Popüler Konu Düşünce Gücü/Pozitif Düşünce/Olumlamalar

Teşekkür ederim :) Bu topici gerçekten çok sevdim çünkü herkes birbirini dinliyor, takdir ediyor :KK51:

Programımın 3. gününü de tamamladım. Yaptığım maddelerin yanına tik atıyorum ,gün bitince post-it'i çıkarıp bir kutuya atıyorum.

Kararsız kaldığım bir konu vardı, sanırım kararımı verdim. Bu gece güzelce düşünüp son kararımı vericem ve sonra bu post-it e benzer bir programı okul ve kariyer için yapıcam. Bu durumda ruhsal/bedensel güzellikle iş-güç'ü birbirinden ayırmış oluyorum. İki ayrı program olunca gözümde çok büyümez, devam ederim.

Geçmiş sayfalarda yazdıklarınızı okuyorum, inançlı biri değilim ama esma'lara bakıyorum şimdi ben de. Arapça'nın enerjisinin yüksek bir dil olduğunu okumuştum bir yerlerde... 2. programımda esma eklerim belki.
Üzerinden zaman geçmiş ama merak ediyorum devam ediyor musun canım programına...
 
burdan yazılabilecek bi şey değil..


kesinlikle ama inanın uzun zamanımı aldı, hani her zaman dediğim gibi, bugün başladım yarın olmalı diye bi şey yok ben çookk uzun bi zmn devam ettim ve sonucunu aldım..



neden moral bozulsun? amaç zaten doğru olanı çekmek burda.. sıkıntıları atmaya yönelmek
Ne bileyim ben bir anlatsam herkes üzülür
 
" Hiçbirşey yapmasam bile sadece kendim gibi kalarak dünyaya hatta evrene güzellik ve ışık saçıyorum.
Biliyorum ki bende o mükemmel puzzle in bir parçasıyım "

*** Kendimi Seviyorum ve Kendimi Olduğum Gibi Kabul Ediyorum ***
Ve Öyledir Amin 🤗😇
7 kere okuyacagiz.
Aksam aksam unutmayalim😉
 
O Ogretmenim123
ben bir deftere yazmıştım aynı zamanda yazdığım tarihi de not ettim. o zaman hayatımda biri yoktu. hayatımda olmasını istediğim erkeğin özelliklerini yazmıştım.karakter ruh fizik aile vs sonra onu unuttum. birgün hayatıma biri girdi. belli bir süre sonra da o kağıt geçti elime. okuduklarımı hayatımdaki insanla paylaşınca yüzündeki şaşkınlığı tarif edemem. korktuğunu bile söyleyebilirim :)
 
Kizlar dileklerim neden olmuyor diye dusunuyorsaniz iste size yol gosterici bir yazi
Korkular İçin Olumlamalar

Güvensizlik Korkusu için;

Yaşamın akışına güveniyorum.
Her ne oluyorsa benim için en güzel şekilde gerçekleşiyor.
Ben kendime güveniyorum.
Ben tüm insanlara güveniyorum.
Ben her halimle güvendeyim ve bunun için şükrediyorum.

Gelecek Korkusu için;

Geleceğimin güzelliklerle dolu olduğunu biliyorum
Geleceğimi sevgiyle kucaklıyorum
Geleceğimin sağlıklı,varlıklı ve iç huzurlu olduğunu biliyorum ve bunun için şimdiden teşşekkür ediyorum.

Yetersizlik Korkusu için;

Ben her halimle her konuda yeterliyim.
Kendi iç gücüme inanıyor ve hayatımın her alanında yeterli olduğumu biliyorum.
Her halimle yeterli olduğum için teşekkür ediyorum özbenliğime ve evrene.

Çaresizlik Korkusu için;

Ben her zaman her şeyin çaresini bulurum,
Her şeyin bir çözümü vardır ve ben daima kolay çözümler bulurum
Benim zihnim herşeyim çaresini bulacak kadar güçlüdür.

Değersizlik Korkusu için;

Ben her halimle, olduğum gibi, tüm özelliklerimle değerliyim.
Ben biricik ve tekim benden başka bir ben daha yok bu evrende.
Ben her halimle özelim, her halimle güzelim ve çok değerliyim.
Kendi değerime sahip çıkıyorum ve bu yüzden kendimi takdir ediyorum.

Güçsüzlük Korkusu İçin;

Ben kendi gücüme güveniyorum ve sahip çıkıyorum.
Ben her halimle güçlüyüm ve bu yüzden kendimi takdir ediyorum.
Evrenin gücünü içimde hissediyorum
Ben ne zaman neyi istersem yapabilecek güce sahibim.

Hastalık Korkusu için;

Ben her halimle sağlıklıyım
Benim hücrelerim, organlarım, hormonlarım ve bedenim çok sağlıklı.
Aldığım her nefeste hücrelerim gençleşiyor ve sağlığım herzamankinden daha iyiye gidiyor.
Ben sağlıklı gıdalarla besleniyorum ve sağlıklı yaşıyorum.
Ben sağlıklı yaşamayı seçiyorum ve bedenime değer veriyorum.

Kaybetme Korkusu için;

Ben elimdekilerin değerini biliyorum ve şükrediyorum
Ben sahip olduklarımı özgürce seviyorum

Sevilmeme Korkusu için;

Ben sevmesini bilen ve sevgisini gösterebilen biriyim bu nedenle sevgilerin en güzelini hak ediyorum.
Ben kendimi seviyorum, ben tüm canlıları seviyorum bu nedenle hayat bana sevgisini armağan ediyor.
Tüm insanlar tarafından seviliyorum çünkü bunu hak ediyorum.

Parasız Kalma Korusu için;

Evren bolluk içinde, evrenin bollukğu bana akıyor, maddi,manevi zenginlik içerisindeyim, para bana çoğalarak geliyor.
Arzu ettiğim herşeye uygun olan en güzel zamanda sahip oluyorum.
Ben çok parayı ve varlıklı yaşamı hak ediyorum.
15. Gün
Büyük Düşünün


Evren her dileğimize karşılık verir ve eğer istediğimiz şeyi tezahür ettirmiyorsak, çoğunlukla bu istemediğimiz için değildir, yeterince istemediğimiz içindir. İstediğimiz şeyin çok fazla olup olmadığını veya istediğimiz şeyi alıp almayacağımızı merak edip isteyerek onu yargıladığımız zaman, kendimizi sınırlıyor oluruz. O zaman Evren korkularımıza karşılık verir, arzularımıza değil.
Bugün listenize bakın ve mucizelerinizin her biri için, gerçekten istediğiniz şeyi istemiş olduğunuzdan emin olun. Yeterince büyük düşündünüz mü? Sahip olabileceğiniz şey yerine arzuladığınız şeyi istediniz mi? Potansiyeliniz korkularınızla sınırlıdır, öyleyse yapabileceğiniz kadar büyük düşünün, sonuçlar sizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
15.gunu alintilamaya calistim sanirim hepsini alintiladi😁
 
Millete derken ben yeniden okumaya basladim😁
Ne kadar guzel paylasimlar var😍
Yeni baslayanlara faydasi olacagini dusunduklerimi paylastim. Bu 30 gunluk bir program. Aslinda hepsini okuyup uygulasaniz daha iyi😎
17. Gün
Şükran İçinde Yaşamak


Yaşamınızın herhangi bir veçhesinde yanlış olan bir şey olmadığı için, pişmanlık duyacak, korkacak veya daha farklı bir şekilde yapmayı dilediğiniz hiçbir şey yoktur. Zamanın her anında yapabileceğinizin en iyisini yaparsınız. Ve yaşamınızdaki her şey sizin yaratımınızdır. Her insan ve durumun size verecek bir dersi ve kutsaması vardır. Onlar için minnettar olabilir misiniz? Yaşamımızın her veçhesini dönüştürebilmemizden önce sahip olduklarımız için minnettar olmayı öğrenmeliyiz. Şükran bizi Evrensel enerji akışına sokar ve istediğimizin şeyin fazlasını bize getirir. Yaşamınızdaki nefret sadece daha önce sahip olduğunuzun fazlasını getirecektir.
Bugün listenizi gözden geçirirken, yaşamınızda şükran duyacağınız en az beş şey bulun. Bu program için bile minnettar olabilirsiniz, görebildiğiniz, okuyabildiğiniz, işitebildiğiniz, yürüyebildiğiniz, bugün yeterince yiyeceğe sahip olabildiğiniz gerçeği için şükran duyabilirsiniz. Her gün üzerine ekleme yapacağınız kendi şükran listenizi yaratın. Minnettarlığı uygulayın, şükran duyabileceğiniz şeylerin sonsuz akışını yaratmaya yardımcı olur.
20. Gün
Olma Hali


Olmayı istediğiniz kişi olmalısınız ve sonuçları anında görmeseniz bile mucizelerin gerçekleştiğine inanmalısınız. Bazen bu, özellikle üstesinden gelinecek eski inançlarınız olduğunda, kendinizi ikna etmeyi gerektirir. Herhangi bir şeyin yaşamınızda tezahür edebilmesinden önce, onun için enerji yaratmalısınız. Olmayı istediğiniz kişi olabilir misiniz? Mucizelerinizin tezahür etmesi için beklemek zorunda değilsiniz, hatırlayın, siz onları ister istemez mucizeler yaratılır. Yaşamınızda mucizeler gerçekleştiğinde olacağınız kendine güvenen, neşeli, isteğini gerçekleştirmiş insan olmaya bugün başlayın.
Bugün mucizeler listenizi gözden geçirirken, onların tezahür etmesine yardımcı olmak için nasıl olmalısınız? Kendinize güvenen biri mi olmalısınız, güvenilir biri mi, daha kuvvetli, daha etkileyici biri mi, enerjinizin nereye gittiğine daha çok dikkat eden biri mi? Bugün başlayın, çünkü bu, niyeti oluşturmaya ve mucizelerinize odaklanmanıza yardımcı olur. Mucizeleriniz kalbinizin arzularıdır ve içinizdeki olmayı beklediğiniz kişiyi yansıtırlar. Siz mucizelerinizsiniz ve mucizeleriniz de siz. Her zaman olmayı istediğiniz kişi olun ve bırakın mucize enerjisi yaşamınızda aksın

23. Gün
Mucize Zihin Hali

Mucizeler, niyetiniz ve düşünceleriniz birlikte çalıştığında gerçekleşir. Niyet, yaratıcı enerjiniz için arzu ettiğiniz form veya sonucu oluşturma sürecidir; düşünceleriniz enerjiyi ileri doğru sevk eden yakıttır. Uyum içinde birlikte çalışan düşüncelerin ve niyetin kombinasyonu olmadan, mucizeler yaratma sürecinin çok zor olduğunu görürsünüz, çünkü ilerlemek istediğiniz her seferinde, sanki bir şeyler sizi geride tutuyormuş gibi hissettirir. Veya başarı noktasına tam ulaştığınızda, her şey dağılır. Suçlu sizin düşüncelerinizdir – farkında olduğunuz düşünceler değil, her gün düşündüğünüz alışkanlığa bağlı, eski, geçmişe - dayanan negatif düşüncelerdir. Çünkü, mucizeler yaratabilmenizden önce, düşüncelerinizin ve niyetinizin birlikte çalışmasını sağlayan bir ‘mucize zihin hali’ yaratmalısınız ve yeni düşünce kalıpları geliştirmek için ‘beyninizi eğitmelisiniz’.
Mucizeler listenizi odaklanmış niyet ile okuyun ve okurken sahip olduğunuz düşüncelerinize dikkat edin. Düşünceleriniz umut ve vaat mi dolu yoksa, özellikle mucizelerinizin sonucunu henüz görmediyseniz, şüphe mi dolu? Mucizelerinizin çabasız ve sürekli şekilde gerçekleşmesi için, düşünceleriniz ve niyetiniz birlikte çalışmalı. Öyleyse şüphe yaratan düşünceleri salıverin ve mucize makinesinin yaşamınızda akmasını devam ettirin.
 
Dünyanın bir yerinde sizin de en iyi yanlarınızı ortaya çıkaracak, birlikteyken kendinizi tamamlanmış hissedeceğiniz, sizi olduğunuz gibi kabul edecek bir erkek/kadın var. Eğer siz onu aramaya başladıysanız, buluşma vaktiniz gelmiş demektir. Onu simdi bulmaya ne dersiniz? .

Kimi çiftler "birbirlerinin en iyi yönlerini" ortaya çıkarırlar. Düşük bir olasılık ama belki siz de rastladınız; onları birlikte gördüğünüz her seferinde şeffaf bir sevinçle çevrelenmiş olduklarına ve ışıklı bir hale içinde olduklarına yemin edebilirdiniz. İnsan varlığının fiziksel, duygusal ve mental boyutlarının dışındaki diğer alanlarıyla da ilgilenen "ezoterik" bilim filozoflarına göre onlar ideal eşlerini bulmuş olan çiftler.

Bu çiftlerin birlikteyken, tek başlarına ulaşabileceklerinden çok daha yüksek gelişim düzeylerini yakaladıkları, insan doğasını yakından gözlemleyen ezoterisyenler tarafından iddia ediliyor. Ancak bu çiftler birbirlerinden ayrıldıklarında neredeyse sönükleşiyor ve kuruyorlar.

Onların çoğu kez normal düzeyin altında sürdürülen bir yaşama tahammül ettiklerini görebiliyorsunuz. İnsan varlığının farklı planlarının iletişimi konusunda literatüre geçmiş araştırmaları bulunan, "Aşkın ve Evliliğin Ezoterik Felsefesi" kitabının yazarı Dion Fortune'a göre aslında çiftler iki ayrı varlıklar değiller; tek bir bütünün iki yarısını oluşturuyorlar. Önemli olan diğer yarınızı bulmak. Bunu başarabilmiş olanlarda, iki insanın arasındaki yakın duygudaşlık ve mükemmel bağlantı, birindeki duyguların diğerine yansımasını sağlıyor.

Birinin üzüntüsü her ikisini de acıya boğarken, birinin neşeli olmasından her ikisi de haz duyuyor. Bilinçli ya da bilinçsiz hepimizin içinde ideal eş arayışının olduğunu belirten Dion Fortune, "Aslında genelde her yürekte bu duruma ulaşma umudu saklıdır. Hayal kırıklığıyla sonuçlanmış deneyimleriniz her ne kadar bunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığını bugüne kadar göstermiş olsa da, bu umudun her zaman yeniden doğması, kökleri çok derinde yatan bir güdüden kaynaklandığını gösterir" diyor.

Bu isteğin gerçekleşmesi için neler gerektiğini Dion Fortune şöyle özetliyor: "Başkasıyla tam birleşmenin olabilmesi için benlikten tam anlamıyla vazgeçilmesi gerekir. Bunu yapabilen insan sayısı o kadar az ki, şaşırırsınız." Bu tür bir birliktelik benliğini aynı derecede göz ardı eden iki ruhun bir araya gelmesini gerektiriyor. Ancak ideal eşleşmenin söz konusu olması için, örneğin eşlerden birinin kendini tümüyle vermesi ve diğerinin yalnızca alması yeterli değil. Hatta her ikisinin kendilerini bütünüyle vermeleri de önemsiz.

İdeal eşleşme ancak eşlerden birinin, diğerinin sadece gereksindiğini vermesi durumunda gerçekleşiyor. Tersi durumda her tür özveri yararsız hale geliyor.

İDEAL EŞİNİZİ BULMAK İÇİN

Peki o zaman siz ideal eşinizi nasıl bulacaksınız? Eşinizin erkeğin/kadının ya da hayatınızdaki yakışıklının/güzelin sizin için ideal olduğunu nereden bileceksiniz? İnsanın kendi çabalarıyla ideal eşini bulması olanaklı mı, yoksa bu durum öylesine kendiliğinden mi oluşuveriyor?

Aslında sizin de kolayca tahmin edeceğiniz gibi ideal evliliklere nadiren rastlanıyor. Buna karşın evlilik kararını veren herkes, bunun kendisine yeryüzündeki en büyük mutluluğu getireceğine inanıyor. İnsanlar umutlarını bu tek maceraya bağlıyor ve nadiren ruhlarının arzu ettiğini elde ediyorlar. Evliliklerin çoğu, karşılıklı hoşgörüden başka bir şeye dayanmıyor.

Çoğu çift yalnızca toplumun baskısı nedeniyle bir arada olmayı sürdürüyor. Bunlar birbirlerine karşılıklı uyum ilkesinden daha yüce bir bağla bağlanmış değiller. Evliliklerde tutkunun ateşinin, fiziksel güzelliğin çekiciliğinin azalması veya yitirilmesiyle birlikte sönmesinden sonra, çoğu erkek ve kadının bekleyebileceği en iyi şey, geriye iyi bir arkadaşlığın kalması oluyor.

Böylesi arkadaşlık dünyanın en soylu ve güzel birlikteliklerinden olmasına karşın, bu durumu paylaştığınız insan, ideal eşiniz demek değil. Ezoterik bilimlerle uğraşanlar bunun için ideal eşini bulmuş olanları "eş ruhlar" olarak adlandırıyor; bu birliğin evlilikteki sevgiden çok daha büyük boyutlara ulaştığını söylüyorlar.

BİLİNÇALTI GERÇEK EŞİNİ TALEP EDİYOR

Evlilikteki sevginin yakın ve yaşam boyu süren bağı, karşılıklı binlerce gereksinim, şefkat duyguları, anılar ve arkadaşlıktan doğan duygudaşlık temeline dayanıyor. Oysa eş ruhların birbirlerine duydukları aşk, herhangi bir oluşuma bağlı değil. Bu aşk, tam olgun olarak doğuyor ve diğer tüm bağları aşıyor. Araştırmaları sırasında bu deneyimi yaşamış pek çok insanla tanışmış olan Dion Fortune bu bağı şöyle tanımlıyor: "Bu o denli kuvvetli bir bağ ki, yeni bir oluşum olarak kabul edilemez.

Bu daha çok geçmiş yaşamlarda gelişen bir tutkunun reenkarnasyonudur. Bilinçli zihin her ne kadar bunun farkında olmasa da bilinçaltı bunu anımsar ve eşini talep eder."
Peki diyelim ki, birlikte olduğunuz insana aşıksınız, onunla uyum içindesiniz; aranızdaki hiç bir tarz farkının sizin için önemi yok. Her an birbirinizi düşünüyor ve arzuluyorsunuz. Acaba o sizin eş ruhunuz mu? Değilse aradaki farkı nasıl anlayacaksınız?

Dion Fortune, çoğu kez sıradan tutku ya da ani duygusal çekiciliklerin, kolayca abartılarak olduğundandaha yüksek bir düzeydeymiş gibi algılanabildiğini söylüyor. Ruhsal evrimin alt süreçlerinde olan bireyler, ani ve denetlenemez tutkulara fazla eğilimli oluyorlar. Herhangi biriyle sürekli ve uyumlu bir beraberlik sürdüremeyecek kadar benmerkezci, kendi sınırlamaları ve tensel zevklerine bağımlı olan bu insanların eş ruhlarını bulma yolunda katedecekleri çok fazla aşama var.

Eğer onlardan biriyle birlikteyseniz ve ideal eşinizi arıyorsanız, onunla hemen "belki başka zaman" diyerek vedalaşın. Çünkü bu tiplerin arzuları karşılığında verebilecekleri pek az şeyleri oluyor ve bunları yönlendirmeyi üstlenen biri çok geçmeden karşılığını alamadığı bu ilişkiden bıkıyor. Ezoterik felsefeye göre insanların çoğu kendileriyle aynı "ışın düzeyinde" olan herkesle mükemmel ve tatmin edici bir birliktelik yaşama gücüne sahip.

Kendi ışın düzeyimizde olan herhangi biriyle karşılaştığımızda da temel bir uyum duygusu oluşuyor. Çünkü ruhsal evrim sürecinin aldığı yol ve spritiüel nitelikler, bunlar ister gelişmiş, isterse ilkel düzeyde olsunlar, temelde aynı içeriğe sahipler. Ancak spiritüel eşleşme, yalnızca aynı ışın renginde olanlar arasında gerçekleşebiliyor. Dion Fortune, "Gelişim sürecinin farklı yönlerde oluştuğu bireylerde bu bağın güçlenmesini beklemek yararsızdır. Bir insan yaşamını askerlik mesleğine adamışsa, yaşamını ülkeler arasında barışın sağlanmasına adayan eşiyle yan yana yürümesi mümkün olmayacaktır" diyor.

RUHEŞİNİN DE ZAMANI VAR

Ezoterisyenler insan varlığının spiritüel gelişiminin yedi aşaması olduğunu söylüyorlar. Fiziksel dünya bunlardan yalnızca biri. Oysa ezoterik felsefe tarafından tanınan eşleşme yasaları, fiziksel birliktelikten daha fazlasını kapsıyor. Buna göre bir insan, işlev görecek aşamaya ulaşan yedi bedenini de aynı kişiyle eşleştiremediği sürece yaşadığı her birliktelik eksik kalıyor ve cinselliğe aç biçimde eşini aramayı sürdürüyor. Çünkü doğal olarak tüm insanlar eşit şekilde gelişmiyorlar.

Günümüzde ortalama bir insanın ancak ilk üç bedeni yani fiziksel bedeni, sezgisel bedeni ve duygusal bedeni eşleşmeye yatkın oluyor. Fiziksel beden ergenlik çağında daha aktif hale geliyor. Şefkat duyguları 10'lu yaşlardan itibaren aktifleşirken, somut mental beden 20'li yaşlarda gelişiyor. Soyut düşünce 30'lu yaşlarda oturmaya başlıyor ve spritüel yapı 40'lı yaşların sonuna kadar tüm yönleriyle olgunluğa ulaşmış olmuyor. Bu nedenle gelişim derecesi yüksek kişilerin, gelişimlerinin aldığı yön belli olana kadar evlenmeyi geciktirmelerine sıkça rastlanıyor.

Çoğu insan ne yazık ki, arzu-bedeninin kendine eziyet eden baskısına dayanamayarak sürekli birliktelik kurmakta acele ediyor ve karşı cinsten ilk uygun kişiyle evliliğe sığınıyor. Fiziksel olan ilk planda birleşme, üreme organlarının karşılıklı etkileşiminle bağlı. İkinci planda eşleşme, arzular karşılıklı olarak tutuştuğunda, bir erkek kadına şehvetle baktığında ve kadın da ona benzer bir tutku duyduğunda gerçekleşiyor.

Üçüncü planda birleşme heyecanların duygudaşlığına bağlı. Dördüncü planda eşleşme için ortak konularla ilgili bilinç ve ilgi gerekli. Beşinci planda entelektüel duygudaşlık, altıncı planda karşılıklı spritüel idealler eşleşmeyi belirliyor. İdeal birliktelik ise yedinci planda oluşuyor.

Eş ruh birlikteliğinde ilginç bir durum daha var: Bazı planlarda eşleşmeler benzerlikler sayesinde kurulurken, bazılarında zıt olanlar birbirlerine çekiliyorlar. Birinci planda zıtlıklar, ikinci planda benzerlikler, üçüncü planda yine farklılıklar çekim gücünü yaratıyor. Dördüncü planda benzer zihinler birbirini çekerken, beşinci planda farklı yaklaşımlar çekimi artırıyor.

Bu bağıntılar sona erdiğinde eşleşme de sona eriyor. Altıncı plan üzerinde eşleşme tamamen ışın rengine dayanıyor. Benzer spritüel türde olanlar kendilerine benzeyen ruhlarla eşleşiyorlar. Işın türleri farklı olanlar arasında birleşme mümkün olamıyor.Ruhların farklı yaşamlarda birbirini beklemesini sağlayan; birbirini izleyen yaşamlarda buluşarak, bir kez oluştuğunda onları daima bir araya getirecek olan bağ ise ancak beşinci gelişim aşamasından sonra kurulabiliyor.

EŞ RUHUNUZLA KARŞILAŞTIĞINIZ AN

Birbirlerinin ruh eşleri olan insanlar, üst bedenleri'nin her biriyle karşılıklı eşleşiyor ve her eşleşmeyle de sevginin yeni boyutlarını keşfediyorlar. Karşılıklı arzulama anlamında fiziksel birliktelik, uyumu sağlıyor ve sinir sistemini dengeliyor. Sevgi, arzuları ve amaçları tek bir bütün içinde birleştiriyor ve iki kişiliği birbirine bağlıyor.

Ortak bilgi hazinesinin oluşturulması, arkadaşlığın yakınlaşmasını sağlıyor. Benzer kavram ve ilkelere duydukları inanç yaşamlarını aynı kanala yönlendiriyor, aynı düzeydeki ruhsal amaç ve idealler onların birlikteliklerini tamamlıyor. Bilinç saf ruh düzeyine yükselene dek, iki ruh arasında doğan bu büyük aşk tüm sınırlamaları aşıyor ve tüm evreni, kurdukları birliğin sınırları içine çekiyor.

Ezoterik filozoflar, o anda fiziksel planda gerçekleşebilecek en büyük uyarımlardan birinin başlayacağını söylüyorlar. Böylece çift "tüm planlarda" eşleşerek, "ışığa adım atıyor" ve bundan böyle artık yollarına ayrı ayrı devam etmiyorlar. Ezoterisyenler bu "kutsal birlikteliğin" ancak aynı evrim sürecinde olan bireyler arasında yaşanabileceğini kabul ediyor. Bu tür birliktelikler ölümle bile sona ermiyor.

Ezoterik filozoflar, eş ruhların karşılaşmasının, daha önce var olan yükümlülüklerin yerine getirilmemesine de gerekçe olarak gösterilebileceğini söylüyorlar. Eğer böyle bir durumla karşılaşırsanız, yapmanız gereken şu: ?Her ne kadar insan yaşamının olgularıyla ya da kozmik yasalarla pek bağlantılı olmasa da, boşanmaya ilişkin yasaları çiğnemek toplumsal yaptırımlara yol açacağı ve masum birini güç duruma sokmak, kesinlikle aydınlanma yolunun bir parçası olamayacağı için durum uygun değilse vazgeçmelisiniz.

Çünkü bu dünyadaki bu yaşamınız, ruhsal evrim sürecindeki ruhun yolculuğunda sadece bir aşamadan ibaret. Bu nedenle varlığınızın bu kısa gününden, bir işin onurlu biçimde tamamlanması için özveride bulunmak en iyi yol. Böylece gelecek yaşamlar için ? karma yaratmak? olarak nitelenen "geçmiş borçlar" altına girmekten kurtulabilir ve büyük aşka uyumlu bir biçimde ulaşabilirsiniz.

EŞ RUHUNUZU BULUNCAYA KADAR

"Düşüncelerinizin Gücü" kitabının yazarı olan, 1974'ten bu yana Münih'te kurduğu Hipnoz Araştırmaları Enstitüsü'nün başında bulunan, Almanya'nın en tanınmış hipnoz terapistlerinden Erhard F. Freitag'ın ideal eşini buluncaya kadar diğer erkeklere/kadınlara burun kıvırmaya karar vermiş olan kadınlara/erkeklere önerileri var:?

Yaşamın şu yasasını aklınızdan çıkarmayın: Birisini arıyorsanız, yeryüzünde sizi de arayan biri var demektir.Eğer öyle olmasaydı siz de arayış içinde olmazdınız. Çünkü spritüel planda boşluğa giden tek bir içtepi bile yoktur. Her şey birbirine bağlıdır. İsterseniz kısa boylu, şişko ve evlilik dışı üç çocuk annesi olun. Bir erkeğin özlemini çekiyorsanız, dünyada öyle bir adam var demektir. Ufak tefek tombul kadınları seven, çocuklara bayılan ve sizin sıcak yüreğinizin ona verebileceklerini özleyen bir adam.

Bir eş isteyen ve bulamayan insanların çoğu boş yere aşağılık duygusunun pençesinde kıvranırlar. Hatta bazıları, mankenler gibi genç ve alımlı olmadıkları ya da sigara reklamlarının yıldızları gibi cool ve kendinden emin görünmedikleri için hiç kimsenin onlarla ilgilenmeyeceğine inanmışlardır. Halbuki inanılmaz güzel görünen, başarılı insanların hayatı sizinkinden, benimkinden çok daha mutlu değil ki. Onlar biraz daha şanslılar belki; ama sizin de mutlaka farkında olmadığınız ve onlarda bulunmayan avantajlarınız var.

Belki de bunları kullanmayı öğrenmeniz gerekiyor." Erhard F. Freitag 'n, eş ruhunu bulmak isteyenler için basit önerileri var. Bunun için önce, verebileceklerinizi kafanızda netleştirmelisiniz. Kim olduğunuzu bilin, olmadığınız bir insanmış gibi davranmak için boş yere kendinizi yormayın. Kalitenizin bilincinde olun, hangi yönünüzle başka insanları çektiğinizin farkına varın. Mizahi yanınız mı, cazibeniz mi, zekânız mı, sadakatiniz mi, güven uyandıran kişiliğiniz mi, anaçlığınız mı, sportifliğiniz mi, duyarlılığınız mı, pratik yönünüz mü?

Kişiliğinizin sandığının gizli köşelerini karıştırdığınızda hazine bulacağınızdan emin olabilirsiniz. Erhard F. Freitag, bunu dostlara sormanın da iyi bir yöntem olacağını söylüyor. Çünkü o zaman ortaya çok şaşırtıcı sonuçlar çıkabiliyor. Doğal gördüğünüz için sizin farkında bile olmadığınız bazı özelliklerinizi onlar yüceltiyor olabilirler. Sonra sıra pratik çalışmaya geliyor. Kendinizi dünyaya, kozmosa mesaj yollayan bir verici gibi farz edin.

Her sabah uyandıktan sonra yollayacağınız mesajın özü şöyle olacak:

" Selam ideal eşim, eş ruhum. Ben buradayım. Sana sesleniyorum."Sonra o gün neler yapacağınızı ona anlatacaksınız. Örneğin: "Sabah onbirde kuafördeyim. Saat beşte istasyonda bir arkadaşımı karşılayacağım. Akşam köşedeki kafede oturacağım. Eğer benimle karşılaşmak istiyorsan, bugün beni nerede bulacağını biliyorsun."

Tamam, kabul. Böyle okuyunca insana komik geliyor; ama Erhard F. Freitag, spiritüel olarak hazır olan bazı insanlar için sonuçların tecrübeyle sabit olduğunu söylüyor.

Aslında denemekten kimseye zarar gelmez. Bu yöntemi uygulamak için aşmanız gereken tek engel mantığınız. O size daha şimdiden, hiç tanımadığınız birini bu şekilde çağırmanın mümkün olmadığını, " ruhsal telefonla " böylesi bir randevulaşmanın zırvalamaktan öte anlam taşımadığını söylemeye başladı bile değil mi? Oysa binlerce yıllık birikime sahip olan bilge filozoflar, sadece kendi üstünlüğünü tanıyan mantığın bu konuda da dar kalıplar içinde sıkışıp kalmış olduğunu söylüyorlar.

Spritüel dünyada aslında " rüzgara seslendiğiniz " pek çok şeyi, başkalarının ve özellikle buna ihtiyacı olanların algıladıklarından emin olabilirsiniz. Peki bu mesajlar doğru alıcıya nasıl ulaşıyor? "Bu sadece bir dalga boyu meselesi" diyor, Erhard F. Freitag ve şöyle devam ediyor: "Aynı frekanslar buluşur, birbirlerine uyum sağlar ve güçlenirler. Alıcı ve verici, tıpkı geceyle gündüz, kadınla erkek, yaşamla ölüm gibi birbirlerine aittirler. "

"Bir eş arıyorsanız bilin ki buluşmanız, ilk önce ruhsal boyutta olur, sonra bedensele geçer. Yani onunla cismen karşı karşıya geldiğinizde aranızdaki ruhsal bağlantı aslında geçmişe dayanmaktadır. Birbirini sevenler, yeni karşılaşmış olsalar bile uzun zamandır tanışıyormuş gibi hissederler."

Ancak eş ararken kesinlikle yapmamanız gereken bir yanlış var: İlle de sahip olmak istediğiniz bir insana kendinizi odaklamak. Çünkü özellikle kadınlar, nedense son zamanlarda bir eşi olan ya da kendilerine ilgi göstermeyen şu ya da bu erkeği kafalarına takmaya çok eğilimliler. Sizin yapmanız gereken tek şey, ruhen uyumlu bir beraberlik kurabileceğiniz bir eş istemek. Çünkü belirli bir insanı zorla kendinize yöneltmeye çalışırsanız, büyük olasılıkla ideal eş ruhunuzun size gelmesine de engel olacaksınız.

Alıntıdır
Bu mesaj bana da iyi geldi🙈 hele son paragraf😁
 
Back
X