ve çoğalmaya ihtiyacı vardır. Bu da ancak ve ancak Kuran ile olur. Çünkü Kuran insanoğlunun hayat damarı,kanı, serumudur. Bizler Kur’an okumayı sadece Arapçadan hatim etmek ya da Yasin okumak olarak görmemeliyiz. Kuranı okumaya, anlamaya, düşünmeye ve emirlerine göre hareket etmeye ihtiyacımız var. Böylece hem dini bilgimizi hem de imanımızın derecesini arttırabiliriz! O zaman göreceksiniz ki, diğer her şey anlamlı gelecek, inşaAllah.

Bu yazı, sizi Kur’an’a yaklaştırmak için 5 etkili adımdan bahsediyor. Bu adımlara hayata geçirmeden önce, Kuran’a ayırdığınız zamanı düşünün. Sonra da, Kur’an’ın sizin imanınızı ve ilminizi arttırmak için en büyük bir araç olduğuna dair sağlam bir inanç geliştirin. Kur’an, Allah (svt)’nın size bir lütfu. Allah der ki:“Bugün, size dîninizi kemâle erdirdim,üzerinize olan ni’metimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’a râzı oldum!” [Maide Suresi, 3. Ayet Meali]



1.Sabah ve Yatsı Namazından Sonra Kur’an Okumak


Kur’an’ı okumaya karar verdiğiniz zaman büyük oynamayın. Daha dereyi görmeden, okyanusa dalmayın. Hepimiz işi başından aşkın insanlarız. Eğer dünya meşgalelerini kenara itmek istiyorsak, bunu yavaş yavaş ve kademeli yapmalıyız. Yani sabah namazından sonra 1 sayfa Kuran okumuyorken, bir gün kalkıp hatim etmeye ya da bir cüz okumaya çalışmayın. Böyle ağır başlangıçlar hayal kırıklığına ve vazgeçişlere neden olur. En azdan başlayıp, yavaş yavaş çıtayı yükseltmelisiniz.

Sabah için: Eğer meşgul bir Müslümansanız ve sabah namazından sonra okula ya da işe gidiyorsanız, daha erken kalkın ya da hazırlanmak için daha az vakit harcayın. Sabah namazından sonraki uykular daha tatlı ya da sonraki işler daha yıldırıcıdır. Ama unutmayın ki Kuran şifadır. Namazdan sonra seccadeden kalkmadan elinize Kuranınızı alın ve o gün içinizden ne kadar okumak geliyorsa okuyun. Yarım sayfa, 1 sayfa, 3 sayfa… ne kadar isterseniz. Ama 1 ayet dahi olsa okuyun.

Yatsı için: Yatsı namazında İhlas, Felak ve Nas surelerini okumanın yanı sıra, bu namaz için daha sakin ve uzun süre ayırın. Daha sonra da namaz içinde başka sureler okumaya başlayın. Mesela, Bakara, Secde ve Mülk surelerini olabilir. Yine rutin okumalar için aynı yöntem uygulanabilir. Seccadeden kalkmadan okuyabileceğiniz gibi, yatağa geçince de okuyabilirsiniz. Hem abdestli yatmanıza vesile olur ki, bu da sünnettir.
Sabah ve yatsı namazından sonraki okumaların süresini 10-15 dakika ile başlatıp sonra her gün biraz daha arttırabilirsiniz.



2. Anladığınız dilden Kur’an Meali okuyun


Arapça bilmeyen birçoğumuz için, Kur’an’nın düsturlarını uygulamak zor olacaktır. Her ne kadar Kur’an okumak bize sevap kazandırsa da, o kalplere şifa olması için de indirildi. Biz Kur’an’ın bize öğrettiklerini uygulamaya ve üzerinde düşünmeye çalışmalıyız. Biz bunu sadece ya Arapça öğrenerek ya da anladığımızdan dilden onun mealini okuyarak yapabiliriz. Arapça öğrenmeye niyet etmeli ama o zamana kadar da boş durmamalıyız. Her gün okuduğumuz Kuranımızı mealli Kuran seçebiliriz. Böylece okuduğumuz gibi yanda mealine göz gezdiririz. Arapçasından okuduğunuz surenin anlamını da takip etmeyi ve telkinlerini uygulamayı da ihmal etmemeliyiz. Yanı sıra yanımızda küçük bir meal kitabı bulundurabiliriz. İşte bu çok etkili oluyor. Yolda, okulda, bankada, bir şey beklerken, 5 dk bile okusak, o çoğalıp gidiyor ve o küçük zamanları bile kaçırmıyoruz.



3. Kur’anın tefsirini okuyun/dinleyin


Meal ayetlerin birebir çevirisini yapar. Ancak tefsir ise, bu ayetlerin hangi olay üzerine, nerede, nasıl indiğini açıklar. Böylece biz ayeti bütünsel olarak kavramış oluruz. Bu Kuranı daha iyi anlamak ve içselleştirmek için kesinlikle şart olan bir ibadet ve ilimdir. Ayrıca bir ayetin ya da surenin içeriğini öğrenince, sureyi daha iyi hatırlar ve namazda okumak istediğinizde anlamını aklınıza getirip, daha huşulu bir namaz kılarsınız. Bunun keyfine varınca, diğer surelerin tefsirini de birer birer okursunuz. Başlangıç için Fatiha suresini seçebilirsiniz. Namazda da en çok okuduğumuz suredir. Daha sonra sırayla okuduğunuz diğer sureli işlersiniz. Böylece bir gün bir bakarsınız ki, pek çok ayetin ve surenin anlamını, olayını biliyorsunuz.
Çeşitli tefsirlerden yararlanabilirsiniz. İngilizce biliyorsanız içlerinde Nouman Ali Khan’ın da olduğu, Bayyinah.tv’deki tefsir videolarını izleyebilirsiniz. Yine Mekteb-i Suffa ekibinin bu videolara yaptığı altyazılı çevirilerden de tefsir takibi yapabilirsiniz.



4. Bir ya da birkaç ayeti uygulamaya geçirin


Sahabe-, Kiram’ın bizden en büyük farkı şuydu, onlar bir ayet öğrendiklerinde hemen uygulamaya çalışır ve çoğu kez başarırlardı. Biz öğreniyoruz ama sadece bilgi olarak bırakıyoruz. Oysa uygulamadıktan sonra öğrendiklerimiz bizi kurtarmaya yetmez. O zaman bizde örnek nesli örnek alıp, en azami ölçüde uygulamalar yapmaya başlamalıyız.

Mesala, ailenize değer verin. Allah diyor ki: “(Biz) insana, ana-babasına iyilik etmeyi de tavsiye ettik. Anası onu zahmetle(karnında) taşımış ve onu zahmetle doğurmuştur.” [Ahkaf Suresi, 15. Ayet Meali].

Okuduğunuz ya da işittiğiniz ayetlerden adım adım uygulanabilir ayetler seçip, hayatınıza yerleştirmeye çalışın.



5. Ayetleri ezberleyin ve onları namazlarınızda okuyun


Adım 5, yukarıdaki diğer adımları bir araya getiriyor. Okuyor, anlıyor ve onları hayata geçiriyorsunuz. Şimdi namazlarınızda ezberlediğiniz ayet ve sureleri okuyarak, Kur’an’la bağlantıda kalmalısınız. Namazlarda elem teradan aşağısını okumak yetmez. Bir ayet dahi olsa, yeni ezberler yapmalı ve bunu hayatımızın namaz boyutuna taşımalıyız.

Hatırlayın, Allah diyor ki: “Şüphesiz şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.” [İsra Suresi, 53. Ayet Meali]

Belki Kur’an’ı okumaya başladınız ama başka şeyler dikkatinizi dağıtıyor. Dikkat dağınıklıklarından kaçınmaya çalışın ve bir rutin oturtmaya çalışın. Vazgeçemeyeceğiniz, hayatınızın bir parçası olan ve günün normal işleri arasında yerini almış rutinler. Bir günlük yapmasam ne olacak, olmaz, Çünkü bir şey olur. Şeytan her an sizi Allah’tan uzaklaştırmaya çalışır. Peygamberimiz (sav)’in şu sözünü hatırlayın: “Namaz nurdur; sadaka delildir; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder.” [Hadis-i Şerif Meali, Kaynak: Müslim]

İnşaAllah Kur’an’a yaklaşarak, ruhunuzu özgürleştirin!

 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…