Erkekte iktidarszlk ve erken boalma

yaren_76

mareşal
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.066
68
683
ERKEKLERİN TÜM SORUNLARI



Cinsel iktidarsızlığın nedeni

ABD'de yapılan bir araştırmada, cinsel iktidarsızlığın baş sorumlusunun fiziksel hareketsizlik olduğu, bunun yanı sıra yaş ve kalp-damar rahatsızlıkları ile diyabetin de riski arttırdığı tespit edildi.

Maryland eyaletinin başkenti Baltimore'daki Johns Hopkins Tıp Fakültesi'nden hekimlerin araştırmasına katılan erkeklerin, hiçbir yoğun bir fiziksel faaliyette bulunmadıkları belirlendi.

American Journal of Medicine dergisinin bugünkü sayısında yayımlanan araştırmaya göre, iktidarsız deneklerin yaklaşık yarısının diyabet hastası oldukları ve yüzde 90'ının en azından bir kalp-damar rahatsızlığı belirtisi gösterdiği saptandı.

Diyabetin yanı sıra yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve sigaranın da iktidarsızlık faktörlerinden biri olduğuna dikkat çekildi.

2 bin 126 erkeğin sağlık verilerinin değerlendirildiği araştırmanın başında bulunan Dr. Elizabeth Selvin, hekimlerin orta ve ileri yaştaki, özellikle diyabet ve yüksek tansiyonu bulunan iktidarsızlık hastalarının sorunları karşısında çok dikkatli olmaları gerektiğini belirtti.

Dr. Selvin, cinsel iktidarsızlık sorununu çözmenin erkekler için çok güçlü bir motivasyon olabileceğini ve hekimler tarafından hastalarının, diyabet ve kalp-damar rahatsızları risklerini de azaltacak şekilde daha sağlıklı bir beslenme ve yaşam sürmeye teşvik edilmeleri gerektiğini söyledi.

ABD'de 18 milyondan fazla erkek değişik derecelerde iktidarsızlık sorunuyla karşı karşıya. Ülkede 20 yaşındaki iktidarsızların oranı ise yüzde 18.
 
ERKEKLERDEKİ CİNSEL PROBLEMLERİN NEDENLERİNDEN BİRİ DE; BABALARIYLA CİNSELLİĞİ HİÇ KONUŞMAMIŞ OLMALARI!...

“TÜRKİYE’ DE HER 10 BABA VE OĞULUN 9’ U CİNSELLİĞİ KARŞILIKLI KONUŞMUYOR! OYSAKİ CİNSELLİK; KAHVEHANEDE, ARKADAŞ ÇEVRESİNDE, İNTERNETTE VE YA GENELEVDE ÖĞRENİLMEZ”


Cinsellik ülkemizde hala açıkça konuşulamıyor. Ülkemizde ergenlik çağına gelen gençler cinselliği dolaylı kaynaklardan öğreniyorlar. Halbuki gelecekte yaşanacak mutlu ve sağlıklı cinsel yaşamın temeli daha ergenlikte verilecek ciddi bir cinsel eğitimle mümkün olabilir.

Aile pek çok temel eğitimin verildiği ilk eğitim mekanizması olduğu halde cinsel eğitimin aile içerisinde verilmediği eldeki rakamlardan ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde her 10 babadan 9’u oğluyla cinselliği asla konuşmamakta, çocuk ta dolaylı kaynaklardan edindiği bilgilerle cinsellikle ilgili ilk bilgileri edinmektedir. Bu edindiği bilgiler genellikle eksik ve kimi zaman da yanlıştır.

Halbuki olması gereken; bir babanın, ergenlik çağına geldiğinde oğlunu karşısına alıp onunla arkadaş gibi cinselliği konuşması, temel bir takım bilgileri vermesidir. Bu tarz bir yaklaşım çocuğun hem kendisine değer verildiğini hissetmesine hem de sağlıklı cinsel yaşama dair bilgileri en yakınından alarak gelecekte mutsuzluk çekmemesine olanak sağlayacaktır.

Çocuklarınızla cinselliği konuşmaktan çekinmeyin. O’nun gelecekte mutsuz ve sağlıksız cinsel deneyimler yaşamaması için onunla arkadaşça konuşun. Cinselliği ayıp ve yasak gibi göstermeyin ve baskıcı olmayın. Çünkü bu tarz bir yaklaşım cinsel işlev bozukluklarına kadar uzanabilen kötü sonuçlar doğurabilir. Nasıl çocuklarımız ilk toplumsal, ahlaki ve dinsel kuralları aile içerisinde öğreniyorlarsa cinselliği de aile içerisinde konuşarak öğrenebilmelidirler.
 
ERKEKLERDE GÖRÜLEN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINA AİT BAZI VERİLER



2000 erkek üzerinde yaptığımız araştırmaya göre ;



Her 10 erkekten 9‘ u ergenlik dönemine girmeden önce ve girdikten sonra kesinlikle babasıyla cinselliği konuşmamıştır. Aile içerisinde cinsellikten bahsetmek ayıp sayılmakta ve kesinlikle baba ve oğullar arasında konuşulmamaktadır.
Erkeklerin % 10’ u son bir yıl içerisinde en az bir kez ereksiyon sorunu yaşamıştır.
Cinsel birleşme öncesi, erkeklerin % 20’ sinde birleşme sırasında yaşayabileceği performans kaygısı görülmektedir.
Türk erkeklerinde görülen en büyük cinsel işlev sorunu % 35- % 40 oranlarındaki payıyla erken boşalma sorunudur.
Cinsel kimlik bozukluğu erkeklerde kadınlara oranla 20 kat fazla görülmektedir.
Erkeklerin en çok şikayet ettikleri sorun ereksiyon sorunudur.
Erektil işlev bozukluğu erişkin erkeklerin % 20- % 30’ unda görülmektedir.
Erkeklerin yaşamları boyunca herhangi bir cinsel işlev bozukluğuyla en az bir defa karşılaşma oranı % 75 gibi yüksek bir orandadır.
Ankete katılan erkeklerin % 60’ ına yakını karşılaştığı cinsel problemde eşinin de payı olduğunu savunmakta, yardım almak yerine gizlemeyi tercih etmektedir.
Erkeklerde görülen cinsel işlev bozukluklarının % 65 psikolojik kökenli, % 35 ise genel bir tıbbi sebeple ilişkilidir.​

prof dr arif verimli
 
CİNSEL BOŞALMA BOZUKLUKLARI

* Erken boşalma: Erkeğin cinsel birleşme sırasında heyecanın doruk noktası olan orgazm evresine eşinden önce ulaşarak boşalması durumudur. Birleşme başlamadan da boşalma görülebilir. Ama daha sık olarak birleşme sırasındaki ilk hareketlerden sonra gerçekleşir ve hasta “kendini tutamadığını”söyler.
* Geç boşalma: Birleşme sırasında orgazma ulayamama durumudur. Birleşmenin uzatılmasına karşın gerçekleşmeyen boşalma ancak bu ilişki sırasında ya da sonra yapılan mastürbasyonla sağlanır. Bu hastalarda uyku sırasında gece boşalmaları da görülür.

* İçe boşalma: Boşalma idrar kesesine yönelmiştir. Bu durum tümör alınması ve özellikle prostat ameliyatından sonra idrar kesesi boynunun çıkarılması gibi bazı cerrahi girişimler ya da şeker hastalığı gibi sinir sisteminde bozukluğa yol açan bazı hastalıklar nedeniyle görülür.

* Spermasız boşalma: Orgazm gerçekleşir, ama az miktarda siyek (üretra) salgısı dışında boşalma olmaz. Hasta dölyoluna boşaldığını sanarak bu bozukluğu spermiyogram alınana değin fark etmeyebilir.

* Sertleşmeden boşalma: Birleşme başlamadan erken boşalmanın bir biçimi olabilir. Daha çok sertleşme bozukluğu olan erkeğin kamışına eşinin ağız, el, hatta dölyolunu kullanarak uygulamak zorunda kaldığı hareketlerle bağlantılı olabilse bile genellikle bu boşalma biçimine gerçek bir orgazm eşlik etmez.
 
CİNSEL İLİŞKİ ÖNCESİNDE BOŞALMA
Cinsel birleşme olmadan önce erkeğin boşalması, şiddetli bir erken boşalma sorununu gösteriyor. Çeşitli ilaçların kullanımı ile, geçici olarak boşalma süresi uzatılabilir, ama bu boşalma denetimini kazandırmaz, kalıcı bir çözüm yolu değildir. Bir cinsel tedavi uzmanına başvurarak, boşalma denetimini öğrenmeniz uygun olur.
 
Cinsel birleşme öncesinde sertleşmenin kaybolmasının bedensel ve psikolojik nedenleri olabilir. Ancak herhangi bir durumda sertleşme oluyorsa, sorunun psikolojik kaynaklı olduğunu düşünebiliriz. Sevişme sırasında penisin önce sertleşip, cinsel birleşme girişimi ile kaybolması da böyle bir durumdur. Bir cinsel tedavi uzmanına başvurmalısınız.
 
BİRDEN FAZLA BOŞALMA

Boşalmadan sonra, erkeklerde cinsel ilgi ve penis sertliği hızla kaybolur. Fizyolojik olarak boşalmayı izleyen yanıtsız bir dönem vardır. Erkek, bu dönemde cinsel açıdan uyarılamaz, hatta uyarılmayı istemez ve penis hemen sertleşemez. Tamamen normal ve fizyolojik olan bu yanıtsız dönem, birkaç dakika veya saatlerce sürebilir. Bu süre, erkekten erkeğe, aynı erkek için günden güne değişiklik gösterebilir. Ama her erkekte yaş ilerledikçe mutlaka uzar. Burada yaşlanma değil, yaşın ergenlikten itibaren ilerlemesi söz konusudur. Örneğin, yirmili yaşlarında boşalmadan sonra, kısa sürede, 10 dakika içinde, yeniden uyarılan ve yeniden boşalan bir erkek, kırklı yaşlarında yanıtsız döneminin uzaması nedeniyle 3 saat sonra yeniden uyarılabilir. Bu durum, bir sorun değil, görme ya da koşma hızımızdaki azalma gibi, doğal bir süreçtir. Ancak cinsel yaşamın başından beri erken boşalan erkekler, her zaman birden fazla cinsel birleşmeyi alışkanlık haline getirdikleri için, bu değişikliği yeni bir sorun gibi yaşarlar. Bu durumun herhangi bir hastalıkla, böbrek taşıyla ilgisi yoktur.
 
BOŞALMA SÜRESİ


Boşalma, erkek cinsel yanıtının son aşamasıdır. Sevişme sırasında herkes için ideal olan bir boşalma süresi söylemek mümkün değildir. Boşalma denetiminden, erkeğin istediği ana kadar boşalmayı erteleyebilmesini anlarız. Erken boşalma tanısı için de temel özellik, erkeğin boşalmayı denetleyemediği düşüncesinde olmasıdır. Genellikle, penisin vajinaya girişinden itibaren, ilk 4 dakika içindeki boşalmalar erken boşalma kabul edilir. Bütün bu tanımlar o günün ilk cinsel birleşmesi, erkeğin ilk boşalması için kullanılmakta, birden sonraki boşalmalar değerlendirilmemektedir. Bir erkekte, erken boşalma bir var bir yok olamaz. Örneğin, günün ilk ilişkisinde erken boşalan bir erkek ,ikinci ilişkisinde boşalma süresi biraz uzamış olmakla beraber, hâlâ boşalmasını denetleyemiyor ve gene erken boşalıyordur.
 
Erken Boşalma
(alıntı)

"Hava" rumuzuyla yazan bir okuyucum, "eşinin erken boşalmasından ve bunun doğurduğu sorunlardan" bahsetmiş. Erkek, çocuk olmasın diye ilk gece dışarıya boşalmış. Evlendiklerinde bu güne kadar, yani beş yıldır "erken boşalma" sorunu devam etmiş. Çiftin gittiği doktor, erkekte hiçbir organik rahatsızlık olmadığını söylemiş.

Erken boşalma; erkeğin oluşmasını(boşalmasını) istemesinden önce, küçük de olsa cinsel uyarılmayla meninin dışarı atılması olayıdır. Bu bozukluk, yenileyici ve ısrarlıdır; erkeği ve dolaysıyla aileyi çok etkiler. Özelikle genç erkeklerde en sık görülen cinsel fonksiyonel bozukluğudur.

Erken boşalma, genellikle vajinaya penisin ilk girişinden hemen sonra, hata girmeden önce olur; pek tabii ki, cinsel birleşmede istenilen sonuç(haz) gerçekleşmez.

Meni vajinaya boşalmışsa, kadında bir problem yoksa hamile kalınabilir.

Erken boşalmanın nedenleri ve tedavi yöntemlerine geçmeden önce, normal bir cinsel bir birleşmenin safhalarının neler olduğunu ve hangi fizyolojik süreçlerden geçtiğine bakalım.


CİNSEL YANITIN EVRELERİ

Normal cinsel yanıtın evreleri şunlardır:

İstek, heyecanlanma, plato, orgazm, ve çözülme.

İnsanların cinsel istek duyması hayatın olağan parçasıdır. Cinselliğin biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri vardır. Kişinin yalnız akıl ve fizik yönleriyle değil, kültürel, sosyal ve dini yönleriyle de ilişkisi vardır.

1. cinsel istek

İnsanlar görerek, işiterek, koklayarak, dokunarak, hayal kurarak ve düşünerek cinsel istek duyabilirler.bu uyarıların insan beyninde meydana getirdiği değişikliklerle, çevresel organlara ve insan davranışlarına mesajlar gönderirler. Karşı cinsler birbirilerine yakınlaşmak için çeşitli atraksiyonlarda bulunurlar; bu arada cinsel organlarda ıslanma ve sertleşme meydana gelir

2. Heyecanlanma

Cinsel uyarıda 20-30 saniye sonra, erkekte penis sertleşir, testisler yavaşça yükselir; kadında memeler irileşir.meme başları dikleşir, vaginayı örten küçük büyük dudak açılır, klitoris (erkekteki penise karşılıklı olan ve kadın orgazmında en büyük rolü olan oluşum; idrar deliğinin hemen üstünde yer alır) uzar; her iki cinste de aynı şekilde kalp hızı ve kan basıncı (tansiyon) yükselir.

3. Plato

Her iki cinste de genel kas gerginliği artar, sık sık nefes alınıp verilir; cinsel organların hareketleriyle yavaş yavaş organizma safhasına geçilir.

4. Orgazm

Erkekte meniyi dışarı atacak mekanizmalar harekete geçer. Kadınlarda değişik yaşantılar olabilir. Birleşmeden önce iyi bir şekilde uyarılmışsa kadında erkekle beraber orgazm olabilir.

5. Çözülme

Erkekte genel bir kas gevşemesi olurken penisin boyutları küçülür; ardından her türlü cinsel uyarana rağmen penisin setleşmediği bir "bekleme dönemi" gelir. Kadında da genel bir gevşeme hali söz konusu olup vagina orijinal halini döner; erkeğe nazaran bir "bekleme süresi" olmaz, aksine üst üste orgazm olabilir.


ERKEN BOŞALMANIN NEDENLERİ
Normal olan bütün bu süreçlerin geçirilmesi bazı nedenlerle aksayabilir.

Erken boşalmanın bir çok sebebi var;bunlardan en önemlisi, her türlü gerginlik, stres, sıkıntı...Stres "sempatik" sinir sistemini uyararak hem sertleşmeyi azaltır, hem de erken boşalmaya neden olur.

Diğer yanda ilk cinsel tecrübelerinde ana babaya ya da diğere otoriteler tarafından yakalanma vs. gibi korkular veya ülkemizde sıkça yapılan "çarşaf gösterme" adeti nedeniyle kişilerde hem sıkıntı, hem başarısız olma korkusu baş gösterebilir, böylece erkek çok hızlı bir şekilde boşalabilir.diğer bir nedende seks konusundaki "günahkarlık" duygusal ve partnere karşı his edilen "saldırganlık" dürtüsüdür.

TEDAVİ YOLLARI
Erken boşalma sorununda aslolan, eşlerin çok sabırlı ve anlayışlı olmalıdır ve budurum yüzde 90 ihtimalle geçeceğini bilmeleridir.

Tedavide ilk aşama, moralin bozulmamasıdır, ümitli olmaktır. İkinci aşamada yapılacak olanlar ise şunlardır.

Cinsel ilişkiye girmeksizin eşler birbirilerine dokunarak sevişir. Penis sertleştikten sonra bir süre ara verilir. Tekrar bir önceki eylem yapılır. Böylece sertleşme kontrol altına alınır.ve "mutlaka birleşme olacak." Yargısı ve bunun doğurduğu gerginlik ortadan kalkmış olur. Boşalma duygusu geldiğinde penisin başı sıkılarak boşalma engellenir. Bu arada cinsel uyarının olmaması gerekir. Böylelikle kişi, denetimi ele alarak güven kazanır, sıkıntısı ve gerginliği azalır; daha sonra adım adım cinsel ilişkiye geçer.

Sonuç olarak; "mutlaka başarılı olmayalım." Beklentisi ve gerginlinin yukarda sıraladığımız, tekniklerle azaltması ve bilinçli hareket edilmesi gerekir. Eşlerin birbirilerine destekler ve bir psikiyatristin yardımı istenebilir.

Bu konuda kullanılan ve yan etkisi olmayan ilaçlar hekim kontrolünde alınabilir.

 
ERKEKLERİN BOŞALMASINI HIZLANDIRAN NEDENLER

-Genç olmak,
-Romantik, içgüdüleri zayıf ve mantığıyla hareket eden erkekler,
-Heyecanlanmak,
-Uzun süren cinsel perhizler sonrası kurulan cinsel ilişkiler,
-Partnerinin daha istekli olması,
-Yeni evlenmiş veya hiç cinsel ilişkide bulunmamış olmak,
-Cinsel ilişki yoğunluğunun azalması,
-Cinsel birleşme esnasındaki gidip gelmelerin hızlanması,
-Kaygılı ve sinirli ruh hali,
-Aşırı istekli olmak veya aşırı cinsel isteğin verdiği gerginlik,
-Eve günün stresinden bunalmış, yorgun ve sıkıntılı bir halde gelmek,
-Performans anksiyetesi yani başarısızlık korkusu,
-Partner olarak seçilmiş kadının cinsel isteksizliği,
-Cinsel zevke önem vermeyen kadınlarla, hayat kadınlarıyla veya yakalanma korkusu olan bir ortamda kız arkadaşlarla yaşanan erken cinsel deneyimler,
-Devamlı alışılmış partnerle değil de ek olarak başka bir partnerle ilişkiye girme,
-Sorunlu veya bozuk giden evlilikler,
-Sertleşme bozukluğu olacağı endişesi vb.



Çoğu erkek soluk soluğa bir telaşla cinsel zevkin peşinden koşarken boşalmanın kontrol edilmesi, durdurulması veya sabitlenmesini başaramaz. Bedenini partneriyle uyum içinde hareket ettiremeyen erkekte şimdiye yoğunlaşmak, o anı duyumsamak olanaksızlaşır ve cinsel birleşmenin ansızın son bulacağı kaygısı olur. Bu nedenle her cinsel sorun gibi erken boşalmada bu kaygıdan ya da bir rahatsızlıktan kaynaklanır. Ama asıl sorun erkeğin cinsel işlevlerinde değil, cinsel işlevlerini nasıl yerine getirmesi konusundaki düşüncelerindedir. Çünkü aklını düşüncelerden arındıramayan, özgür ve doğal bir şekilde cinselliği yaşayamayan erkek tedirginlik duygusundan uzaklaşamaz ve boşalma konusunda sorun yaşar. Kısaca erken boşalmanın başlıca nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
-Gençlik çağlarında uygunsuz ortamlarda yapılan mastürbasyonlar,
-Cinsel mitler yani hurafeler,
-Cinsel ilişki konusunda tecrübesizlik,
-Yorgunluk, sıkkınlık, kızgınlık ve tedirginlik,
-Cinsellikle ilgili gerçekçi olmayan beklentiler,
-Cinsel uyarım eksikliği,
-Gerekli koşulların sağlanamaması,
-Sertleşmiş penise verilen orantısız önem,
-Cinsel açıdan baskı altında yetişme,
-Aşırı cinsel isteğin verdiği gerginlik,
-Günah işleme veya suçluluk duygusu,
-Hastalık kapma korkusu,
-Partnerin anlaşılamayan korkusu veya reddetmesi,
-Gebe bırakma korkusu,
-Kastrasyon anksiyetesi,
-Partnerin hayal kırıklığı korkusu,
-Vajinanın aşılamama korkusu,
-Kadına karşı isteksizlik,
-Partnerle çatışma,
-Başkaları tarafından mahrem yerlerinin keşfedilme korkusu,
-Partnere aşırı ilgi, bağlılık ve sevgi,
-Para karşılığı kurulan ilişkiler veya genelev alışkanlığı,
-Cinsel uyumsuzluk,
-Bilinçaltında yatan cinsel ilişki ile ilgili olumsuz düşünceler,
-Prostatit, üretrit vb. hastalıklar,
-Penil hipersensitivite,
-T12-L1 düzeyindeki nörolojik yaralanmalar,
-Narkotik veya antipsikotik tedavinin aniden kesilmesi vb.


 
ERKEN BOŞALMANIN TEMEL BELİRTİLERİ


-Kontrolsüz bir şekilde boşalma,
-Cinsel tatminde azalma,
-Suçluluk,
-Utanç duyma,
-Kendinden nefret etme,
-Hayal kırıklığı hissi,
-Zamanla meydana gelen cinsel isteksizlik,
-İlk boşalmadan sonra ikinci cinsel birleşme için ısrarcı olma vb.


 
ERKEN BOŞALMANIN TANISI

Erken boşalan hasta o kadar hızlı orgazm olur ki genellikle sevişme her iki partner için hayal kırıklığı yaratır. Erken boşalmanın özü, boşalma refleksi üzerinde yeterli gönüllü kontrol olmamasıdır. Bazı refleksler istemli kontrole tabiyken bazıları değildir. Erkeklerdeki ereksiyon ve kadınlardaki vazokonjesyon istemli kontrol altına alınamaz. Boşalma ve orgazm alınabilir. Normal kişi orgazmı geciktirebilir ve istediği anda “serbest bırakabilir”. Erken boşalan kişi bunu yapamaz. Kritik bir heyecan düzeyine ulaştığında, refleks olarak boşalır.

Erken boşalan kişinin boşalma konusunda kontrol sahibi olmayı öğrenmemesinin nedeninin orgazm öncesindeki hislerden haberdar olmaması yolunda bir hipotezim var. Bunun nedeni muhtemelen bu anda, kendisini olaydan ayıran bir anksiyete yaşamasıdır. İdrara çıkma veya defekasyon gibi bir reflekse yol açan hislerin bilinçli olarak algılanması, istemli kontrolün öğrenilmesinde bir ön şarttır. "
 
ERKEN BOŞALMANIN GÖRÜLME SIKLIĞI

Erkeklerin cinsel sorunları arasında en yaygın olanı erken boşalmadır. 25 yaşın altındaki genç erkeklerin üçte birinde ve 40 yaşın üzerindekilerin % 10 unda görüldüğü sanılmaktadır.


Erken Boşalma Nedir
Kırk-kırk beş yaş altındaki erkeklerin en çok şikayetçi oldukları cinsel sorunu erken boşalmadır. Erkek cinsel sorunları içinde birinci sırada gelmektedir. Erken boşalma olayı, erkeğin ve eşinin boşalmayı arzuladığı andan daha önce boşalmasıdır. Aslında erken boşalma, bir bozukluk, bir patoloji olmaktan çok fizyolojik olayların göreceli olarak beklenenden daha hızlı seyretmesi ile olmaktadır. Bazı erkekler cinsel yaşamlarının ilk başlangıcında daha erken boşalırken gittikçe boşalmayı kontrol ettiklerini ve daha geç boşalmaya başladıklarını, ancak aniden erken boşalmanın bir sorun olarak karşılarına çıktığını belirtmektedir. Bir kısmı ise başlangıçtan beri hep çabuk boşalmaktan şikayet etmektedir. Sonuçta boşalma zamanı objektif zaman ölçüsü ile belirlenmekten çok, hastaların algılayış, ya da kabulleniş biçimi ile ilgilidir.

Bir genelleme yapmak gerekirse, 30 yaş altındaki erkeklerde cinsel ilşki esnasında vajinaya duhul gerçekleştikten sonra 1-3 dakika içinde boşalma olması beklenen bir durumdur. Erkeğin boşalmasını hızlandıracak çeşitli etmenler söz konusudur. Ne kadar genç olursa, o derecede erken boşalması beklenir. Yine heyecan düzeyine bağlı olarak ve bununla ilişkili bir şekilde eşinin daha istekli, uyarıcı olması ve heyecan uyandırması ile boşalma süresi kısalır. Önceki boşalmadan sonra aradan geçen süre uzunsa, erkeğin boşalmasını kontrol etmesi zorlaşır ve daha çabuk orgazma ulaşır. Birleşme esnasındaki gidip gelmeler hızlandıkça boşalma ihtimali de artar. Kaygılı, sinirli ruh hali erken boşalma nedenleri arasındadır.

Sonuçta yeni evlenmiş, uzun süredir veya hiç cinsel ilişkide bulunmamış, genç, cinsel heyecanı yüksek, istekli bir adam, biraz heyecanlı, biraz tedirgin bir şekilde hızlı bir cinsel birleşmeye meylederse erken boşalma riski altındadır. Evliliklerin çoğunda böyle anlar olması hiç de şaşırtıcı olmamalıdır.

Peki karşılıklı memnuniyet içinde bir cinsel hayat sürdürürken birden ortaya çıkan erken boşalma sorunu neden oluyor? Cinsel ilişkide rol alan tüm fizyolojik olayların zihinsel fonksiyonların ve duyguların kontrolü altında olduğunu unutmamak gerekir. İnsan cinsel işlevi yerine getiren bir robot değildir ki, programlandığı şekilde devam etsin. Her şey normal seyrinde giderken bir akşam eve günün stresinden bunalmış, yorgun ve sıkıntılı bir halde geldiğinizi düşünün. Eşinizle cinsel ilişki içine girdiğiniz zaman dahi bir yığın sorun zihninizi kurcalamaya devam ediyor. Kısa süren bir sevişme erken boşalma ile sonlanıyor. Daha sonraki gecelerden birinde eşinizle tekrar yatağa girdiğinizde aynı stresi yaşamıyorsunuz, ama bu sefer acaba yine başarısız mı olacağım, boşalmamı kontrol edebilecek miyim? gibi sorular aklınıza geliyor. Bu kaygı sizin öncekinden daha erken boşalmanıza yol açacaktır. Böylece bir kısır döngü içine girersiniz; başarısızlık korkusunu takip eden performans anksiyetesi ve onun sonucunda yine başarısızlık olan bir kısır daire.

Erken Boşalmanın Tedavisi

Boşalmayı geciktirmek amacı ile çeşitli ilaçlar denenmiştir. Lokal uyuşturucu kremler veya spreyler bunların başında gelmektedir. Ancak sadece penisin üzerindeki sinir uçlarını uyuşturmak fazla yarar sağlamaz. Sertleşme ve boşalma tüm otonom sinir sistemini ilgilendirmektedir. Esas büyük cinsel organın iki bacak arasında değil, iki kulak arasında olduğunu söyleyenlerin iddiasını hafife almamak gerekir. Ayrıca bu tür ilaçlar, lokal uyuşturucu etkisi ile boşalmayı geciktirmekten çok penisin duyarlığını azalttığı için, temastan duyulan cinsel zevki azaltmaktadır. Bu lokal uyuşturucu maddeler cinsel birleşme esnasında vajen duvarından emilerek bu dokuların hassasiyetini azalttıklarından, kadının orgazm olmasında gecikmeye yol açmakta ve sorunu adeta pekiştirmektedir. Bu yüzden bu tür sprey ve kremler tıbbi pratikte terk edilmiştir.

Son zamanlarda depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçların yan etki olarak boşalmayı geciktirdiği fark edilmiş ve bu ilaçlar tedavide kullanılmaya başlanmıştır. Bu ilaçlardan hastalar yarar görmektedir. Ancak boşalma kontrolünde sırf ilaca dayalı bir tedavi yararlı olsa da, ömür boyu ilaç kullanmanın zorluğu nedeniyle cazip görülmemektedir. Aslında boşalmayı kontrol edebilme bir öğrenme sorunudur. Hastanın bu öğrenimine yardımcı olmak amacıyla ilaçla tedavi edilmesi, veya daha doğru bir ifade ile, tedaviye ilaç eklenmesi doğru bir yaklaşımdır. Amcak esas olan, erkeğin kendini ve eşini memnun edecek şekilde boşalmasını kontrol edebilmeyi öğrenmesidir.

Prezervatif kullanılmasının boşalmayı geciktirmede yararlı olduğunu ifade edenler vardır. Doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmıyorsa, sırf boşalma kontrolü için prezervatif kullanılması çok cazip değildir.

Her erkeğin aynı duyarlıkta olmadığı, aynı cinsel tepkiyi vermediği bir gerçektir. Yukarıda belirtildiği gibi, fazla cinsel heyecan duyan ve psikolojik anksiyete içindeki erkekler daha erken boşalır. Öyleyse, boşalmayı kontrol etmek öğrenimi içinde öncelikle cinsel heyecanı yatıştırma ve sakinleşmek gelir. Hem zihnen hem bedenen gevşemek, sakinleşmek önemli oranda yardımcıdır. Sık cinsel birleşmede bulunmak boşalma aralarını ve dolayısı ile duyarlılığı azaltacaktır.

Cinsel birleşme anında erkeğin pozisyonunun boşalma üzerine etkisi vardır. Bu yüzden bazı pozisyonlarda boşalma daha hızlı olmaktadır. Erkeğin üstte olduğu klasik cinsel birleşme pozisyonu boşalmanın geciktirilmesi için elverişli bir pozisyon değildir. Daha rahat olduğu, kolay gevşeyebildiği ve efor harcamadığı bir pozisyonda erkek boşalmasını daha rahat kontrol edebilir.

Tedavi için önerilen en basit yöntem, sevişme esnasında erkeğin boşalma anına yaklaştığını hissettiği zaman, penisin ucunu iki parmağı arasında sıkarak vücuttaki cinsel heyecanın azalmasını bir süre beklemesi ve yeteri kadar gevşedikten sonra tekrar sevişmeye başlamasıdır. Bu yöntem uygulanırken bekleme anında derin derin nefes alınmasının da yararı olmaktadır. Ayrıca seks terapistleri tarafından bu tür şikayeti olan çiftlere bir takım öğrenme egzersizleri yaptırılmaktadır.


 
Sertleşme sorunu bulunan erkeklere yönelik ilk hap 1999’da ‘İktidarsızlığa son’ müjdesiyle piyasaya çıktı. Ardından iki ilaç daha benzeri iddialarla geliştirildi.

Bugün dünyada 2.1 milyon kutudan fazla ilaç tüketildi. Ama bakıldı ki hapı almak, sorunları çözmek ve çiftleri mutlu etmek için yetmiyor. Hatta giderek ereksiyon için hapa bağımlı hale gelen erkeklerden söz ediliyor. Bu kez de ‘Yeni geliştirilen ilaçlar, cinsel mutluluk için yetiyor mu? Seks terapinin yerini tutuyor mu?’ tartışmaları yapılmaya başlandı.

Sertleşme sorunuyla ilgili 1940’larda yapılan araştırmalarda, sorunun yüzde 90 psikolojik, yüzde 10’unun da organik kökenli olduğu sonucuna varılmıştı. 1980’lerin sonundan firmaların ilaç geliştirme çalışmaları yoğunlaştı. Bu kez sertleşme sorunun yüzde 90’ının organik, geri kalanın psikolojik olduğu öne sürüldü.

Ağızdan alınan ilaç tedavileri ilk ortaya çıktığında, herkes sorunla uğraşan ürologların işinin sona erdiği ve penil protez kullanımının azalacağını ileri sürdü! Benzer şekilde psikolojik yaklaşımların da artık çok gerekli olmadığını savunanlar çoktu.

Son birkaç yıldır ise ilaçların tek başlarına tedaviye yetip yetmediği tartışması aldı başını gidiyor.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Emre Kapkın, sertleşme sorununun ilaçlarla tedavi edildiği ve bunun psikoterapiye ihtiyacı ortadan kaldırdığı görüşüne katılmıyor. Dr. Kapkın, gerek sertleşme sorunu gerekse diğer cinsel işlev bozukluklarının ilaçla tedavisinin ‘olanaksız’ olduğunu savunuyor.

‘Cinsel terapi aynı zamanda kadın- erkek ilişkisinin eğitimi’ diyor. Dr. Kapkın’a göre, penisi ilaçlarla sertleştirmek mümkün. Ancak orgazma yararı yok. Bunun ilaca bağlı iyileştirme mi, yoksa hekim eliyle çifte verilmiş bir zarar mı olduğu ise tartışmalı.

Dr. Kapkın, ‘Bu etik midir? Aslında bu sadece üremeye yönelik bir çiftleşmeden ibaret. Yani kadının aşağılanması, eşyalaştırılması ve doğum aracına indirgenmesi... Kuşkusuz erkeği de aşağılar ve onu damızlık bir hayvana indirger’ diyor.

İlaca bağımlılık oluşturuyor

Çağdaş seksolojiye göre sevişme iki insan arasında olur. Dr. Kapkın, cinsel terapinin başvuran çiftlerde organlar arası ilişki yerine, insanlararası ilişkiye geçirmeye dayandığını anlatıyor.

Dr. Kapkın, ilaçlarla sağlanan ereksiyon ve çiftleşmenin en önemli zararlarından birinin de erkeğin ve kadının kısa sürede bu ilaçlara bağımlı hale gelmeleri olduğunu belirtiyor:

‘Kuşkusuz bu bağımlılık eroin bağımlılığı gibi fiziksel bir bağımlılık değil.’

Sertleşmesini ilaca bağlı olduğunu düşünen erkekte koşullanma ve korku gelişiyor. İlaç almadığında sertleşme sorunu yaşamaktan korkuyor. ‘Ben cinsel işlev bozukluklarında hiçbir ilaç kullanmam. Eğer bozukluk örneğin depresyon gibi ruhsal bir soruna bağlı olarak gelişmişse o rahatsızlığın tedavisinden sonra cinsel terapiye başlarım. Biz aynı işi insanların sadece birbirlerini beş duyularıyla incelemelerini ve birbirleriyle konuşmalarını sağlayarak çok daha kalıcı bir biçimde iyileştiriyoruz’ diyor.

İlaç yetmez karşısındakine saygı yoksa

Medİstanbul Kliniği Üroloji Uzmanı Dr. Haluk Kulaksızoğlu’na göre ise cinsellik başlangıcında beyindeki uyarılmalar önemli. Bunun en basit kanıtlarından birini penis damarlarının incelenmesi için yapılan doppler çekiminde gözleniyor.

Penis içerisine yapılan sertleşmeyi sağlayıcı maddelerin verilmesinin yanında hastaların kendilerini uyarmalarıyla daha başarılı sonuçlar alınıyor:

‘Bu nedenle aslında organik veya psikojenik ayırımının yapılmasının günümüz hasta yaklaşımında yeri olmadığını düşünüyorum. Çünkü sertleşme sorunu hastanın psikolojisini etkiler. Belki de cevaplanması gereken soru, bizim organik hastalık bulduğumuz erkeklerde psikolojik destek tedavisine ihtiyaç duyup duymadığımız. Benim şahsi görüşüm seks terapisi, kişilerin ve partnerlerinin tedaviden beklentilerini daha iyi anlamalarını sağlar. Tedaviye uyumu arttırır.’

Psikoterapi tek başına tedavi etmiyor

Dr. Kulaksızoğlu’na göre, ağızdan alınan sözkonusu ilaçları kullanan herkes bu tedavilerden fayda görmüyor:

‘Psikiyatristlerden tedavinin çeşitli aşamalarında yardım talebim oluyor. Sertleşme değerlendirmesinde tedavi başlamadan önce, bu konuda deneyimli bir seks terapistinin hastaları görmesini tercih ediyorum. Yine de ilaçların psikoterapinin gerekliliğini azalttığı ve tedaviyi değiştirdiğini düşünüyorum. Psikoterapi kendi başına bir tedavi seçeneği değil, tüm tedavinin bir parçası olabilir.’

Erkek sertleşme sorunu ağırlıklı olarak orta yaşla birlikte çıkıyor.

Bu arada kadınlar da özel bir dönem olan menopoza giriyor. Sertleşme sorunu yaşayan erkekler ilaç alırken, benzer sorunu yaşayan eşlerini atlamak eksik tedavi aslında. Kadınlar, cinsel isteksizlik, kayganlaşmada sorun, depresyon gibi sorunlar yaşıyorlar.

Dr. Kulaksızloğlu, ‘Bu durumda sadece sorunu olan erkeğin tedavi edilmesi sorunları çözmüyor. Hatta daha da arttırabiliyor. Kadının da iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Kadın, eşini ve doktoru ‘Bu yaştan sonra bunlara ne gerek var?’ gibi bir anlayışla tedaviden uzaklaştırmaya başlar. Bunun devam etmesi erkekleri evlilik dışı ilişkilere itebilir’ diyor.

Erkek ilacı aldım hazırlan mı desin

Konunun tıbbi kongrelerde de tartışılmaya başlandığını anlatan Psikolog Ayşe Kayhan, ‘Diyelim ki erkeğe ilacı verdik, ereksiyonu sağladık. Peki kadının sekse hazır olmadığı? Erkek, ‘İlacı aldım. Hazırlan’ mı diyecek eşine. Seks böyle yaşanılmaz. Bakışma ya da ne bileyim saçı atma gibi bir uyaranla başlayan bir süreç. Zaten ilaclar alındıktan sonra ereksiyon için uyarılma da gerekiyor. Sadece teknik anlamda bir boşalmayı hedefliyorsak zaten olaya tek taraflı bakıyoruz demek. Erkeklerin iktidar ilişkisi korunmuş oluyor sadece.’ Kayhan, artık örneğin Viagra kullanan erkeklerin eşleri üzerinde de araştırmalar yapıldığını anlatıyor. ‘İlaca ihtiyaç duyan erkeklerin partnerleri genellikle menopoz dönemindeki kadınlar oluyor. Bunların istekleri ne peki?’ diyor.

İlk basamak tedavi ilaç

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Androloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Akkuş, ilaç tedavisinin ilk basamak tedavisinde seks terapisine ihtiyaç olmadığını düşünüyor.

‘Cinsellik iki kişi arasında olur. Eğer soruna yol açan faktörler, partlerin kişilik, davranış, olaya yaklaşımındaki farklılıktan kaynaklanıyorsa iki taraflı tedavi edilmesi gerekir. Çiftlerin beraberliklerinde evlilik sorunları, tensel uyumsuzluk, cinseliği yaklaşım, algılama ve cinsellikten beklentilerinde farklılık olabilir. Bu durumda seks terapist veya konuyla ilgili psikologtan da yardım alınabilir’ diyor. Prof. Dr. Akkuş, ilaç tedavisinin yeni bir sorun getirdiği görüşüne katılmıyor.

Tam tersi cinsel sorunları bulunan ve ilişkiden kaçan erkeklerin eşleriyle sorun yaşabileceğini belirtiyor. Ama örneğin menopoz döneminde olan bir eş sözkonusuyla ve bu döneme özgü cinsel isteksizlik, kuruluk gibi sorunlar yaşıyorsa erkeğin de anlayış göstermeyi ihmal etmemesi gerektiğini hatırlatıyor.

İlaç ve terapiden istenen sonucu alamayanlar için penise enjeksiyon, ondan sonra da penil protezler (mutluluk çubukları) gündeme geliyor.
 
Türk Androloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, Türkiye’de sertleşme sorunu yaşayan 8 milyon erkek olmasına rağmen yalnızca her 10 hastadan birinin doktora başvurduğunu söyledi.

Türk Androloji Derneği ve Pfizer Türkiye’nin işbirliğinde gerçekleştirilen “Daha iyi bir cinsel yaşam, daha mutlu bir hayat” başlıklı kampanyanın tanıtımı yapıldı. Tanıtım toplantısında konuşan Türk Androloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, 40 yaş üstü her 10 erkekten 7’sinde çeşitli derecelerde sertleşme sorunu olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Kadıoğlu, bu sorunun ürolog gözetiminde etkili ve güvenilir tedavisinin mümkün olduğunu ifade ederek, sorunun; “ilerleyen yaş, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, kalp ve damar hastalıkları ile depresyondan” kaynaklanabileceğini bildirdi.

“Türkiye’de sertleşme sorunu yaşayan 8 milyon erkek olmasına rağmen yalnızca her 10 hastadan biri doktora başvuruyor” diyen Kadıoğlu, doktora başvuru oranının bu derece düşük olmasını, “hastaların sorunlarını paylaşmaktan kaçınması, sorunu tabu olarak görmeleri ve sorunun tedavi edilebilir olduğu konusunda bilgi sahibi olmamalarına” bağladı.

Ateş Kadıoğlu, sertleşme sorununun geçmişte “iktidarsızlık” olarak adlandırıldığını hatırlatarak, “İktidarsızlık terimi cinsel işlevin birçok safhasını kapsıyor. Bu nedenle iktidarsızlık yerine sertleşme sorunu terimi kullanılmalı” dedi.

Daha iyi bir cinsel yaşamın herkesin hakkı olduğunu dile getiren Kadıoğlu, sertleşme sorununun çiftler arasında yaşanan ve iki tarafı da etkileyen en yaygın sorunlardan biri olduğunu vurguladı.

Kadıoğlu, cinsel yaşamı tabu haline getirmenin, olası sorunları ortadan kaldırmak yerine daha da ağırlaştıracağını belirterek, “Cinsel sorunların ‘Yetersizlik’ olarak algılanmasıyla gelen endişe hali ve öz güven kaybı gibi psikolojik değişiklikler, bireylerin ve toplumun genel yaşam kalitesini düşüren faktörlerdir” diye konuştu.

KAMPANYA

Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, herkesin hakkı olan daha iyi bir cinsel yaşam için hareke geçilmesi ve çözüm aranması yolunda bilinç yaratmak amacıyla 1 Mayıs-31 Ekim tarihleri arasında bir kampanya düzenlediklerini söyledi.

Kadıoğlu, “Daha İyi Cinsel Yaşam, Daha Mutlu Bir Hayat” kampanyasıyla, sertleşme sorunları yaşayan erkekleri bilgilendirmeyi, çiftlerin yaşam kalitesini yükseltmelerini sağlamayı ve karşılıklı cinsel mutluluğu yakalamalarında onlara destek olmayı amaçladıklarını bildirdi.


Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selahittin Çayan da, Türkiye’de sertleşme sorunu bulunan erkeklerin yüzde 80’inden fazlasında tam bir işlev kaybının olmadığını, hafif ya da orta derecede sertleşme sorunu bulunduğunu anlattı.

Çayan, ürolog gözetiminde etkili ve güvenilir tedavinin mümkün olduğunu ifade ederek, “Ağızdan alınan ilaçların çıkması tedavi arayışına olumlu katkılar yaptı. Ereksiyon problemlerinin ağız yoluyla alınan ilaçlarla tedavisinin mümkün hale gelmesiyle, giderek daha çok sayıda erkek tedaviye yöneliyor” dedi.

Alıntı
 
Birleşmenin uzatılması


Sevişme çoğu zaman erkeğin orgazmıyla sonuçlanan kısa ve mekanik bir edimdir. Oysa erkeğin sevişme sırasında heyecan ve tepkilerini kontrol ederek birleşmeyi uzatması gerektiği düşüncesinin de oldukça eski bir tarihi vardır. Hindu dininde, meninin en yüksek coşkunun maddi karşılığı olduğu düşünülür. Bu nedenle erkeğin mümkün olduğu kadar az meni harcamasına dikkat edilir. Hindu dininin bazı kollarında da, erkeğin cinsel perhizden çok, birleşmede kendini kontrol etmesine ve boşalmadan kaçınmasına dikkat edilir. Bu dinin yetenekli sahiplerinin, birleşme sırasında meni akışını tersine çevirdiği ve vücutlarına geri akan meninin kendilerine hayati bir güç kazandırdığı ileri sürülmektedir.
Bununla birlikte, fizyologlar, dışa meni akmaksızın gerçekleşen bu orgazmda meninin aslında idrar torbasına aktığını ve bunun da esas olarak idrar borusu üzerinde basınç uygulanmasıyla meydana geldiğini belirtmişlerdir. Ne olursa olsun, bu "iç boşalmanın" erkekte orgazmın uzamasına yardım ettiği bilinmektedir. Ne var ki, bu tür tekniklerin öğrenilmesi ortalama yirmi yıl almakta ve insan ustalaştığında artık cinsel yaşamdan asıl zevk alacağı gençlik ve orta yaşlılık yılları geride kalmış olmaktadır.
Batı toplumlarında da cinsel birleşmeyi uzatma teknikleri geliştirilmiştir. Ondokuzuncu yüzyılın ortalarında ABD'de New York eyaletindeki Oneida komününün üyeleri, carezza adıyla bilinen bir yöntem oluşturmuşlardır. Oneida topluluğunda her erkek topluluktaki bütün kadınlarla evli sayıldığından ve bu da topluluğun nüfusunun aşırı artmasına yol açabileceğinden, komün yöneticileri, hem bir doğum kontrol yöntemi hem de bir haz tekniği olarak carezza'yı ortaya atmışlardır. Carezza, İtalyanca "okşamak" sözcüğünden gelmektedir. Bu tekniğin yardımıyla erkekler, orgazma ulaşmaksızın bir saat süreyle sevişirken, kadınlar da rahatça birkaç kere orgazm yaşayabilmektedir. Komünün ilkelerine göre, belli bir süre içinde yeterli kontrolu sağlayamayan erkekler, topluluktan uzaklaştırılmaktadır.
Ünlü Penthouse dergisinin cinsel sorunlar danışmanı Xaviera Hollander, boşalmayı geciktirmek ya da bütün bütün engellemek için erkek ve kadının , Hollander'in kendi uzun deneylerinden çıkardığı bazı kurallara dikkat etmeleri gerektiğini söylemektedir. Penis bir kez dölyoluna bütünüyle girdikten sonra, orgazmı geciktirmek güçleşmektedir. Hollander, erken ya da hızlı boşalmanın yalnızca erkeklere özgü bir sorun olduğunu, bu yüzden bundan kaçınmak isteyen erkeğin sevişmede "erkeksi" rolden sıyrılması gerektiğini belirtmektedir. Bunun için, erkeğin tek bir "hedefe" orgazma yönelik sevişmeden vazgeçmesi ilk koşuldur: erkek, tıpkı henüz cinsel birleşmede bulunmaya cesaret edemeyen ama "necking" ve "petting" yoluyla koitus öncesi cinsel temastan azami zevki elde etmeye çalışan 16 yaşındaki bir çocuk gibi davranmalıdır. Penisi dölyoluna sokmak yerine, klitorise ve dölyolu ağzına ya da eşinin kalçalarına ve göğüslerine sürtmelidir. Bu sürtünmeden sonra, penisin sadece başını dölyoluna sokmalıdır. Bunun bir kaç kez, erkeğe bir kontrol ve güven duygusu gelinceye kadar tekrarlanması zorunludur:
bu, kadını çoşkulandırırken erkekte tam tersine "serinkanlı ve kendini tutabilen bir aşık" olduğu duygusunu uyandıracaktır. Kadın penisin bütününü içine çekmek istediğinde de erkek buna izin vermemeli, penisini dölyolundan çekmelidir. Böyle uzun bir uyarılma süresinden sonra, erkek penisini bütünüyle dölyoluna sokabilecektir ama, bu aşamada da sert bir giriş yapmaması ve dölyolu içinde ileri-geri gidip gelmemesi gerekir: penis, uzunca bir süre, dölyolu içinde hareketsiz kalmalı ve eşler el, ağız, ayak yoluyla sevişmelidir. Bundan sonra penis yine yavaşça dışarı çekilmeli ve aynı hareketler tekrarlanmalıdır. Bu süreç, kadını daha da coşkulandırdıkça, erkeğin kendi sabır ve kontroluna olan güveni de aynı oranda artacaktır. Ancak Hollander'e göre, bu tür tekniklerden de önemlisi, kişilerin kendilerini orgazma zorlamaktan vazgeçmeleridir: "ön-oyunlara başladığınız andan itibaren, okşamalarınızı tüy gibi hafif tutun. Bu, hareketlerinizdeki erkeksi aceleciliğin ortadan kalkmasına yardım edecektir" Hollander, kadının da penis içindeyken kıvrılmaktan, ritmik hareketlerden mümkün olduğu kadar kaçınmasını önermektedir; özellikle, bir çok kadının hem de büyük bir güçlükle öğrendiği dölyolunu kasma ve sıkma hareketleri bir yana bırakılmalıdır.
Cinsel haz süresini uzatmasına rağmen Carezza tekniği de bir çok yönden eleştiriye uğramaktadır. Erkeğin menisini tutmasının ruhsal ve bedensel sağlığını olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmektedir. Carezza; sinirliliğe, prostat rahatsızlığına, idrar yolları hastalıklarına yol açabilecektir. Carezza yandaşları ise, tam tersini ileri sürmektedirler: zaman zaman uygulanan bir uzatma tekniği, erkeğe zindelik vermektedir. Üstelik, her erkek de carezza'yı sürekli olarak uygulayamayacağı için zorunlu olarak boşalma yaşayacak ve bu da birikmiş meninin vücuttan atılması için yeterli olacaktır. Bunun dışında daha fazla boşalma zaten fiziksel olarak gerekli değildir. Günümüzde cinsel eşitlik savunucuları da carezza 'nın yararlarına giderek inanmaktadır, bu teknik, erkeğin cinsel duygu ve deneylerinin kadınınkine daha çok yaklaşmasına, benzemesine olanak vermektedir, çünkü Carezza tekniğini geliştiren erkekler, cinselliği sadece üreme organlarında yaşamak yerine, tıpkı kadınlar gibi tüm vücutlarında duyacaklardır. Erkeğin cinsel tepkisinin "lokal" niteliğinin bu şekilde aşılması, onun her seferinde orgazm olmasını önleyeceği gibi, duyacağı hazzın da saldırgan öğelerden arınmasını sağlayacaktır.
Ancak, burada gözden kaçırılmaması gereken bir nokta daha vardır: birleşmeyi uzatmak için carezza uygulayan erkek bazan aşırı dikkatli, aşırı kontrollu davranır; sevişmenin vazgeçilmez boyutu olan kendiliğindenlik, bu aşırı bilinçli teknik yüzünden tamamıyla kaybolur. Bunu farkeden, eşinin zevk almak yerine kendisine zevk vermeye çalıştığını, kendisiyle birlikte cinsel coşkuya katılmak yerine bir "labora
tuvar deneyini" dışarıdan seyreder gibi davrandığını gören kadının da heyecan düzeyi düşer. İşte bu durumda, elinden gelen herşeyi yaptığına, en "çıldırtıcı teknikleri" uyguladığına inanmış olan erkek, eşinin tepkisiz kaldığını görünce onu "soğuklukla" suçlamaya başlar. Sonuçta, eşinde gidermeye çalıştığı heyecansızlık ve soğukluğa kendisi yol açmış olur. Öyleyse, cinsel doyumun ikinci kuralının uzatma tekniklerinde de geçerli olduğunu unutmamak gerekir: insan, sevişme sırasında kendisinin zevk almadığı birşeyi yapmaktan mümkün olduğu kadar kaçınmalıdır.
Wilhelm Reich'a göre, cinsel birleşme eylemi iki aşamaya ayrılır: birinci aşama, heyecanın ve uyarılmanın irade olarak kontrol edilebildiği aşamadır. İkincisiyse, cinsel coşkunun artık iradi olarak kontrol edilmediği, bütün vücudun iradesiz kasılmalarla orgazm noktasına ulaştığı aşamadır. Sevişmenin uzatılması birinci aşamada hem olanaklıdır hem de uyarımı ve hazzın artmasını sağlayacaktır. Buna karşılık, ikincisinde cinsel edimin yarıda kesilmesi ya da durdurulması insana son derece tatsız bir duygu vereceği gibi, vücutta ve özellikle kasıkta, cinsel organlar bölgesinde ağrılara da yol açacaktır.
Reich, iradi kontrol aşamasında, penisin dölyolu içinde hafif, yavaş ve kendiliğinden sürtünmesinin de hazzı azamileştirmek için en uygun yol olduğunu söylemektedir. Kuşkusuz, bu aşırı bilinçli ve kontrollü bir biçimde değil oldukça kendiliğinden ve herkesin daha önceki deneylerine göre değişen bir tarzda yapılmalıdır. Bu aşamada, sürtünmenin durdurulması da zevkli bir duygu uyandıracak ve birleşmenin uzamasını sağlayacaktır. Hareketsiz kalındığında uyarılma ve heyecan biraz azalacak ama bütünüyle kaybolmayacaktır. Penisin dışarı çekilmesi de acı vermeyecektir; ama bunun bir süre hareketsiz kalındıktan sonra yapılması doğru olur. Bundan sonra sürtünmeye yeniden başlandığında, heyecan ve uyanma, daha önce bırakılan noktanın da üzerine çıkacak ve üreme organlarından tüm vücuda yayılacaktır. Bunu, kişilerin tercihine göre uzun ya da kısa tutmak olanağı vardır. Ancak, sürtünme sürdürülürse, artık kontrolun mümkün olmadığı bir noktaya gelinecektir.
Gerçekte, kadınla erkeğin orgazm süreleri arasında sanıldığı kadar büyük bir fark yoktur. Mastürbasyon yapan kadınlar ortalama 4 dakikada orgazma ulaşırlar; bu süre erkeklerde de ortalama 2-4 dakikadır. Aralarındaki fark, uyarıldıktan ve heyecanlandıktan sonra orgazma ulaşma sürelerinde değil, uyarılma hızlarında yatmaktadır. Erkek, kadından daha çabuk heyecanlanır, her an uyarılmaya hazır gibidir. Kadının uyarılmasıysa biraz daha vakit alır. İşte erkek de bu noktada sabırlı, düşünceli ve
yaratıcı olmak zorundadır. Kuşkusuz burada erkeğin dayanacağı başlıca "esin kaynağı" kendi deneyleri ve özellikle eşiyle birlikte yaşadığı cinsel coşku anlarıdır. Hiç bir kadının ve hiç bir erkeğin cinsel tepkileri birbirinin aynı değildir. Bu nedenle, birleşmeyi uzatmak isteyen bir erkeğin, kendi cinsel tepkilerini tahlil etmiş olmanın yanısıra, eşini de iyi tanıması gerekir. Bununla birlikte, uyulmasında yarar olan bazı genel kurallar da vardır,. Bunlardan en basiti, "duruşlar"la ilgilidir: erkeğin üstte kadının altta bulunduğu duruş erkeğin çok hızla uyarılmasına ve boşalmasına neden olur. Kadının üstte olduğu duruşlar, ya da daha iyisi, yan yana duruşlar erkekte orgazmı biraz daha geciktirebilmektedir.
Yine Hint kültüründe geliştirilmiş yararlı bir teknik de pranayama'dır. Bu, soluk almanın kontrol edilmesi demektir. Zamanla geliştirilebilecek olan bu teknik, yürek atışlannın kontrol edilmesini de
beraberinde getirmektedir ki, bu bedensel mekanizmaların her ikisi de kişinin cinsel uyarılma ve heyecan düzeyi ile yakından bağıntılıdır. Erkek, yavaş ve hafif soluk almaya çalışmalıdır. Bu bütün vücudun rahatlamasını ve gevşemesini sağlayacak ve doğruca cinsel organlara ve orgazma yönelik bir sevişmenin "acilliğini" kısmen giderecektir.
Çiftin birleşmeyi uzatmasına, ortak mutlulukları için vazgeçilmez bir zorunluluk olarak değil, tadılması gereken bir zevk, bir çeşni olarak bakmak gerekir. Başlı başına bir amaç olarak alınan cinsel atletizm de giderek heyecansızlaşır, kısırlaşır. Böyle bir durum, erkeğin zevk almaktan çok, eşine zevk vermeyi amaçladığını gösterir ki, bu da çok tek yanlı bir doyum biçimidir. Bu tür erkekler için kadının her orgazmı, kendi başarı hanelerine kaydedilen bir puandır. Böyle bir durum,erkekte cinsel yeterlilikten çok cinsel kaygı ve güvensizliğin belirtisidir.
 
Erken boşalma her ne kadar bir cinsel problem veya yetersizlik gibi görülse de bir problem olmayıp bir cinsel uyumsuzluktur.

Cinsel ilişkide en önemli şey uyumdur. Bu yüzden de gerçek anlamda ortada bir erken boşalma sorunu olmayıp erkeğin kadının orgazmından önce veya ona ruhen yetecek kadar beraber olamadan boşalması bir cinsel uyumsuzluk ortaya çıkaracaktır.


# O halde erken boşalma diye adlandırılan sıkıntı bir cinsel yetersizlik değil, sadece çözülmesi gereken bir sorundur,ve çözümü de basittir.


Bir partneriniz sizinle kurduğu ilişkide siz boşalmadan orgazma ulaşabilir,diğeri ise daha geç orgazm oluyordur ve siz ondan önce boşalabilirsiniz. Bu durumda kime veya neye göre erken boşalıyorsunuz . Böyle olunca bu tamamen karşı tarafla uyum sorunu olup bir yetersizlik değildir, ama var olan uyumsuzluğu da ortadan kaldırmak gerekir.

Tabi ki bu konuda yapılan çalışmalar ve istatistikler vardır ve ortalamalar alınarak çıkarılan sonuçlar genel değerler olarak kabul edilebilinir.


Buna göre;




-penis vajina ya girmeden önce boşalma olursa
ileri derecede erken boşalma


-penis vajina da iken 1 dakika veya daha altı zamanda boşalma
orta derece erken boşalma


-penis vajinada iken 1 ila beş dakika arası boşalma
erken boşalma
olarak kabul edilir.


Bu koşullar altında normal ilişki süresini penis vajinada iken en az 5 dakika ve üstü olarak kabul ediyoruz, ideali 5 ila 15 dakika arasıdır ama bu dediğimiz gibi çiftlere bağlı, siz erken boşalabilirsiniz veya partneriniz geç boşalabilir bu bir uyum sorunudur.


Erken boşalmanın nedenleri ne olabilir;


Erken boşalma sorunlu vakaların yüzde birinden az kısmı bedensel bir takım sorunlara dayanmakta geri kalan ve neredeyse bütünü oluşturan büyük çoğunluğu bedensel değil psikolojiktir,kontrol etmeyi bilmemekten oluşur ve kısa sürede düzeltilir,nedir bu nedenler?


- yaptığımız çalışmalar sonucu en yaygın olarak rastlanılan konu gençlik çağlarında yapılan masturbasyonlardır, yakalanma korkusu ve aşırı heyecan ile yapılan bu masturbasyonlar da en önemli şey bir an önce boşalıp o hazzı yakalamak ve yakalanmamaktı.


- ve erken boşalmanın önemli olduğunun kabul edildiği bazı gençlik yılları da vardır,bu yıllarda tıpkı uzağa işemek, organ büyüklüğü yarışması yada ilk orgazma ulaşan kişiyi bulmak için masturbasyon yarışmaları yapılırdı, ve bu yarışmayı kazanan kişi kahraman, imrenilen kişi olurdu.


- gençlik yıllarında, sık sık, birden fazla orgazm olup sertleşme sağlanıldığından boşalmanın geciktirilmesi akla bile gelmemiştir,ve amaç sadece en erken şekilde boşalıp rahatlamaktır.


- cinsel açıdan ailevi baskı altında yetişmiş veya diğer faktörler neticesi evlilik öncesi ilişki yaşayamamış veya masturbasyon yapamamış kişilerdeki aşırı duygu birikimine bağlı erken boşalma görülebilir.


- partnere aşırı ilgi ,bağlılık ve sevgi heyecanı arttırıp erken boşalmaya neden olabilir.


- uzun süren cinsel perhizler sonrası kurulan ilişkilerde de erken boşalma görülebilir.


- para karşılığı kurulan ilişkilerde tıpkı masturbasyon gibi yalnız olarak tek taraflı hazza yönelik duygular içerdiğinden orgazm zamanlaması gibi bir sorun ortada yoktur, gene amaç boşalıp rahatlamaktır.


Uyumsuzluk ;olaya seksüel paylaşım gerektiren,önem verilen başka bir kişi katılınca ortaya çıkmakta ve o zaman anlaşılmaktadır.


Erken boşalma cinsel sıkıntılar içinde en kolay çözüme ulaştırılan ve başarı olduğumuz konu olup gerekli olan kişinin önerileri düzenli uygulaması ve terapi aldığı hekimi ile uyumlu çalışmasıdır.


Çözümde verdiğimiz cinsel eğitim ve öneriler bir çok kişinin aslında bilebildiği veya bilinçsizce yaptığı şeyler olup burada önemli olan belirli bir düzen ve sürede uygulanmasıdır.


Bir saatin çarklardan oluştuğunu hepimiz biliriz ama sökülen bir saatin çarklarını uygun olarak yerleştirmeyi ancak bilen birisi yapabilir,bunu içinde profesyonel destek almaktan çekinmeyiniz.


Boşalmayı kontrol etmek tıpkı bisiklete binmek gibidir , öğrenene kadar sıkıntı çekebilirsiniz ama bir kez öğrendiniz mi bir daha unutmazsınız, çok uzun ara verip tekrar bindiğiniz zaman başlangıçta belki kısa bir süre yalpalar ama tekrar eski halinize dönersiniz.


Boşalma bir ateşleme mekanizması olup başladığı zaman hiç kimse hiçbir yolla onu bastıramaz, geciktiremez, denetim altında tutamaz.


Yapmamız gereken şey ateşlenme noktasına gelmeden sistemi yavaşlatmak, durdurmak veya kontrol altına almaktır.


Cinsellikte en önemli şeyin uyum olduğunu söylemiştik, orgazm zamanlaması da (gerek erkeğin erken orgazmı, gerekse kadının geç orgazmı) temelde çiftlerin karşılıklı olarak düzeltmeleriyle ilgili bir konudur.


Nasıl ki erkeğin yaklaşımı ve sevecenliği ve de tavrı ile kadın orgazmı öne alınabilinirse, kadının yardımıyla,eşlerin her ikisi de isterse,pratik olarak her erkeğin orgazmının geciktirilebilineceği bilinmelidir.


Kadın ve erkeğin ilişki sürelerini uzatmak için bir çok yol ve yöntem mevcuttur.


Erkeğin erken boşalmasını engellemek için çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Genelde kişiler önce bunları kendileri denemekte başarılı olamayınca hayal kırıklığına uğramakta ,panik olmaktadırlar,bu sorunun çözümü bir uzmandan destek almaktır. Hatta bu hayal kırıklıkları giderek bir sertleşme sorunu halinide almaktadır.Erken boşalan kişi, partnerine yeterli olamamanın sıkıntısı ile seksten uzaklaşmakta ve sertleşmede sorun yaşayabilmektedir. Evlilikler yıkılmakta ,ciddi psikiyatrik sıkıntılar yaşanmaktadır. Çözümü çok çok basit olan böyle bir olay için tedaviye gitmemek , ertelemek veya utanıp sıkılmak, cinsel hayata küsüp hayatımızı ,yaşam kalitemizi düşürmenin hiç bir anlamı yoktur.


Sistemli bir uygulama, eşler arası ve doktorunuz veya seks terapistiniz ile uyumlu çalışma gereklidir ve eğer düzenli uygulanırsa çok kısa sürede bu sorun ortadan kalmaktadır.


Biz bu konuda profesyonel destek almanızı ,bir seks terapi merkezine kendiniz veya eşinizle beraber baş vurarak bu sorunu daha kısa sürede çözmenizi öneririz.


İlaçlarla veya geciktirici spreylerle bu sorunlar çözülmez sadece büyür.İlaçlar yan etkileri olarak da cinsel isteksizlik yapacaklar ve ruhsal durumunuz daha da bozulacaktır.


Bu konu bir gerçektir ve bundan utanılmaz.Ve her gün bu konu ile ilgili bir çok kişi doktorlara başvurmaktadır. Hepside sorunun çözümünü sağlayıp huzur güven ve mutlulukla sağlıklı bir cinsel yaşantıya kavuşmaktadırlar.


bu sorun kesinlikle çözülmektedir.
Hayat çok güzel ve önümüzde, ve sizin bulunduğunuz yer olmak istediğiniz yer, eğer bundan mutlu değilseniz çaba gösterin ve değiştirin.
Bedel (maddi-manevi) ödenmeden hiç bir şeye sahip olunmaz.Bu yüzden böyle bir sorununuz varsa en yakın doktora başvurunuz.
Sizde kendinize saygı duyun, hayatınızı dolu dolu yaşayın.
Cinsellik hayatın temelidir ve de gereklidir, öyleyse doya doya ve gururla yaşayın, çözümü çok basit olan bir erken boşalma için kendinizi üzmeyin.
Karar verin , çözüme ve mutluluğa ulaşın.
Hayat kalitenizi yükseltin!!
Not: Bazı hastalarımız daha evvel erken boşalma sorunları olmadığını ama yaşları ilerledikten sonra bu sorunun ortaya çıktığını söyleyip bunun nasıl olduğunu sormaktadırlar,onların erken boşalma sorunu her zaman vardı,farkında değildiler,gençken ilk ilişkide erken boşalıp hemen kısa sürede ikinci ilişkiye hazır hale geldiklerinden ve de doğal olarak ikinci ilişkide doygunluk fazla olduğundan boşalma daha geç oluyordu ve dolayısıyla bunu telafi edebiliyorlar ve de partnerleri tatmin oluyordu ve ortada sorun olmuyordu,yaş ilerledikçe cinsel güç azaldığından artık gün içinde daha az sayıda veya tek sefer ilişki kurabiliyorlar ve de dolayısıyla ilişkinin kalitesi ve süresi önemli hale geliyor.Böylece de erken boşalma sorunu ortaya çıkıyor.Bilgileriniz
 
Erkek Cinsel Hastalıkları

Cinsel Güçsüzlük
Ülkemizde ve dünyada erkeklerin daha çok ileri yaşlarda olsa da artık genç yaşlarda da sık karşılaştığı bir hastalıktır. Cinsel güçsüzlük çok çeşitli şekillerde tanımlanabilir ama kısaca erkeğin cinsel gücünden memnun olmaması olarak da tarif edilebilir. Bazen bu durum gerçek bir cinsel güçsüzlük değilse de kişi hekime başvurmaktadır. Özellikle şehir yaşantısının getirdiği stres ile bu hastalığın hem sıklığı artmış hem de daha genç yaşlarda görülmeye başlamıştır.

Cinsel güçsüzlükte neden ya ruhsal ya da bedenseldir. Burada ilke olarak hasta öncelikle bir üroloji uzmanı tarafından değerlendirilir ve bedensel bir neden olup olmadığı araştırılır. Eğer böyle bir neden saptanmazsa veya ruhsal bir neden düşünülürse bir psikiyatri uzmanına yollanır. Bazen her iki nedende mevcut olabilir ve bu nedenle her iki branştaki hekim tarafından tedavi gereklidir. Bazen ortaya çıkan bedensel hastalıklar nedeniyle hastanın bir iç hastalıkları veya beyin cerrahi uzmanı tarafından da tedavisi gerekebilir.

Bedensel hastalık olarak çeşitli hormon hastalıkları, şeker, böbrek, karaciğer, kalp-damar hastalıkları gibi nedenler bulunabilir. Kullanılan çeşitli ilaçlar nedeniyle olabilir. Sonuçta erkeklik organının damarlarında veya sinirlerinde hasar meydana gelir. Genelde bu hastalıklarda yakınmalar yavaş yavaş gelişir. Kavga, ani stres gibi durumlarda başlangıç anidir ve çoğu zaman bu neden hasta tarafından da fark edilir.


İlaç tedavisinden mutluluk çubuğu takılmasına kadar çok çeşitli tedavileri mevcuttur. Bu tedavi kararları üroloji uzmanı tarafından gerekirse diğer hekimlerle işbirliği ile ve hastanın da bilgisi dahilinde alınır.

Viagra
Son yılların en çok kullanılan ve tartışılan cinsel güçsüzlük tedavi ilacıdır. Bu ilaç cinsel ilişkiden bir saat önce alınır. Tek başına yeterli etki oluşturamaz. Yani uygun bir ortam ve cinsel ilişki öncesi ön sevişme gereklidir. Hemen her türlü cinsel yetmezlik tedavisinde kullanılmasına rağmen çeşitli cinsel hastalık tiplerinde etkisi de değişiktir. Mesela damar kaçaklarında ve cinsel organın sinir hasarında etkisi daha düşük gözükmektedir. İlacın 25, 50, 100 mg’lık dozları vardır ve hangi dozlarda alınacağına hekim karar vermelidir. Bu ilacın kimi hastalıklarda ve bazı ilaçlarla alınmasında sakıncalar vardır. Özellikle bazı kalp hastalıkları ve ilaçları ile kullanımı sakıncalıdır. Dil altı alınan kalp hapları bunlardan biridir. Bu nedenle mutlaka hekim önerisi ile alınmalıdır. Ancak bu ilacın kendi başına kalp hastalığı oluşturması gibi bir etkisi yoktur. Bu ilacın kullanım süresi de hekim tarafından belirlenmelidir.
Bu ilacın bir faydası da erkek hastanın cinsel hastalığının tanısının konulmasını kolaylaştırmasıdır. Artık hastalara bir kan tahlili ve sakıncası yoksa bir viagra verilmesi ile çoğu hastalıkta tanı konulabilmesi olanaklı duruma gelmektedir.

Diğer bir ilginç konuda ülkemiz gibi kapalı sayılabilecek ülkelerde kadınlarda cinsel bozukluk sıktır ve evliliklerde bu nedenle bir çok problem yaşanmaktadır. Viagra bu kadınların tedavisinde de kullanılmaya başlanmıştır. Bu şikayeti olan kadınların üroloji, kadın-doğum ve psikiyatri hekimlerince uygun teşhis ve tedavileri yapılmaktadır.

Peyronie
Bazı erkek hastalarda cinsel organın çeşitli yerlerinde (çoğunlukla sırt tarafında) plak şeklinde sertlikler ortaya çıkmaktadır. Bu hastalar mutlaka bir üroloji uzmanına başvurmalıdır. Bazen bu hastalarda cinsel güçsüzlük, kamışta eğrilikler, cinsel ilşkide ağrıda bulunabilir. Bu hastalığın bazı diğer cinsel organ hastalıklardan ayrımı gereklidir. Bu hastalığın kanserle ilgisi yoktur. Bazen kendiliğinden durur veya küçülür. Hastalığın ilaç veya ameliyatla tedavisi vardır. 1 yıldan daha kısa süreli olanlarda ilaçlar daha etkili olduğundan hekime erken başvurmak faydalıdır.

Erken Boşalma
Eş doyuma ulaşmadan önce boşalmadır. Çok sık karşılaşılan bir problemdir. Çoğunlukla ruhsal nedenlerle oluşsa da bazı hastalıklarda da gözükebilir. Bir üroloji uzmanına başvurmak faydalıdır. Ruhsal tedavi, çeşitli ilaçlar, hatta ameliyatlar ile tedavisi mümkündür.

Mastürbasyon
Mastürbasyon cinsel kimliğin kazanılmasından sonra ve genelde evlilik öncesi dönemde başvurulan sağlıklı bir cinsel boşalma yoludur. Kişilerin bağımlılığı oluşmadığı sürece sorun yoktur. Mesela evlilikten sonra cinsel ilişki yerine tercih edilmesi doğal değildir. Kısırlık ve cinsel güç üzerine olumsuz bir etkisi yoktur. Ülkemizde bazı insanlar kendilerini ayıp-günah-yanlış-tehlikeli bir şey yaptıklarını düşünerek doğal sayılabilecek bir olayı problem haline getirmektedirler.

Cinsel İlişki ile Geçen Hastalıklar
Erkek cinsel organlarına cinsel ilişki yolu ile çeşitli mikroplar girebilir. Bu mikroplar vücutta üredikten sonra hastalık ortaya çıkarırlar. Hastalık bazen birkaç gün içerisinde akıntı, idrar yolunda yanma gibi şikayetler ile ortaya çıkarken, bazıları sinsice ilerler ve geç belirtilerle ortaya çıkarlar. Çok çeşitli olan bu hastalıkların birçoğunun tedavisi mümkündür. Bunun için bu tip bir şüpheli ilişki yaşanmışsa bir Üroloji uzmanına gitmek gereklidir. Bazı hastaların kulaktan dolma bilgilerle ve kendiliğinden uygun olmayan ilaç almaları sonucunda kolayca tedavi edilebilecek bu mikroplar, ilaçlara direnç kazanmakta ve tedavi zorlaştırmaktadır. Unutulmaması gereken bir nokta da bu tip bir ilişkiden sonra eşiyle birlikte olan erkekler mikrobu eşine de bulaştırmakta ve kendileri tedavi olsa da eşleri tedavi olmadığı için eşinden tekrar mikrop kapmaktadır. Bu nedenle, böyle durumlarda eşlerinde Kadın Doğum uzmanı tarafından tedavi edilmesi gereklidir. Ancak en önemli tedbir bu tip şüpheli ilişkilerde prezervatif ile korunmaktır. Artık çeşitli uluslardan insanların kolayca bir arada olabildiği ülkemizde çok çeşitli ve tedaviye dirençli mikroplar mevcuttur ve bu nedenle de korunma çok önem taşımaktadır. Eğer bu tip hastalıklar iyi tedavi edilmezlerse ve tekrarlarsa erkeklerde idrar yolu darlığı, kısırlık gibi ciddi hastalıklara; kadında da çok ciddi kadın hastalıklarına neden olabilirler.

AIDS
AİDS bu hastalıklar içerisinde özel bir öneme sahiptir. Bu önemin nedeni hem son yıllarda çok yaygınlaşması, hem sinsice ilerlemesi hem de maalesef henüz tam tedavisinin yapılamamasıdır. Hastalık en çok cinsel ilişki, kan ve kan ürünleri yoluyla ve hastalıklı anneden bebeğe geçişle olur. Henüz yakın arkadaşlık, tuvalet, banyo, yiyecek-içecek, sinek-böcek yoluyla geçtiği ispatlanmamıştır. Tükürükle geçme şansı çok azdır. Asıl hastalık belirtileri yaklaşık 10 yıldan sonra görülür. Şikayetler çok çeşitli olabilir. Bunlar halsizlik, kilo kaybı, ateş, uzun süren ishal, vücuttaki bezelerde şişme şeklindedir. Kan tahlili ile hastalığın gösterilmesi için mikrobun vücuda girmesinden sonra 2-3 ay geçmesi gereklidir.
 
EREKTİL BOZUKLUK

Cinsel istek azalması cinsel birleşme sıklığının azalması, cinsel eşin yeterince çekici algılanmaması ya da açıkça istek azlığı olarak ifade edilebilir. Sorgulandığında kişide cinsellikle ilgili düşüncelerin ya da fantezilerin hiç olmadığı ya da çok az olduğu, cinsel uyaranların farkına varmadığı ve cinsel bir deneyimi başlatmaya çok az ilgisinin olduğu bulunur. Düşük testosteron düzeyleri ya da merkezi dopamin blokajı gibi durumların isteği azalttığı bilinmektedir. İsteğin olmaması anksiyete, depresyon ya da kronik stres ile ilgili olabilir. Uzun süre cinsel aktivitede bulunulmaması cinsel dürtüleri bastırır. İstekle ilgili sorunlar bir ilişkideki bozulmayı gösterebilir ya da düşmanlığın bir ifadesi olabilir. İsteğin olması bazı faktörlere bağlıdır; biyolojik dürtü, yeterli özsaygı, cinsellikle ilgili önceki deneyimlerin iyi olması, uygun bir cinsel eşin bulunması ve cinsel eşle cinsellik dışı alanlarda da iyi bir ilişkinin olması. Bu faktörlerin herhangi birindeki sorun cinsel isteği azaltabilir.

Cinsel tiksinti bozukluğu bazı erkeklerde vajina korkusu şeklinde olabilir, cinsel birleşmeden ya da kadın cinsel organlarından tamamen kaçınabilirler. Tiksinti bozukluğu bazen travmatik cinsel yaşantılarla ilgili olabilir. Bazen de ilişkideki sorunlara (evlilik dışı ilişki nedeniyle eşten tiksinilmesi gibi) bağlı olabilir.

Erektil Bozukluk
Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde yeterli ereksiyon sağlayamama ya da cinsel etkinlik bitene dek bunu sürdürememe olarak tanımlanır. Yaşam boyu erektil bozuklukta erkekte hiç ereksiyon oluşmamıştır. Durumsal erektil bozukluk çok yaygın ve evrenseldir. Yaşamının her hangi bir noktasında bir erkek yeterli uyarılsa bile ereksiyon oluşmayabilir. Bazı erkekler ön sevişme sırasında ereksiyonu sürdüremezler, bazıları yalnızca birleşmeye kalkıştıklarında ereksiyon kaybolur. Bazılarında da bazı cinsel eşlerle bozukluk yaşanmazken bazılarıyla yaşanır. Bir araştırmada erkeklerin %10’u son bir yıl içinde bir ereksiyon sorunu yaşadığını belirtirken, performansları konusunda kaygı hissettiklerini belirtenler %20 idi. Masters ve Johnson 40 yaşın üzerindeki erkeklerde impotans korkusunun yaygın olduğunu bildirmişlerdir. Oysa yaşlanmayla ereksiyon güçlüğünün ortaya çıkması kural değildir. Sağlığı iyi olan, cinsel eşi ile uyumu iyi olan ve yaşlanmayla doğal olarak bazı değişikliklerin olacağı (örneğin; cinsel ilişki sıklığı azalabilir, ereksiyon eskisi kadar kolay olmayabilir, ereksiyonu sağlamak için ön sevişmenin daha uzun olması ve penisin doğrudan uyarısına gerek olabilir ) konusunda bilgilenmiş bir kişi gereken uyumu göstererek herhangi bir yaştaki kadar ereksiyonu sürdürebilir.

Diğer bozukluklarla karşılaştırıldığında erektil bozuklukta organik bir neden çok daha sıktır. Madde kullanımı (özellikle alkol), şeker hastalığı, Parkinson hastalığı, multipl skleroz ve omurilik hasarı erektil bozukluğa neden olabilir. Ayrıca ilaçların cinsel işlevler üzerine olan olumsuz etkisi de gözden kaçırılmamalıdır. İstatistikler erektil bozukluğu olan erkeklerin % 50 ile 80’inde tıbbi bir neden olduğunu göstermektedir.

Yanlış beklenti ve inançlar da önemli bir etkendir. “Bir erkeğin cinsel ilişkiyi her zaman isteyeceği ve buna her zaman hazır olduğu” inancını taşıyan bir erkek yorgun, stresli olduğunda ya da akşamdan kalma olduğu bir gecenin sonunda ereksiyon sorunu yaşadığında bunu sorun haline getirebilir.


Erkekte Orgazm Bozukluğu
Kişinin yaşı göz önünde bulundurulduğunda odağı, yoğunluğu ve süresi yeterli olarak değerlendirilen, olağan bir cinsel etkinliğin uyarılma evresinde, sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde orgazmın gecikmesi ya da olmaması olarak tanımlanmaktadır. Bozukluğun yaşam boyu olması tartışmalı olmakla birlikte “vagina içine boşalmanın hiç olmaması” olarak da tanımlanır. Eğer bir erkek masturbasyon sırasında boşalır ancak vaginaya odaklandığında boşalamazsa bu durum durumsal yaşam boyu tip olarak ele alınmalıdır. Bu bozukluğun yaşam boyu olması oldukça nadirdir. Ancak kazanılmış tip oldukça yaygındır. Bunun bir nedeni erkeklerin “bütün gece sürdürme” mitiyle tüm kadınlara yetebilecekleri düşüncesidir. Yine “iki tarafın birlikte orgazm olması gerektiği ” yanlış inancı da kişilerin bir orgazm sorunu yaşadıklarını düşünmelerine yol açmaktadır. Bu bozukluğun nedeni nadiren fizikseldir. Bazen retrograd ejakulasyon (geriye boşalma) ile karıştırılabilir. Geriye boşalma erkeğin üretradan dışarı boşalmak yerine mesanesine boşalmasıdır. Bu durumda genellikle hemen her zaman organik bir neden vardır. Orgazm bozukluğunda ise daha çok travmatik cinsel yaşantılar, katı dinsel inançlar, düşmanlık duyguları, aşırı kontrol ve güven eksikliğidir. Prostata yönelik ameliyatlar, Parkinson hastalığı ve bazı ilaçlar (antihipertansifler, antidepresanlar, fenotiyazinler gibi) bu soruna yol açabilir. Aşırı alkol alımı ya da kan şekerinin yüksekliği (hiperglisemi) geçici olarak geç boşalmaya yol açabilir. Süre giden bir ilişkide daha önceden olmadığı halde boşalmanın olmaması kişiler arası sorunlara işaret edebilir. Erkeğin planlanan bir gebelik konusunda tereddütlü olduğu durumlarda, cinsel eşine duyduğu çekimi yitirdiğinde ortaya çıkabilir. Bazı yanlış inançlar da (erkek cinsel ilişkinin sorumluluğunu üstlenmek ve yönetmek zorundadır ya da başka şeylerde olduğu gibi, cinsellikte de başarıya ulaşmak çok önemlidir gibi) etkili olabilmektedir.


Prematür Ejakulasyon (Erken Boşalma)
Aslında hangi durumun erken boşalma olarak adlandırılacağı muğlak olmakla birlikte Masters ve arkadaşlarının (1970) tanımlamasına göre “bir erkeğin cinsel eşinin cinsel ilişkilerinin en az %50’sinde orgazma ulaşamaması durumunda erken boşalmadan bahsedilebilir” denmektedir. Kaplan (1974) ise erken boşalmanın erkeğin boşalması üzerinde istemli kontrolünün olmamasıyla görüleceğini öne sürmektedir. Erken boşalma en yaygın olarak “sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, çok az bir cinsel uyarılma ile ve kişinin istemesinden önce, vajinaya girme öncesi, girer girmez ya da hemen sonra ejakülasyonun olması” biçiminde tanımlanmaktadır. Ancak yaş, cinsel eş ya da durumun yeni olması ve son zamanlardaki cinsel etkinliğin sıklığı gibi uyarılma evresinin süresini etkileyen etkenler göz önünde bulundurulmalıdır.

Fiziksel nedenler oldukça nadir olmakla birlikte bazı idrar yolları enfeksiyonları (üretra ve prostat enfeksiyonları, gonore) gibi nedenlerle erken boşalma görülebilir. Boşalmanın kontrol edilememesi kaygı ile birlikte görülebilir. Hem kaygı hem boşalma sempatik sinir sisteminin idaresi altındadır. Araştırmalar özellikle yaşam boyu erken boşalma öyküsü olan kişilerde biyolojik bir yatkınlığın olabileceğini vurgulamaktadır. Cinsellikle ilgili suçluluk, kişiler arası aşırı duyarlılık, mükemmelliyetçilik veya cinsel performansla ilgili gerçekçi olmayan beklentiler diğer psikolojik faktörler arasında sayılabilir. Bazı olumsuz kültürel şartlanmalar da bu duruma yol açabilir. İlk cinsel deneyimlerini genelevde edinen bir erkek bir an önce cinsel eylemi sonlandırmaya koşullanmış olabilir ya da aile evi, evin arkadaşlarla paylaşılması gibi yakalanmanın utanç verici olabileceği durumlarda bir an önce orgazma ulaşmaya çabalamaya alışmış olabilir. Bazen de “sertleşir sertleşmez boşalmak gerektiği” yanlış inancına sahip olabilir. Stresli bir ilişki de durumu körükleyebilir.


Diğer cinsel işlev bozuklukları ve cinsel bozukluklar
Cinsel ilişki bağımlılığı, cinsel birleşme sonrası keyifsizlik, tamamlanmamış evlilik (evlilikte cinsel birleşmenin hiç olmaması), cinsel birleşme sonrası başağrısı, masturbasyon ağrısı gibi bazı durumlar da nadiren ortaya çıkabilir.
 
Sertleşme Sorunu "Sessizlikle" Çözülmez

Erektil Disfonksiyon olarak da bilinen sertleşme sorunları, milyonlarca erkeği etkiliyor. 40 yaşın üzerindeki her 3 erkekten ikisi sertleşmeyi sağlama ya da sürdürmede bazı sorunlar yaşıyor ve bu erkeklerin çoğunda sorun en azından zaman zaman görülüyor. Psikolojik nedenlerin yanında sertleşme sorununun her zaman fiziksel bir nedeni bulunuyor. Çok sık görülen bu sorundan tıbbi müdahale ile kurtulmak mümkün. Ancak hastaların sessizliklerini bozup bir doktor desteği alması şart!

Pfizer’ın internet sitesinde yer alan bu yazı sertleşme sorununuz olup olmadığını saptamanıza ve doktorunuzla cinsel sağlığınız ile ilgili konuşmayı başlatabilmenize yardımcı olmak amacıyla hazırlandı. Üç adımdan oluşan yazının ilk adımda sertleşme sorunlarını ve tedavisini daha iyi anlamanız, ikinci adımda kendi cinsel sağlığınızı anlamanız, üçüncü adımda ise doktorunuzla cinsel sağlığınız üzerine konuşmanız ve sizin için uygun olan tedavi seçeneklerini tartışmanız amaçlanıyor.



1. Adım: Gerçekleri bilmek

SERTLEŞME SORUNLARI (EREKTİL DİSFONKSİYON) HAKKINDA

Sertleşme sorunu, yeterli düzeyde cinsel performans için gerekli sertleşmeyi sağlayamama ve/veya sürdürememe durumu olarak tanımlanır. Her zaman, hiç sertleşme sağlayamama anlamına gelmez. Türkiye’de sertleşme sorunu bulunan erkeklerin % 80’inden fazlasında tam bir işlev kaybı değil, hafif ya da orta derecede sertleşme sorunu bulunduğu saptanmıştır.

Erkeklerde cinsel sağlığın genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olduğu çoğunlukla gözardı edilir. Gerçekte, sertleşme sorunu bulunan hastaların yalnızca küçük bir bölümüne tanı konulur, bu da sertleşme sorunu yaşayanların çoğunun soruna sessizce katlanmakta olduğu anlamına gelir. Sertleşme sorunu birçok erkeğin konuşmaktan rahatsızlık duyabileceği bir konudur.

Gerçek: Türkiye’de 40 yaşı üzerindeki erkeklerin % 69’u çeşitli derecelerde sertleşme sorunu yaşıyor..

SERTLEŞME SORUNU HAKKINDAKİ YANLIŞ İNANIŞLAR

1. “Tümüyle kafanızda yarattığınız bir sorundur.”

Son 25 yılda sertleşme sorunlarının tıbbi bir durumdan kaynaklandığı açıklığa kavuştu. Sertleşme sorununun çoğunlukla psikolojik bir yönü olsa da (depresyon, endişe ve stresin rolü olabilir), hemen her zaman fiziksel bir nedeni bulunur.

2. “Sertleşme sorunu yanlızca yaşlı erkeklerde görülür.”

Bu durum 40 yaşın üzerindeki erkeklerde daha sık görülmekle birlikte, her yaştaki erkekte meydana gelebilir. Yapılan bir çalışma, 40 ile 70 yaşları arasındaki erkeklerin yaklaşık yarısının zaman zaman sertleşme sağlama ve/veya sürdürmede sorun yaşadığını ortaya koymuş. Sertleşme sorunlarının oranı yaşla birlikte artsa da, tek başına yaşlanma sertleşme sorununun bir nedeni olarak görülez. Sertleşme sorunlarının yaşlı erkeklerde daha sık görülmesinin nedeni, yüksek kan basıncı gibi yaşa bağlı hastalıklardır.

3. “Cinsel ilişki için çok yaşlısınız.”

Tüm yaşlardaki çiftler cinsel ilişkiyle ilgilidir. Cinsel yaşam sağlıklı bir ilişkinin önemli bir parçasıdır. Gerçekten de, yapılan birçok araştırmada aktif cinsel yaşamın yaşlanmanın çok doğal bir parçası olduğu gösterilmiştir.

4. “Kalp hastalığınız varsa cinsel ilişkiye girmek kalp krizine yol açabilir.”

Kalp hastalığı önemli bir tıbbi durumdur ancak cinsellikten zevk alamayacağınız anlamına gelmez. Kalp hastalığı nedeniyle tedavi gören pek çok erkekte, sertleşme sorunu da güvenli ve etkili bir şekilde tedavi edilebilir. Sertleşme sorunu ile ilgili herhangi bir tedaviye başlamadan önce, kalbinizin cinsel aktivite için fiziksel gereksinimleri karşılayabilecek güçte olup olmadığını doktorunuza sormalısınız.

SERTLEŞME NASIL OLUŞUR?

Uyarıldığınız zaman beyniniz bir dizi olayı başlatmak üzere sinyal gönderir. Penis içindeki kan damarları gevşeyip genişleyerek penise gelen kan akımını hızlandırır. Aynı anda penis içinde uzanan, korpora kavernoza adı verilen süngersi oluşumlar da şişer ve toplardamarlar üzerinde baskı oluşturarak penis dışına çıkan kan akımını kısıtlarlar. İçeri giren kanın dışarı çıkandan daha fazla olması sonucunda penis büyüyerek sertleşme meydana gelir.

Bu süreç çok basit olmakla birlikte sertleşmenin, beyin, kan damarları, sinir ve hormonların bir bütün olarak mükemmel bir denge içinde çalışmasının bir sonucu olduğunu unutmamak gerekir. Eğer bu sürecin bir parçası bile sağlıklı yürümüyorsa, erkeğin sertleşme sağlama veya sürdürme yeteneği etkilenebilir.

Gerçek: Sigara, şişmanlık, alkol alışkanlığı veya ilaç kullanımı, normal dolaşım ya da sinirsel işlevleri bozarak sertleşme sorunlarının oluşumuna katkıda bulunabilir.

SERTLEŞME SORUNU NASIL OLUŞUR ?

Eğer sertleşme sorununuz varsa, sertleşmeyi sağlayan süreç bozulmuş olabilir. Sertleşmenin sağlanması ve sürdürülmesi için gereken penise gelen kan akımı, yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol, şeker hastalığı veya damar sertleşmesi gibi tıbbi bir bozukluğun sonucunda azalabilir.

Beyin ve penis arasındaki bağlantı, omurilik yaralanması, multiple skleroz, inme ya da prostat veya kalın bağırsak ameliyatı gibi durumların yol açtığı sinir zedelenmeleri nedeniyle engellenebilir.

Sertleşmeyi sağlama ve sürdürme sürecini engelleyen diğer faktörler arasında, karaciğer ya da böbrek hastalıkları, depresyon, stres ve çeşitli ilaçlar bulunur.

SERTLEŞME SORUNUNA YOL AÇABİLECEK NEDENLER

● Yaşam biçimiyle ilgili faktörler:

● Sigara

● Alkol alışkanlığı

● Stres

● Şişmanlık

● Sık görülen tıbbi durumlar:

● Şeker hastalığı

● Kalp hastalığı

● Yüksek tansiyon

● Yüksek kolesterol

● Damar sertliği

● Depresyon

● Prostat kanseri ameliyatı

● Bağırsak kanseri ameliyatı

● Böbrek yetersizliği

● Omurilik yaralanması

● Multipl skleroz

● Bazı ilaçlar (uzun süre kullanıldığında):

● İdrar söktürücüler (diüretikler)

● Tansiyon ilaçları

● Kolesterolü düşüren ilaçlar

● Şeker hastalığı ilaçları

● Depresyon ilaçları

● Kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar

● Bazı ülser ilaçları


RİSKİNİZİ NASIL AZALTIRSINIZ?

Sertleşme sorunlarının oluşma riskini azaltmanın belki de en iyi yolu sağlıklı bir yaşam sürdürmektir. Sigara içmek, fazla yağlı gıdalar tüketmek ve aşırı alkol almak, sertleşme sorunlarının görülme olasılığını önemli ölçüde artıran durumların ortaya çıkmasında rol oynayabilir. Bunlardan kaçınmak riski azaltmak açısından önemlidir.

Doktorunuza yapacağınız düzenli kontrol ziyaretleri de, şeker hastalığı veya yüksek kan basıncı gibi sertleşme sorununa neden olan hastalıkların belirlenmesine yardımcı olabilir.

Gerçek: Sertleşme sorunu ile ilgili endişelenmek durumu müzminleştirebilir veya şiddetlendirebilir. Eşinizle sorunları açıkça konuşmanız bu endişeyi hafifletmeye yardımcı olabilir.


SERTLEŞME SORUNLARI YAŞLANMANIN KAÇINILMAZ BİR SONUCU DEĞİLDİR!

Yaşlanma ile birlikte erkeklerin cinsel uyarılmaya karşı verdikleri yanıtlarda doğal olarak bazı değişikliklerin meydana geldiğini bilmekte yarar var: Sertleşmeyi sağlamak ve orgazma ulaşmak daha uzun zaman alabilmekte, doğrudan uyarı gereksinimi daha fazla artmakta ve sertleşmeler arasında daha çok zamana ihtiyaç duyulabilmekte.

Ancak yaşlandıkça cinsellikten zevk alma yeteneğimizin azaldığı yanlış bir inanıştır. Yapılan çok sayıda çalışmada aktif cinsel yaşamın tüm yaş gruplarında normal olduğu kanıtlanmıştır.

Sertleşme güçlüklerinin oranı 40 yaşın üzerinde artmakla birlikte, sertleşme sorunları yaşlanmanın doğrudan bir sonucu olarak düşünülmemektedir. Daha çok, erkekler yaşlandıkça sertleşme sorunu görülme sıklığını ve şiddetini, yüksek kan basıncı ve şeker hastalığı gibi yaşa bağlı hastalıklar artırıyor gibi görünmektedir.


SORUNDAN KAÇMAK NEDEN ÇÖZÜM DEĞİLDİR ?

Pek çok erkek halen, davranışlarını değiştirerek veya bir çözüm bularak sertleşme sorunları ile tek başlarına başa çıkabileceklerine inanıyor. Daha da kötüsü bazı erkekler sorundan kaçarak, kendileri ve performansları üzerinde baskı oluşturacak şekilde kendilerini suçluyor. Bu baskılar kaçınılmaz olarak stres ve endişeleri artırıp, bunun sonucunda da performansı daha fazla düşürüyor.

Sertleşme sorununun genellikle dolaşım ve/veya sinir sistemine ait fiziksel bozuklukların yol açtığı tıbbi bir durum olduğunu unutmamak çok önemli. Sorunu kendi başına çözmeye çalışmak veya kendine baskı yapmak sertleşme sorununu ortadan kaldırmaz. Sertleşme sorunu tıbbi bir durum olduğundan, en iyi yanıt doktorunuz tarafından önerilen tıbbi tedavilerle elde edilir. Doktorunuzla sorunu konuşmanız bu nedenle büyük önem taşır.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…