• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Evlilik mi? Bekarlık mı?

Soru çok dar olmuş eşiyle anlaşan mutlu evliliği olan herkes evlilik der, evlilikte aradığını bulamayan da bekarlık.
Mutlu bir evliliğim var evlilik diyorum ama zaman zaman sorumsuz bekar günlerimi de hatırlayıp gülümsüyorum.
İkisinin de tadı başka ama illa birini seç diyosan evlilik :-)
 
Before Midnight filminde çok hoşuma giden bi' söz vardı . Ailenden ayrılıp çocuğun olana kadar geçen zaman 'gerçekten' sana aittir gibi bi' şeydi. Şuan ailemle yaşıyorum ve o zamanlar gelince doyasıya yaşamak isterim.
 
Bekarlık hayatınızın nasıl olduğuna bağlı olarak değişecek bir durum.
Tam da dertli olduğum konuyu açmışsınız, içimi dökeyim bari.

İlk olarak aile hayatı rahat, eli sıcak suya değmemiş, tam bir prenses olarak olarak yetişmişseniz evlilik zor.
Benim ailem ne gezdiğimi, ne gittiğim tatilime, ne giydiğime ne de harcadığıma karışırdı.
Evde de ben daha bilmem bardağımı alıp tezgaha götürdüğümü.
Aksine yemekler tepsiye odama, yatağıma gelir, ben film izleyip keyif yaparken yiyip kenara koyardım.
Kıyafetlerim deseniz öyle, hiçbir şekilde bir gün dolabımı düzenlediğimi bilmem.
Bir yere gideceğim zaman hiçbir şekilde izin durumum yoktu, gece 12 olduğunda merak edip ararlardı, o zaman geç geleceğim derdim ya da arkadaşıma gidiyorum diye haber verir, eve dönmezdim.
Tatil deseniz öyle, arkadaşlarımla ya da ablamla nereye istersem gittim sorgusuz sualsiz.
Maddi olarak ise ailem her şeyini önüme serdi, kendilerinin olmadığı kadar yaşam standartlarımı yükselttiler.
Biz göremedik gençliğimizde, senin yaşamak hakkın dediler.
Tek beklentileri, güzel bir kariyerimin olmasıydı.
İşte buna benzer rahat bir hayatınız varsa deli mi dürttü de evlendin derler ama.
Ki beni dürttü galiba...

Gelelim evlendikten sonra yaşanılacaklara.
Anlattığım gibi hiçbir şekilde ev işi yapmamış adeta tembellik daniskası olarak büyümüş biri olan ben, 1 yıl olacak ama hala bocalıyorum.
Ne temizliği becerebiliyorum, ne ütüyü ne de derli toplu olmayı.
Her gün 'ahh arkamı toplayan annecim, sana değil de elin oğluna yapıyorum şimdi' diye dertleniyorum.
Üzülüyorum bu kadar kahrımı çeken insanlara bir gıdım yardım etmediğime.
Evliliğin ilk aylarında kocamın 'donum kalmadı yaa' nidalarıyla başlayan kavgalarımız bitmek bilmezdi.
Her gün başka bir şeye söylenen, titizlik firavunu bir eşe sahibim ne yazık ki...
Kısaca bir evin tüm sorumluluğunu almak inanın çok zor ve insanı çileden çıkartan bir duruma dönüşüyor.
Diğer aile mevzusu ise sabrınızın ne kadar geniş olduğunu test ettiğiniz bir alan.
Her ne kadar iyi bir ailede gelin olsam da, ah yok mu o içinizdeki sizi dürtükleyen ses!
Aslında normal olan şeyler bile bazen size hakaret gibi gelebiliyor, ya da tavırlarını sizi hiçe sayan bir şekilde algılayabiliyorsunuz.
Evinize geldiklerinde adeta kendi evleri gibi davranmaları, herhangi bir şeyi sormadan kullanmaları bile çıldırtıyor, içinizden sürekli ' nasıl düştüm bu duruma' diyorsunuz.
Erzak yapmış gelmiş kayınpederime surat yaptığımı bilirim,'burası benim evim ve ihtiyacıma ben karar veririm' diye.
Halbuki hepsi abartı, kendi hüsnü kuruntularımız.
Siz hoşgörünüzü üst düzey tuttukça kolay kolay bir sorun çıkmıyor, 'hee' demeyi öğrenip kendi bildiğinizi okudukça hiç mi hiç asabınız bozulmuyor.
Maddi açıdan ise zor sayılabilir.
Sizin için gereklilik olan şeyler eşiniz için lüzumsuz ise veyahut tam tersi, büyük zorluklar yaşıyorsunuz.
Bu durumu aşmanın tek yolu anlayıştan geçiyor ve zamanla raya oturtabiliyorsunuz.

Gelelim olumlu yanlarına.
Sevdiğiniz insanla baş başa, kendi evinizde ve binbir heves döşediğiniz eşyalarla yaşamak paha biçilemez.
Eğlenceli hatta çocuk ruhlu bir çift olmamız, bu durumun zevkini tavana çıkarıyor.
Kimse yokken bile yemeği salona hazırlayıp, 'gel buranın da keyfini çıkaralım' diyorum, sırayla bütün koltuklarda tepiniyor, eskitiyoruz.
Ya da evi resmen dağıtan kocama hiçbir şekilde kızmıyorum, onun yere indirdiği minderlerle yastık savaşı başlatıyorum.
Yemek yaparken mutfağı savaş alanına çeviren ben, kocamı da buna dahil etmek için elimden geleni yapıyorum, yarışa çeviriyorum durumu.
En bakımsız, çirkin ve saçma hallerinizle birbirinizi görmenin ve hala sevmeye devam etmenin gücü evlilikte midir, o da bilinmez.
O adamın evde sizin için bulunduğunu, o eşyaların sadece ikiniz için var olduğunu, başınızı soktuğunuz yuvanın siz mutlu olun, bir olun diye kurulduğunu düşündükçe tadından yenmiyor.
Sorgusuz sualsiz, sadece ikinize ait bir dünya kurmak bazen zor, çoğu zaman yorucu ama bir o kadar da güzel.
Tavsiye eder miyim evliliği bilmiyorum fakat evlilikte yaşanılan mutluluğu kesinlikle tavsiye ediyorum.

Dipnot: Roman yazmışım mübarek, kusura bakmayın. Dedim ya tam da bu konudan dertliyim bu aralar.
Sen bide çocuk oldu mu gör. Duzen muzen hak getire
 
Kadersiz miyim neyim bilmiyorum?
Yok yok kara bahtlıyım kesin bahtımda ufacık bir beyaz yok mu diye bekarlığımda da hep derdim zaten..
Diye diye ettim belki kendime.

Ne çok mutlu bir bekarlığım oldu ne de çok mutlu bir evliliğim.

10 mevcutlu bir evde, her kafadan bir ses, kavga gürültü, yalnız kaldığın tek yerin wc olduğu onda da
bir kaç dk sonra kapı tık tıklamaları ile sonlandığı bir evde bekarlık yaşarsan evlilik ne güzeldir diye
düşünürsün elbette. Hele de ev halkı genel olarak bencil ve kavgacı tiplerse..
Melek gibi bir anne ayakta tutsa da o yuvayı yetmiyor sanırım ki evliliği seçtim..

Seçtim de rahat mı ettim?

Tabi ki hayır..

Önce kp, görümce gibi çirkin kavramlarla tanışıp pişman oldum.
Etrafta el üstünde tutulan gelinler görünce pişman oldum.
Mis gibi hani çöpsüz üzüm kıvamında evliliklere baka baka pişman oldum..
Sonra eşimin yaşattığı hayal kırıklıkları ile pişman oldum..

Mutluyum sağlığım yerinde çok şükür, annem, ailem hayatta Allah yokluklarını göstermesin,
mutsuzum sahip olmak isteyip de olamadığım her şey için..

Ben hiç tam anlamıyla mutlu olamadım ne yazık..
 
Biris en geç 23 yaşına kadar bekarlık demiş.

Ben öyle düşünmüyorum. 24 yaşındayım evde mi kaldım yani :KK70:
Evlilikten korkuyorum. Özellikle de eşinin ailesinden korkuyorum. Uğraşmak istemiyorum bu tür şeylerle. Ben yalnızlığı seven bir insanım. Kaldı ki hayata dair bir sürü planım var. Eğer evlenirsem hiç biri olmayacak belkide. Olsa da ben şuan hayalini kurduğum şekilde tat alamayacağım. Erkeklerin ev işlerine ne kadar yardımcı olduğunu hepimiz biliyoruz. Tüm gün çalışıp akşama eve geldiğimde yemeği, bulaşığı, kocasını hoş etmesi bla bla çok iş. Ben özgürlüğü seviyorum. Bir eşin sorumluluğunu almak istemiyorum. Kocanın koca koca dertleri olur der annem çok haklı. Azıcık aşım kaygısız başım. Ben evlenmesem de olur yani no problem. Kendim kazanır gezebildiğim kadarda gezerim. Akşam işten geldiğimde ayaklarımı uzatıp yatma özgürlüğümü veremem hiç bir adama:KK14:

Evliler bekarları anlayamaz, bekarlar evlileri. Herkes içinde bulunduğu durumu savunur. Güzellik gibi göreceli bir kavramdır evlilik. Yani BEKARLIK BOŞTUR gibi saçma bir çıkarım yapılamaz, yapmayınız
 
fazlaca özgür bir hayattan sonra evlilik :=)
evlılık sorumluluk gerektırecek bir kurum, e bekar kalsan nereye kadar kalıcaksın
elbet bi gün yaslanacak ve yalnız kalacaksın. işte o zaman bekarlıgın anlamı kalmıyor.

ama çok zengın olsaydım, sperm bankasından 2-3 bebiş yapar keyfıme bakardım :KK53:
 
Back
X