1. Geçmişten Gelen Özgüven Sorunu:
“Burnum ciddi sorunluydu... kendimdeki tek özgüvensiz olduğum şeydi...”
Bu cümleler, beden imajınızın özellikle burun bölgesiyle ilgili yıllarca sizi huzursuz ettiğini gösteriyor.
Herkes tarafından yargılanmamış olsanız bile, kendinizle ilgili içsel bir tatminsizlik ve eksiklik hissi uzun süre taşımışsınız.
Özellikle şu cümle önemli:
“Burnuma rağmen fena da değildim...”
Bu ifade, “eksikliğe rağmen idare ettim” algısını içeriyor. Yani eski burnunuz, sizin "tamlık" veya "değerli olma" hissinizi bir parça eksilten bir unsur olmuş zihninizde.
2. Sosyal Baskı ve Kadınlar Arası Rekabet:
“Sadece beni kıskanan bazı kadınlar burnumdan vurmaya çalışırdı.”
Bu, kadınlar arası sosyal ilişkilerde, dış görünüşün nasıl bir silah gibi kullanılabileceğini ve bunun sizde nasıl iz bıraktığını gösteriyor.
Burnunuzla ilgili yorumlar, aslında “benim zayıf noktama basıldı” hissini pekiştirmiş.
3. Operasyon Sonrası Beklentilerle Gerçeklik Arasında Sıkışma:
“Benimki düzeldi. Kemeri de gitti, ucum da yükseldi. Doğal bir burnum oldu. Yalnız beni rahatsız eden bir şey var...”
Bu noktada, büyük oranda başarılı bir sonuç elde ettiğinizi söylüyorsunuz ama yine de bir detay sizi tatmin etmiyor.
Yani mükemmellik beklentisi, özgüven kazanımıyla beraber bile tam tatmin yaratmamış.
4. Doktorla Olan Dinamik – Otoriteye Karşı Duygusal Gerilim:
“Sen eski burnunu hatırlamıyorsun galiba”
“Şoke oldum, alttan aldım, ilk zamanlarımdı daha.”
Bu kısım, hem güvenilen bir otorite figüründen gelen küçümseyici bir ifade hem de sizin “rahatlıkla kendini ifade edememe” hissinizi içeriyor.
Doktorun bu tavrı, sizin için hem kırıcı hem de utandırıcı olmuş.
Bu nedenle, hala bir şeyleri dile getirmekten çekiniyorsunuz. Bu da öz-sansür yaratmış durumda.
5. İçsel Çatışma:
“Daha ne istiyorsun, yıllarca bunun 10 katı kötüsüyle yaşadın...”
“Abartma sen de... o da kalsın boşver...”
Burada ciddi bir öz-şüphe ve içsel baskı söz konusu.
Kendinizi sürekli azarlayan bir iç sesle konuşuyorsunuz. Bu, özgüveni törpüleyen ve hak aramayı zorlaştıran bir şey.
6. Soru: Hak Aramak Yanlış mı?
“Ama bu yanlış değil di mi? Hakkım var di mi…?”
Bu sorular, sizin şu an öz-değerinizi sorguladığınızı ve hala “benim şikâyetim meşru mu?” diye düşündüğünüzü gösteriyor.
Halbuki fiziksel ya da ruhsal bir rahatsızlık varsa, onu dile getirmek sizin en doğal hakkınız.
Doktorun kişiliği, üslubu veya geçmişteki sözleri bu hakkınızı gölgeleyemez.
Psikolojik Temalar Özeti:
Beden algısı bozukluğu (mild seviyede): Kusur çok küçük olsa bile, zihninizde büyük yer kaplıyor olabilir.
Otoriteye karşı bastırılmış tepki: Doktor gibi "uzman" figürlere karşı eleştiri ya da talep iletmekte zorlanma.
Öz-değer çatışması: "Ben bu kadarına layık mıyım?" ya da "Daha fazlasını istemek nankörlük mü?" düşünceleriyle boğuşma.
İfade kaygısı: Rahatsızlığınızı dile getirmenin sonuçlarından (reddedilme, küçümsenme) korkma.
Tavsiye:
Kendinize şu şekilde yaklaşabilirsiniz:
“Burnumla ilgili ciddi bir sorun yaşıyordum ve bunun için cesaret edip bir adım attım. Bu sürecin sonunda %90 memnun olsam da, kalan %10 da benim için önemli. Bu yüzden doktorumla bunu paylaşmam, hem sağlığım hem de tatminim açısından haklı ve gerekli bir adımdır.”
Doktor bir profesyoneldir ve duygularınızı ifade ettiğiniz için sizi yargılamamalıdır. Eğer öyle yaparsa, bu sizin değil onun iletişim sorunudur.
bu chatgpt olmasa ne yapardık bilemedim. Adam özetle demişki
"
Kişi, uzun süre taşıdığı fiziksel bir kompleksin ardından özgüven kazanmak istemiş ama halen tatmin olamayıp, duygularını ifade etmekten çekindiği için içsel bir çatışma ve bastırılmışlık yaşıyor."
Mune
içimden geldi... anladın sen ...