dini paylaşım alanı

isimlerNamazTesbihatKur'an okuma TefsirEsmaül Hüsna Kaza Namazı Sure ezberleme
cansu_tr
eileen
kayacans
 
hayırlı sabahlar arkadaşlarım :)
ramazanın ilk gününü eda eyledik ; ikinci güne biiznillah başladık bilem :)
bin şükür..


ben bu yıl oruç tutamasam da geceleri eşime sahur hazırlamak için kalkıyorum; her ne kadar uykum bölünse de o manevi mutluluk pahabiçilemez...
Rabb im daim eylesin inşaallah..


dün yeni hatme başlayamadım çünkü iş sonrası terzi işleri yaylaya gitme yemek hazırlama ve sonrası derken geç oldu duş alıp uyudum..
inşaallah bugün başlayabilirim
 
hayırlı sabahlar canım bende dün gece teravihe gittim çok güzeldi ...
ama bugün oruçlu değilim malum sebeplerden dolayı ...
 
Zeynelabidin'in Duası
Rabim! Günahlarım dilimi lal etti, konuşamıyorum; zira elimde hiçbir gerekçe yoktur. Ben (günahım) musibetimin esiri, amellerimin rehinesi, günahlarımın müdavimi, hedefimin şaşkınıyım. Kendimi sana karşı cüretkârca davranan, tehditlerini küçümseyen bedbahtlar yerine koydum. Aman Allah'ım! Hangi cesaretle sana karşı cüretkârlık yaptım, kendimi hangi kuruntularla aldattım? Efendim! Ayak tökezlemelerime ve yüz üstü düşmelerime acı. Cehaletime hilminle, kötülüğüme iyiliğinle mukabele et. Ben günahımı ikrar, hatalarımı itiraf ediyorum. İşte bu elim, bu da alnım. Kısas uygulaman için kendimi sana teslim ediyorum.
 
NİHAT HATİPOĞLU
Haydi, sonsuz cennete

Cennetin kapılarının açıldığı ramazan ayınca siz de sinenizi açın. Dilinizi, kalbinizi, gözünüzü ve sözünüzü temizleyin. Sadece O’na yönelin, her şeyi geride brıakın. Unutmayın, cennet önünüzde cehennem arkanızda. Bu ramazanla birlikte artık sadece önünüze bakın…


Yüce Rabbimiz bize yine rahmet edecek. Yine cennet kapılarını açacak. Yine şeytanlara zincir vuracak. Yine merhametiyle muamele edecek. Yine melekler inecek. Yine aramıza dağılacak ve "Ya Rabbi şu tövbe eden tövbekârlara rahmet nazarıyla bak" diyecek.
Yine Rabbimiz yer semasına tecelli edecek. "Yok mu bağışlanma dileyen bağışlayalım" diyecek, "Yok mu rızık isteyen, rızık vereyim" diyecek, "Yok mu rahmet dileyen rahmet edeyim" diyecek.
Kardeşlerim. Cennet kapıları açıldı. Ziyaretçilerini bekliyor. Yok mu burası için gayret eden, yok mu burasını özleyen, yok mu yanıma gelecek olan diye sesleniyor. Cennetin sonsuz ırmakları, nihayetsiz güzellikleri, sınırsız nimetleri, bahçeleri, bostanları, miskten daha güzel kokuları sizi bekliyor. Siz cenneti özlüyorsunuz belki ama esasen cennet sizi özlüyor.
Tıpkı cennetin Hz. Ali'yi özlediği gibi. Cehennemden uzaklaşmaya hazır değil misiniz?
Mahşer önünüzde. Yakın. Ölüm de, yaşam da o kadar yakın, o kadar acil, o kadar apansız. 'Cennet birinize ayakkabısının bağları kadar yakın. Cehennem de öyle' demiyor muydu Hz. Resul.
Gelin bu mevsim Rabbinizle ahdinizi yenileyin. Sözünüzü tekrarlayın. Ahd-u cezmu kast ettim deyin; tam bir kararlılıkla söz verdim deyin, mümin olmaya, mümin kalmaya. Cennete talip olmaya. Günahlara dönmemeye söz verin.

DİLİNİZİ TEMİZLEYİN: Küfürden, gıybetten, suizandan, düşmanlıktan, hakaretten, başkasının namusuna, iffetine dair söz söylemekten.

KALBİNİZİ TEMİZLEYİN: Kinden, art niyetten, niyetsizlikten, buğz etmekten, haset etmekten, Rabbe asi olmaktan, isyanınızı yatıştıramamaktan, hatta buğza buğz etmekten temizleyin. Namaza hazırlanırken; yanına gelip de bir sahabe hakkında aleyhte söz fısıldayan sahabeye "İçinize çıkarken benim kalbimi meşgul etmeyin, birbiriniz aleyhinde söz fısıldamayın" diyen Hz. Peygamber (s.a.v.)'i düşünüp niyet kurun kalbinize, söz yerleştirin, yaptırın elinize, adım attırın ayağınıza işte böyle.

GÖZÜNÜZÜ TEMİZLEYİN: Başkasının duvarına, penceresine, namusuna, özeline, cebine, şerefine, makamına, izzetine, iffetine, varlığına, yokluğuna, sizi ilgilendirmeyen işine gözünüzü dikmekten temizleyin.

SÖZÜNÜZÜ TEMİZLEYİN: Ayrı gayrı yapmaktan, insanları; mezhebine, meşrebine, ırkına, diline, aidiyetine, memleketine, siyasi bakışına, dünya görüşüne göre hedef yapmaktan sözünüzü temizleyin. Bu açık, bu kapalı, bu solcu, bu ateist, bu budist, bu mümin, bu münafık gibi keskin sözlerden uzak durarak 'bu insan', 'bunu da Hak yarattı, buna da Rahman tecelli etti.' diyerek nazar et. Sonra nazarını onun kalbine yönelt. Orada bir âlem bulacaksın. Belki o an içten, Ya Rabbi bu insanımıza da iman ve İslam hidayet ver dersen faydası olur. Yankı bulur. Makes bulur. Haydi bakalım. Cennet önünde. Cehennem arkanda.

RAMAZANA KENDİNİZİ TANITIN

Ramazan öncesi Efendimiz (sav) şöyle konuştu: "Ey insanlar! Sizi büyük ve mübarek bir ay gölgeledi. O ay içerisinde bir gece vardır ki, bin aydan hayırlıdır. O, öyle bir aydır ki; Allah, gündüz orucunu farz, gece ibadetini nafile kıldı. O ay içerisinde bir hayır işleyen, diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen, diğer aylarda yetmiş bin farz işlemiş gibi olur. O sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. O yardımlaşma ayıdır. O ayda müminin rızkı bereketlendirilir. Ramazanda kim bir oruçluyu iftar ettirirse, bu, günahlarının bağışlanmasına, cehennemden azat olmasına sebep olur ve oruçlunun sevabından hiçbir şey eksiltilmeksizin onun sevabı kadar sevap alır."
Bunun üzerine sahabe: 'Ya Resulullah! Hiçbirimiz oruçluyu iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz', dediklerinde, şöyle buyurdu: "Allah bu sevabı oruçluyu bir hurma ile veya bir içim su yahut bir yudum süt karşılığı ile iftar ettirene de verir. Ramazan ayı öyle bir aydır ki, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluştur. Bu ayda hizmetçisinin yükünü hafifleteni Allah bağışlar ve cehennemden kurtarır. Ramazan ayında şu dört şeyi çok çok yapınız. Bunlardan ikisini yapmakla Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisini yapmaktan da boş durmayınız. Rabbinizi razı edeceğiniz dört haslet şunlardır:
1- Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şahadet getirmek.
2- Allah'ı anıp istiğfar etmek.
3- Allah'tan cenneti istemek.
4- Cehennemden O'na sığınmak.
 
el müheymin ve anlamı mesela kuzum..
arapça yazılışını ezberlemiyorum yani
C cansu_tr bende syaılara hiç takmam ne kadar gelirse içimden o kadar okurum cnaım :)
bi kere söylersin için titrer
bin kere söylersin dilden olur..
kalben onaylamak öneml iolan :)
Arapça yazılışını kastetmedim Arapça derken mesela Ya Rezzak Rızkı veren gibi ikisini beraber mi okuyorsun ezberlemek için demiştim . dün gördüm bu listeyi dün çektim ama inan kaç tane çektim bilmiyorum
 
NİHAT HATİPOĞLU
İSLAM GÜZEL AHLAKTIR

Ahlaklı olmadan Müslüman olmuş sayılmayız. İbadetlerin hedefi ahlak oluşturmaktır. Takva, ahlak, samimiyet ve kâmil iman olmadan yapılan ibadetler bizi bir yere götürmez


İslam'ı "güzel ahlak" olarak özetlersek yanlış yapmış olmayız. İslam güzel ahlaktır. Ahlaklı olmaktır. Namazın, orucun, zekâtın, haccın hedefi böyle bir ahlak oluşturmaktır. Komşu hakları konusundaki uyarılar, kötü söz söylememek, gıybet yapmamak, zulmetmemek, mazlumun yanında olmak, boş ve faydasız sözü yaymamak, insanları aldatmamak, sözünde durmak, emanete ihanet etmemek, insanların mahremini kurcalamamak, başkasının ayıbından önce kendi ayıplarıyla meşgul olmak... Bunların hepsi güzel ahlakın pratikteki yansımaları değil mi?
Kişi hacca gitmesine rağmen bu menfi (negatif) işlerden birini yapıyorsa haccından bir haz almamış demektir. Halkımızın zarif deyimiyle 'Hacda Hz. İbrahim'in sesini değil, şeytanın sesini dinlemiştir.'
Kişi namaz kılmasına rağmen negatif işlerde yoğunlaşıyorsa, bu namazı eğilip kalkmaktan ibarettir. Kişi zekât verirken; diğer yandan emanete ihanet ediyorsa, şer işlerin peşindeyse, başkasının düştüğü anı kendi ikbali için bir vesile biliyorsa, verdiği zekât kabul görmeye değil, arınmaya muhtaçtır.
Ahlaklı olmadan Müslüman olamayız. Merhametsiz, ahlaksız, toleranssız, zalim, gaddar bir insan Kuran'ın talebesi ve Hz. Peygamber mescidinin bir cemaati olamaz. Kendini acımasızca eleştirip "Acaba ben münafık mıyım?" diye sormalıdır. Onun içindir ki adalet terazisini süreyya yıldızına kadar yükseltmiş Hz. Ömer (r.a), Peygamberimizin cemaati arasına sızmış olan münafıkların isimlerini Hz. Peygamberden -özel bir izinle- öğrenmiş olan Hz. Huzeyfe'ye usulca sokulup soruyordu: "O listede ben var mıyım? Hz. Peygamber beni de münafıklardan saydı mı?"
Münafıkların kendini kâmil mümin saydığı; kâmil müminin ise münafık mıyım korkusuyla titrediği iki farklı dünya. Ne kadar gariptir ki, ikisi de aynı Kuran'ı okuyor, aynı safta duruyor, aynı ezana kulak kabartıyor, aynı mescide giriyor, aynı orucu tutuyor, aynı abdesti alıyor, aynı Kâbe'de tavaf ediyor ve aynı secdeyi yapıyor. Birisi Allah'ın katında itibar görüyorken, diğeri belki çemberin çok dışındadır.

SAMİMİYET VE KAMİL İMAN ŞART
Hz. Peygamber (s.a.v.) kabir azabını ve şefaati inkâr eden, sünneti reddeden ve bid'ate dalmış olan özel bir anlayış grup, felsefeyi tanımlarken çok hassas bir tanımlama yapmıştı: "Siz onların alınlarının çok secdeden dolayı nasır bağladığını görürsünüz. Namazınızı veya orucunuzu onların namaz ve oruçlarının yanında azımsarsınız. Ama onlar bu ifsatlarından dolayı -okun yaydan çıktığı gibi- İslam'dan çıkarlar." Çizgi o kadar hassas ki! İbre o kadar kaymaya müsait ki…
Demek ki çok namaz, çok oruç, çok hac, çok zekât bir anlam taşımayabilir. Bunlardan uzak olmak da ayrı bir sıkıntı.
Takva, ahlak, istikamet, samimiyet, kâmil iman olmadan bu ibadetler kişiyi hiçbir yere götürmez.
Salebe anlatıyor: "Biz savaşta düşmana ait bir koyun sürüsünü yağmaladık. Tencereye koyup pişirmek istedik. Bunu öğrenen Hz. Peygamber bütün tencereleri devirdi. Tek bir lokma yememize müsaade etmedi. Sonra herkesin duyacağı şekilde "Şüphesiz yağmalanan mal, helal değildir' dedi." Bu yanlışı yapan yeryüzünün en hassas iman ve ihlas kadrosu olan sahabenin bir kısmı. Ama Allah Resulü olanca hiddetiyle bu ilkesiz hareketi mahkûm eder. Dediğim gibi "İslam güzel, temiz, duru ve nezih ahlaktır."

BÜYÜKLERİN DUALARI

Veysel Karani'nin Duası

Allah'ım, sen Rabbim'sin, ben kulunum. Sen Halik ben mahlukum. Sen rızk veren, ben rızıklanan. Sen sahip, ben sahiplenen; sen şerefli, ben şerefsiz; sen zengin, ben fakirim. Sen diri, ben ölüyüm. Sen Bâki, ben fâniyim. Sen kerem sahibi, ben keremsizim. Sen iyilik yapan, ben kötülük yapanım. Sen bağışlayan, ben günah işleyenim. Sen büyük, ben küçüğüm. Sen kuvvetli, ben zayıfım. Sen veren, ben dilenenim. Sen emniyetli, ben emniyetsizim. Sen cömert, ben ise miskinim. Sen kabul eden, ben duâ edenim. Günahlarımı bağışla, beni azarlama, beni rahmetine ulaştır, ey merhamet edicilerin en merhametlisi!
 
Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz. ﴾6﴿
Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve "işittik, itaat ettik" dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir. ﴾7﴿
Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. ﴾8﴿
Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, "Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükafat vardır" diye vaatte bulunmuştur. ﴾9﴿

sayfa 108
 
İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir. ﴾10﴿
Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkışmıştı da Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah'a karşı gelmekten sakının. Mü'minler yalnız Allah'a tevekkül etsinler. ﴾11﴿
Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah şöyle demişti: "Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekatı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah'a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkar ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır." ﴾12﴿
İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları sever. ﴾13﴿



sayfa 109
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…