Facebook, aşk ve sevgi üzerine küçük bir ders

kardelen5270

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
28 Haziran 2007
59
1
86
64
İstanbul
Facebook-Aşklar-Sevgililer​

Akşam oğlumu kurstan aldım. Kah günlük muhabbetler, kah radyo dinleyerek köprü trafiğine daldık. Radyoda, yetenekli, esprili ALEM bir çocuk. Facebook sitesinden ve eski arkadaşların sitede nasıl birbirlerine kavuştuklarından bahsediyor. Site kesinlikle yarın ilgi alanımda. Belki kadınlar kulübü grubunu kurarız. Belki de kurulmuştur bile. Yarın bakacağım. Enteresan bir site olduğunu tahmin ediyorum. Gireceğim ve göreceğim.
Radyocu, siteden bahsederken, ''Eski arkadaşınızla nerede karşılaştınız?'' türünden bir soru sordu. Birbirinden esprili kısa mesaj yanıtları arasında, biri gerçekten çok ilginçti ve ergen adayı oğlumun dikkatinden kaçmadı. Mesaj şöyleydi: ''Eski kız arkadaşımın nikahına yanımda eşimle birlikte gittim.!'' CADIARZU

Bizimkinin kulakları derhal dikildi ve soru yağmuru başladı: :mymeka:
S: Olacak şey mi anne, eski sevgilisinin nikahına gitmiş yaaaa....
Y: Neden olmasın, benim eski erkek arkadaşım da benimkine gelmişti.
Köpürdü kerata, ergen ya, beni hayli kıskanmaya başlamış durumda.
S: Kim O? :oklava:
Y: Oğlum tanımazsın. Görüşmüyoruz ki.
S: Babam biliyor muydu?
Y: Evet, onun da eski kız arkadaşı nikahımızdaydı.

Gözüm öndeki aracın stop lambalarında, yüzünün aldığı şekli göremiyorum ama tahmin ediyorum. fisfisfisfisfisfisfisfisfisBu kısa şok anından sonra sorular yağmur gibi yağmaya başladı:

S: Anne, eski sevgiliyle arkadaş olunabilir mi?
Y: Neden olmasın. Düşman gibi ayrılmadınsa, arkadaşlık devam eder. Üstelik düşman gibi ayrılmak için bir sebep yok. Konuşursun, anlaşırsın, ayrılırsın, arkadaşlığın sürer.
S: Anne, hoşlanmak ne demek çıkmak ne demek, sevgili olmak ne demek? Ne farkları var?

Allahım ne zor sorular.! CADIARZU
Bu soruları 13 yaşında bir çocuk neden sorar, tahmin edersiniz. Geçen yıl, başladığı bittiği belli olmayan bir gönül macerası oldu. Ama ne olduğunu ne biz anlayabildik, ne de o. Şimdi, neyin nasıl olduğunu anlamaya çalışıyor bizim delikanlı.
Ama bana yanıtlaması o kadar zor geliyor ki... Nasıl anlatayım 78 kuşağı gençliğinin kardeşçe ilişkiler içinde bastırılmış duygusallıklarıyla asla sevgili olma becerisini bir türlü sağlayamadıklarını. O halde, günümüz ilişkileri ile harmanlamam lazım. Zaman kazanmalıydım. En güzeli, soruya soruyla yanıt vermek: jeyyar

S: İlk aşkın kimdi?
Gayet masumane bir ses tonu ile sorulan bu soruya, bizimki hiç tereddütsüz yanıt verdi:
Y: Reysi vardı ya, işte o. (Anaokulundaki ilk aşkı)
S: Ona 'Seni seviyorum' dedin mi?
Y: Hayır. Diyecektim ama okul bitti.
S: Geçen seneki hoşlandığın kıza 'Seni seviyorum' dedin mi?
Y: Hayır, ben diyene kadar okuldan ayrıldı.
İkimiz de gülmeye başladık. :Roflol::Roflol:
S: Kalsaydı, bu sene der miydin?
Y: Bilmeeeem.İnsan hoşlandığına 'Seni seviyorum' demeli mi?
Soru sorma sırası ona geçti. Yanıtlama sırası da bana...
Y: Hayır. Demez, dememeli.
S: Neden?
Y: Bir kıza için ısınır, hoşlanırsın, hatta daha ileri gidip aşık olursun. Ona çıkma teklif edersin. Onaylarsa, bir süre arkadaşlık edersin. Anlaşabilirsen, yoluna devam edersin. Öyle bir zaman gelir ki, kendini ona karşı sorumlu hissedersin. Bağlı hissedersin. Aynı duyguları o da yaşıyorsa, işte o zaman 'Seni seviyorum' demelisin. Bu iki kelimenin bir sihiri vardır. Kolayca harcanmamalı. Bağlayıcıdır. Sorumluluk gerektirir.
S: Nasıl bir sorumluluk?
Y: Eğer biri senin sevgini haketmişse, sen de onunkini, sadık kalmalısın. Aynı anda asla 3-5 kızı idare etmeye kalkma. Hoşlandığında, böyle bir yükümlülüğün yok, ama sevgili olmuşsan, bir başkası ile asla duygusal ilişkiye girmemelisin.
- Anladım. dedi.
Ergenlik arifesindeki bir delikanlıya hoşlanmak-çıkmak-aşk-sevgi merdivenlerinin nasıl basamak basamak çıkılması gerektiğini anlattığım ders burada sona erdi.
Biliyorum ki, bu dersten sonra, o iki sihirli kelimeyi kolayca çar-çur etmeyecek. Hakedene rastlayanına dek saklayacak.
Bu tür bir dersin, tüm anne-babalar tarafından çocuklarına verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim ebeveynlerim bu tür derslerin verilmediği bir zaman diliminde büyüttüler bizi. Şimdiki gençler, karşı cinsle ilişkilere daha hoş görüyle bakıldığı bir dönemde yetişiyor. Ancak, bazı kavramların değerlerini bilmiyor. Benim bildiklerim de bu kadar. Katkı verecek olan varsa, buyursun, yazsın.
18/10/2007
 
ellerine sağlık valla çok güzel anlatmışsın herşeyi tek tek..kafasını karıştıracak en ufak üstü kapalı bi cümle yok.gerçekten hakedene kullanmak lazım o iki kelimeyi..
 
Vallahi bravo. Cok güzel anlatmissin herseyi. Yasadigimiz bu zamanda, bakiyorumda gercekten cogu dgerler yok oluyor, yada baska bir anlam tasiyor. Gerci benimde yasim fazla degil ama, cocuklarimiza degerleri kücük yasta ögretmemiz gerekiyor. Is anne, babala düsüyor. Ben böyle yetistirildim, onun icin annemin babamin hakkini ödeyemem. Bende kizimi insallah hayirli ve akilli birisi olarak yetistirirm ve bazi degerleri iletebilirim...
 
Tebrikler valla cok güzel bir şekilde anlatmışınız..Bunlara eklenicek ne cümle bulabiliyorum nede söylücek bir kaç kelime...Herşeyi iyi şekilde anlatmışınız...Şeniz
 
valla bencede çok güzel anlatmış ve açıklamişsın.Üstüne eklenecek birşey kalmamış.Yeni sorular için hazır ol......
 
Değerli değerlendirmeleriniz için hepinize kucak dolusu sevgilerimi sunuyorum.

Merak etmeyin, arkası gelecek. Görücü usulü evlilikle ilgili bir yazı yakında yer alacak.

a.s.a.s.a.s.
 
keşke bizimle böyle konuşan birileri olsaydıda bizde boşuna harcamasaydık o kelimeyi... teşekkürler. çok güzeldi...ama ben şunu öğrendim o kelimeler duyulmasada sevgi bazen çok güzel hissedilebiliyo ama duyulduğu halde hissedilemeyen zamanlar var...
 
ellerine sağlık ,çok güzel bir ders hem çocuğuna hem bizede ,unutulmuş,bilinen ve bazen veya çoğu zaman unuttuğumuz ,2 kelimenin anlamını iyice oturttun yerine saol canım
 
Fikir beyan eden arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Oğlumla benim aramda geçen dialogu buraya aktarmamdaki neden, çocuklarımıza bazı değerleri zamanında vermek zorunda olduğumuzu vurgulamak içindi.
Özellikle, çalışan anneler olunca, çocuklarıyla geçirdikleri zaman kısıtlı oluyor.
Ben, çocuklarımla geçirdiğim kısıtlı zamanı, en verimli şekilde, iletişim kurarak geçirmeye çalışıyorum. Onlara bazı değerleri aktarmaya çalışıyorum. Ancak bu şekilde, onların ileride topluma yararlı, çevreye saygılı bireyler olabileceğini düşünüyorum.
Sevgi, aşk konusu, çocuklara bazı değerlerin aktarılması için önemli bir konuydu. Biliyorum ki, oğlum, sevdiği insanı aldatan bir erkek olmayacak. Biliyorum ki, sevgi duyduğu insana saygı da duyacak.

Bu yazımı başka forumlara da koymuştum. Özellikle erkeklerden çok enteresan yorumlar geldi. Biri: araba kullanıyorum, şimdi yanıtlayamam derdim geçiştirirdim. diyor. Bir diğeri: bu soruyu kızım sorsa-ki sormaz, kes sesini derdim. oğlum sorsa, kız anası düşünsün banane derdim. diyor.
Bu durumda, bazı değerleri çocuklara aktarmak, biz kadınlara düşüyor. Bu da bizim ne çok artımız olduğunu gösteriyor. Di mi?
 
kardelen 11 yaşında kız çocuğu sahibi olarak yaklaşımın çok hoşuma gitti.ve pek çok ders aldım.çocuk yetişmek çok önemli o yüzden öncelikle kendimizi yetiştirmemiz gerekiyor.teşekkürler paylaşımın için
 
facebook üyeliğimi iptal ettim kızlar...bu kadartedirginlik yeter...oh be rahatlaım valla
 
bi insan bu kadar mı güzel dizer cümleleri ardı ardına...
bu kadar mı akıcı cekici bir uslup kullanır..
pes doğrusu...
ablacım opuyorum yanaklarından harikasın Şeniz
 
Facebook-Aşklar-Sevgililer​

Akşam oğlumu kurstan aldım. Kah günlük muhabbetler, kah radyo dinleyerek köprü trafiğine daldık. Radyoda, yetenekli, esprili ALEM bir çocuk. Facebook sitesinden ve eski arkadaşların sitede nasıl birbirlerine kavuştuklarından bahsediyor. Site kesinlikle yarın ilgi alanımda. Belki kadınlar kulübü grubunu kurarız. Belki de kurulmuştur bile. Yarın bakacağım. Enteresan bir site olduğunu tahmin ediyorum. Gireceğim ve göreceğim.
Radyocu, siteden bahsederken, ''Eski arkadaşınızla nerede karşılaştınız?'' türünden bir soru sordu. Birbirinden esprili kısa mesaj yanıtları arasında, biri gerçekten çok ilginçti ve ergen adayı oğlumun dikkatinden kaçmadı. Mesaj şöyleydi: ''Eski kız arkadaşımın nikahına yanımda eşimle birlikte gittim.!'' CADIARZU

Bizimkinin kulakları derhal dikildi ve soru yağmuru başladı: :mymeka:
S: Olacak şey mi anne, eski sevgilisinin nikahına gitmiş yaaaa....
Y: Neden olmasın, benim eski erkek arkadaşım da benimkine gelmişti.
Köpürdü kerata, ergen ya, beni hayli kıskanmaya başlamış durumda.
S: Kim O? :oklava:
Y: Oğlum tanımazsın. Görüşmüyoruz ki.
S: Babam biliyor muydu?
Y: Evet, onun da eski kız arkadaşı nikahımızdaydı.

Gözüm öndeki aracın stop lambalarında, yüzünün aldığı şekli göremiyorum ama tahmin ediyorum. fisfisfisfisfisfisfisfisfisBu kısa şok anından sonra sorular yağmur gibi yağmaya başladı:

S: Anne, eski sevgiliyle arkadaş olunabilir mi?
Y: Neden olmasın. Düşman gibi ayrılmadınsa, arkadaşlık devam eder. Üstelik düşman gibi ayrılmak için bir sebep yok. Konuşursun, anlaşırsın, ayrılırsın, arkadaşlığın sürer.
S: Anne, hoşlanmak ne demek çıkmak ne demek, sevgili olmak ne demek? Ne farkları var?

Allahım ne zor sorular.! CADIARZU
Bu soruları 13 yaşında bir çocuk neden sorar, tahmin edersiniz. Geçen yıl, başladığı bittiği belli olmayan bir gönül macerası oldu. Ama ne olduğunu ne biz anlayabildik, ne de o. Şimdi, neyin nasıl olduğunu anlamaya çalışıyor bizim delikanlı.
Ama bana yanıtlaması o kadar zor geliyor ki... Nasıl anlatayım 78 kuşağı gençliğinin kardeşçe ilişkiler içinde bastırılmış duygusallıklarıyla asla sevgili olma becerisini bir türlü sağlayamadıklarını. O halde, günümüz ilişkileri ile harmanlamam lazım. Zaman kazanmalıydım. En güzeli, soruya soruyla yanıt vermek: jeyyar

S: İlk aşkın kimdi?
Gayet masumane bir ses tonu ile sorulan bu soruya, bizimki hiç tereddütsüz yanıt verdi:
Y: Reysi vardı ya, işte o. (Anaokulundaki ilk aşkı)
S: Ona 'Seni seviyorum' dedin mi?
Y: Hayır. Diyecektim ama okul bitti.
S: Geçen seneki hoşlandığın kıza 'Seni seviyorum' dedin mi?
Y: Hayır, ben diyene kadar okuldan ayrıldı.
İkimiz de gülmeye başladık. :Roflol::Roflol:
S: Kalsaydı, bu sene der miydin?
Y: Bilmeeeem.İnsan hoşlandığına 'Seni seviyorum' demeli mi?
Soru sorma sırası ona geçti. Yanıtlama sırası da bana...
Y: Hayır. Demez, dememeli.
S: Neden?
Y: Bir kıza için ısınır, hoşlanırsın, hatta daha ileri gidip aşık olursun. Ona çıkma teklif edersin. Onaylarsa, bir süre arkadaşlık edersin. Anlaşabilirsen, yoluna devam edersin. Öyle bir zaman gelir ki, kendini ona karşı sorumlu hissedersin. Bağlı hissedersin. Aynı duyguları o da yaşıyorsa, işte o zaman 'Seni seviyorum' demelisin. Bu iki kelimenin bir sihiri vardır. Kolayca harcanmamalı. Bağlayıcıdır. Sorumluluk gerektirir.
S: Nasıl bir sorumluluk?
Y: Eğer biri senin sevgini haketmişse, sen de onunkini, sadık kalmalısın. Aynı anda asla 3-5 kızı idare etmeye kalkma. Hoşlandığında, böyle bir yükümlülüğün yok, ama sevgili olmuşsan, bir başkası ile asla duygusal ilişkiye girmemelisin.
- Anladım. dedi.
Ergenlik arifesindeki bir delikanlıya hoşlanmak-çıkmak-aşk-sevgi merdivenlerinin nasıl basamak basamak çıkılması gerektiğini anlattığım ders burada sona erdi.
Biliyorum ki, bu dersten sonra, o iki sihirli kelimeyi kolayca çar-çur etmeyecek. Hakedene rastlayanına dek saklayacak.
Bu tür bir dersin, tüm anne-babalar tarafından çocuklarına verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim ebeveynlerim bu tür derslerin verilmediği bir zaman diliminde büyüttüler bizi. Şimdiki gençler, karşı cinsle ilişkilere daha hoş görüyle bakıldığı bir dönemde yetişiyor. Ancak, bazı kavramların değerlerini bilmiyor. Benim bildiklerim de bu kadar. Katkı verecek olan varsa, buyursun, yazsın.
18/10/2007

alttaki tarih neyin tarihi anlayamadım (18/10/2007)
 
alttaki tarih neyin tarihi anlayamadım (18/10/2007)

Anlatayım,CADIARZU
18/10/2007
Bu yazıyı yazdığım ve foruma koyduğum tarihtir.
Yazının üzerinden 4 ay geçmiş. Ancak hem günün anlam ve önemi açısından, hem de Dita'nın açmış olduğu 'kızımın bir sevgilisi varmış' başlığına eklediğim yorumu desteklemesi açısından, yazıyı yukarıya taşıma ihtiyacı duydum.:utangac:
Hepimiz, günün anlam ve önemine istinaden, aşk-sevgi üzerine bir kez daha kafa yoralım istedim.:uhm:
Gençlerin, arkadaşlık-hoşlanmak-aşk-sevgi basamaklarını tırmanırken sağlıklı bir yol çizmeleri için yazılmış bir yazıdır bu. Aşk ve sevginin farkının ne olduğunu vurgulamak istedim. Sevginin, karşısındakinden yararlanmak değil, birlikte yaşanabilecek onurlu ve güzel bir duygu olması gerektiğinin altını çiziyorum. Çocuklarımıza bu doğruyu aktarmalıyız. Yoksa, asla sağlıklı ilişkiler kuramazlar.
Bilmem anlatabildim mi?:mymeka:
Hepinizin sevgililer günü kutlu olsun...:)a.s.
 
Bu yazının devamında, hoşlanma-aşk-sevgi sınırları nedir diye bir soru ile karşılaştım ve sevgiyi formüle etmeye çalıştım. Bakın bakalım formül başarılı mı...

SEVGİNİN FORMÜLÜ

Hoşlanmak, aşk ve sevgi, 5 duyumuza hitab eden birşey. Görmek, duymak, koklamak, dokunmak, tat almak.
En iyisi örnekleme metodu ile anlatayım.
Kalabalık içinde birini görürsünüz. Saçı, edası, göz rengi, ne bileyim birşeyleri hoşunuza gider. İlk duyu işletilir. Yanına gidersiniz. Bir bakarsınız ki, yüzünde kocaman bir akne ya da kolunda kocaman bir yara lekesi.
Rahatsız olur, döner arkanızı yürürsünüz. :1no2: Ya da sizi rahatsız edecek birşey bulamazsınız. Görmek duyusunun üzerine bir çentik atarsınız.a.s
Sesini duyarsınız. Bir bakmışsınız, tahammül edemeyeceğiniz bir tınısı var. Döner arkanızı gidersiniz. :1no2:Ya da sesinin berraklığı, tınısı hoşunuza gider. Üzerine bir çentik atarsınız.a.s
Kokusunu duyarsınız. Bu ter kokusu olabilir. Ya da ayak kokusu. Rahatsız olursunuz. Döner arkanızı gidersiniz. :1no2: Ya da, parfümü veya teninin kokusu hoşunuza gider. Üzerine bir çentik atarsınız.a.s
Dokunursunuz. Tokalaşmak olabilir. Okşamak olabilir. Negatif bir elektrik oluşur. Rahatsız olursunuz. Karşılıklı negatif elektrik alırsınız. Durum
buysa, döner arkanızı gidersiniz.:1no2: Eğer dokunmaktan hoşlanıyorsanız, ten uyumu varsa, üzerine bir çentik atarsınız.a.s
Tat alma duyusunu açamayacağım. Diyelim ki tat almadınız. Döner arkanızı gidersiniz. :1no2:Yok, tadına da vardıysanız, üzerine bir çentik atarsınız. a.s
Beş duyunun biri bile eksik olsa, bir üst basamağa yani 'SEVME'ye geçemezsiniz.
Diyeceksiniz ki, örf, adet, din..
Evet, maalesef beş duyunun beşini de çalıştırmaya yukarıdakiler engel. Genellikle ilk 3 duyuyla karar veriliyor.
Diğer ikisi, imzadan sonraya bırakılıyor. Eğer diğer ikisinin birinde dahi uyum sağlanamadıysa, geçim derdi, kaynana zırıltısı, ne bileyim kapı gıcırtısı gibi bir bahaneyle evlilik bitiyor. Ama şanslıysanız, ondan sonraki aşama kendiliğinden oluşuyor.
Bu arada evliliklerin bitmesine yeni bir formül de keşfetmiş oldum. Farkettiniz mi?
Yani anlayacağınız, geri dönme şansınızın olduğu tüm durumlar, hoşlanma ve aşk evresi içindedir. Ama sevmenin sorumluluğunu aldıysanız, arkanızı dönüp gidemezsiniz. Sevgi bağlayıcıdır. Karşılıklı fedakarlıklar ister. Yüzünde kocaman bir akne, kolunda kocaman bir dikiş izi, sağlık sorunu, hatta sakatlık durumu oluşmuş olsa bile, sizin ondan vazgeçmenizi sağlayamaz. Onu, eksikleri veya fazlaları ile sevmeye devam edersiniz.

Formül, yukarıdaki gibidir.
Yorumları alayım...
 
Bu yaziyi baska yerde okudugumdan eminim!!!!! Alinti olmazsin ???CADIARZU

Sevgili İlayda,
Yazı bana aittir. Alıntı yaptığım zaman, emeğe saygı açısından, bunu en altta, ya eserin sahibini vererek, ya kaynak belirterek, ya da 'alıntıdır' ibaresi ile belirtirim.
Bu forumda, alıntı yazı paylaşmadım bu güne dek. Başka forumlarda da yazıyorum.
Bir ihtimal, diğer forumlarda görmüşsündür.
EMEĞE SAYGI!
 
Back
X