Evli arkadaşlar, lütfen bana yardım edin..

Ben de 4 yıllık evli bir bayanım, ve aşırı kıskanç bir yapıya sahiptim fakat evlilik insanı gerçekten törpülüyor..evlenmeden önce psikopat gibi habire tel açıp nerede kımınle ne yaptığını sorardım..ve cok tartışırdık, evlendikten sonrada bırsure devam ettı bu huylarım..cep teli karıştırma, çaktırmadan mesajları okuma gibi..ama bırgun dedim ki ben ne yapıyorum..bu kuşkuyla yaşanır mı, üstelik ortada hiçbir sebep yokken..eğer bu ınsanla bir ömür geçireceksem, güvenmek zorundayım..eğer gerçekten durup dururken gözüme batan bırsey olursa tabı kı hesabını sorarım ama ortada bırsey yokkende sorun çıkarmamın cok manasız olduğunu ve karsı tarafı cok bezdirdiğini farkettım...umarım erkek arkadaşında benım gıbı dusunup bu huyundan vazgeçer..cunku gerçekten sevebılecegın bır ınsan bulmak cok zor...fakat benım aklımı karıştıran ailenın neden onay vermedıgı..? bence bu konu erkek arkadaşının kıskançlığından daha onemlı..genelde aileler senden benden daha dikkatli bakıyorlar karsı taraftakı sorunları daha iyi analiz ediyorlar..bence sen ailenin sesine de biraz kulak ver..
 

Merhaba Moonbeaam. Aileme yaşadıklarımı yansıtmıyorum ama bir bayramda bu tarz bir kıskançlığa şahit oldular. Yalnız gitmiştim, gece geç saatlere kadar kuzenlerle oturduk. Vay efendim ben uyumak için seni bekliyorum, sen bu saate kadar naaptın, kimleydin, ne konuştunuz falan filan. Ayrı şehirlerdeyken bile birlikte yatmak gibi, önceleri özel gelen ama şimdi aptalca bulduğum huylarımız vardı. Ailem de bu yüzden biraz tepkili. Deli olmak üzereyim ve ben bu meseleden hala kurtulamadım.
 
Arkadaşlar yine burdayım ve yine aynı hüsran, aynı üzüntü. Forumda gezerken bi bakim dedim yazılanlara ve yazdıklarıma. Ve öyle acı bir şey gördüm ki, anlattığım olaylardan sonra 2-3 kez benzer problemler yaşamışız. İnanmıycaksınız ama sadece razamanda bile iki gün iftarımı ağlaya ağlaya bir bardak su ile açtım. Hatta en sonuncuda bir caminin bahçesine attım kendimi, elimde su şişesi. Çim bile yoktu ağaçların altında, kuru otların üzerine oturdum, ağlaya ağlaya çevredeki evlerin balkonlarında iftar yapan insanları seyrettim. Seslerini dinledim. Ne evimde huzur veriyor, ne gittiğim yerde. Çocuk gibi şen yanına koşarken aptal saptal kıskançlıkları yüzünden hevesimin kursağımda kaldığı bir gündü yine. Onlara gidecektim o gün, mesai bitti tam o sırada annem aradı. Bi yarım saat kadar konuştuk. O sırada oturarak konuştum, niyetliydim güneşe çıkmak istemedim. Ardından aradı geç kaldın iyimisin diye, annemle konuştum dedim şimdi yoldayım geliyorum. O sırada birlikte iş yaptığım biri aradı, ofisteyseniz fatura bırakcam yarından sonra burda değilim diye. Aynı güzergahta olduğunu söyledi, bir noktada buluştuk. Bi 5 dk da işle ilgili kritik yaptık hepsi bu. O kişiyi de tanıyor üstelik. Tam bindim gidiyorum yine aradı, 20 dk oldu nerdesin özledim vs. diye. Geliyorum sevgilim diye sevimli bir şekilde geçiştirdim. O sırada sitenin bahçesine girdim ve karşımda. Hoşgeldin filan dedi ve hemen arkasından başladı. Niye geç kaldın merak ettim filan diye. Filanca kişiyle buluştum ayaküstü dedim. Başladı neden, ne gerek var filan diye saçmalamaya. Biz bunları konuştuk diye uyardım ama tavrı yine aynı. Niye sana veriyor faturayı, gitsin ofise bıraksın. Ofiste kimse yok diyorum, güvenlik de mi yok diyor. Öyleydi böyleydi derken ben patladım yeter artık diye. Ağzıma geleni saydım, evime gittim yine peşimde, rahat bırak diyorum bırakıp gitmiyor, uyuycam diyorum aradığımda aç diyor, arka arkaya arıyor yine huzur vermiyor. En sonunda kapattım telefonları bıraktım eve, gittim arka sokaktaki camiye. Sonuç malum. Ağlaya ağlaya oturdum. Ne vaz geçebiliyorum, ne de dayanabiliyorum. Allahım yılların emeği var, geçmişimiz aklıma gelince çıldırana dek ağlamak istiyorum. Her huyundan çok memnunum ama artık iş arkadaşlarımın yanında bile onu istemiyorum. Hep bir diken üstündeyim, hep bir tedirginim. Her seferinde yeminler ediyor bu kez son seni üzmüycem diye ama hep aynı şey. Belki dozu azalıyor ama yine yapıyor aynı şeyleri. Artık tahammülüm o kadar bitmiş ki etmediğim hakaret kalmadı, vurdum, suratına tükürdüm. Lütfen yardım edin, ben artık mantıklı düşünemiyorum. Çok üzgünüm
 
Son düzenleme:


Bu forumda bu tarz ticari kaygılar taşıyan yorumlara yer olmadığını düşünüyorum. Yaptığınız hiç hoş değil.
Editör arkadaşlara sesleniyorum...
 
kardeşimin eşi de böyleydi
rimel bile sürmesine izin vermezdi
işyerini uzaktan keser sonrada sen sunla guluştun bunu yaptın bilmem ne diye burnundan getitriridi ama evlenince düzeldi
 


Katılıyorum. Evlendikten sonra bekarken yapılan kıskançlık ve karışmalar zamanla azalıyormuş. Tabii illa değişçek diye birşeyde yok ve bilmediğin huylarıda çıkabilir öyle der evliler: aynı evde yaşamadan bilemezsin hikayesi. Ama şöyle düşünün: sizinle ciddi anlamda ilgilenen bir erkek var karşınızda, bu zamanda kolay değil doğru ve dürüst, sadık, içten bir erkeği bulmak. Senin sevmenden ziyade seni nasıl sevdiğine bak. Kıskançlık seven insanda olur. Allah hayırlısını versin hakkınızda..
 

Sempatik bir yaklaşım sizinkide
 
Son saçmalığı yüzündün dün bir tartışma yaşamıştık, akşama kadar konuşmadık. İftara eve gittim bi baktım geldi. Ben de dışarı çıkıyordum etkinlik vardı, başında olmam gerekiyordu. Çıkmam lazım dedim, davet etmemi bekledi. Sessizce gittim, arkamdan öylece baktı. Neyse gittim etkinlik alanına, şirketten herkes orda. Ben telaş içinde koşturuyorum, ses sistemi kurulmadı mı, sahne nerde vs. Birisi böh dese patlıycam yani o derece. Su içmeye fırsatım yok. Bu sırada benim dengesiz ısrarla aramaz mı, bakmadıkça daha bir inatla arıyor. Nerdesin ben de gelcem diyor. Gelmeni istemiyorum dedim, lütfen artık bana huzur ver diye yalvardım. Neyse bi yarım saat sonra baktım karşımda, kaşı gözü oynuyor, Allahım psikopat gibi. Teknik servise birşey tarif ediyorum yanındaki kim beni de tanıştır diye yanıma geliyor, çıldırdım. Yaşlı başlı babam yaşında adam. Neyse biraz uzaklaştırdım bunu, çıldırtma beni dedim. Yeter artık huzur istiyorum, koskoca adamın neyini kıskanıyorsun? Neyse aradan bi yarım saat daha geçti, tabi bu arada 10 dakikaya bir arıyor, nerdesin göremiyorum filan diye. Çıldırıp ortalığı dağıtcak noktaya geldim, çevremdekilerden utandım. Gözümden damla damla yaş düşüyor, ama ben hala göz göze geldiğim insanlara gülümsüyorum. Yahut birilerine birşeyler tarif ediyorum. O sırada etkinlik ekibinden tanımadığım birisi geldi, 'Afedersiniz! Sahne arkasında kullandığınız görseli bizimle paylaşabilirmisiniz mail adresi versek." diyor. Tabi ama görüntü küçük filan derken bi anda belimde bir el. Yüzlü yüzlü gelmiş belime sarılıyor, kendini gösterecek ya karşıdaki adama. Neye uğradığımı şaşırdım, elini ittim, bi adama baktım bi benim dengesize. Allahım deli olcam, güya kendini gösterdi o adam. Allahım ben bu manyaktan nasıl kurtulacağım. Neyse gece 12 filan, avm kapanıyor ben de eve geçiyorum. Arkada plakasını tanıdım, yarabbim ara sokaklara girdim deli gibi kaçıyorum. Niye kaçtığımı da bilimiyorum, tiksinmişim ya işte uzak olsun amacım. Neyse bi sokağa girdim yol kapalı, inndim "Ne var, yeter huzur ver artık" diye bağırıyorum. Gece 3 e kadar dolaştım öyle boş boş. Nedense içimden gelmedi eve gitmek, binalardaki ışık yanan pencereleri balkonları izledim, ağladım. Neyse sahur yaklaşıyor diye eve gittim, bi baktım kapıyı açtırmış, oturuyor evde. Ben nasıl bir çamura saplanmışım arkadaşlar, nasıl kurtulcam ben! İşimi gücümü bırakıp terk mi etmeliyim buraları. Allahım çok çaresizim şu mübarek günlerde. Yardım et yarabbim !
 
benim eşimde evlenmeden önce çok kıskançtı.mesai saati bitime kadar telefonu açık tutardı akşama kadar dinlerdi.evlendik hiç böyle sıkıntıları kalmadı.oda derdi evlendikten sonra böyle şeyler yapmayacağım diye ve öyle de oldu.ayrılmayı düşünme bence.
 
Senin iş hayatın, onun kıskançlığını kaldıracak bir hayat değil. İşin ile eşin olmaya aday kişi arasında seçim yapmalısın. Aksi takdirde çok yıpranırsın..
 
Senin iş hayatın, onun kıskançlığını kaldıracak bir hayat değil. İşin ile eşin olmaya aday kişi arasında seçim yapmalısın. Aksi takdirde çok yıpranırsın..

O kadar çok yanımda bulundurdum ki ben onu, göğsümü gere gere de taşıdım zamanında. Ama söylediğiniz doğru aslında, kaldırabilseydi çoktan kaldırırdı zaten dimi. Yok bu artık dengesizliğe çevirdi işi.
 

Benimki durumu psikopata bağladı artık, gerçekten düzeleceğine inanamıyorum hiç.
 
Burda sizlerle dertleştikten sonra da mücadele verdiysem de olmadı arkadaşlar. Temmuzun son haftası bitti.

Şimdi bakıyorum da 2 aydan fazla zaman geçmiş ayrılığımızın üstünden.

Peki bu süreç nasıl mı geçti? Ayrılarak ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. Sevgisi nasıl aşırı idiyse, hazımsızlığı, kabullenememesi de o kadar aşırı oldu. Dünyayı bana zindan etti, şehir değişikliği bile düşündüm. Bu süreçte iş arkadaşlarım ve şirketim destek olmasaydı ayakta duramazdım. Evimi bile değiştirip, izimi kaybettirmek zorunda kaldım. Ramazan ayının son haftası, doğru düzgün sahur yapmadım, iftar yapmadım aç bitap ağlayarak gezdim. Ev aradım, taşındım, hastanelik oldum. Hatta öyle ki, karakola şikayete bile gitmek zorunda kaldım. Şuan 3 yılı ve 3 yılda edindiği 20 bin liraya yakın parasını kaybetmiş bir durumdayım. Üzülmüyorum, daha da güçlendim. Kimseye sonsuz güvenmemeyi öğrendim, herşeyden önce kendimi düşünmeyi öğrendim, daha dik durmayı öğrendim. Ve geleceğim için eğitim konusunda birşeyler yapmaya karar verdim.


Özlüyor muyum, evet ölesiye özlüyorum aslına bakarsanız. Ama eski vijdanlı, mert, şefkatli, üzerime titreyen adamı çok özlüyorum. Kendini kontrol edemeyip saldırganca davranışlar sergileyen adamı özlemiyorum.


Yine de ayrılık çok zormuş, insana bir şehir dar geliyormuş.

Hepinizi öpüyorum arkadaşlar, Rabbim her konuda yardımcımız olsun inşallah.

Sevgiyle..
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…