gerçekten konu dikkatimi çekti. 2 buçuk yıl boyunca sevgilisiyle aynı evde yaşamış biri olarak cevap veriyorum ..... ikisi de riskli. eğer evlenmek istiyorsan öncesinde birkaç ay aynı evde yaşamanı tavsiye ediyorum kesinlikle. bizim aynı evde yaşamadan önce mükemmel bir ilişkimiz vardı. herkes bizi parmakla gösterirdi deliler gibi aşıktık,ölüyorduk ya aşktan inanamazsın. hatta haftada bir kere tatil beldelerine gidip otellerde kalıyorduk sırf bir gece sarılıp birbirimizi koklayıp uyuyalım diye. ilişkimizdeki tek kavga ben ailemden izin alamadım o gece beraber uyuyamıyoruz diye oluyordu. en sonunda dedim ki '' sen beni gerçekten çok seviyor musun?'' - evet aşkım. ''peki her hafta otellere oraya buraya neden para veriyoruz?, gel bir evimiz olsun! hatta benim evim olsun, o iki gün sen gel benim evimde kal.'' erkek arkadaşım sevincinden bir hafta boyunca her gün bana çiçekler hediyeler...
her neyse..... biz evi tuttuk kardeşim. ev benim aynen konustuğumuz gibi. bu arada diyoruz ki bir iki seneye evleniriz askere gidip gelecek sonra tamamdır bu iş. ben demiyorum yanlış anlama. o diyor yani direkt. bana yüzükler alındı vay efendim beraber takalım sen benim hayatımın kadınısın falan filan. işimiz gücümüz de oturdu. aşktan da ölüyorum görsen her gece dua ediyorum allahım sen beni bu adamdan ayırma diye. evi de bir güzel yerleştirdim tam hayallerimdeki gibi. sevgilim de bende kalıyor. ilk bir ay boyunca her gün bende kaldı. ikinci ay da öyle. çok iyi anlaşıyoruz herşey mükemmel. ben yemekler hazırlıyorum her akşam. kıyafetler yıkanıyor sürekli. geceleri birbirimizin üzerini örtmeceler. koklamadan uyuyamıyorsun mesela. sarılıyorsun misss gibi aşkın yanında. her sabah uyanıyorsunuz kahvaltılar. arkadaşlarımız geliyor evde partiler, sevmek, sevişmek herşey mükemmel herşey... haliyle git diyemiyorsun adama. bir de bozulur, alınır ulan git derim bir de beni yanlış anlar diye korkuyorsun. sonra o iki ay oldu sana 5 ay ... sonra 1 yıl, 2 yıl ... 2 buçuk.....
ne yazık ki geçen zaman bizi o kadar yıprattı ki. o mükemmel ilişki sevgilimin beniher gece aşağıladığı, küfür ettiği, tartakladığı, kıyafetlerini yıkamadım diye kapıları çarptığı, kendi evimde beni siktirle kovduğu, yemek pişmedi diye ağzına geleni söylediği, ağladım diye masaları kırdığı kapıları çarpıp gittiği bir ilişki oldu.
bir akşam da geldi ben evde yokken, kirlilerdeki donuna kadar pılını pırtını toplayıp siktirip gitti hayatımdan, evimden.
ha ne olacaktı bu ev olmasaydı? biz asla birbirimizin bu huylarını görmeyecektik belki de. biz hep hasret uyuyacaktık birbirimize, gaza gelip evlenecektik. o zaman da biz evliyken olacaktı bunlar, belki çocuğumuz olacaktı ve boşacanaktık.
bütün bu olayların üzerinden sadece iki ay geçti. onu en son iyi işler aşkım deyip uğurladım kapıdan. bir daha da görmedim. belki bütün bunlar iyi ki de oldu. iyi ki biz o evde gördük birbirimizi.
ben tabiiki o evi terk ettikten bir hafta sonra boşalttım evi. inan ondan çok evimi özlüyorum bazen. geceleri buruk geçiyor falan. belki böyle olmasaydı evlenseydik daha iyi olurdu. belki de en doğru karar evlenmeden önce böyle bir ortamda birbirimizi tanımamız oldu.
yani şöyle bir gör istersen adam kirlilerini sepete atıyor mu, yemek yaptığında eline sağlık sevgilim diyor mu, sorumluluklarının farkına varıyor mu, en önemlisi de allah senden razı olsun. seni başımdan eksik etmesin. sen iyi ki benim sevgilimsin diyor mu? işte aynı evde yaşadığın zaman net olarak görüyorsun bunları .
uzun oldu biraz, kusuruma bakma. sen çıkarımını yaparsın işte..