- 1 Aralık 2008
- 1.039
- 115
- 123
Halk ekmeğin sofralarımızdaki önemi malumdur. Lezzetli ve ekonomik olması dolayısıyla en çok tercih edilen ekmek çeşididir. (Gerçi bu yazacaklarımın sadece halk ekmekle ve sadece Ankara'yla geçerli olmadığını da belirteyim.)
Şampiyon Ekmek adı altında yeni bir çeşit çıkardı Ankara Halk Ekmek. Tüm gazetelere haber oldu, nette bir anda gündemi yakaladı. Eleştiriler olumlu yönde. Hem çok lezzetli, hem içeriği zengin, hem içeriğe nazaran ekonomik...
Fındık fıstık, üzüm zerdeçal, keçiboynuzu, tarçın, çörekotu... İçinde ne ararsan var. İki tane üst üste yeyince mesir macunu etkisi gösteren bir ekmek anlayacağınız.
Anneler, tadı da güzel olan bu ekmeği çocuklarına rahatça yedirebildi, işe gidenler kahvaltıda simit-poaça yeme alışkanlıklarını rafa kaldırıp şampiyon ekmek yer hale geldi.
Geçen gün otobüs beklerken halk ekmek bayiine yaklaştım ve şampiyon ekmek istedim. Satıcı temiz yüzlü, kapalı bir kadın. Kitap okuyor. Okumuş, yazmış belli... "O ekmeği almayın" dedi. Şaşırdım. Büfenin sahibi olduğunu biliyorum. "Aman malımı alma" diyen bir satıcıyla karşı karşıyayım...
"Neden?" diye sordum tabii şaşkınlıkla. "İçinde emülgatör var" dedi.
Düşündüm, Emülgatör nede yok ki! "E. ne var bunda" dedim. "Hayvan kemiğinden yapılan bir madde ve yurtdışından ithal ediliyor", dedi. Ve bu da fazlasıyla izah ediyordu durumu. Bıraktım paketi. Meğer ablamız birçok kiiyi bu yönde uyarıyormuş, illa almak isteyenlere satıyormuş.
Zeynocan durur mu, hemen araştırmaya koyuldum. Fena halde de canım sıkılmıştı. Emülgatörleri araştırdım. Meğer bu meret kozmetikten unlu mamüllere, kremadan pudinge, pastadan mayoneze kadar birçok üründe kullanılıyormuş. Gerçi çok çeşidi de varmış. Bitkisel kaynaklı olanı da, hayvansal olanı da. Mutlaka biliyosunuzdur, hani şu Enumaralı maddeler. (E472a, E472d, E462f vs.)
İşin garibi, birçok tüketici temsilcisi grubun isyanlarıyla karşılaştım. Bi dolu da şikayetle. Ama bu şikayetler yenilir yutulur cinsten değildi. EKMEĞE DOMUZ GİBİ HARAM HAYVANLARIN katıldığına dair şikayetler! Neredeyse ağlayacağım, neler dönüyor Ya Rabbi...
Bahsettiğim Şampiyon ekmekteki katkı maddesi (emülgatör) E-472e. Bizzat bunu arattım netten. Bakınız çıkan sonuç:
Çoğunlukla bitkisel yağlar kullanılmasına rağmen, hayvansal yağların (domuz yağı gibi) kullanımı dışlanamaz. Bundan dolayı; birtakım gruplar, örneğin, etin yanı sıra süt ve süt ürünleri de yemeyen vejeteryenler, Müslümanlar ve Yahudiler bu ürünlerden uzak durmalıdır. Sadece üreticiler yağ asitlerinin kaynağı üzerine detaylı bilgi verebilir. Kimyasal olarak, bitkisel veya hayvansal kaynaklı yağ asitleri aynıdır.
Başka bir örnek daha vereceğim. Bu tüketici temsilcisinin bir yazısı. Durun, onu arıyorum, bulur bulmaz burada paylaşacağım.
Şimdi bayanlar, temel besin kaynağımız olan ekmekte bile (tüm ekmekler için geçerli) bunun önüne geçemiyorsak, vay bizim halimize... Yediğimiz içtiğimiz şeylerde bile bakınız kimlerin hükmü geçiyor. Şimdi sanırım soru aynı: "e, şimdi ne yiyip ne içeceğiz"...
Benim de bulabildiğim mantıklı bir cevabım yok...
Fikri olan paylaşsın.
İnancıyla ve sağlığıyla oynan bir koca neslin küçük bir ferdi, Zeynocan...
Şampiyon Ekmek adı altında yeni bir çeşit çıkardı Ankara Halk Ekmek. Tüm gazetelere haber oldu, nette bir anda gündemi yakaladı. Eleştiriler olumlu yönde. Hem çok lezzetli, hem içeriği zengin, hem içeriğe nazaran ekonomik...
Fındık fıstık, üzüm zerdeçal, keçiboynuzu, tarçın, çörekotu... İçinde ne ararsan var. İki tane üst üste yeyince mesir macunu etkisi gösteren bir ekmek anlayacağınız.
Anneler, tadı da güzel olan bu ekmeği çocuklarına rahatça yedirebildi, işe gidenler kahvaltıda simit-poaça yeme alışkanlıklarını rafa kaldırıp şampiyon ekmek yer hale geldi.
Geçen gün otobüs beklerken halk ekmek bayiine yaklaştım ve şampiyon ekmek istedim. Satıcı temiz yüzlü, kapalı bir kadın. Kitap okuyor. Okumuş, yazmış belli... "O ekmeği almayın" dedi. Şaşırdım. Büfenin sahibi olduğunu biliyorum. "Aman malımı alma" diyen bir satıcıyla karşı karşıyayım...
"Neden?" diye sordum tabii şaşkınlıkla. "İçinde emülgatör var" dedi.
Düşündüm, Emülgatör nede yok ki! "E. ne var bunda" dedim. "Hayvan kemiğinden yapılan bir madde ve yurtdışından ithal ediliyor", dedi. Ve bu da fazlasıyla izah ediyordu durumu. Bıraktım paketi. Meğer ablamız birçok kiiyi bu yönde uyarıyormuş, illa almak isteyenlere satıyormuş.
Zeynocan durur mu, hemen araştırmaya koyuldum. Fena halde de canım sıkılmıştı. Emülgatörleri araştırdım. Meğer bu meret kozmetikten unlu mamüllere, kremadan pudinge, pastadan mayoneze kadar birçok üründe kullanılıyormuş. Gerçi çok çeşidi de varmış. Bitkisel kaynaklı olanı da, hayvansal olanı da. Mutlaka biliyosunuzdur, hani şu Enumaralı maddeler. (E472a, E472d, E462f vs.)
İşin garibi, birçok tüketici temsilcisi grubun isyanlarıyla karşılaştım. Bi dolu da şikayetle. Ama bu şikayetler yenilir yutulur cinsten değildi. EKMEĞE DOMUZ GİBİ HARAM HAYVANLARIN katıldığına dair şikayetler! Neredeyse ağlayacağım, neler dönüyor Ya Rabbi...
Bahsettiğim Şampiyon ekmekteki katkı maddesi (emülgatör) E-472e. Bizzat bunu arattım netten. Bakınız çıkan sonuç:
Çoğunlukla bitkisel yağlar kullanılmasına rağmen, hayvansal yağların (domuz yağı gibi) kullanımı dışlanamaz. Bundan dolayı; birtakım gruplar, örneğin, etin yanı sıra süt ve süt ürünleri de yemeyen vejeteryenler, Müslümanlar ve Yahudiler bu ürünlerden uzak durmalıdır. Sadece üreticiler yağ asitlerinin kaynağı üzerine detaylı bilgi verebilir. Kimyasal olarak, bitkisel veya hayvansal kaynaklı yağ asitleri aynıdır.
Başka bir örnek daha vereceğim. Bu tüketici temsilcisinin bir yazısı. Durun, onu arıyorum, bulur bulmaz burada paylaşacağım.
Şimdi bayanlar, temel besin kaynağımız olan ekmekte bile (tüm ekmekler için geçerli) bunun önüne geçemiyorsak, vay bizim halimize... Yediğimiz içtiğimiz şeylerde bile bakınız kimlerin hükmü geçiyor. Şimdi sanırım soru aynı: "e, şimdi ne yiyip ne içeceğiz"...
Benim de bulabildiğim mantıklı bir cevabım yok...
Fikri olan paylaşsın.
İnancıyla ve sağlığıyla oynan bir koca neslin küçük bir ferdi, Zeynocan...