Sevgili limoncu...
Seni severim, ayrıca adını okumak bile yüzümü güldürür lakin...
Lüks düşkünlüğün var ve bunu her iletinde belli ediyorsun.
Ha sanma ki kızıyorum ya da imreniyorum vs.
Senin için lüks sayılan şeyler başka, benim için başka.
İkimizin yaşam standartları, dünya görüşleri, sosyo kültürel meseleleri çok farklı.
En basiti sen altın düşkünüsün ben pırlanta.

Fakat, senin çevren ve eşin bu, daha da değişmez.
Tv de gördüğün, bir yerlerden duyduğun hayatlara özenmeyi bırakmalısın.
O adamın aylık geliri, gideri belli.
Senin istediğin yaşam ise adamın maaşının en en az 5 katına denk.
Olmaz canım bu, imkansız!
Nerede akşam orada sabah gezemezsin, fiyatına bakmadan alışveriş yapamazsın, bir yemeğe gidip 500 tl yi gözden çıkaramazsın.
Avrupaya gidip alışveriş yapamazsın.
Çünkü eşin parayı zor kazanıyor, ayın çoğu gününde evde olmadığını sen söylüyordun.
O adam didine didine alın teri ile kazanırken, sen hesapsızca harcayamazsın ve bunu da bekleyemezsin.
Senin derdin kocanla uyuşmazlığın değil, istediğin hayatı yaşayamamak...
English home, starbucks vb yerler seni kesmiyor.
Sen versaceler, hermesler peşindesin.
Kocan korku filmi sevse de, istediğinin limitsiz yaşamı veremediği için yine mutsuz olacaksın.
Ya ayağını yorganına göre uzatmaya çalış, ya da boşanıp zengin koca ara.
Başka çare yok...