Eger - Çünkü - Rağmen ÜZERİNE...

A

aysegul25

Ziyaretçi
  • Konu Sahibi aysegul25
  • #1
" "Dünyadaki en büyük kıtlık, "Rağmen" türü sevginin yeterince
olmayışıdır!..

EĞER SEVGİSİ ;
Eğer beni seversen seni severim, eğer güzelsen seni severim,
eğer zenginsen, eğer, eğer, eğer.... Bu, şartlı bir sevgi türü.
Düşünür buna göre şu örneği verir.

Japonya'da lise son sınıfa giden çok zeki bir çocuk
çalışkanlığıyla babasının gururudur. Bu çocuk aynı zamanda sınav
hazırlığı için dershaneye gider. Sınav günü gelip çattığında
çocuk sınavı kazanamaz ve bunalım geçirir. Kafasını dinlemek
üzere kaplıcalara gider. Dönüşte babasından beklemediği bir
tepkiyle karşılaşır. Babası, "neredeydin?" diye sorar.

Çocuk, "biliyorsun baba, sınavları kazanamadım ve bu yüzden çok
bunalıma girdim. Kafamı dinlemek üzere tatile gittim" der. Baba,
"sınavları kazanamadın birde utanmadan tatile mi gittin?" diye
sinirlenir. Çocuk masumane bir edayla, "ama baba sende kendini
iyi hissetmediğin zaman o kaplıcalara giderdin. Elimden geleni
yaptım ama başaramadım ve bende kendimi iyi hissetmediğim için o
kaplıcalara gittim." İşte bu sözler babayı tetikler ve eline
hakim olamayarak oğluna şiddetli bir tokat atar.... Genç çocuk
aynı gün intihar eder. Japonya'lı psikologlar genç çocuğun
gururu yüzünden intihar ettiğini söyleseler de düşünür bunu
kabul etmez. Düşünüre göre ; ne zamanki genç çocuk babasının
kendisine olan sevgisinin çalışkanlığıyla bağlantılı olduğunu ve
çalışkanlığı bittiği zaman sevginin de bittiğini fark etti, işte
o zaman intihar etti. Düşünür bu sevgiyi çok tehlikeli bulmakta
ve bunu asla tasvip etmemekte.

İkincisi;
ÇÜNKÜ SEVGİSİ ;
Seni seviyorum, çünkü güzelsin, çünkü beni seviyorsun, çünkü
iyisin, çünkü, çünkü, çünkü,... Bu sevgi karşılıklıdır der
düşünür. Düşünür bu sevgi türüne yine Japonya'da vuku bulmuş bir
hadiseyi örnek verir. Japonya'da dünyalar güzeli genç bir kız
çalıştığı işyerinde bir kazan patlar. Kazada genç kızın vücudu
yanar. Genç kızın annesi, babası ve nişanlısı sadece ilk gün
hastaneye giderler. Kızın nişanlısı bir hafta sonra nişan
yüzüğünü atar. Artık bir hastane odasında yapa yalnız kalmıştır.
Buna çok üzülen genç kız bir ay sonra ölür. Doktorları genç
kızın ölecek kadar ağır hasta olmadığını söyler. Düşünür ise
genç kız ne zamanki kendisine olan sevginin güzelliğine endeksli
olduğunu ve bu güzelliğin gidince sevginin bittiğini anladığında
üzüntüsünden öldüğünü söyler. Yani bir anlamda kahrından ölür...
Düşünür, bu sevginin her ne kadar E?ER sevgisine benzese de
aslında daha tehlikeli olduğunu söyler.

Üçüncüsü ise;
HER ŞEYE RAĞMEN SEVGİSİ...
Seni hırsızlığına rağmen seviyorum. Kötü geçmişine, BENİ
SEVMEMENE, çirkinliğine, yalan söylemene, katilliğine, HERŞEYİNE
RA?MEN SENİ SEVİYORUUUUUUM... İŞTE... GERÇEK AŞK, İŞTE... GERÇEK
SEVGİ BU.... Düşünür buna örnek olarak da, hemen hemen hepimizin
bildiği eski bir masal güzelini anlatır. güzelliği ve aşkıyla
bir tarih, günümüze kadar gelen ve filmlere konu olan
SİNDRELLA...Sindrella, güzeller güzeli olmasına rağmen
kamburluğuna, kısa boyluluğuna, fakirliğine, çirkinliğine,
gözlerinin şaşı olmasına RA?MEN SEVER... Düşünür, "İŞTE SEVGİ
BUDUR" der. Düşünüre göre günümüz dünyasındaki insanların en az
gıda kadar ihtiyacı olan SEVGİ bu. Bu sevgi olsa boşanmalar az
olacak. İnsanlar daha az problem yaşayacak.

İşin tek kötü tarafı bu sevgiye verebildiği tek örnek bir masal
kahramanı olan "Sindirella".

“Seni Her Şeye Rağmen Seviyorum!”

**************************************************************

Düşünülebilir mi hakikaten böyle bir sevgi?!? İnsan kendesine
rağmen sevilebilir mi örneğin? Anne sevgisi diye cevap
verecekler acaba okumuş mudur "BÖCEK"'i ? Sözü edilen
Sindrella'nın hissettiği sevgi midir, acıma mı yoksa?!? Üstelik
Sindrella, yakışıklı Prensle evlenmemiş miydi hikayenin sonunda?
Kandırmayalım kendimizi ve bırakalım elin "düşündüğü
şüphelisini" ve Can YÜCEL'e kulak verelim. Kalın Sağlıcakla!!!

>Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
>"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
>Demeyeceksin işte.
>Yaşarsın çünkü.
>Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
>Çok SEVMEYECEKSİN mesela.
>O daha az severse kırılırsın.
>Ve zaten genellikle O daha az sever seni,
>Senin O'nu sevdiğinden.
>Çok sevmezsen, çok acımazsın.
>Çok SAHİPLENMEYİNCE, çok ait de olmazsın hem.
>Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
>Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
>Senin değillermiş gibi davranacaksın.
>Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
>Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
>Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
>Paldır küldür yürüyebileceksin.
>İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
>Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
>Gökyüzünü sahipleneceksin,
>Güneşi, ayı, yıldızları...
>Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
>"O benim." diyeceksin.
>Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
>Mesela gökkuşağı senin olacak.
>İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
>Mesela turuncuya, yada pembeye.
>Ya da cennete ait olacaksın.
>Çok sahiplenmeden,
>Çok ait olmadan yaşayacaksın.
>Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
>Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
>İlişik yaşayacaksın.
>Ucundan tutarak...
>
>'Can YÜCEL
 
  • Konu Sahibi aysegul25
  • #2
gerçekten çok güzell etkileyici bir yazı ve harika bir can yücel şiiri..tşklr bizlerle paylaştığın için....
 
  • Konu Sahibi aysegul25
  • #3
Bu yazıyı daha önce okumuştum, gerçekten çok doğru bence de... Can Yücel şiirine ise diyecek bir şey yok! CAN YÜCEL... :teselli:
 
X