Bir dergiye “dışarıdan” çizimler yaparak hayatını kazanan genç ressam, asık suratla evden çıktı. Hâlâ uykusunu bölen rüyayı düşünüyordu.
Güya köyündeydi ve çocukluğundaki gibi, derede elle balık tutuyordu. Tam bir taşın altında balığı kıstırarak, eliyle yakalayıp sudan çıkardıktan sonra, tuttuğu şeyin aslında siyah bir yılan olduğunu görüyordu. Korkuyla uyanıp da kendini yatakta bulunca rahatlamıştı.
...
Metroya binen genç ressam, o kızı görür görmez vurulmuştu. “Bu işte” diye düşünmüştü içinden, “aradığım bu!”
Gerçekten de düzgün fiziği, uzun boyu, kulaklarının üzerinden sarkan düz siyah saçları, ışıl ışıl parlayan siyah gözleri, siyah deri ceketi, iki derin gamzesi ve gülen yüzü ile, bulunduğu yerde hemen fark edilen bir tipti, gördüğü kız...
Fakat ressam daha “ağız tadıyla” bakamamıştı ki, kız ilk istasyonda iniverdi. Ressam, bir çocuk dergisine resim götürüyordu; metro hareket ettiğinde kızın peşinden inmediğine pişman oldu.
...
Akşam eve dönünce, bütün gün zihninde tuttuğu kızın portresini yapmaya oturdu. Gece yarısına kadar süren keyifli çalışmayı, büyük bir “zaferle” bitirdi. Çünkü yaptığı resmi karşısına koyup, koltuğa yatar gibi uzandığında, metrodaki kız karşısında gibiydi.
...
Ressamımız ertesi gün önce “hayalindeki kız” için bir internet sitesi kurdu. Siteye de aradığı ama adını bile bilmediği kızın resmini koydu.
...
Kısa sürede ressamın çabaları sonuç verdi ve -bir arkadaşının haber vermesi üzerine- kız internet sitesine ulaştı!
Yazışmalardan ve telefon konuşmalarından sonra kız, itiraz eden annesine, “Kaç insana böyle bir şey nasip olur ki?” diyerek ressamla buluşmaya gitti.
***
İlk izlenim çok önemlidir ve bu “ilk”in tekrarı yoktur! Tekrarı olursa o “ikinci” olur çünkü...
Neticede, bu ilk buluşmada roller tersine döndü. Ressam “zarf” ile “mazruf”un birbirine ters olduğunu hemen anladı. Yani dış görünüş tamamdı da, içi bomboştu kızın... Görünen zarafetine inat, tuhaf hareketleri, galiz kelimeleri, kaba tavırları vardı.
Mesela, “Denyonun karizmasını öyle bi çizdim abi, bi daha yüzüme bakamadı” diye konuşuyor, sigarasının külünü restoranın lüks ve temiz halısına döküyor, “Salak salak dolaşacaklarına silsinler, işleri ne” diyordu.
Ressam, kızdan soğumuş, kız ressama ısınmıştı.
***
Ama kız, ertesi sabah ressama yazdığı sevgi mesajına gelen cevapla şoku yaşadı:
“Sakın kocamı bir daha rahatsız etme, seni dünya aleme rezil ederim. Kocam telefonunu evde unutmuş.”
Mesele böylece kapandı.
Oysa -malum- genç ressamımız bekârdı!:sm_confused: