dini paylaşım alanı

Allah ve Rasulü uğruna yola düşenler için hicret, bir milat,
zamana düşülen bir işaretti. Artık onlar için zaman, hicretten
önce ve sonra olarak ikiye ayrılmıştı. Hicret ile İslam’ın muhacirleri,
Rasulüllah’ın ayak izlerini takip ederek Yesrib’i medeniyetin
merkezi Medine eylemişlerdi. Peki, Mekke’den Medine’ye
yol alan herkes, hicrete bu anlamı yüklemiş miydi? Rahman’ın
muhacirlerinin gözünde bir Peygamber ibadeti olan hicret, aralarından
bir kişi için sadece bir göçten ibaretti. O, Mekke’den
Medine’ye sevdiği bir kadına kavuşmak, onunla evlenebilmek
için göç etmişti. İlk Müslümanlardan ve ilk muhacirlerden olan
Ümmü Kays b. Mihsan (İbnü’l-Esir, Üsdü’l-Ğabe, VII, 368.) Medine’ye
hicret edince, onunla evlenmek amacını taşıyan bir sahabi de
onun ardından Medine’ye gitmişti. Hicretinin gayesi Ümmü
Kays olduğundan bundan böyle ona “Ümmü Kays’ın muhaciri”
denilmişti. (Taberanî, el-Mu’cemü’l-Kebir, IX, 103; İbn Hacer, Fethu’l-Bari,
I, 10.)
 
Rivayete göre, bu olay üzerine Allah Rasulü şöyle buyurdu:
“Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Kim
Allah ve Rasulü için hicret ederse, hicreti Allah ve Rasulü’nedir.
Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı
hicret ederse, onun hicreti de hicretine sebep olan şeyedir.” (Buhârî,
Bedü’l-Vahy, 1.)
Sevgili Peygamberimizin bu mübarek sözleri, bugün muhataplarına
şu soruları hatırlatıyor: “Kimlerin, nelerin muhaciriyiz
bugün? Hicretimiz kimin için? Adımlarımız kimin izini takip
ediyor? Kimin için gece gündüz demeden yollara düşüyor, yolculuğun
zahmetine katlanıyor, cefasını çekiyoruz? Yolculukta
döktüğümüz terler kimin uğruna? Para mı, güç mü, itibar mı,
aşk mı, şöhret mi yoksa Rızaullah mı menzilimiz? Hakk’a mı
batıla mı, kesrete mi vahdete mi dönük yüzümüz? Yolculuğumuz
nereye, nereye gidiyoruz? Daha da önemlisi hicretimiz
esnasında niyetimiz ne, kalbimizde ne taşıyoruz?”
 
Kalbimizde taşıdığımız niyete göre yolculuğumuz kutlu bir
göç, bir destan, ihlasın, sadakatin, kulluğun bir ifadesi olabilir.
Çünkü bütün davranışlara anlam katan, onları Allah katında
değerli kılan niyetlerdir. Niyetler, amellerin ruhudur. İnsanın
bu ruhu hissetmesi ise ancak kendisine yaklaşmasıyla, içine,
özüne, gönlüne bakmasıyla mümkündür. Eğer kişi kendisine
yabancılaşmamışsa, aynadaki suretini hâlâ tanıyabiliyorsa,
gözleri kalbindekileri göremeyecek kadar körleşmemişse, kalbindeki
niyetlerini idrak edebilir. Kalbin niyetlerin mahalli olmasından
dolayı Rasul-i Ekrem, “Allah sizin dış görünüşlerinize
ve mallarınıza bakmaz, kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim,
Birr, 34.) buyurarak onun nazargâh-ı İlahî oluşuna dikkat
çekmiştir.
Niyetler, amellere açılan kapılardır ve ancak niyet hayır
olduğunda akıbet hayır olabilir. Niyetlerin temizliği, arınmışlığı
ve halis oluşu kadar amellerimiz ihlaslı sayılabilir. Bu yüzden
Rabbimiz, ancak samimi bir şekilde ve kendi rızası gözetilerek
yapılan amelleri kabul eder. (Nesaî, Cihad, 24.) Dini yalnız Allah’a
has kıldığımızda (A’râf, 7/29.), Rabbimize karşı samimi bir kulluk
sergilediğimizde davranışlarımız O’nun için bir değer arz eder.
Niyetlerimizde rıza-yı Hakk’ı gözetmediğimizde, niyetimizi
salih kılamadığımızda ise salih amellerden de söz edilemez. Bu
durumda, ruhumuzun miracına sebep olması gereken namazlarımız,
bizleri kötülüklerden alıkoyamaz. Oruçlarımız, artık bizim
için bir kalkan değildir, sadece açlık ve susuzluktan ibarettir.
Kurbanlarımız Rabbimize kurbiyete vesile olamaz, elimizde
kalan sadece onların etleri ve kanlarıdır. İhlasın yerini gösteriş,
samimiyetin yerini riya almışsa, sağ elimizin verdiğini sol elimizin
bilmemesi gereken fedakârlıklarımızı herkes biliyorsa,
o vakit sadakalarımız Rabbimize sadakatimizi ifade etmekten
çok uzakta demektir. Gösteriş malzemesi yapılan sadakalar ömrümüze
bereket getirmekten ziyade bizi çoraklaştırır. Riya ile
safiyetini kaybeden ameller, Rabbimizin katında, üzerinde az
bir toprak bulunan ve şiddetli yağmura maruz kalınca çıplak
hâle gelen kayaya benzer. (Bakara, 2/264.)
 
Halis ameller, riya ile gösteriş arzusu ile “desinler diye” yapılarak
kirletildiğinde anlamını kaybeder, samimiyet olmadan
değerler değerini yitirir. Cömert desinler diye infakta bulunan,
âlim desinler diye ilim tahsil eden, kahraman desinler
diye savaşan kimsenin çabasının hiçbir kıymeti yoktur. Hatta
bu kimseler, sahte niyetlerle yapılan sahte amellerinden ötürü
ahirette hüsrana uğrayacaklardır. (Müslim, İmare, 152.) Çünkü
ihlası, samimiyeti bilmeyene insanlar “âlim” dese de hakiki cahil
odur. Gönlünü Rabbinin rızasıyla zenginleştirmeyenin adı
“zengin” olsa da hakikatte o, insanların en yoksuludur. Samimiyetsiz
secdelerle âbit, dünyaya gönül bağlayarak zahit, Ümmü
Kays’lara hicret ederek muhacir olunmaz. Gerçek muhacir, her
şeyden önce dünyaya ve dünyalıklara dair her şeyi terk ederek
“ihlas”a hicret edendir. Uzaklarda bir yerlerde boynu bükük
bir hâlde ihlas bizi bekliyor. Riyadan, kibirden, ikiyüzlülükten
uzaklaşıp samimiyetin kapısını ne zaman çalacağız? Kulluk
gösterilerinden, gösteriş bağımlılığından, uzaklaşıp ihlas ve takvanın
gönlünü ne zaman alacağız? Sahi yolculuğumuz nereye,
bizler kimin muhaciriyiz?
 
paylaştığım 6 paylaşım Diyanet işleri başkanlığı kaynaklıdır..
40 hadis 40yorumdan alıntılanmıştır
kardeşlerim..
belli periyodlarda paylaşacağım...

hayatımıza uygulamak nasip etsin Yaradan...
 
Günün Ayeti
Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Onu sabah akşam tespih edin. O, sizi karanlıktan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir. Allah müminlere çok merhamet edendir.

(Ahzâb, 33/41-43)
 
Son düzenleme:
Günün Hadisi
(İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulallah? dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmaktır.

(Al-Bukhari, "Vasâyâ", 23, Tıbb, 48; Muslim, “Îmân”, 145)
 
Son düzenleme:
Günün Duası
Allah’ım! Senden Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıran ameli yapmayı isterim…

(Tirmizî, "De’avât", 73)
 
Gecenin en güzel dinlencesi...
Uyuyan yavruya hafif sesli Kur an okumak
Kur an sesinin ruha etkisi yadsınamaz bir gerçek
 

Eklentiler

  • image.webp
    27,7 KB · Görüntüleme: 52
Bismillahirrahmânirrahîm ﴾1﴿ Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur. ﴾2-4﴿ (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. ﴾5﴿ Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. ﴾6-7﴿

Hoş geldin, sefa geldin ey sabah ve ey yeni gün.
Merhaba ey vakit,ey mutlu saat ve ey mutlu gün.
Zaman sana geniş ve mutlu olsun ey yoluna revan yolcu
 
Hayırlı aklamalar arkadaşlar
Nasılsınız
Ben adet oldum namaza biraz ara Kur an a da
Ama hadis kitabımı okumam gerek fakat bir rutin oluşturamadım şu sıra
Sabır şükür dua ile
 
Hayırlı aklamalar arkadaşlar
Nasılsınız
Ben adet oldum namaza biraz ara Kur an a da
Ama hadis kitabımı okumam gerek fakat bir rutin oluşturamadım şu sıra
Sabır şükür dua ile
Kaza namazları kılmaya devam ediyorum elimden geldiğince. Zikir ve duaya devam
 
İnsanlar yazmak kaleme dökmek için geceler gündüzler boyu çalışıyor okuyor araştırıyor defalarca karala sil baştan başla durumundalar

Ve bizler sadece okumak eylemini yerine getiremiyor bin bir türlü bahanelerle masa başına oturup okuyamıyoruz ne acı...

Kendimi sorgularım bu gece...
 
Bismillahirrahmânirrahîm ﴾1﴿ Hamd, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur. ﴾2-4﴿ (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. ﴾5﴿ Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. ﴾6-7﴿

Hoş geldin, sefa geldin ey sabah ve ey yeni gün.
Merhaba ey vakit,ey mutlu saat ve ey mutlu gün.
Zaman sana geniş ve mutlu olsun ey yoluna revan yolcu
 
Günün Ayeti
Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalim ve çok cahildir.

(Ahzâb, 33/72)
 
Günün Hadisi
...Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.

(Al-Bukhari, “Edeb”, 31, 85; Muslim, “Îmân”, 74, 75)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…