HAYATIN İKİ ANA AKIMI: İSTİKAMET VE İSTİKRAR
Hayata dinle tutunmak ve dine hayat vermek: Müslümanın en 'hayati' meselesinin bu olduğunu söyleyebiliriz. Hayata dinle tutunmak, onun rehberliğinde ve izleğinde yürümek; dine hayat vermek ise onu her dem yorumlamak, yeni yeni okumalarla canlı tutmaktır. Din, nihayetinde insan için vardır.
İnsan, hayat kavramının içine dini, din kavramının içine hayatı ne kadar dahil edebilirse, kendisine yüklenen İlahi mizaca o derece yaklaşacak demektir.
İstikrarlı yürüyüşünü yaslandığı ilim ve irfan kavramları çerçevesinde sürdüren İlim ve İrfan dergisi Aralık sayısında bu temel meseleyi dosya konusu olarak işliyor. İstikamet: Hayatı ibadet kılmak, başlıklı dosya ibadet, hayat ve istikamet çizgisinde önümüzde net bir alan oluşturuyor.
Aralık sayısı sadece dosya yazılarıyla değil, diğer birbirinden önemli yazılarla da okura son derece zengin bir irfan sahası sunuyor.
Prof. Dr. Ali Akpınar, Prof. Süleyman Derin ve Doç. Dr. Ahmet Albayrak dosya yazılarını kaleme almış. Prof. Dr. Ali Akpınar, “İbadette Dengeli Olmak” başlıklı yazısında iki ayrı uç olan ifrat ve tefritin asla hoş görülmediğine işaret ederek, “İnanç, düşünce ve sözlerinde mutedil olan kimsenin davranışları da mutedil olur. Sözgelimi sabır, ahlaki bir erdemdir ancak zillete boyun eğmek, haksızlık karşısında suskun kalmak sabır değildir.” hayat düzenimizin itidal üzere olmasını vurguluyor. Prof. Akpınar, ayrıca Peygamber Efendimizin şu kutlu sözüne de yer veriyor yazısında: Peygamberimiz şöyle buyurur: "Bütün işlerinizde ne geri kalınız, ne ileri gidiniz, orta yolu tutun ve dosdoğru olun. Şunu unutmayın ki, hiçbiriniz yaptığı ameller sayesinde cehennemden kurtulamaz. Evet evet, ben de kurtulamam. Ancak Allah, lütuf ve keremiyle kuşatıp beni bağışlarsa, o başka." (Müslim, Münafikun, 76)
Tasavvuf sahasının önemli isimlerinden Prof. Dr. Süleyman Derin ise, meseleye sufilerin ibadet hayatı boyutundan bir başlık açıyor. Tasavvuf büyükleri bütün işlerinde istikameti yakalamak için son derece gayret göstermişlerdir, diyen Prof. Derin, sufilerin çokça üzerinde durduğu manevi mertebelerin tefekkür, şükür, rıza gibi kalbi amellerle kazanılabileceğini beyan ediyor. İbadetler hususunda bir noktaya dikkat çeken Prof. Derin şu ikazı da yapmaktan geri durmuyor: “Farzlar yerine getirilmeden zikir ve sema gibi sufiyane uygulamaları yapmak ve bunu tasavvufi bir metod haline getirmek son derece yanlıştır. İstikamet üzere gitmenin zıddı, Kur'an'dan yüz çevirip heva ve hevesine göre yaşamaktır ki bu durum ibadetler konusunda bile olsa ancak hak yoldan sapmaktır.”
Doç. Dr. Ahmet Albayrak ise ibadetleri aşkla yapmak için okura yol gösteriyor ve ,”Aşk, bizleri Rabbimize yönelten ve bu yönelme sürecinde bizleri canlı tutan bir kaynaktır. Söz konusu bu canlılık, ibadetin sadece farziyeti dolayısıyla yerine getirilmesinde değil, aksine insan varlığının derinliğinde âdeta depolanmış olan aşkın dinamizminden gelmektedir.” diyor.
Dosyayı zenginleştiren yazı ise İrfan Kaynağı köşesinde Şeyh Muhammed Muta’ Haznevi’nin “Kurtuluşun İki Anahtarı: İstikamet ve İstikrar” başlıklı yazısı. Dergide her ay düzenli olarak sohbetleri yer alan Şeyh Muhammed Muta’ Haznevi, bu sayıda kullukta istikamet ve istikrarın önemine işaret ediyor. Şeyh Muhammed Muta’ Haznevi’nin şu cümleleri istikametin önemini anlatmaya yetiyor: “Allah nezdinde amellerin makbul olmasının bir belirtisi de istikamet üzere olmak ve bu konuda süreklilik arz etmektir.”
#ilimirfandergisinden