• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Eşimle konuşamıyorum, artık çok doluyum…

Ben net sınırlarla görev paylaşımı yapmaktan yanayım. Yemeği siz yapıyorsanız bulaşık onda olmalı, çocuğu siz yıkıyorsanız uyutma onda olmalı gibi. Ama sevgi/ilgi dilenme noktasına geldiyse bence o evliliği zorlamanın bir anlamı yok. Hayat 1 kere yaşanıyor, sizi seven biriyle yaşamayı hak ediyorsunuz.
 
Belkide ikinizin sevgi dili fatkli o çalışıp eve gelip size şiddet göstermediği evine harcadığı ve sadık olduğu için bunun yeteceğini düşünüyor siz ise duygusal açıdan ilgi görmek ve taktir edilmek istiyorsunuz kabul ederse iyi bir terapist sizin sorununuzu çözer bence .Herşeye rağmen eşinizin sizi kaybetmek istemeyecegini düşünüyorum.Bunu teklif edin beraber bir kaç seans alın online değil yüzyüze görüşme ayarlayın sonuçta kurtarimaya değer diye düşünüyorsanız elbet .Tabi teklif ettiniz kabul etmedi o zaman sizin yapacak bir şeyiniz yok
 
Ben asıl sorunu anlamadım bu adam kusura bakma rahatlığında sizi seven adammi evi nok götürüyor diyen aynı adammi iş battığı için çalışmadığı için depresyonda kendine acimakla meşgul olabilirmi ?Aslında beraber duyguları açmak konusunda terapi mi alsanız ikiniz
Suçluluk psikolojisi olabilir ruh haline göre dedikleri yaptıkları değişiyor. Yani söylüyor söylüyor özür dilemiyor "hani ben böyleydim bana şöyle demiştin" diye sorsam hiç böyle bir şey olmamış gibi inkar halinde ve konuşmaktan kaçıyor bu kaçış ise bütün her şeyin dağlar gibi kalbime birikmesine sebep oluyor ve aşamıyorum. Haklısınız sevgi dilimiz tamamen farklı, yabancı dili konuşup anlaşmaya çalışıyoruz birbirimizle😐 terapiye gereksiz bakıyor maalesef her şeyi kendi biliyor beyimiz ☺️ ben gittim gidiyorum. Ama yetmiyor sanırsam. Kusura bakmayın çok gereksiz oldu bu konu yaa ama rahatladım 🫣
 
IMG_5351.webp


Daha bugün denk geldim bu karikatüre, gerçekten bu iş çok saçma bir şeye döndü artık kadınların para kazanmasıyla, her şey ama her şey kadında.. kirayı faturalaı da ödüyoruz artık, ohh ne güzel yeter ki beyler tontonları yayıp keyif yapsın 😢

Valla bence iyi bir aileniz varsa, sağlam bir rest çekin. Mutsuz olduğu yerde tükeniyor insan günden güne.
 
Pat pat söyleyeceksin . Yok öyle darılmasın kırılmasın. Duygular tek taraflı olmuyor. Empati yapmayı öğrensin. Şunu yap. Gel çocuğa bak bir kahve içecem. Çocukla ilgilen biraz odada dinlenicem. Çocuğu yatırıcam makinayı boşalt. Hayatı tek başıma yaşayacaksam yükünü de çekemem diye restini çekecen. Huzuru bozulsun bey efendinin.
 
Merhaba hanımlar,

İçimi dökmek için yazıyorum çünkü artık dayanacak gücüm kalmadı. Eşimle ilgili her şeyi burada tek tek dökeyim, belki bilen, yaşayan birileri çıkar da ne yapacağımı öğrenirim. Çok uzun, çok içten olacak — çünkü hepsi gerçek ve hepsi benim.

Öncelikle en büyük derdimiz görünmemek. Yaptığım şeyleri görmüyor, fark etmiyor, değer vermiyor. Çocuğumla ilgileniyorum, ev işi, işim derken koşturuyorum; kendisi sürekli telefonda. İş yapılacak kaçıyor. Ben çocuğun peşinden koşup işimi yapmaya çalışırken o arkasını dönüp uyuyor. Akşam olunca ise bütün gün her şeyi ben yapmamışım gibi benden adım bekliyor: “Gel” diyor, “sarıl” diyor. Bir kere peşimden gelmez, hiçbir çaba göstermez; iki buçuk yaşındaki çocuğun peşinden koşmam, nazlatmam yetmiyor; bir de ben onun peşinden koşuyorum. Bu adaletsizlik boğuyor.

Geçenlerde hasta oldu. Bulaşık makinesini dolduruyorum, o “yapamıyorum, kusura bakma” diyor. İçimden “iyiyken de yapmıyorsun” demek geçiyor ama hasta olan adama bunu söyleyemiyorum. Sonra şaka yollu “bir dahaki sefere yaparsın" diyorum, ama anlamıyor. Normalde “canım istemedi yapmadım, kusura bakma” dese belki kabul ederdim; ya da “sen yapınca daha güzel oluyor, eline sağlık” dese, o an için bile olsa görülmüş hissederdim. Ama o, yapılan işi de yapanı da görmezden geliyor.

Birlikte vakit geçirmek istediğim zamanlar var; çocuk odasında oynuyoruz, çağırıyorum “gel oturalım” diyorum, o “haberlere bakacaktım” diyor. "Çay içecektim" diyor. Sanki tek keyif kendisinde varmış gibi.. Doldum, konuşmak istiyorum; konu açıyorum ama devamı yok, gelip beraber olmayı da tercih etmiyor. Rüyamda seni gördüm dediğimde aynı duvarla karşılaşıyorum: “Bi şey demeyecek misin?” diyorum, “aklımda bir şey vardı” diye geçiştiriyor. O anlarda sanki duvarın arkasına konuşuyormuşum gibi hissediyorum.

Bana laf sokuyor; mesela “ev düzensiz, b.k götürüyor” diyor. Ben cevap vermek istediğimde hemen “konuyu uzatıyorsun, sana Bir şey denmiyor” gibi bir savunma geliyor. Yani bir an önce konuyu kapatmak istiyor; ben de neye hata yaptığımı anlamıyorum. Hatalı olan ben miyim yoksa söyleyemediğim hislerim mi bilemiyorum. Bu belirsizlik beni yıpratıyor.

Gülmesi, mutlu olması için bir şey yapsam bile “ne gerek vardı, gerek yoktu” diyerek işi küçümsüyor. Ben elimden geleni yapıp heveslenince karşılık alamayınca, “yapmayayım” diyip geri çekiliyorum; ama içimden geliyor yine. Yine hevesleniyorum, yine kırılıyorum. Artık o kadar sıkıldım ki hevesim kalmadı; ama aynı zamanda çocuk için, kendim için hala bir şeyler yapma isteğim var — bu ikisi arasında eziliyorum.

Bazen düşünüyorum: Evli olmak böyle mi olmalı? Eşim evde ama yok gibi, yanında biri var ama yalnız hissediyorum. Küçük jestler, teşekkür, “senin sayende oldu” gibi basit sözler bile yeterli olurdu; ama o bunu görmüyor, söylemiyor. Gece benden adım beklemesi, gündüz benim tüm yükü çekip o uyurken akşam “gel” demesi çok haksızca.
Bütün bunları kendisiyle konuşmayı deniyorum kaçıyor. Anlaşılmama hissi, kendisini savunmaya başlamasıyla kavgaya dönüşen halimiz bu kısır döngü beni patik atak hastası yaptı. Gerçekten beni dövmediği için, kahvelerde dolaşmadığı ve kumar alışkanlığı olmadığı için bütün bunlardan şikayet edemez miyim? Ben yalnızca konuşunca bir umut yeşeriyor içimde yaşama isteğini bu umuda bağlayıp devam ediyorum. Kavgaya dönüşmesiyle pişman oluyorum çünkü nefes alacak halim kalmıyor gerçekten.
Merak ettiğim şey gerçekten ben mi abartıyorum, olmahacsk şeyleri büyütüyor muyum bilmiyorum artık...
Yardımınıza, tecrübelerinize ihtiyacım var, lafınızı esirgemeyin lütfen. Nasıl ayakta kaldınız? Sınırı nasıl çizdiniz? Konuşurken ne dediniz ki anlattığınızla yetinmeyip gerçekten değişim gördünüz? Varsa alınan somut adımlar, duygularımı hafifletecek tavsiyeler — hepsi çok değerli. Onu ve fikirlerini önemsemeden hayatıma devam edebilir miyim?

Teşekkür ederim, okuyup vaki
t ayırdığınız için.
1 yıllık evliyim neredeyse aynı şeyleri yaşıyorum günlerdir ağlaya ağlaya çocuğumu emziriyorum içinden çıkamıyorum artık bugün yemek bile yiyemedim iş yapmak için ama bir eline sağlık lafını duymadım ne desen ne yapsan boş bunlar için sonra sen bana neden sarılmadın diye soruyor bir de sinir krizi geçiresim geliyor Allah bizlere sabır versin sizi bilmem ama ben yakında ayrılırım o derecedeyim
 
Merhaba hanımlar,

İçimi dökmek için yazıyorum çünkü artık dayanacak gücüm kalmadı. Eşimle ilgili her şeyi burada tek tek dökeyim, belki bilen, yaşayan birileri çıkar da ne yapacağımı öğrenirim. Çok uzun, çok içten olacak — çünkü hepsi gerçek ve hepsi benim.

Öncelikle en büyük derdimiz görünmemek. Yaptığım şeyleri görmüyor, fark etmiyor, değer vermiyor. Çocuğumla ilgileniyorum, ev işi, işim derken koşturuyorum; kendisi sürekli telefonda. İş yapılacak kaçıyor. Ben çocuğun peşinden koşup işimi yapmaya çalışırken o arkasını dönüp uyuyor. Akşam olunca ise bütün gün her şeyi ben yapmamışım gibi benden adım bekliyor: “Gel” diyor, “sarıl” diyor. Bir kere peşimden gelmez, hiçbir çaba göstermez; iki buçuk yaşındaki çocuğun peşinden koşmam, nazlatmam yetmiyor; bir de ben onun peşinden koşuyorum. Bu adaletsizlik boğuyor.

Geçenlerde hasta oldu. Bulaşık makinesini dolduruyorum, o “yapamıyorum, kusura bakma” diyor. İçimden “iyiyken de yapmıyorsun” demek geçiyor ama hasta olan adama bunu söyleyemiyorum. Sonra şaka yollu “bir dahaki sefere yaparsın" diyorum, ama anlamıyor. Normalde “canım istemedi yapmadım, kusura bakma” dese belki kabul ederdim; ya da “sen yapınca daha güzel oluyor, eline sağlık” dese, o an için bile olsa görülmüş hissederdim. Ama o, yapılan işi de yapanı da görmezden geliyor.

Birlikte vakit geçirmek istediğim zamanlar var; çocuk odasında oynuyoruz, çağırıyorum “gel oturalım” diyorum, o “haberlere bakacaktım” diyor. "Çay içecektim" diyor. Sanki tek keyif kendisinde varmış gibi.. Doldum, konuşmak istiyorum; konu açıyorum ama devamı yok, gelip beraber olmayı da tercih etmiyor. Rüyamda seni gördüm dediğimde aynı duvarla karşılaşıyorum: “Bi şey demeyecek misin?” diyorum, “aklımda bir şey vardı” diye geçiştiriyor. O anlarda sanki duvarın arkasına konuşuyormuşum gibi hissediyorum.

Bana laf sokuyor; mesela “ev düzensiz, b.k götürüyor” diyor. Ben cevap vermek istediğimde hemen “konuyu uzatıyorsun, sana Bir şey denmiyor” gibi bir savunma geliyor. Yani bir an önce konuyu kapatmak istiyor; ben de neye hata yaptığımı anlamıyorum. Hatalı olan ben miyim yoksa söyleyemediğim hislerim mi bilemiyorum. Bu belirsizlik beni yıpratıyor.

Gülmesi, mutlu olması için bir şey yapsam bile “ne gerek vardı, gerek yoktu” diyerek işi küçümsüyor. Ben elimden geleni yapıp heveslenince karşılık alamayınca, “yapmayayım” diyip geri çekiliyorum; ama içimden geliyor yine. Yine hevesleniyorum, yine kırılıyorum. Artık o kadar sıkıldım ki hevesim kalmadı; ama aynı zamanda çocuk için, kendim için hala bir şeyler yapma isteğim var — bu ikisi arasında eziliyorum.

Bazen düşünüyorum: Evli olmak böyle mi olmalı? Eşim evde ama yok gibi, yanında biri var ama yalnız hissediyorum. Küçük jestler, teşekkür, “senin sayende oldu” gibi basit sözler bile yeterli olurdu; ama o bunu görmüyor, söylemiyor. Gece benden adım beklemesi, gündüz benim tüm yükü çekip o uyurken akşam “gel” demesi çok haksızca.
Bütün bunları kendisiyle konuşmayı deniyorum kaçıyor. Anlaşılmama hissi, kendisini savunmaya başlamasıyla kavgaya dönüşen halimiz bu kısır döngü beni patik atak hastası yaptı. Gerçekten beni dövmediği için, kahvelerde dolaşmadığı ve kumar alışkanlığı olmadığı için bütün bunlardan şikayet edemez miyim? Ben yalnızca konuşunca bir umut yeşeriyor içimde yaşama isteğini bu umuda bağlayıp devam ediyorum. Kavgaya dönüşmesiyle pişman oluyorum çünkü nefes alacak halim kalmıyor gerçekten.
Merak ettiğim şey gerçekten ben mi abartıyorum, olmahacsk şeyleri büyütüyor muyum bilmiyorum artık...
Yardımınıza, tecrübelerinize ihtiyacım var, lafınızı esirgemeyin lütfen. Nasıl ayakta kaldınız? Sınırı nasıl çizdiniz? Konuşurken ne dediniz ki anlattığınızla yetinmeyip gerçekten değişim gördünüz? Varsa alınan somut adımlar, duygularımı hafifletecek tavsiyeler — hepsi çok değerli. Onu ve fikirlerini önemsemeden hayatıma devam edebilir miyim?

Teşekkür ederim, okuyup vaki
t ayırdığınız için.
Hayır, siz abartmiyorsunuz. Eşiniz büyük ihtimalle bunları kendisine söylediğiniz zaman; "ben isten eve gidip gelen bir insanım, sadakatsizlik yapmıyorum, başkalarının kocası karilarina değer mi veriyor, nerde oldukları belli değil" gibi seyler söyleyip sizi manipüle etmeye çalışacak. Ancak böyle devam ederse bu evlilik biter. Nereden mi biliyorum, kendimden.
Şu tabloda çözülmeyecek bir durum yok gibi ama sizin ciddi anlamda önce karşılıklı konuşup, bir aile terapisti ile yol almanız gerekiyor. Öbür türlü yine aynı durum devam ederse sonsuza kadar bunu çekmek zorunda değilsiniz. 1 üzülürsünüz 5 üzülürsünüz sonunda mutlu olursunuz.
 
Back
X