dini paylaşım alanı

Kur'an
Allah tarafından gönderilen ilâhî kitapların sonuncusu olan Kur'ân-ı Kerîm,
son peygamber Hz. Muhammed'e indirilmiştir. Sözlükte "toplamak, okumak,
bir araya getirmek" anlamına gelen Kur'an terim olarak şöyle tarif edilir:
"Hz. Peygamber'e indirilen, mushaflarda yazılı, Peygamberimiz'den bize
kadar tevâtür yoluyla nakledilmiş, okunmasıyla ibadet edilen, insanlığın
benzerini getirmekten âciz kaldığı ilâhî kelâmdır". Bu tarifte bazı hususlar
göze çarpmaktadır: "Peygambere indirilen" derken Hz. Muhammed kastedilmektedir.
"Tevâtür yoluyla nakledilmiş olan" derken, her devirde yalan
üzerine birleşmelerini aklın imkânsız gördüğü bir topluluk tarafından nakledildiği
ve nesilden nesile böyle geçtiği için onun, Allah'a ait oluşunun kesinliği
ifade edilmektedir. "Okunmasıyla ibadet edilen" derken de, okumanın
ibadet olduğuna, namaz ibadetinde vahyedilen metnin okunması gerekti-
ğine ve Kur'an tercümelerinin namazda okunmasının câiz ve geçerli olmadı-
ğına işaret edilmektedir.
 
Kur'an'ın Muhtevası
İnsanları hem bu dünyada hem de âhirette mutluluğa kavuşturmak için
gönderilmiş bulunan Kur'ân-ı Kerîm başlıca şu konuları kapsamaktadır: 104 İLMİHAL
1. İtikad. Başta Allah'a iman olmak üzere peygamberlere, meleklere, kitaplara,
kazâ ve kadere, âhirete ait önemli konular ve inançla ilgili çeşitli
meseleler, Kur'an'ın kapsadığı konuların başında gelir.
2. İbadetler. Kur'an'da müslümanların yapmakla yükümlü bulundukları
namaz, oruç, hac, zekât vb. ibadetlere dair âyetler vardır.
3. Muâmelât. Kur'an bir toplumun devamını sağlayan ve toplum fertlerinin
aralarındaki ilişkileri düzenleyen birtakım hükümleri kapsar. Kur'an'da
alışveriş, emanet, bağış, vasiyet, miras, aile hayatı, nikâh ve boşanma gibi
kişiyi ve toplumu ilgilendiren konulara dair açıklamalar ve hükümler vardır.
4. Ukubat. İslâm toplumunun mutluluğa erişebilmesi, bu toplum fertlerinin,
İslâm'ın koyduğu kurallara aynen uymasıyla mümkün olur. Toplumun
düzenini bozan, insan haklarını ve yasakları çiğneyen kimseler cezayı hak
edecekleri için Kur'an bunlarla ilgili hükümleri de kapsamaktadır.
5. Ahlâk. Kur'an, kişilerin dünya ve âhiret mutluluğunun sağlamasına
yardımcı olmak üzere, ana babaya hürmet, insanlarla iyi geçinme, iyiliği
emretme, kötülükten sakındırma, adalet, doğruluk, alçak gönüllülük, merhamet,
sevgi... gibi ahlâkî hükümleri de kapsamına almaktadır.
6. Nasihat ve Tavsiyeler. İnsanlara emir ve yasaklar konusunda duyarlı
olmalarını, nefislerine esir düşmemelerini, dünyayı âhirete tercih etmemelerini,
dünyada imtihana çekildiklerini hatırlatan, çeşitli tehlikelerden koruyan
nasihat ve tavsiyeler de Kur'an'ın içerdiği konular arasındadır.
7. Va‘d ve Vaîd. Allah'ın emirlerine boyun eğip yasaklarından kaçınanların
cennetle mükâfatlandırılacaklarına, buyruklarını terkedip yasaklarını
çiğneyenlerin cehennemle cezalandırılacaklarına dair Kur'an'da pek çok âyet
bulunmaktadır.
8. İlmî Gerçekler. Kur'an, insanlığa gerekli olan ilmî gerçeklerin ve tabiat
kanunlarının ilham kaynağını teşkil eden âyetleri de kapsamaktadır. Kur'an,
bu ilmî gerçeklerden bir pozitif bilim kitabı gibi bahsetmek yerine insanları,
âlemin yaratıcısının kudret ve büyüklüğünü düşünmeye, Allah'ın nimetlerini
anarak O'nu yüceltmeye teşvik eder.
9. Kıssalar. Kur'ân-ı Kerîm önceki ümmetlerle, peygamberlerin hayatından
da söz eder. Ancak bunları bir tarih kitabı gibi değil, insanların ibret
alacakları bir üslûp ile anlatır.
10. Dualar. İnsan yapacağı işlerde sürekli Allah'ın yardımına muhtaç olduğu
için Kur'an'da çeşitli dualar da yer almıştır.
 
Kur'an'ın Mûcize Oluşu
Kur'an, üslûbu ve içeriği bakımından akıllara durgunluk veren, hayrette
bırakan büyük ve ebedî bir mûcizedir. Diğer peygamberlerin mûcizeleri,
dönemleri geçince bittiği, onları yalnız o dönemde yaşayanlar gördüğü
halde, Kur'an mûcizesi kıyamete kadar sürecektir.
Kur'ân-ı Kerîm hem söz hem de mâna yönünden mûcizedir ve eşsizdir.
Onun söz yönünden mûcize oluşu, Arap edebiyatının en üst noktada olduğu
bir dönemde inmesine rağmen, Araplar'a kendisinin bir benzerini getirmeleri
için meydan okumuş olması, onları bu konuda âciz bırakmasıdır:
"De ki: Andolsun, bu Kur'an'ın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar
ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini
ortaya getiremezler" (el-İsrâ 17/88).
 
"Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız,
haydi onun benzeri bir sûre getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan
başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) çağırın. Bunu yapamazsanız –ki elbette
yapamayacaksınız– yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının..."
(el-Bakara 2/23-24; ayrıca bk. Hûd 11/13; et-Tûr 52/33-34).
Kur'ân-ı Kerîm mâna yönüyle de mûcizedir. Hz. Muhammed'in okuma
yazma bilmeyen bir kimse iken, Allah'tan aldığı vahiy ile insanlara bildirdiği
Kur'an, en yüksek gerçekleri de kapsamaktadır. İster pozitif ister sosyal bilimler
alanında, insanlığın asırlar sonra ulaştığı gerçekler, asırlar önce
Kur'an tarafından haber verilmiş, hiçbir buluş, onun getirdiklerinin aksini
ortaya koyamamıştır. Aksine bilimsel gelişmeler, Kur'an'ın anlaşılm
asını
kolaylaştırmıştır.
 
Kur'an'ı Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Özellikler
Hz. Peygamber'e Cebrâil aracılığıyla Arapça olarak indirilen ve bize kadar
tevâtür yoluyla gelen Kur'an'ı diğer kutsal kitaplardan ayıran ve eşsiz
kılan özelliklerin başlıcaları şunlardır:
1. O, Peygamberimiz’e diğer kutsal kitaplarda olduğu gibi toptan değil,
zamanın ve olayların akışına göre âyetler ve sûreler halinde indirilmiştir.
2. Kur'an, en son kutsal kitaptır ve ondan sonra başka bir ilâhî kitap
gelmeyecektir. Getirdiği hükümler ve bunların geçerliliği kıyamete kadar
sürecektir. 106 İLMİHAL
3. Kur'an, bize kadar hiç bozulmaya ve değiştirilmeye uğramadan gelmiş,
kıyamete kadar da öyle kalacaktır.
4. O, Hz. Muhammed'in peygamber olduğunu gösteren mûcizelerin en
büyüğü ve sürekli olanıdır.
5. Kur'an'ın kapsadığı yüce gerçekler kıyamete kadar bütün insanların
ve çağların ihtiyacını karşılayacak değerdedir. Bilimin ve aklın, ondaki ger-
çeklerde çelişki bulacağı bir zamanın gelmesi düşünülemez.
 
6. Kur'an'ın bir başka üstünlüğü kolayca ezberlenebilmesidir. Bu özellik
tarihte hiçbir kitaba nasip olmamıştır.
7. Kur'an, aynı zamanda başka din mensupları arasındaki ihtilâfları çö-
züme kavuşturacak bir özelliğe sahiptir.
 
1/991- عن أَبي أُمَامَةَ (ض) قالَ: سَمِعْتُ رسولَ الله (صلعم) يقولُ: اقْرَؤُوا القُرْآنَ فَإنَّهُ يَأْتِي يَوْمَ القِيَامَةِ شَفِيعاً لأَصْحَابِهِ .

Ebû Ümâme radıyallahu anh, ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:

“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçı olarak gelecektir” buyururken işittim, demiştir.Müslim, Müsâfirîn 252. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 249, 251.
 
2/992- وعَن النَوَّاسِ بن سَمعَانَ (ض) قالَ: سَمِعتُ رسولَ الله (ض) يقولُ: يُؤْتَى يَوْمَ القِيَامَةِ بالْقُرْآنِ وَأَهْلِهِ الذِينَ كَانُوا يَعْمَلُونَ بِه في الدُّنْيَا تَقدُمُهُ سورَةُ البَقَرَةِ وَآلِ عِمرَانَ، تُحَاجَّانِ عن صاحِبِهِمَا .

Nevvâs İbni Sem’ân radıyallahu anh şöyle dedi:

Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:

“Kıyamet gününde Kur’an ve dünyadaki hayatlarını ona göre düzenliyen, Kur’an ehli mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur’an’ın önünde Bakara ve Âl–i İmrân sûreleri vardır. Her ikisi de kendilerini okuyanları müdafaa için birbiriyle yarışırlar” buyururken işittim.

Müslim, Müsâfirîn 253. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l–Kur’ân 5.
 
3/993- وعن عثمانَ بنِ عفانَ (ض) قالَ: قالَ رسولُ الله (صلعم): خَيركُم مَنْ تَعَلَّمَ القُرْآنَ وَعَلَّمهُ .

Osmân İbni Affân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Sizin en hayırlılarınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”

Buhârî, Fezâilü’l–Kur’ân 21. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349; Tirmizî, Fezâilü’l–Kur’ân 15; İbni Mâce, Mukaddime 16.
 
4/994- وعن عائشةَ رَضِىَ اللهُ عَنْهَا قالتْ: قالَ رسولُ الله (صلعم) : الَّذِي يَقرَأُ القُرْآنَ وَهُوَ ماهِرٌ بهِ مَع السَّفَرَةِ الكِرَامِ البَرَرَةِ، وَالَّذي يَقْرَأُ القُرْآنَ وَيَتَتَعْتَعُ فِيهِ وَهُوَ عَليهِ شَاقٌّ له أَجْرانِ .

Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.”

Buhârî, Tevhîd 52; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349; Tirmizî, Fezâilu’l–Kur’ân 13; İbni Mâce, Edeb 52
 
5/995- وعن أبي موسى الأشْعَرِيِّ (ض) قالَ: قالَ رسولُ الله (صلعم) : مَثَلُ المُؤمِنِ الَّذِي يَقْرَأُ القُرْآنَ مثلُ الأترِجَّةِ: رِيحهَا طَيِّبٌ وَطَعمُها طَيِّبٌ، وَمثلُ المؤمِنِ الَّذِي لا يَقْرَأُ القُرْآنَ كَمَثَلِ التَّمرَةِ: لا رِيحَ لَها وَطَعْمهَا حُلْوٌ، وَمَثَلُ المُنَافِقِ الذي يَقْرَأُ القرْآنَ كَمَثَلِ الرَّيحَانَةِ: رِيحها طَيِّبٌ وَطَعْمهَا مُرّ، وَمَثَلُ المُنَافِقِ الذي لا يَقْرَأُ القرْانَ كمَثَلِ الحَنْظَلَةِ: لَيْسَ لَها رِيحٌ وَطَعمُهَا مُرٌّ .

Ebû Mûsa el–Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’an okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.”
 
6/996- وعن عمرَ بنِ الخطابِ (ض) ، أنَّ النَّبِيَّ (صلعم) قال: إنَّ الله يَرفَعُ بِهَذَا الكِتَابَ أَقوَاماً وَيَضَعُ بِهِ آخَرين .

Ömer İbni Hattâb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah bu kitapla( Kur’an’la) bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.” Müslim, Müsâfirîn 269. Ayrıca bk. İbni Mâce, Mukaddime 16.
 
8/998- وعنِ البَرَاءِ بنِ عَازِبٍ قالَ: كَانَ رَجُلٌ يَقرَأُ سورَةَ الكَهْفِ، وَعِنْدَهُ فَرَسٌ مَربوطٌ بِشَطَنَيْنِ، فَتَغَشَّته سَحَابَةٌ فَجَعَلَتْ تَدْنُو، وَجَعَلَ فَرَسُه يَنْفِر مِنها. فَلَمَّا أَصبَحَ أَتَى النَّبِيَّ(صلعم)،فَذَكَرَ ذلكَ لَهُ، فقالَ:تِلْكَ السَّكِينَةُ تَنَزَّلَتْ للقُرآنِ

Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Bir adam Kehf sûresini okuyordu. Yanında iki uzun iple bağlanmış bir at vardı. O adamın üzerini bir bulut kapladı ve yaklaşmaya başladı. Atı da o buluttan ürkmeye başlamıştı. Sabah olunca, adam Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve bu durumu anlattı. Bunun üzerine Peygamgamberimiz“O sekînedir; okuduğun için inmiştir” buyurdu.

Buhârî, Fezâilü’l–Kur’ân 11; Müslim, Müsâfirîn 24
 
9/999- وعن ابنِ مسعودٍ (ض) قالَ: قالَ رسولُ الله (صلعم) :مَنْ قَرَأَ حَرْفاً مِنْ كِتَابِ الله فَلَهُ حَسَنَةٌ، والحَسَنَةُ بِعَشْرِ أَمثَالِهَا لا أَقُولُ: الم حَرفٌ، وَلكِن: أَلِفٌ حَرْفٌ، وَلامٌ حَرْفٌ، وَميمٌ حَرفٌ .

İbni Mes’ûd radıyallahu anh‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kim Kur’ân–ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.”

Tirmizî, Fezâilü’l–Kur’ân 16
 
10/1000- وعنِ ابنِ عباسٍ رَضِىَ اللهُ عَنْهُمَا قال: قالَ رسولُ الله (صلعم) : إنَّ الَّذِي لَيسَ في جَوْفِهِ شَيْءٌ مِنَ القُرْآنِ كالبَيْتِ الخَرِبِ .

İbni Abbâs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.”

Tirmizî, Fazâilü’l–Kur’ân 18. Ayrıca bk. Dârimî, Fezâilü’l–Kur’ân 1; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 223
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…