Alışamadım sana Ankara 1 sene oldu....Kafanı sağa çevirirsin sis ve kapkara bi gökyüzü,sola çevirirsin çamur....Canın dolaşmak ister,yağmurda yürümek ister ama gidicek yer yoktur.Awm de gezeyim dersin, bütün ankara linç girişiminde bulunmuş gibi iğne atsan yere bulunmaz.... Yeşillik katalım şu şehre diyerek dikilmiş bir kaç cılız ağaçtan başka yeşil renge rastlanmaz.eymire gidersin haftasonu bütün ankara oradadır... göksu ya gidersin mangal kokusundan geçilmez... burası bilmemne orman çiftliği diye dikilmiş tabelaları görürüm ara ara.... tabelanın arkasına gözüm ilişir, arkasın da orman mı (?) küçük çalılardan bozma gelişememiş 1 metre boyutun da çam ağaçları
( eeee bütün bunların sonunda da ankaradan nefret etmekten başka çaren kalmaz.hele ocak-şubat mevsimin de o kuru soğukları yok mu adamı öldürür....! İnsanlarına gelince, hala çözmeye çalışıyorum anlayamadım... pek sıcakkanlı değiller....ayrıca yahya kemal beyatlı ya sormuşlar, "ankara'nın nesini seversiniz" diye... adamın yanıtı kısa ve öz olmuş: "istanbul'a dönüş yolunu"... ankaradan nefret etmek bu olsa gerek... :))))
Not; ömrüm'ün yaklaşık 30 senesini bu şehir de geçirmek zorundayım... ankaralılar ankara da yaşayanlar... ankarayı sevenler... tavsiyelerinizi bekliyorum.. bu gri şehir beni boğuyor