sevgili mutnojmet burada sadece bu topik değil..okuyabildiğim tüm topiclerde paylaşım yapan hanımların eğitim düzeyleri lise bile olsa ( üniversite okuyanların çoğunlukta olduğunu sanıyorum) aranızda bir tane bile aptal insan vardır diyemem... yazılan tüm mesajları okunuzmu bilmiyorum ben okudum..bir çoğunda erkek annesi olmak..evlenme sürecinde, gelin hanımın hoşuna gitmeyen bir şey yapmış olmak bile kötü diye nitelendirilmek için yeterli..
iki genç evlendiğinde iki aile akraba oluyor... kızlarımızın söylediği bir şey var..benim ailem benim kararlarıma saygı gösterirdi.. kayınvalidem bunu yapmıyor... e, normal, görgü farklı, kültür farklı, insan dediğimiz zaman, zaten çok farklı, çok bambaşka, yegane olan bir varlıktan bahsediyoruz... kimse bir birinin aynı değil..herkes kendi başına bir dünya, herkes kendi başına bir alem...
yuva yıkmaya çalışanları bana anlatmayın, çünkü çok iyi bilirim..benimde ayrılmama vesile olan kayınpederimdi.. çooook başarılı oldu... ben 53 yaşındayım...
..
benim burada itiraz ettiğim bir tek şey var..eğer bir yuva kurulurken hayat boyu devam etmesi için kuruluyorsa, genci yaşlısı hoşgörülü olmalı..kayınvalideler gelinin saçını başını yolmamalı...bu söylemek yapmak bir yana düşünmemeli bile... bu bayanın kendisine saygısı olsa dayak gibi bırakın insana hayvana bile yakışmayan bir şeyi ağzına almazdı..
ama kızlarımızda aynı sizin yaptığınız gibi kırılsa bile saygıyı göstermeli...
bakın burada kayınvalidesi için " sanki kadın oğlunun koynuna kendisi girecekmiş gibi kıskanıyor" gibi ( tam olarak aklımda kalmadı) sözler söyleniyor... hem kayınvalide olan bayan, hemde bu cümleyi bir anne için söyleyen gelin hanımın düşünce yapısı olarak birbirinden pek bir farkı yok...
kayıvalideler cahil denmiş... kim gelininin kendisiyle eşit olmasını isterki??? benim gelinim gerek kültür, gerek görgü, gerek düşünce yapısı vs bakımından benden ilerde olmalı ki benim torunum, çocuğumu büyütürken, gelinim büyütülürken yapılan hatalar tekrarlanmasın gelecek neslimiz daha sağlıklı olsun...
ha, bu arada hoşgörüyü sürdürmediğimiz, hoşgörünün tıkandığı anlar olabilir... bunlarında iki taraflı olarak kan davasına dönüştürülmemesi gerekir diye düşünüyorum.. çünkü evlilikte akrabalık bir iki günlük değil... siz avukatsınız benden iyi bilirsiniz... kişiler boşanıyor eğer arada çocuk varsa, akrabalık boşandıktan sonrada sürüyor.. başkalarını bilmem ama benim boşandığım eşimin ailesi ile akrabalığım hala sürüyor..çünkü çocuk büyütme sürecinde kavgaları sürdürdüğümüzde çocuklar çok sağlıklı bir psikolojiyle büyümüyorlar....
sizin alıntı yaptığınız mesajımı yazdıktan sonra tekrar düşündüm... hepimiz istisnasız tüm insanlar olayın içindeyken duruma bir çok farklı pencereden bakmamız gerekiyor ama bunu başaramıyoruz...duygularımız, öfkemiz ağır basıyor... en azından öfkeli olduğumuzda düşünme yeteneğimizi kaybetmesek. durumun dibine dalmasak... hadi durum yaşanırken dibe çekildik diyelim..en azından sonrasında durumun dışına çıkıp irdelediğimizde, hiç bir şeyin tek taraflı yaşanmadığını, verdiğimiz etkiye göre tepki aldığımızı görürüz..
ve birbirimize çok sinirlenmeden önce..kırgınlıklarımız birikmeden önce karşılıklı olarak konuşmayı denesek tüm bu yaşananlar yaşanmayacak...
bakın insan olmak farklı bir şey, tahsilli olmak çok farklı bir şey... benim kayınvalidem bir gün bile okula gitmemiş... biz almanyada yaşıyorduk...eşim kumar oynadığı için , olağanüstü içiki içtiği için huzurlu bir aile kuramamıştık...dedikodular türkiyeye kadar geliyor... bunu duyan kayınvalidem sık sık almanyaya gelen eşinin peşine takılıp yanımıza geldi.. kayınpederim sürekli almanya türkiye arası gidip geldiği için problemimizi ona söylemiştim... benim oğlum genç yapacak tabii diyede cevap almıştım...kayınvalidem geldi.. o gece hoşbeş konuştuk..sabahleyin oğlu işe gittikten sonra kahvaltı ederken... sordu ayaslı benim kulağıma dedikodular geliyor bunlar ne kadar doğru ve neden geçinemiyorsunuz diye..anlattım.. bak dedi..sen henüz küçüksün bilemezsin... ama evlilikte bir iyilik bin kötülüğün yerine konursa geçim olur... çok fazla konuşmadı... akşam oğlu geldi... anam anam anam.. kadın oğlunun üzerinden bakışlarıyla silindir gibi geçiyor...ben hamileydim... çantasından kuranı çıkardı.....hem kuran üzerine hem doğacak çocuğun üzerine yemin ettirdi ve kocamı en azından kumardan vazgeçirdi...
bunu yapan kadın bir gün bile okula gitmemiş...benim oğlum genç yapacak tabii diyen baba da zamanın üniversitesini bitirmiş.. devlet demir yollarında önemli görevler yapmış bir baba...
ben bir iyiliği bin kötülüğe saymaya kayınvalidemden başladım..onun bana ne zaman kaynanalık yaptığını düşünsem, bana yaptığı o iyiliği daima üste çıkardım...bu gün..oğlundan boşandıktan 26 yıl sonra bile kayınvalidemin hatırnı sayarım..kendisi şu anda 98 yaşında yani naz makamında, allah onun düyasınıda ahiretinide cennet etsin...
ne sizi nede kayınvalidenizi tanımıyorum ancak varsayı üretiyorum..ama sizde söylemişsiniz kadının kompleksleri var diye... bana göre kadın oğlunu bırakmanızdan korkuyor... bu yapacak olanın oğlu olmasını istiyor... size güvenemiyor...çünkü bizim jenerasyonda severek anlaşarak evlenen çok az...kimimiz aileden kaçmak için, kimizde yapacak başka bir şeyi olmadığı için evlendik.. sevdiğimizi, sevildiğimizi sandık... bu yüzden bir çoğumuz evli kalsa bile sevgi en önemlisi saygı yoktu çekirdek ailemizde, fark yaratmadık...
sizi ve % 5 lik grubu tenzih ederek söylüyorum..
bu topikte yazan bir çok genç hanımın iddiası, kayınvalidesinden çok farklı olduğu... ben maalesef çok istememe rağmen hiç bir fark göremedim.. biz kayınvalideler nasıl fark yaratamadı isek, bu bayanlarda yaratamıyor...
ve maalesef kişisel gelişim iki kitap okumakla gerçekleşmiyor..hayata geçirmekte gerekiyor.. çok ümitsiz değilim...dediğim gibi benim çevremde yaşları çok genç olan... kişisel gelişimle ilgilenen, öğrendiği herşeyi kendi hayatına geçirmeye çalıştığı gibi bununla çevresini etkileyen kız çocukları da var...
şimdi iğneyi birazda kendme batırayım..
eğer ben kişisel gelişimle o yaşlarda tanışabilseydim... değişiklik isteyen insanın önce kendisinin değişmesi gerektiğini bilseydim..koskoca adam oğlunu benden kıskanıyor demez, ona olan önyargılarım üzerine çalışır, bu nyargılarımı törpüleyerek.. kayınpederimide olumlu yönde etkilerdim..
ben belki yine eşimden ayrılırdım..ama boşanmanın sorumlusu eşimin babası olmazdı...
benim burada kayıvalidesini kötüleyen bayanlardan bir ricam var... bakış açılarınızı geliştirin... durumu yaşarken olamasa bile üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra olaya tekrar bakın, olaya tekrar bakarken düşünürken..lugatınızdan ama, fakat, çünkü, sözlerini çıkarın... objektif baktığınızda yaşananların hepsini insan olduğumuz için yaşadığımızı göreceksiniz..
biz çocuklarımızın mutlu olmasını istiyoruz...sevdiği insanla anlaştıktan sonra, ana baba, dışarıda kalır...ama evlendiğiniz adam, herhangi bir sebeple ile anasını babasını dışlıyorsa, sizin içinde ileriki yıllarınızda ,40- 45 yaşlarınızda tehlike çanları çalıyor demektir.. bu gün anasını babasını sizin için terk eden yarın sizide bir başkası için terk eder...kayınvalideniz evliliğinizin ilk yıllarında adaptasyon sorunu yaşayabilir... siz onun değişmesini beklemeden bu yıllarda, tavrınızı, yargılarınızı değiştirmeyi başarabilrseniz.. hem çekirdek ailenizde, hem ilk ailelerinizle olan ilişkinizde uyumu yakalarsanız zor zamanlarda yine kayınvalideniz arkanızda olur..
sevgili mutnojmet insan ilişkileri adına ..siz doğru yolda ilerlemeye çalıştığınız için eşinizin tercihini sizden yana kullandığını düşünüyorum... aileyle ilişkinizi koparmamanızı takdirle karşılıyorum..kanser olduğunuzu yazmışsınız... benim inancıma göre hastalıkların tüm nedenleri zihinseldir.. yaşam devam ederken..kırgınlıklarımızı, kederlerimizi..tedavi etmeyi başarırsak sağlıklı ve mutlu bir hayat yaşarız..zaten bu dünyadaki misyonumuz bu.. biz bu dünyaya mutlu olmak için geldik...
size naçizane bir tavsiyede bulunacağım...eft ( duygusal özürlük sistemi ile ilgilenin) bir çok insan bu tekniğin bedenin bir çok noktalarına tıklayarak söylenen olumlu kelimelerden ibaret olduğunu düşünür...
tıkladığımız noktalarda akupunktur noktalarının tıkalı olanlarını açıyoruz... sizinde bildiğiniz gibi bedenimizin %70 den fazlası sıvıdan oluşuyor, sıvının bir zekası vardır... eft yaparken tıkladığımız noktalardaki enerji merkezlerini açar, olumlu cümlelerle de bedenimzi oluşturan suyun zekasına hitap ederiz duygusal arınmada suyun yapıcı zekasıyla işbirliği ederek....sağlığımızı hayatımızı olumlu yöne çeviriz..
çok uzun yazdım... yine aynı şeyi söylüyorum.. lütfen kişisel gelişimle ilgilenin..bu gün yaşadıklarınızın hiç biri kader, alınyazısı değil..yaşadıklarımızın tek sorumlusu doğru bildiğimiz yanlışlar..eğer yaşamınızın değişmesini istiyorsanız kayınvalidenizin, kayınpederinizin, annenizin babanızın, arkadaşlarınızın değişmesini beklemeden sizler değişin, perspektiflerinizi şu an olduğundan daha geniş bir yelpazeye genişletirseniz... çevrenizdeki herkes size bakarken, sizi görebilmek için başını yukarıya kaldıracaktır.. ve benim gelinim, çocuğum arkadaşım, benden yukarıda diyerek mutluluk duyacaktır..
hepinize saygılar.
Super bir yazi, bence kaynana olsun, gelin olsun mutlaka bu yaziyi okumali.