dini paylaşım alanı

nasıl yani biz seninle yakın yakına mı oluyorduk canısı

benim günler arada şaşıyor cansucum yoksa aramızda bir hafta vardı öyle hatırlıyorum

geçen ay 4-5 gün önce oldum
bütün döngü değişti sana yaklaşıyorum :))
 
benim günler arada şaşıyor cansucum yoksa aramızda bir hafta vardı öyle hatırlıyorum

geçen ay 4-5 gün önce oldum
bütün döngü değişti sana yaklaşıyorum :))
yaklaş yanıma sakın korkma :)
benimde genelde ya bi iki gün önce yada bi iki gün sonra gelir :)
 
Normal Doğumun Faydaları
Her şeyin normali makbul. Çok önemli komplikasyonlar dışında bebeğin normal yollardan dünyaya gelmesi hem anne hem de bebek için çok faydalı. İşte hem anne hem de bebek açısından normal doğumun faydaları

Normal Doğumun Bebeğe Faydaları:

– Normal doğum ile dünyaya gelen bebeklerde solunum sıkıntısı gelişme riski daha azdır. Bunun nedeni bebeğin doğum kanalından geçerken uğradığı baskıdan dolayı akciğerlerindeki amnion suyunun atılması olarak düşünülmektedir.

– Bebeğin normal doğum sırasında doğum kanalından geçerken ağzı ile temas ettiği bakterilerin bağışıklık sisteminin gelişmesinde faydalı rol oynadığı düşünülmektedir.

– Normal doğumun ilerlemesi sırasında bebekte meydana gelen hormonal dalgalanmaların bebeğin doğumdan sonra anne ile bağlantı kırmasında faydalı olduğu düşünülmektedir. Normal doğum sırasında bebekte salgılanan endorfin hormonu (mutluluk hormonu ) bebeğin kordon kanında tespit edilmiştir. Bu hormonlar bebeği dış ortama hazırlar.

– Normal doğum ile doğan bebeklerin anne memesini emme, memeye masaj yapma gibi becerilerinin daha iyi olduğu gözlemlenmiştir.

– Normal doğum sonrası anne ile bebek arasında cilt teması daha hızlı ve kolay gerçekleşir. Bu temas bebeğin anneye bağlanması ve gelişimi açısından çok önemlidir.

– Normal doğumla dünyaya gelen bebekler sezaryen ile doğanlara göre yoğun bakıma daha az alınırlar. (Genellikle riskli doğumların sezaryenle gerçekleşmesinden kaynaklanabilir.)

Normal Doğumun Anneye Faydaları

– Normal doğumdan sonra annenin iyileşmesi ve günlük hayata dönme süresi çok kısadır.

– Normal doğum yapan anneler hastaneden daha kısa sürede taburcu edilirler. Bu hem sağlık açısından hem parasal açıdan anneye fayda sağlar.

– Normal doğumda sezaryene göre “doğum sırasında anne ölüm oranı” daha azdır.

– Normal doğum yapan annenin rahminde bir kesi veya hasar oluşmadığı için sonraki doğumlarını da normal yolla yapma şansı vardır. İleriki hayatında geçirebileceği karın ameliyatları için bir risk taşımaz.

– Normal doğumda doğum sonrası enfeksiyon ve kanama benzeri komplikasyonlar daha azdır.

– Normal vajinal doğum yapan annenin doğum sonrasında ağrı şikayeti sezaryene göre çok azdır
 
Sizi mutsuz eden büyük bir derdiniz mi var?

Ulaşmak istediğiniz muhteşem bir idealin peşine mi düştünüz?

Huzursuzluk, ailenizin ayrılmaz bir parçası mı oldu?

Birisi kalbinizi mi kırdı?

Önemli bir sınava mı gireceksiniz?

Günü gelmiş bir borcunuzu hâlâ ödeyemediniz mi?

İşsiz misiniz? İşten mi atıldınız? İşinizde bir türlü arzuladığınız başarıyı yakalayamadınız mı?

İyi bir evlilik mi istiyorsunuz? Çocuğunuz mu olmuyor?

Bunlardan çok daha önemli yüce gayeler uğruna çaba harcıyor, insanlığa İslâm’ı ve Kur’an’ı anlatmak için çırpınıyor, bir dizi plan ve program yapıyorsunuz. Ancak bir tarafta önünüze konan engeller, diğer tarafta gerçekleştirmeyi istediğiniz manevî projeler var. Bilhassa İslâm âleminin maruz kaldığı acılar, ıstıraplar, saldırılar, tuzaklar yüreğinizi yakıyor.

Maddî manevî, küçük büyük, dünyevî uhrevî bütün dertleriniz veya arzularınız için kılacağınız muhteşem bir namaz var: Hacet namazı.

Elbette bir kul olarak sebeplere sarılacak, üzerinize düşeni yapacaksınız. Ama bazen olur ki, sebepler tükenir ya da etkisiz kalır, bütün yollar denenir, çareler biter, ne yapacağını bilememenin ıstırabıyla yapayalnız kalırsınız. Artık kalbiniz kederli, gözünüz yaşlı hüzün denizinde yüzerken hacet namazı sizi sahile çıkaracak bir can simididir.
Bugün hepimiz Hacet namazı kılalım mı hanımlar ?
 

oluuuuuurrr :)
 
GELİN GÖNÜLLER YAPALIM
Cumamız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim!
Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir gün tavaf esnasında Kâbe’ye yönelerek şöyle buyurdu:

“Ey Kâbe! Sen ne güzelsin. Senin kokun ne güzeldir. Senin azametine ve kutsallığına hayranım. Fakat Allah’a yemin ederim ki, müminin saygınlığı Allah katında senin saygınlığından daha fazladır…”1

Aziz Müminler!

Rahmet, bereket ve mağfiret iklimi Ramazan ayının gölgesi bir kez daha üzerimize düştü. Şu günlerde hep birlikte bunun huzur ve mutluluğunu yaşamaktayız. Pazar günü kılacağımız ilk teravih namazının ardından Pazartesi günü tutacağımız ilk oruç ile bu mübarek aya girmiş olacağız. Bizleri Ramazana, Ramazanı bizlere kavuşturan Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun.

Kardeşlerim!

Diyanet İşleri Başkanlığımız, her Ramazan ayında bireysel ve toplumsal hayatımıza ışık tutan önemli bir değerimizi gündeme taşımaktadır. Böylece konuya dair bir farkındalık oluşturmaya çalışmaktadır. Başkanlığımız, bu yıl Ramazan ayında, “Gelin gönüller yapalım, Bu Ramazan ve Her zaman” çağrısında bulunacaktır. Bu çağrıyla, gönüller arasında köprüler kurulmasına, kırık kalplerin, yaralı gönüllerin, bitap düşmüş yüreklerin onarılmasına vesile olunması amaçlanmaktadır.

Kardeşlerim!

İnsan, İslam nazarında sevgi ve hürmete layık mükerrem bir varlıktır.2 Bu hürmet ve saygıda şüphesiz ki kalbin, gönlün önemli bir yeri vardır. Peygamberimiz (s.a.s)’in “Allah, sizin suretlerinize ve mallarınıza değil, kalplerinize ve yapmış olduğunuz amellerinize bakar.”3 hadisi bu hususu vurgulamaktadır. Buradan hareketle inancımızda gönül, nazargâh-ı ilahî kabul edilmiştir. İmanımızın, ihlasımızın, niyetimizin, sevgimizin, hâsılı insanı güzelleştiren hasletlerin karargâhıdır kalp. Rabbimiz, kalb-i selime bakar. Bu itibarla, gönül yapmak, inancımızın ve insanlığımızın bir gereğidir. Gönül incitmek ise inancımızda hiçbir şekilde tasvip edilmeyen ve mümine yakışmayan yanlış bir davranıştır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Gönül yapmanın, gönüller fethetmenin sayısız yolları vardır. Gönüller, her şeyden önce sevgi, saygı ve muhabbetle fethedilir. Sevgiyi kullarının kalbine yerleştiren Allah, bütün sevgilerin de kaynağıdır. Gönüllerimizi birleştirmesi ve inananları kardeş kılması, Rabbimizin büyük bir nimetidir.4 Efendimizin ifadesiyle, gerçek anlamda mümin olabilmenin yolu birbirimizi sevmekten geçer.5

Kardeşlerim!

Gönüller, merhametle kazanılır. Merhamet, varlığın ilahi mayasıdır. Rahman ve Rahim olan Rabbimizin rahmetinin yüreklerdeki yansımasıdır merhamet. Efendimizin anlatımıyla, “Müminler, birbirini sevmede, birbirine merhamet ve şefkatte, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da bu acıyı paylaşan bir beden gibidir.”6

Gönüller, paylaşmakla inşa edilir. Paylaşmak, evvela gönlümüzü muhabbet ve samimiyetle birbirimize açmaktır. Düşmanlığı, kini, nefret ve intikamı, kalbimizden söküp atmaktır. Paylaşmak, dünyanın neresinde olursa olsun muhtaçlara, kimsesizlere, insanlığın insafına terkedilmişlere yardım eli uzatmaktır. Paylaşmak, duyduğumuz her yardım çığlığına nereden geldiğine, kimliğine, etnik yapısına, mensubiyetine bakmaksızın karşılık verebilmektir.

Değerli Kardeşlerim!

Ramazan ayı, bir mekteptir. Bu mektebin talebeleri bütün müminlerdir. Bizlere sabrı, şükrü, nimetlerin kıymetini, paylaşmayı, varlık ve yokluğun anlamını idrak etmeyi öğretir Ramazan. Bu mektep, bizlere aynı zamanda gönlün değerini, kendimize ve insanlara saygıyla muameleyi öğretir. Bize düşen, bu kutlu mektebin cennet esintilerini hücrelerimize kadar hissedebilmektir. Orucumuzu, sahurumuzu, iftarımızı, infakımızı, teravihimizi, gönüller inşa etmeye vesile kılabilmektir. Gönüllerimizi, aynı Allah’a, aynı Peygambere, aynı Kitaba iman şuuru ile kardeş kılabilmektir.

Kardeşlerim!

Ramazan mektebinde bize düşen, varlık sebebimiz olan, bizleri türlü meşakkatle hayata hazırlayan anne-babalarımızın gönüllerini hoş tutmak, onların rızasını kazanmaktır. Ramazan mektebinde bize düşen, ülkemize hicret etmek zorunda kalmış mülteci kardeşlerimize kucak açmaktır. Evinden, yurdundan çıkıp gelen Mekkeli Muhacirlerle evini, aşını, ekmeğini paylaşan Ensar’ın kardeşlik ahlakını kuşanmaktır. Bize düşen, açın halinden anlamak, yetimin başını okşamak, ağlayanın gözyaşını silmektir.

Kardeşlerim Öyleyse Geliniz!

Hep birlikte büyüklerimizin, yetimlerimizin, mültecilerin, engelli kardeşlerimizin, kimsesizlerin tebessümü ile Ramazan mektebini dolu dolu yaşayalım. Onlara gönüllerimizi açıp ellerimizi uzatalım.

Birbirimizin hatalarını örtelim, kusurlarını affedelim. Hiçbir kalbi kırmayalım. Üzüp kırdıklarımızı vakit geçirmeden onarmaya bakalım.

Gelin, Rabbinden mahrum kalmış gönülleri Rabbimizle buluşturalım. Rabbimizin rızasının gönül yapmaktan geçtiğini unutmayalım.

Bu duygu ve düşüncelerle Ramazanın milletimize, ülkemize, âlem-i İslam’a huzur, barış, merhamet getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Hutbemi, gönlün önemini ve gönül incitmemeyi veciz bir şekilde ifade eden şu dizelerle bitirmek istiyorum.

“Hazer kıl! Kırma kalbin, kimsenin cânını incitme!
Esîr-i gurbet-i nâlân olan insanı incitme!
Tarîk-i ışkda bîçâre-i hicrânı incitme!
Sabır kıl her belâya, Hâneyi Rahman’ı incitme!
Felekde hâsılı insan isen bir cânı incitme!
Günahkâr olma, Fahr-i Âlem-i Zî-Şânı incitme!”

1 İbn Mâce, Fiten, 2.
2 İsrâ, 17/70.
3 Müslim, Birr, 34.
4 Âl-i İmran, 3/103.
5 Müslim, İman, 93.
6 Müslim, Birr, 66.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
 
NAMAZ ARINMADIR

Kardeşlerim!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Sana vahyedilen Kitabı oku. Namazı da hakkını vererek kıl. Kuşkusuz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar…”1

Kardeşlerim!

Efendimiz (s.a.s) bir gün ashabıyla sohbet ederken onlara, “Birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve o, günde beş defa bu nehirde yıkansa vücudunda kir kalır mı?” diye sordu.
Ashab, “Kalmaz, Ya Resulallah” diye cevap verdi. Bunun üzerine Kutlu Nebi (s.a.s) şöyle buyurdu: “İşte bilinç ve şuurla eda edilen beş vakit namaz da bunun gibidir. Kılınan bu namazlarla Allah günahları yok eder.”2


Aziz Müminler!

Yüce Rabbimiz, göz kamaştıran güzelliğiyle kâinatı, insan için yaratmıştır. Biz sahipsizken O, bizi muhafaza etmiştir. Biz yolumuzu bilmezken, O, göndermiş olduğu kitap ve peygamberlerle bize yolumuzu, yönümüzü göstermiştir. O, bize ahlakı, insan olmayı, Âdem olmayı, İbrahim olmayı, İsmail olmayı ve kullukta yücelmeyi öğretmiştir. Yüce Rabbimizin bunca ikramı, biz kullarına nihayetsiz lütfundan bir katredir sadece. Aynı zamanda O’nun insana, insan hayatına vermiş olduğu değerin bir parçasıdır. Bütün bunlar karşısında bizlere düşen, O’na samimiyetle, sadakatle kul olmak ve nimetlerine şükretmektir.

Kardeşlerim!
Bir zikir, bir şükür, bir hamd ifadesi olarak namaz, bizim vazgeçilmezimizdir. Çünkü namaz, arınmadır.3 Namaz, günde beş kez bedeni temizlerken, kalpleri de kötülük kirinden uzak tutan, suyundan iyiliğin, erdemin, güzel ahlakın aktığı tertemiz bir pınardır.

Namaz, kurtuluştur; “Hayya ala’l felâh/Haydin kurtuluşa” diye semaları saran ezanıyla, insanı sonsuz rahmetin membaına çağıran kutlu bir davettir. Kulun bizzat Rabbine arzuhalidir namaz; Allah’ın huzurunda olduğu bilinciyle mümin gönüllerin titremesidir.
Namaz, nice hikmetle dolu manevi bir yolculuktur. Bu yolculukta niyetimiz, zihnimizi ve kalbimizi hazır kılma, varlığımızı Rahman’a sunma ifadesidir. Kıblemiz, bir olan Allah’a yönelişimizin, müminler olarak gönüllerimizdeki manevi bağ ve birlikteliğimizin simgesidir. İftitah tekbirimiz, bir yönüyle güzelliklere, ahlaka, erdeme kapı aralayışımızdır; bir yönüyle de Allah’tan ve O’nun rızasından başka her şeyden yüz çevirebileceğimizin sembolüdür. Kıyamımız, her gün bizim için bir istikamet, bir doğruluk dersidir. Kıraatimiz, Cenab-ı Hak ile konuşmamız ve ahitleşmemizdir. Rükûmuz, Allah’tan başkası için eğilmeyeceğimizin göstergesidir. Bize topraktan geldiğimizi ve tevazuu öğreten secdemiz, Rabbimize en yakın olma vaktimizdir. Tahiyyatımız, Rabbimizle ve bütün müminlerle bir esenlik ve barış oturumumuzdur. Selamımız, namazımızda taşıdığımız ruhu, âdâbı, erkânı hayatımıza taşıma irademizdir.

Kıymetli Kardeşlerim!
Namaz, tanıştıran, yakınlaştıran, kaynaştıran bir nimettir. Namaz, genç ile yaşlıyı, zengin ile fakiri, güçlü ile zayıfı, siyah ile beyazı aynı inanç, aynı amaç, aynı idealde buluşturan muazzam bir birlikteliktir.
Namaz, huzurdur; Rabbimizin sayısız nimetlerine şükretmenin verdiği bir sükunettir; türlü meşgale ve hengâmelerle daralan zihinlerimize, gönüllerimize bir şifadır.
Ve namaz, müjdedir; dünyadaki geçici ihsanların kat be katının, Rabbini terk etmeyen, O’nun sevgisinden vazgeçmeyenler için ebediyen hazırlandığını haber verir.

Kardeşlerim!
İslam’ın beş temel esasından biridir namaz. Unutulmamalıdır ki, dinimizin bizlerden istediği namaz, şekle indirgenmemiş, ruhu yok edilmemiş namazlardır.
Bugün namaz konusunda bize düşen en büyük görev, namazlarımızı samimiyetten mahrum, süresi kısalmış, son ana kadar ertelenmiş, etkisini yitirmiş, solgun namazlara dönüştürmemektir. Namazlarımızın, merhametimizi artırması, bizi örnek bir insan yapması ve ahlakımıza ahlak katması için gayret göstermektir.

Kıymetli Kardeşlerim!
Hutbemi şu dua ile bitirmek istiyorum:
Allahım! Bizi ve aile fertlerimizi namazı hakkıyla eda edenlerden eyle!
Rabbimiz! Bizleri namazlarını ihlas, huşu ve samimiyetle kılanlardan eyle!
Allahım! Namazlarımızı bizler için her türlü süfli arzu ve isteklerimizden arınma ve ebedi kurtuluş vesilesi eyle!

1 Ankebût, 29/45.
2 Müslim, Mesâcid, 283.
3 Müslim, Tahâret, 14.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
 
ÖFKEYE HÂKİM OLABİLMEK

Kardeşlerim!

Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabımızda “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda infak edenlerdir, öfkelerine hâkim olanlardır, insanları affedenlerdir.”1 buyurarak cennette talip takva ehli müminlerin bir özelliğinin de öfke kontrolü olduğuna vurgu yapmaktaydı.

Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bir gün ashabıyla sohbet ederken onlara, “Pehlivan kimdir bilir misiniz?” diye sordu. Sahabe, “Pehlivan, güreşte rakibini yenen kişidir.” cevabını verdi. Bunun üzerine Efendimiz, “Asıl pehlivan, güreşte rakibini yenen değil, öfke anında kendisine hâkim olup öfkesini yenebilendir.”2 buyurdu.
Merhamet Peygamberi, bu sade ama bir o kadar da anlamlı benzetmeyle gönüllere ve zihinlere nakşedilecek bir mesaj veriyordu. Nice pişmanlıklara, gözyaşlarına, âh-vâhlara neden olan öfkeye mağlup olmamamız konusunda bizleri uyarıyordu. Efendimiz, bir taraftan öfke kontrolü konusunda ashabını eğitirken bir taraftan da her birimiz için vazgeçilmez öğütlerde bulunuyordu. Bir defasında kendisine gelip, “Yâ Resûlallah! Bana özlü bir tavsiyede bulun!” diyen birine, Efendimiz; “Öfkene hâkim ol!” 3 demekle yetiniyordu.

Aziz Müminler!
Yüce Rabbimiz, öfkeden sakınma konusunda Kerim Kitabımızda peygamberlerin hayatlarından bizlere kesitler sunar. Bu peygamberlerden biri Musa (a.s.)’dır. Onun yokluğunda kardeşi Harun, kavminin hidayetten uzaklaşmasına engel olamamıştı. Bu duruma öfkelenen Hz. Musa, onu yakasından tutup hiddetle silkelemişti. Neticede kardeşinin ikazıyla öfkesine hâkim olmuş ve “Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla. Bize rahmetinle muamele eyle. Sen merhameti engin ve sonsuz olansın.”4 yakarışıyla Rabbine sığınmıştı.
Yunus (a.s.), kavmini bir olan Allah’a teslimiyet ve kulluğa davet etmişti. Ancak onlar, bu daveti karşılıksız bırakmışlardı. Bunun üzerine Yunus Peygamber, bir hışımla kavmini terk edip gitmişti. Ama öfkesi onun için bir imtihana dönüşmüştü. Bir balığın karnında karanlıklar içerisinde kalmış, sabrın ve itidalin anlamını bir kez daha kavramıştı. Nedametle Rabbine şöyle iltica etmişti: “Senden başka ilah yoktur. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim. Ben gerçekten kendine yazık edenlerden oldum.”5


Kıymetli Kardeşlerim!

İnsanlığın yolunu aydınlatan peygamberlere dair bu örneklerle bizi eğitir Âlemlerin Rabbi. Peygamberlerin dahî kimi zaman öfkelendiklerini ancak öfkelerini Allah’a sığınarak yendiklerini öğretir. Peygamberimiz (s.a.s) de, öfke anında kişinin Allah’a sığınmasını, hesabı, sevap ve günahı hatırlamasını tavsiye etmiştir.6 Öfkelenince dilimizin isyan, küfür, intikam sözcüklerine değil; dua, sükûnet, esenlik ifadelerine tercüman olmasını istemiştir.

Kardeşlerim!
Olgun bir insan ve kâmil bir mümin olmanın tezahürlerinden biri de öfkeye hâkim olabilmektir. Onun bir anda parlayan ateşine odun değil su taşımaktır. Zira öfkesine yenik düştüğünde insanın gözü kör, kulağı sağır olur; insaf ve vicdanı devre dışı kalır. Öfke seline kapılan kişi merhametten, hoşgörüden yoksunlaşır; kırıcı, yıkıcı hale gelir. Hatta ölümle sonuçlanacak kadar aşırı davranışlar sergileyebilir.
Nitekim günümüzde öfkenin sebep olduğu nice olumsuzluklara, ibretlik ve hazin tablolara hemen her gün şahit olmaktayız. Şeytan, öfke silahıyla aramıza kin, nefret, intikam tohumları ekmektedir. Nice akrabalık, dostluk ve kardeşlikler sudan sebeplerle başlayan kavga ve çekişmelerle husumete dönüşebilmektedir. Bir anlık öfke, ailelerde, iş ortamlarında, hâsılı gündelik hayatın farklı alanlarında nice mutlulukları alıp götürmekte, nice hayalleri yok etmektedir. Nice yuvalar, bir anlık öfke ateşiyle yanıp kül olmaktadır. İnsanoğlunun öfkeye yenik düşmesinin bedelini kimi zaman masum eşlerin, çocukların, anne-babaların, komşuların, suçsuz insanların canlarıyla ödemesi, yüreklerimizi parçalamaktadır.

Kardeşlerim!
Bugün, insanlık olarak bir stres çağında yaşıyoruz. Gündelik hayatta zaman zaman bizi çileden çıkaran olaylarla karşılaşıyoruz. Fakat bizler, öfkemizde haklı olsak dahî, öfkenin bizi nerelere sürükleyebileceğini asla unutmayalım. Hayatın bir imtihan olduğu gerçeğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Duyduğumuz her sözü, başımıza gelen her bir olayı akl-ı selimin süzgecinden geçirelim. Geliniz, müminler olarak daima şefkat, merhamet, hoşgörü ve sabrı kuşanalım. Öfkenin esaretiyle, kin, nefret, husumet gibi duygularla yüreklerimizi karartmayalım. Mevlanâ’nın “Hilm kılıcı, öfke kılıcından keskindir.” sözünü kendimize şiar edinelim.
Yüce Rabbimiz bizleri öfkesine mağlup olanlardan değil; sabrı kuşanan, öfkesini yenebilen, haklıyken dahî affedebilen müttaki kullarından eylesin!

1 Âl-i İmrân, 3/134.
2 Müslim, Birr, 106; Ayrıca bkz. Buhârî, Edeb, 76.
3 Buhârî, Edeb, 76.
4 A’râf, 7/151.
5 Enbiyâ, 21/86-88; Ayrıca bkz. Saffât, 37/139-148.
6 Buhârî, Edeb, 44.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
 
Allah ım hayırlısı ile nasipse etsin bana da Cansu'm

İlerleyen Zaman'larda belli olacak inşaallah
 
Allah Nasıl İnsanları Sever?

1. Bakara, 195



(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.



2. Bakara, 222


…Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.



3. Al-i İmran, 76


Hayır! (Gerçek, onların dediği değil.) Kim sözünü yerine getirir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever.



4. Al-i İmran, 134


…Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.



5. Al-i İmran,146


…Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.



6. Al-i İmran,148


…Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükafatını verdi. Allah güzel davrananları sever.



7. Al-i İmran,159
…Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.






…Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever.



9. Tevbe, 4


… Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Şüphesiz Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever.



10. Tevbe, 108


…İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz onları sever.



11. Hucurat, 9


…Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, âdaletli davrananları sever.




12. Saff, 4


…Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.



Paylaşmak Sünnettir:
 
arkadaşlarım bi kaç gündür sizleri ihmal etmişş olabilirim..
şu sıra yaylaya taşınma işleri var..yoğunuz...ve de yaylada net yok bilg dan giremiyorum vs..
bir de artık bel ağrılarım arttı, hazımsızlık başladı..
inşaallah daha iyi olacağım ..
duam bu yönde..

haftasonu 2,5 cüz okudum..
ortak hatimden 4 cüz kladı..onu da bu hafta içinde okursam değmeyin keyfime...
 
sen bu hızla okursun hatta diğer hatime de başlarsın inşallah
 
Hayırlı Ramazanlar hanımlar ;
Akşam ilk teravih namazını kıldım çok şükür , ilk sahurumuzu da yaptık elhamdülillah , şimdi sıra da öğle namazı var :)
Hani Ramazan için program yapılıyordu ... sınav var diye giremedim siz de unutmuşsunuz herhalde
 
ramazan ayı için ise..

1: Kur an okuma
2:Günlük tesbihat ( Allahuekber,Subhanallah Ya Celil,Elhamdülillah,Ya Gaffar Ya Settar ve bi kaç zikir daha)
3:Allah ın isimlerini öğrenme
4:dini bilgiler öğrenmek
5:yeğenime ders çalıştırma Sure ezberletme
6:kaza namazları
 
unutmadım kuzum ama yoğundum oturup detaylı plan yapamamıştım
Allah kabul etsin canımcım
Nice ramazanlar ve bayramlar olsun inşaallah
 
unutmadım kuzum ama yoğundum oturup detaylı plan yapamamıştım
Allah kabul etsin canımcım
Nice ramazanlar ve bayramlar olsun inşaallah
amin canım inşallah . teravih namazına gidebiliyor musun ?
excell formatında bi program yapsak günlük yapılanları burada işaretlesek falan daha iyi olmaz mı
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…