dini paylaşım alanı

4 Sebebi ile Dinin Elden Gitmesi

Dinin elden gitmesi meselesini dindeki yozlaşmalar, doğru bilinen yanlışlar ve din adına yapılan hatalar olarak açıklayabiliriz. Abdülkadir Geylani hazretleri dinin elden gitmesi hakkında şu dört sorunun öneminin büyük olduğunu söylemiştir:



[list_item title="1) Bildiğimizle amel etmiyoruz." url=""]
Allah (azze ve celle) neyi ne kadar bildiğimiz ile değil, bildiklerimizin ne kadarını hayatımıza nakşettiğimiz ile ilgilenir.



2) Bilmediğimiz ile amel ediyoruz.
İlimsiz amel fayda vermez. Neyi ne için yaptığımız da en az yaptığımız şey kadar önemlidir. Farzı misal; başkalarını etkilemek ya da daha zayıf olduğunda itibar görmen bakımından kendini seçkin hissetmek için tutulan oruç ile yalnız Allah’ı memnun etmek ve bundan sevap kazanmak amacıyla oruç elbette bir değildir.




3) Bilmediklerimizi öğrenmeye çalışmıyoruz.
Beşikten mezara kadar ilim tahsil etmekle emrolunduğumuz halde bilgisiz kalıyoruz. İlk vahyin “Oku!”(Alak Suresi, 1. Ayet)emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve bilmenin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.




4) Halkı da bilmediğimiz şeyleri öğrenmekten alıkoyuyoruz.
Çeşitli bahanelerle adeta insanların bilmediklerini öğrenmelerine mani oluyoruz. Abdülkadir Geylani hazretlerine göre ilmin kapısını kapamak, o kapıdan girmek isteyenlere mani olmak çirkin bir cinayettir.





Paylaşmak Sünnettir:
 
Allah razı olsun canım
 
Haset; kalbin hastalıklarından birisi olup, kişinin bir başkasının sahip olduğu maddi ve manevi değerlerini yitirmesini ya da o hakların kendine geçmesini istemesidir. Aynı zamanda çağımızın büyük hastalıklarından biridir. Gün geçtikçe artan madde hayatı bağımlılığı kişiler arasında hasetliğe sebep olmaya başladı. Şimdi bu sebepleri hasedin 6 temel sebebi arasında inceleyelim. Bunlar:

  • Düşmanlık: İnsanlar kendisine ya da çevresindekilere yapılan kötülükler nedeniyle birilerine kin besler ve düşmanlık eder. Bu kişilerin başına gelen felaket geldiği zaman buna sevinir ve kendi mükafatı sanır.
  • Kıskançlık: Emsallerinden birinin mevki, ilim servet sahibi olduğu zaman, ona karşı büyüklük taslayacağını düşünerek haset etmek. Karşısındakinin kibrine karşı dayanamayıp hasetlik etmek.
  • Kibir: Kibirlenip karşısındakileri küçük görmek, isteklerine hizmet ettirmek.
  • Gayesine Ulaşamama Korkusu: İki kişinin bir amaç için birbirlerini çekememesi ve haset etmesidir.
  • Liderlik Sevdası: Parmakla gösterilen tek kişi olmayı istemek. Mesela; bir adamın, ilmin herhangi bir dalında emsalsiz olmak ve övülmek isterken kendisiyle aynı seviye de birinin olduğunu duyması üzerine, o kişinin bu özelliğini yitirmesini istemesidir.
  • Kötü Huy: Daima başkalarının gerilemelerini seven ve Allahu Teâlânın lütfuna cimrilik gösteren insan. Bunda kendisinin bir menfaati, yahut kendisine gelecek bir zararı uzaklaştırmak niyeti yoktur. Sırf nefsin kötülüğü ve Allahu Tealânın nimetlerinin kullarına verilmesindeki cimriliğidir.
Maalesef ki bu 6 sebep yaşamımızın bir parçası haline gelmeye başladı. Çevremizde çoğu insanın bu sebepler doğrultusunda yaşadığını da görmekteyiz. Dolayısıyla kıskançlık (hasetlik) aldığı başını gidiyor. Bunun tahribatının da kimse farkında değil! Bizler bu yazımızla farkında olalım diyoruz. Bizleri hem bu dünyada hem de ahirette sıkıntıya sokacak olan bu kalp hastalığından kurtulalım. Günaha düşmemek için haset etmenin zararlarını madde ile gelin hep birlikte okuyalım.

1. İsyana Düşürür
Haset eden aslında, Allah’ın kazâsına, takdirine râzı olmayıp, takdiri ni’meti beğenmeyen ve O’nun adaletine başkaldıran durumuna düşmektedir. Şükrü unutup isyana düşmeye sebep olur. Allah’ın takdirine razı olalım ve hasete düşmekten Allah’a sığınalım. “De ki: Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım, yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden.” (Felak Suresi 1-5 Ayet)



2. Günaha Sebep Olur
Sana zararı dokunmayan bir müslümanın maddi manevi bulunduğu durumdan rahatsız olup; onu kaybetmesi için elinden geleni yaparak hasetlik eden kişiler; o kişilerin hakkına girip, müslüman kardeşinin kötülüğünü dilediği için günaha düşmekten kurtulamaz. “İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki insanların aralarında ihtilaf ettikleri şeyler hakkında hakem olsun. Bunda da sırf o kitap verilenler kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle iman edenleri onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka ulaştırdı. Allah dilediğini doğru yola iletir.” (Bakara Suresi 213. Ayet)


3. Gam, Keder, Üzüntüye Sebep Olur
Hasetlik eden kişiler asla mutlu olamazlar. Sürekli başkalarının malı, mülkü, kariyeri sahip oldukları ile ilgilenirler. Sahip olduklarının farkında olmaz, beğenmez ya da yetinmeyi bilmezler. Başkalarının artan malı onun artan mutsuzluğu olur. Kalbini, imanını tahrip eden bu duygunun esiri olur. Rab’binin ona verdiği onca nimeti görmez. Kalbi de gözü de kör olur. Böyle bir kalpte huzur olur mu?



4. Cehenneme Götürür
Haset edilen kişi zulme uğrayan mazlumdur. Unutmayalım ki Allah zulme uğrayanların yanındadır. Ve her şeyi görüp gözetendir. Hasetlik eden kişi; sadece bu dünyada üzülmekle kalmayıp günaha, isyana düşerek ahirette de hesaba çekilecektir. “İyiler tabii ki, nimetlere kavuşacaklardır. Günahkârlar ise alevli ateşte olacaklar, hesap günü oraya girip kızaracaklar, oranın dışında kalamayacaklardır. Hesap verme günü nedir nereden bileceksin!.. Gerçekten sen nereden bileceksin hesap verme gününün ne olduğunu!.. O gün, kimsenin kimse için bir şey yapamayacağı gündür. O gün bütün yetki Allah’ındır.” (İnfitar Suresi 13-19 Ayet)

5. Kalbin Körelmesine ve Murâda Erişmeye Mâni Olur
En başta dediğimiz gibi kalbin hastalıklarından birisi de hasettir. Kıskançlık, kin, düşmanlık ile beslenerek; günaha, isyana düşen kalp zamanla körelir. Sürekli başkalarının kötülüğünü arzu eden bir kişi zamanla kendisinin düşmanı olduğunu görmez. İsteklerine ulaşmaktan öte daha da çok uzaklaşır. Fenalık ederek, günah işleyerek murâda ulaşılır mı? “Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki: “Hasedden kaçının. Çünkü o, ateşin odunu -râvi dedi ki: Veya kuru otu- yiyip tükettiği gibi, bütün hayırları yer tüketir.”(Ebu Dâvud, Edeb 52, (4903))



Paylaşmak Sünnettir:
 
AppStore’da En İyi 11 İslami Uygulama
{total}<\/strong>shares<\/small>"}" style="box-sizing: border-box; -webkit-tap-highlight-color: transparent; -webkit-font-smoothing: subpixel-antialiased; text-align: center; display: inline-block; margin-right: 15px;">491SHARES

Share on TwitterShare on Facebook
KASIM 21, 20141 LİKE 4,386
1. Ezan Vakti Pro



Mobil dünyanın en çok kullanılan ve beğenilen Ezan programı… Bulunduğunuz şehre göre ayarlanabilen, Ezan vaktinde ve vakitten önce çalan alarm, hafızlardan dinleyebileceğiniz takipli Kuran-ı Kerim, birçok dilde meal seçeneği, meal fihristi, ayetin üzerine tıklandığında çıkan Elmalılı’nın tefsiri, nafile namazları, kuran okuma, sünnete uyma gibi günlük çetele ve Kuran-ı Kerim, Kütüb-i Sitte İlmihal(Ömer Nasuhi Bilmen) ve Risale-i Nur gibi zengin kütüphanesiyle dini yaşam yardımcısı ve uyarıcısı olarak adlandırabiliriz.
Yalnız Kuranı Kerim’de aynı ayetin tekrarlarına rastlayabilirsiniz, dikkat edin!



2. iMürşit


Diyanet onaylı Kuranı Kerim, sesli ve birçok dilde meal, Ö. Nasuhi Bilmen ve E.Hamdi Yazır’ın tefsiri, Riyazüs Salihin gibi hadis kitapları, İslam ilmihalleri, İslam tarihi ve Efendimiz’in(s.a.v) hayatı gibi kitaplarıyla ve daha birçok özellikleriyle telefonunuzu adeta kütüphaneye çevirecek güzel bir uygulamadır.

Uygulama ücretlidir.



3. Dinayet Kitaplık


Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bulunan meal, ilmihal, Peygamberimiz’in(s.a.v) hayatı, Riyazüs Salihin, dualar gibi kitapların mobil ortamda okurlarıyla ücretsiz olarak buluşabilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Kitaplar üzerinde notlar alabilir, istediğiniz metni kopyalayabilir, önemli sayfaları işaretleyebilirsiniz.



4. Quran


Kuran’ı Arapça’nın yanında çevirisiyle (Fransızca, İngilizce hatta açıklamasını ve mealini içerecek şekilde) birlikte okuyabilirsiniz. Çevrimdışı dinlemek için sûreleri indirmeniz gerekmektedir.

20’den fazla hafız olmasına rağmen Türk hafız veya okuyucu bulunmamaktadır.



5. Ayat Holy Quran


Kuranı Kerim metin araması, tecvid kurallarına göre renk özelliği, 20’den fazla dilde meali, birçok hafızdan sesli dinleme, 6 Arapça Tefsir, İngilizce ve Arapça dil seçeneği gibi birçok özelliği bulunan Kuranı Kerim uygulamasıdır.



6.Kuran Ezberlemek


Kuranı kolayca ezberlemenize yardımcı olacak bir uygulamadır. Ayetin dinleyici tarafından tekrarlanması için okuma sonrası bekleme süresi vardır. Sheik Mishary Al-Afasy tarafından seslendirilir.

Sadece 30.cüz ücretsizdir, tam sürümü ücretlidir.



7.Hadis Külliyatı


Sahih ve güvenilir hadis kitapları olan Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Nesai, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Ebu Davut, Muvatta-ı Malik kitaplarını bir araya getiren bir uygulamadır. Sahih hadisler için Hadis Fihristi uygulamasına da bakabilir, istifade edebilirsiniz.



8. Sorularla İslamiyet


Güvenilir İslami kaynaklar ve sahasında uzman araştırmacılardan faydalanarak sorusu olan kişilere yardımcı olmaya çalışan bir uygulamadır.



9. Fetva Sor


Günlük hayatta karşınıza çıkan problemlerin ve aklınıza takılan soruların karşısında islamın hükmünü öğrenebileceğiniz bir uygulamadır. Sorular Nureddin Yıldız tarafından cevaplanmaktadır.



10. Siyeri Nebi


Peygamber Efendimiz’i (s.a.v) ve hayatını daha iyi anlamanıza yardımcı olacak bir uygulamadır.



11.Dini Bilgi Yarışması


Bu program ile dini bilgilerinizi sınayabilir ve yeni bilgileri rahatlıkla öğrenebilirsiniz.

 
“Dua Kardeşim” Kampanyası
{total}<\/strong>shares<\/small>"}" style="box-sizing: border-box; -webkit-tap-highlight-color: transparent; -webkit-font-smoothing: subpixel-antialiased; text-align: center; display: inline-block; margin-right: 15px;">1.4kSHARES

Share on TwitterShare on Facebook
OCAK 16, 20156 LİKES 1,935


Rabbimize yakınlaşmanın en önemli araçlarından biri de Dua’dır! Allah yüce kelamında şöyle buyuruyor; (Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! …” [Furkan 77] Yine Rabbimiz bize Kendinden bahsederken şöyle diyor; “Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” [Bakara 186] Rabbimiz bize duanın usulünü öğretirken de şöyle buyuruyor; “Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.” [A’râf 55] Nasıl dua etmemiz gerektiğini de yine Rabbim bizlere bildiriyor; “En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır.” [A’râf 180]

Tüm bunlardan sonra bizim en güçlü silahımız duamız kardeşlerim. Öyleyse bu silahı çok iyi korumalı ve kullanmalıyız. Cimri olmamalıyız. Çünkü sonu olmayan, gelmeyen bir silah bu. O halde kendimize bu konuda yeni yeni kapılar açmalıyız. Bizde sizler için duanıza güzellik katacak yeni bir kampanya hazırladık. “Dua Kardeşim” Kampanyası. “Peki nasıl Dua Kardeşi bulacağız?” diye bir soru soruyorsanız, başlayalım.

1. Öncelikle Bir Dua Grubu Kurun
Bir grup arkadaşınızla anlaşın. Onlara bu fikrinizden bahsedin. Grubun kaç kişilik olduğu önemli değil. Mühim olan sözüne sadık olabilecek kimseler olmaları. Eğer bir grup oluşturamazsanız bir arkadaşınızla da anlaşabilirsiniz. Ama bir grup olması gizlilik ilkesine uygun olacaktır. Hem de muhabbeti arttırır. Kimseyi bulamazsanız Allah rızası için gönlünüzden bir arkadaşınızı seçin.

Soru: Neden başkalarına dua edelim ki?
Cevap:

  • “Bir Müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona,‘Duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin.’ diye dua eder.”(Müslim, Zikir 87, 88; İbni Mâce, Menâsik 5)
  • “Sizden biri kendisi için istediğini Müslüman kardeşi için de istemedikçe kâmil imana sahib olmuş olmaz.” (Buhârî Îmân 7; Müslim Îmân 71)



2. Çekiliş Kağıtları Hazırlayın


Tüm grubun isimlerini yazın. Karıştırarak herkesin bir tane isim çekmesini sağlayın. Ama kimse bu isimleri ifşa etmesin. Çünkü kimse kimin kime dua ettiğini bilmezse, daha samimi dualar edilebilir. Diğer türlü ısmarlama dualar sorunu yaşanabilir.





3. Dua Kardeşliğinizin Zamanını Belirleyin


Daha fazla kişiye dua etmek, grubu döndürmek, aktif kılmak için ayda bir veya haftada bir çekilişi yenileyin. Yani çekilişten evvel bu dua kardeşliğinin süresi 1 hafta/1ay vs, diye belirleyin. Böylece grup içinde herkes herkese dua etmiş olur. Bir süre sonra samimi dualar ezberlenmiş dualara dönmez ve inşAllah kalpten olur. Hem dileyenler yeni Dua grupları kurabilir.

Soru: Ne zaman dua edelim?
Cevap:

  • “Bir farz namazını huşu’ ile edâ eden kimsenin o namazın akabinde vaki’ olacak(meydanan gelecek) bir duası müstecâb(kabul) olur.” (Buhârî, Cihâd, 180; Müslim, îman, 39; Ebû Davud, Zekât, 5; Tirmizi. Zekat, 6; İbn Mace, Zekat, 6;Darimi, Zekat 1; Mu-vatta, Da’vetü’l-mazlûm, 1; İbn Hanbel, Müsned, 1/333.)
  • Ebû Ümâme (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Derdi ki: “Ey Allah’ın Resûlü! En ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan dua hangisidir?” “Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır!” diye cevap verdi.” Tirmizî, Daavât 80.


4. Grubunuzu Hareketlendirin


Sadece bir çekiliş yapıp sonra bırakmayın. Özellikle uzun süreli devam edecekler için buluşmalar düzenleyin. Sohbetler yapın. İnternetten veya mümkünse zahiren görüşün. Grupça yapılan sohbetlerdeki konuşmalardan fark ettirmeden dua kardeşinizin sorunlarını anlamaya çalışın. Ona göre duanızı yönlendirebilirsiniz. Böylece Müslüman bir kardeşinizle de hemhal olmuş olursunuz.

Soru: Ama benim duamın kabul olacağı ne malum?
Cevap:

  • “Allah”a dua eden herkese Allah cevap verir. Bu cevap, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır, yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek sûretiyle olur. Yeter ki günah taleb etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun.”(Tirmizî, Daavât 145)
  • “Biriniz acele ederek: Ben dua ettim fakat kabul olunmadı demedikçe duası kabul edilir” buyurdu. Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4916


5. Dua Kardeşliği Sonu


Grubunuzla belirlediğiniz süre bitince bir görüşme yapın. Belki herkes küçük hediyeler alabilir. Sırayla hediyeleri dua kardeşlerine vererek, “Sen benim kardeşimdin.” der. Böylece hem hediyeleşmek gibi bir sünneti de ihya etmiş olursunuz. Hem de güzel bir sohbet ortamı olur. Ancak ayrılmadan diğer kardeşliğin çekilişini yapmayı unutmayın.



Paylaşmak Sünnettir:
 
3 Madde İle Hz. İsa Aleyhisselam’ın Yeryüzüne İnmesi


Bismillâhirrahmânirrahîm Elhamdülillâhi Rabbil Âlemîn, Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecmaîn

1- Hazreti İsa Aleyhisselam Ölmedi


Ayet ile sabittir ki Hz. İsa aleyhisselam ölmemiştir.

“Onların (İsa’yı) inkâr etmeleri, Meryem’e (“zina etti” diye) büyük iftirada bulunmaları ve: “Allah’ın Resûlü Mesih; Meryemoğlu İsa’yı biz öldürdük.” demeleri sebebiyle (onları lanetleyip cezalandırdık). Halbuki onlar, onu ne öldürdüler ne de astılar. Fakat onlara (o sırada asıp öldürdükleri adam, tıpkı İsa’ya) benzer gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşen (yahudi ve hıristiyan)lar bu hususta tam bir şüphe içindedirler. Tahmine uymaktan başka, onunla ilgili hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve onu kesinlikle öldürmediler. (Zaten kesin öldürdüklerini de bilmiyorlar.)”

(Nisâ Suresi | 156-157)

“Bunun aksine Allah onu (İsa’yı) kendisine yükseltti (ve korudu). Allah mutlak galip, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.”

(Nisâ Suresi 158)

“3/55 ile 5/117. âyetler ve açıklamalarında geçtiği üzere ‘müteveffîke’ kelimesini çoğu müfessirler, ‘kâbiduke’ (o anda seni çekip alacağım) anlamında almışlardır. Ölüm anlamında ise mecâzen kullanılmıştır. Çünkü aynı kelime, 6/60. âyette uyutma anlamında kullanılmıştır. Ölümün tam karşılığı ise ‘mevt’tir (39/42). Yukarıdaki âyetlerde geçtiği üzere Hz. İsa, Allah tarafından öldürülmüş olsaydı, o andaki “ref” (kaldırma) kelimesinin bir anlamı olmazdı. Bu kelime bazılarının dediği gibi “mânevî yükselme” anlamına gelmez. Yukarı kaldırma işi nasıl olursa olsun meydana gelmiştir. Mühim olan şudur ki yahudiler O’nu ne öldürdüler ne de astılar.”

(Hasan Tahsin Feyizli Hocaefendi, Açıklamalı Feyz’ul Furkan Kur’an-ı Kerim Mealinden)

2-Hz. İsa Aleyhisselam Yeryüzüne İnecektir


Hazret-i İsa Aleyhisselam son peygamber Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem‘in dinine hizmet etmek üzere peygamber olarak gelecektir. Bir peygamber, başka peygamberin dinini yayabilir. Mesela Harun aleyhisselam, MusaAleyhisselamın dinini, Yahya aleyhisselam Hazret-i İsa’nın dinini yaymak üzere peygamber olarak gönderilmiştir.
Hz. İsa Aleyhisselam‘ın gelişinin ahir zamanda gerçekleşecek olan kıyamet alametlerinden olduğunu bildiren hadisler de Buhari, Müslim gibi ana hadis kaynaklarında yer almaktadır. Bu hadislerden bazıları şöyledir:

“Sizler on alameti görmedikçe hiçbir zaman Kıyamet kopmaz… Biri de İsa (as)’ın inmesi…”

(Müslim, Kitabü-l Fiten: 39)

“Vallahi Meryem oğlu (Hz. İsa Aleyhisselam), …hacc yapmak veya umre yapmak yahut da her ikisini de yapmak için icabet edecektir.”

(Müslim, Hacc: 216, 1252)

“Kıyamet, on alamet görülmedikçe kopmaz: Duman, Deccal, Dabbetu’l arz, Güneş’in batıdan doğması, İsa’nın yeryüzüne inmesi…”

(Rudani, Büyük Hadis Külliyatı, 5. cilt, s. 362)

“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa’nın adalet sahibi olarak inmesi yakındır…”

[Buhari, Kitabü’l-Büyu’: 102, Mezalim: 31, Enbiya 49; Müslim, İman: 242 (155); Ebu Davud, Melahim: 14 (4324); Tirmizi, Fiten: 54 (2234)]

“İsa inecek; emirleri: ‘Haydi gel, bize namaz kıldır!’ diyecek. Buna karşılık: ‘Kiminiz kiminizin emiridir. Bu, Allah’ın bu ümmete bir lütfu keremidir’ diyecek.”

(Rudani, Büyük Hadis Külliyatı, 5. cilt, s. 380)

“Vallahi muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem, adaletli bir hükümdar olarak inecek…”

(Sahih-i Müslim bi Şerhin-Nevevi, cilt 2, s.192; Kenzul Ummal, Kitabul-İman, Bab-ı Nüzul-i İsa İbn-i Meryem, 14/332)

“İmamınız kendinizden olduğu halde, Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman sizler nasıl olursunuz?”

(Buhari, Enbiya 50, 3265, 3/1272; Müslim, İman: 71,155,1/136; Beyhaki, Esma ve Sıfat: 3265, 2/166)

Muhtelif hadis rivayetlerinde Hz. İsâ Aleyhisselam‘ın kıyamet alâmeti olarak yeryüzüne ineceğine dair bilgiler yer almaktadır. Kütüb-i Sitte’deki rivayetlerde belirtildiğine göre Hz. İsâ Aleyhisselam, Deccâl ortaya çıktıktan sonra inecek, Müslümanlar arasında adaletle hükmedecek, haçı kırıp domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, hac ve umre ziyareti yapacak, nefesi kâfirleri öldürecek,Deccal’ı katlettikten sonra yedi veya kırk yıl yaşayacak ve vefat edecektir.

(bk. Buhârî, Büyü, 102; Müslim, İmân, 242-243. 247, Fiten, 34, 39; Tirmizî, Fiten, 21, 54, 59, 62)

Kütüb-i Sitte dışındaki literatürde yer alan rivayetlerde ise Hz. İsâ Aleyhisselam‘ın ineceği yer, yapacağı işler, dünyadaki ömrü ve ölümü hakkında daha ayrıntılı bilgiler yer alır. Buna göre İsâ ruhlu-bedenli olarak göktedir, Hz. Peygamberaleyhissalatu vesselam Mi’rac yolculuğunda onunla karşılaşmış ve gökten inişini idrak etmeleri halinde kendisine selâmını iletmelerini ashabına vasiyet etmiştir.

(Zemahşerî, lll/424; Kurtubî, Tezkire, II/546; İbn Kesîr, Nihâye, I/183)

3-Alimlerin Görüşleri


Cabir İbn-i Abdullah’dan radıyallahu anh rivayet edilen

Mehdi’nin çıkışını inkar eden, muhakkak Muhammed’e indirilene küfretmiştir. Meryem’in oğlu İsa’nın inişini inkar eden de muhakkak kafir olmuştur. Deccal’in çıkacağını kabul etmeyen de muhakkak kafirdir.”

Hadis-i Şerif’i de İslam alimleri tarafından kullanılan bir diğer delildir. Bu hadis, Şeyh Hace Muhammed Parisa’nın Faslul Hitap, Şeyh Ebu Bekir el Kelabazi’nin Meanil Ahbar, İmam Süheyli’nin er-Ravuzul Ünüf, İmam Suyuti’nin el-Arful Verdi fi Ahbaril Mehdi gibi ünlü İslami kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca Şeyh Ebu Bekir, bu hadisin senetini de açıklamıştır: “Bize Muhammed İbni Hasen, ona Ebu Abdillah el-Huseyn İbni Muhammed, ona İsmail İbni Üveys, ona Malik İbni Ebes, ona Muhammed İbni Münkedir, ona da Cabir İbni Abdillah Hazretleri böylece bildirmişlerdir.”
Hz. İsa Aleyhisselam‘ın gelişiyle ilgili hadisleri nakleden ravilerin çokluğu ve güvenilirlikleri de İslam alimlerinin dikkat çektikleri bir diğer husustur. Bu ravilerden bazıları şunlardır: Ebu’l Eşas es-Sanani, Ebu Rafi, Ebul Aliye, Ebu Ümametle Bahili, Ebud Derda, Ebu Hureyre, Ebu Malik el-Hudri, Cabir İbn Abdillah, Huzeyfe İbni Edis, Sefine, Katade, Osman İbnül As, Nafi İbni Keysani, Velid İbni Müslim, Ammar İbni Yasir, Abdullah İbni Abbas…
Hz. İsa Aleyhisselam’ın gelişi ile ilgili hadislerin, tevatür derecesinde ve bu konuda hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık olmaları, Müslümanlar için çok önemli bir delildir. Üstelik bu konudaki hadislere karşı öne sürülebilecek -yani Hz. İsa (as)’ın yeniden gelmeyeceğini bildiren- tek bir farklı hadis dahi yoktur.
Hz. İsa Aleyhisselam‘ın gelişinin tevatür derecesinde hadislerle bildirildiğine dair özel olarak bir eser kaleme alan, büyük hadis alimi Şeyh Muhammed Enver el Keşmiri, Et Tasrih bi-ma Tevatera fi Nuzuli’l Mesih isimli çalışmasında, yetmiş beş tane Hadis’e ve yirmi beş tane sahabeye ve sahabeleri görenlere ait esere yer vermiştir.

Hz. İsa Aleyhisselam‘ın tekrar geleceğini nakleden alimlerin başında İmam-ı Azam Ebu Hanife gelmektedir. Ebu Haniferahmetullahi aleyh, Fıkh-ı Ekber adlı eserinin son bölümünde şunları bildirmektedir:

“Deccal’in, Ye’cüc ve Me’cücün çıkması, Güneş’in batıdan doğması, İsa (as)’ın gökten inmesi ve diğer kıyamet alametleri, sahih haberlerde varid olduğu vech ile, haktır, olacaktır.”
( Fıkh-ı Ekber, Ebu Hanife, Nu’man b. Sabit (150/767), Çeviren: H. Basri Çantay, Ankara, 1982)

“Hazret-i İsa diri olarak göğe kaldırıldı. Buhari ve Müslim’in rivayet ettiği hadiste, Hazret-i İsa, kıyamete yakın yere inecek, İslamiyetle hükmedecek, Deccalı, domuzu öldürecek ve haçı kıracaktır. Yeryüzünde 7 sene, başka bir rivayette 40 sene kalacak ve vefat ederek cenaze namazı kılınacaktır. 40 sene dünyada kaldığı ömrü olabilir. Göğe kaldırılmadan önce 33, gökten indikten sonra da 7 sene kalacaktır. Toplamı 40 tır.”

(Tibyan c.1, s.233)

Al-i imran suresinin 55. âyetinin tefsirinde ise diyor ki:

(O zaman Allah, şöyle demişti: Seni öldürecek olan onlar değil, benim, seni kendime yükseltip kaldıracağım, yani himayeme alacağım.) Dip notunda ise, (Hazret-i İsa, Nisa suresinin 157 ve 158. âyetine göre, düşmanları tarafından öldürülmemiş, Allah onu ruhu ve cesedi ile birlikte, yükseltip kaldırmıştır.) Buhari ve Müslim’deki, Kıyamete yakın ineceğini bildiren hadis-i şerif nakledilmiş ve “Bu hususta sahih başka haberler de var” denmektedir.

(Kur’an-ı hâkim ve meal-i kerim c.1, s.92)

Zuhruf suresi 61. âyetinin tefsirinde ise, Hazret-i İsa’nın inmesinin kıyamet alametlerinden olduğu bildirilmektedir. Dipnotta ise, bu bilgileri Beydavi, Celaleyn ve Medarik’ten aldığı bildirilmektedir. İbni Abbas hazretlerinin, (Hazret-i İsa’nın Aleyhisselam nüzulü (yere inmesi), kıyamet alametlerindendir) ifadesine de yer verilmiştir. Buhari ve Müslim’deki Hazret-i İsa’nın ineceğini bildiren hadis-i şerif de ilave edilmiştir.

(Kur’an-ı hâkim ve meal-i kerim c.3, s.900)

İmam-ı Kurtubi rahmetullahi aleyh, El-camiu liahkamil Kur’an isimli eserinde diyor ki:

“Zuhruf süresi 61. âyetinde O muhakkak kıyamet bilgisidir, alametidir ondan şüphe etmeyin buyuruluyor. İbni Abbas, Mücahid, Dahhak, Elsediy ve Katade yine buyurdu ki: Deccalın da kıyamet alametlerinden olduğu gibi âyet-i kerime Hazret-i İsa’nın çıkışının da kıyamet alametlerinden olduğunu bildirir. Çünkü Allahü teâlâ onu kıyametin kopmasından önce gökten indirecektir. İbni Abbas, Ebu Hüreyre, Katade, Malik bin Dinar ve Dahhak alamet olarak bildirdiler. İbni Mesud dedi ki: Resulullah miraca çıkarken Hazret-i İsa’yı gördü. Hazret-i İsa (Kıyamet alameti Deccalın çıkmasıdır, ben inip onu öldüreceğim) dedi. Deccal çıktığı an Allahü teâlâ İsa’yı gönderir onu koklayan kâfirin nefesi kesilip ölür ve Deccalı öldürür.”

(Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, İ. Ahmed, Taberani, Suyuti, İ. Münavi, Nevevi, Kenzil ummal, Mecmul zevaid)

“Konuyla ilgili olarak görüşlerine müracaat edilmesi gereken Hadis alimleri ilgili rivayetlerin mütevatir olduğunu belirtmiştir. et-Taberî, İbn Kesîr, İbn Hacer, İbn Atıyye, Ebu’l-Velîd İbn Rüşd, es-Sefârînî el-Âlûsî, eş-Şevkânî, el-Kettânî, el-Keşmîrî, el-Kevserî, el-Ğumârî, Ebû Gudde… nüzul-i İsa (a.s) rivayetlerinin tevatürünü açıkça dile getirenler arasındadır. Dolayısıyla nüzul-i İsa (a.s) konusundaki hadislerin haber-i vahid kategorisinde olduğu bir an için kabul edilse bile, bu, söz konusu hadislerin bildirdiği hususun hafife alınabileceğini, “inanılmasa da olur” gibi takdim edilebileceğini kesinlikle göstermez. Bu mesele sadece Ehl-i Sünnet tarafından değil, Mu’tezile’siyle, Şia’sıyla –tek tük istisnalar dışında– hemen bütün İslam fırkaları tarafından kabul ve inanca konu edilmiştir. Herhangi bir meselenin bu Ümmet tarafından “telakki bi’l-kabul” edildiğinin daha bariz bir örneği var mıdır?”

(Ebubekir Sifil Hocaefendi)

Konu Kur’an sünnet ve alimlerimizin görüşleriyle açıktır. Allah hepsinden razı olsun. Bu meseleyi inkar edenlerin söylediklerine itibar etmeyelim inşaallah.Allah istikametten ve doğru yoldan bizleri ayırmasın.

Amin. Velhamdülillâhi Rabbil Âlemîn, Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecmaîn.

Paylaşmak Sünnettir:
 
Acı Vasiyet Afrika’da 5 Bin Kişiye Su Oldu
Yasin Emre Akdoğan yakalandığı amansız hastalığa 12 yaşındayken yenik düştü. Biriktirdiği parayla Afrika’da su kuyusu açılmasını istedi. Babası da oğlu için Kenya’da çeşme yaptırdı.



Anadolu lisesinde felsefe öğretmeni olan Mahir Akdoğan’ın oğlu Yasin Emre Akdoğan, 12 yaşındayken beynindeki kötü huylu tümör nedeniyle 2 kez operasyon geçirdi. Yasin, tüm kemoterapi ve radyoterapi tedavilerine rağmen hayatını kaybetti. Ancak Yasin’i hayata veda etmeden önce tekerlekli sandalyeye bindirerek alışveriş merkezine götüren aile, burada oğluna biriktirdiği parayla ne istiyorsa almasını söyledi. Yasin’in cevabı aileyi çok duygulandırdı.

YASİN SU OLUP AKTI

Yasin Emre Akdoğan baba ve annesine dönerek, ‘Biriktirdiğim parayla Afrika’da kuyu açtıralım’ dedi. Oğullarını hayatının baharında toprağa veren Akdoğan ailesi Afrika’da su kuyusu projesini gerçekleştiren Yeryüzü Doktorları’na başvurdu. Yaklaşık 2 ay sonra oğlu Akdoğan adına su kuyusu açıldığı haberini alan baba Mahir Akdoğan büyük sevinç yaşadı. Baba Akdoğan, kuyunun yaklaşık 15 bin lira maliyeti olduğunu kaydetti. Yeryüzü Doktorları’nın gönüllüsü olarak Kenya’ya giden baba Akdoğan, “Oğlumun isminin yazıldığı su kuyusunu gördüğümde çok hüzünlendim. Oğlumun aklına kuyu açtırma fikri nerden geldi bilmiyorum, fakat beni çok farklı bir noktaya taşıdı. Şimdi daha çok kuyu açılması için çalışıyorum” dedi.

İSMİ KUYUDA YAŞIYOR

Beynindeki tümör nedeniyle geçirdiği ameliyatın ardından hayatını kaybeden 12 yaşındaki Yasin Emre Akdoğan ailesinden Afrika’da su kuyusu açılmasını istedi. Kenya’da açılan kuyuya Yasin’in adı verildi. Yasin hayatta olmasa da biriktirdiği parayla açılan kuyu şimdi 5 bin kişiye hayat veriyor.

Kaynak: Star

Siz de bir su kuyusunun açılmasına katkıda bulunabilirsiniz:
https://www.yyd.org.tr/tr/neler-yapiyoruz/kampanyalar/bizim-icin-su-afrika-icin-hayat.html

http://sukuyusu.ihh.org.tr/
 
[Kampanya] İlaçlarda Bulunan Haram Maddeler Prospektüslere Yazılsın


Change.org’da Sağlık Bakanlığı muhatap alınarak oluşturulan kampanyada, ilaçların prospektüslerine içeriğinin ayrıntılı olarak yazılması özellikle İslâm’da haram kabul edilen maddelerin yer alıp almadığının belirtilmesi isteniyor. Kampanya açıklaması ise şu şekilde;



Kişinin ne yiyip içtiğini, giydiğini, kullandığını bilmesi hakkıdır. Kişinin kendi dini inanışları çerçevesinde yaşaması hakkıdır. Kişinin bu haklarına diğer insanların ve hükümetlerin saygı göstermek zorunda olmaları da yine kanunlarla belirlenmiştir. Kişinin kendi dini inanışları ölçüsünde sağlık yardımı talep etmek hakkıdır.

Bütün bu haklar, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, Avrupa Birliği’nin İnsan Hakları ile ilgili bildirisinde ve ayrıca Birleşmiş Milletler Tüketici Hakları Beyannamesinde yer alan, bu uluslararası bildiriler ve beyannamelerle tanınmış haklardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu beyannameleri almış kendi anayasasına yerleştirmiş ve kanun olarak kabul etmiştir.

Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan ilgi yönetmeliklerde de kişilerin yani hastaların dini inanışlarına saygı gösterecek bir sağlık sisteminin oluşturulması zorunluluğuna dair kanunlardan bahsedilmektedir. Bütün bunlar kişinin ayrıca Hasta Hakları ile ilgili kanunlarla belirlenmiş haklarıdır. Yani bir çok farklı yönüyle kişinin tüm açılardan doğan hakları vardır. İnsanlık Hakkı, Tüketici Hakkı, Sağlık Hakkı, Dini Haklar, Vatandaşlık Hakkı, Ulusal Haklar, Uluslar arası Haklar… Bu; insan olduğunu kabul eden, bu yüzden kendisini Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin şemsiyesi altında gören her insanın da karşısındaki insana teslim etmesi gereken bir haktır.

Bütün bu sebeplerle kişilerin kendileri için kullanılan veya bizzat kendinin kullanacağı tüm ilaç ve tıbbi malzemelerde İslam Dini açısından haram kabul edilen domuz vb malzemelerin kullanılıp kullanılmadığını bilmesi haklarıdır. Kaldı ki bu aynı zamanda bilimsel bir taleptir. Zira bilim “İnsanın ihtiyacına cevap veren şey”dir. Örneğin kan naklini asla kabul etmeyen, Hristiyanlığın içinde bir tarikat olarak görülen Yehova Şahitleri için hiç bir bilim adamı ya da doktor “Madem ki kan naklini kabul etmiyorsun, öyle ise git evine öl!” dememiştir. Bu insanlar için oturmuşlar bilim üretmişler ve onları kansız ameliyat edebilecek teknikler, cihazlar geliştirmişlerdir. Çünkü dediğimiz gibi “Bilim insanın ihtiyacına cevap veren şeydir.”

Bu sebeple, nasıl ki bir Yehova Şahidi’ne bir doktor kan nakli bile yapamıyorsa, hastanın seçim hakkı varsa, haberdar edilmek hakkı varsa, domuzu ve İslam’ın diğer haram kabul ettiği ürünleri almak istemeyen kişiler de bunlardan haberdar olabilmelidirler. Yeryüzünde 200 milyon kadar nüfusu (Üyesi) olduğu söylenen Yehova Şahitleri için bilim üretilebiliyorsa, yeryüzünde 1 milyar 700 milyon civarında olduğu söylenen Müslümanlar için de bilim üretilmelidir.

İşte bu yüzden, ilaçların ve diğer tüm tıbbi malzemelerin prospektüslerinde içeriğinde domuz ve/veya İslam’a aykırı her hangi bir malzeme bulunup bulunmadığı, hastaların da görebileceği ve anlayabileceği bir dille açıkça yazılmalıdır.

Kampanyayı imzalamak için tıklayın: http://chn.ge/1LqytQO

Paylaşmak Sünnettir:
 
11 Maddede Çocuklara Cinselliği Anlatmanın Yolu


Çok önemli bir uyarı:

Kesinlikle bu alanda ilk bilgi kaynağı anne-baba olmalıdır!

1) Bunun için önce anne-babalar ne bilip bilmediklerini ölçmeli, ehli ile istişare etmelidir.




2) Çocukların, karşı cinsle ilgili tavırları endişeye gerek kalmadan olgunlukla karşılanmalıdır.




3) Çocuklar cinsellikle ilgili sorular sormaya başladıklarında utanmaya ve onları susturmaya gerek yoktur. Konuşabildiklerini konuşsunlar ki, dinlemeye kulakları olsun.




4) Çocuk hakkında cinselliği ile ilgili olarak asla umutsuzluğa kapılmayın, acele karar vermeyin. Ölmeden son yoktur.




5) Çocuğa güven verin. Anne babadan kaçmasın. Böyle şeyleri konuşmaya sıkılmasın. Edebi ve örfü kılıf görmesin.




6) Çocuğunuzun arkadaş çevresini sık sık denetleyin. Kontrol dışı bir arkadaşı olmasın.




7) Cinsellikle ilgisinin yoğunlaştığı zamanlarda ibadete ısınmasına gayret edin.




8) Sosyal bir faaliyette boyuna posuna göre bir görev almasını sağlayın.




9) Arkadaşlarıyla -güvenli ve helal olmak kaydıyla- spor yapması bu dönemi için yararlı olabilir.




10) Süreklilik sonuç için şarttır. Sadece bir defa konuşarak çözeceğinizi sanmayın. Konuşmalarınızı, çocuğunuzun içinde bulunduğu dönem boyunca devam ettirin.




11) Hatalara karşı cezayı en son düşünün. Cezalarda da insaflı olun. Ölçüyü kaçırmayın.






”Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz!”
Hadis-i Şerif; Buhâri, 893



Nureddin Yıldız’ın Kıblegâh Evler isimli eserinden alıntıdır.
 
Hür Yürekli Gençler İçin Hürriyetin 15 Anlamı
1. Allah’tan başkasına kul olmamak





2. Büyük niyetli, büyük düşünür olmak




3. Nimet kıymeti bilmek




4. En büyük nimet olarak da imanı, sıhhati ve anne babayı bilmek




5. Namaz başta olmak üzere ibadetlerde istikrarlı olmak




6. Tabii olmak, tabii kalmak




7. Başladığını bitirmek




8. Ciddi ve mütevazı olmak




9. Dünyaya tapınmamak ama onu da salmamak




10. Gençliğin cazibelerine kanmamak




11. Kabiliyetlerini köreltmemek




12. Disiplinli ve vakur olmak




13. Dünyayı imtihan bilip, imtihanı kazanmak için sabırlı olmaktır




14. Hür yürekli olmak




15. Arş’ın gölgesine talip olmaktır



Paylaşmak Sünnettir:
 
6 Madde İle Cami Adabı


“Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmiyedi derece daha faziletlidir” (Riyazü’s-Salihîn, C.2, H.1058,1076) Bizlerde bu hadise uyarak; vakit namazlarını cemaat ile cami de kılmaya özen gösterdiğimiz doğrudur. Kimimiz işten kimimiz okuldan çıkıp gelir camiye. Kimi koşarak kimi sakin adımlarla namaza yetişir. Yetişmeye yetiştik ama buraya kadar nasıl geldik? Geldiğimiz yerin cami olduğunun bilincinde hareket ettik mi? Camiye gelirken günaha düştük mü? Kaçımız bu soruları soruyor kendine ya da kaç kişi cami adabını biliyor? Bu yazımızla 6 madde ile cami adabını tekrar gözden geçirelim, hatalarımızın farkına varalım ve adaba uygun hareket edelim İnşaAllah.

1. Beden Temizliği


Yıllardır vaizlerde, kitaplarda, sohbetlerde beden temizliğinin önemi dinliyoruz. Hatta şuan bile birçoğunuz içinden ‘bunu biliyoruz’ dedi =) Evet sözde hepimiz biliyoruz fakat uygulamada nedense eksiğiz! Camilerde bu durumların önüne geçebilmek için çeşitli yöntemler uygulandı. Temiz çorap temini de bunlardan biridir. Mesele sadece çorapta değil. Camiye gelmeden önce soğan sarımsak yenmesi, kılık kıyafet temizliğine dikkat edilmemesi de diğer hususlardır. Peygamber efendimiz; sallallahu aleyhi ve sellem “Sarımsak veya soğan yiyen kimse bizden ve mescitlerimizden uzak olsun, evinde otursun” (Buhari, Edeb,76) sözüyle bu durumu çok net bir şekilde açıklamıştır.



2. Koşarak Gitmek


Genç, yaşlı birçok kişinin yaptığı temel hatalardan biri de camiye gittiğini unutup, yarışır bir şekilde camiye gitmektir. Namaz vakitlerini hepimiz biliyoruz Elhamdülillah. Dolayısıyla vakit yaklaşınca yavaş adımlarla, vakar ve sükunet içinde sağ ayak ile Eûzu Besmele çekerek camiye girmeliyiz. Koşarak geldiğimiz cami de genelde ayakkabılarımızı da aynı performans ile hızla ayağımızdan atıyoruz. Bizden sonra gelenlerin engellediğimizi düşünmeyerek onları mağdur ettiğimiz gibi çıkışta da bizden önce çıkan kişilerin de ayakkabılarımıza basarak geçmelerine sebep olup kendimizi mağdur ettiğimizi unutmayalım.



3. Halk İle İrtibatı Kesmek


Bazı camilerin girişlerinde yazar; “Hak ile irtibat için halk ile irtibatı keselim” yani cep telefonlarımızı kapatalım ya da sessiz mod seçeneğini kullanalım. Uçakla seyahat ederken nasıl ki kurallara uyarak sesi kapatıp ya da uçuş moduna alıyorsak telefonumuzu girdiğimiz yerin cami olduğunu ve adaba uygun davranmak gerektiğini de hatırlayalım. Namazı bitirir bitirmez telefonu açıp biriyle konuşmaya başlayarak, oyun havaları çalan telefon müziğiyle camide bulunduğumuz sürede diğer kişilerin namazını huşu içinde kılmalarına engel olduğumuzu hatta namazlarını bozmaya bile sebep olarak hem haklarına hem de günaha girdiğimizi bilelim.



4. Dünyayı Bırak Ahireti Düşün


Evvela namaza yalnız gitmeyenleri ele alalım. Yol boyunca ettiğimiz muhabbetlere dikkat ediyor muyuz? Akşamki maçın ya da dizinin muhabbeti, x markada gördüğün kıyafet, iş yerinde ki kişilerin hal ve hareket analizi, ünlülerin hayatı… Bunları istişare ederek mi camiye geliyoruz! Ya da tek başımıza giderek dünyevi şeyleri aklımızdan geçirerek mi Allah’ın huzuruna çıkıyoruz? Bunları düşünerek doldurduğumuz kalbimiz nasıl namazla huzuru bulacak? Allah görür, gözetir…



5. Ön Saf Arayışı


“İnsanlar ezan okumanın ve ilk safta yer almanın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kur’a çekmekten başka yol bulamazlardı.” (Müslim, Salât, 129; Buhârî, Ezan, 9, 32) Ön safta namaz kılabilmek için en son girdiğimiz camide; cemaati yararak, iterek ön safa geçtiğimizde daha çok sevap alabileceğimizi düşünmüyoruz herhalde? Özellikle de cuma namazlarında sıkça yapılır. Eğer namazı ön saflarda kılıp daha çok sevap almak istiyorsak; daha erken gelip yerimizi almalıyız. Bir başkasını rahatsız ederek hakkına girerek sevap işlenilmediğini de müslüman olarak hepimiz biliyoruz. Ve diyoruz ki herkes nasibine düşeni alır.



6. Seslerimizi de Kısalım=)


Cami giriş, çıkışlarında ya da cami içerisindeyken yüksek sesle konuşarak diğer kişilerin dikkatini dağıtmayalım. Konuşmayı asgari düzeye indirmeli ve diğer kişilerin duyamayacağı bir ses tonu ile konuşmalı. Vaiz sırasında da kendi aramızda konuşmamaya dikkat etmeli. Hem başkalarının dikkatini dağıtıp rahatsız etmiş oluruz hemde anlatılanlara ve anlatana saygısızlıkta bulunmuş oluruz.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…