Hamilelik ve hamilelik pilatesi hakkında...

clavikula

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
7 Haziran 2011
61
0
0
Bursa
Doktorla ilk randevu
Gebelik başlangıcındaki ilk kontrolün detaylı olması gerekir. Doktorunuz sizi ilk kez görüyorsa son adet tarihiniz, gebelik öncesi sağlık durumunuz, sizin ve eşinizin yaşam tarzı hakkında pek çok soru soracaktır. Gebeliğinizi etkileyebilecek olan kansızlık ya da Hepatit B gibi hastalıkların teşhisi için sizden kan testleri isteyecektir. İşte gebe kaldıktan sonraki ilk muayenenizin iyi geçmesi için bazı püf noktaları…

1 Adet günlerinizi bilin: Doğum tarihini hesaplayabilmek için doktorunuz son adet tarihinizin ilk gününü bilmek isteyecektir. Unutmamak için bir yere not edin.

2 Boyunuzu ve kilonuzu ölçün: Gebeliğiniz sırasında kilo artışının ve ödemin kontrolü için bu bilgiler size rehber olacaktır. Vakitten tasarruf edin ve gitmeden önce ölçümlerinizi yapın.

3 Dürüst olun: Ne kadar içki ve sigara içtiğiniz gibi şu anki yaşam tarzınız hakkında size sorular sorulacaktır. Dürüst olun. Doktorunuz sizi yargılamak için değil, yardımcı olmak için orada.

4 Sigara içmeyi bırakın: Eğer sigara içiyorsanız mutlaka bırakın. Bunun için dışarıdan yardım alabileceğiniz merkezler bulunuyor.

5 Rahat kıyafetler giyin: Testler için kolunuzdan kan alınabilir. Bu yüzden ya tişört ya da kolları rahat sıvanabilecek bir bluz giyin.

6 Aile geçmişinizi araştırın: Doktorunuz preeklampsi gibi ailenizde birtakım hastalıkların görülüp görülmediğini soracaktır. İşte anneanneniz ve annenizin gebelik dönemlerini konuşmak için iyi bir fırsat…

7 Yattığınız yerden konuşmayın: Eğer bir konu hakkında doktorunuzla görüşmek istiyorsanız bunu hasta masasında yatarken yapmayın. Siz ayakta ve yüz yüzeyken yapacağınız konuşma çok daha makul olacaktır.

8 Sakin olun: Bu pek çok randevunun sadece ilki. Bu yüzden ilk görüşmede her şeye karar vermek zorunda olduğunuzu düşünmeyin.

9 Okumak için yanınızda bir şeyler bulundurun: Eğer klinik çok yoğunsa beklemeniz gerekebilir. Yanınıza içecek, yiyecek ve okuyacak bir şeyler alın. Eğer küçük çocuğunuzla birlikte gittiyseniz yanınızda onu da meşgul edecek bir şeyler bulundurmayı unutmayın.

10 Sakin olun: Bir değişiklik yapıp birilerinin sizin nasıl olduğunuzu sorması gerçekten de harika bir duygu, tadını çıkarın
 
Varisli damarlar, sabah bulantıları, şiş bilekler… İşte gebeliğin göz kamaştırıcı armağanları... Siz gebeliğinizi sorunsuz geçiren şanslı azınlıktan biri olabilirsiniz ama pek çok kadın aşağıda sıralanan sorunların bir ya da daha fazlasını yaşıyor. Yine de endişelenmeyin, bu rahatsızlıklar kolaylıkla hafifletilebilir ve doğumdan sonra geçecektir.

1 Bel ağrısı: Ortalıkta salınmanın zamanı değil. Yüksek topuklu ayakkabılarınızı bir kenara bırakın ve rahat ayakkabılarınızı giyin. Ağır şeyler kaldırmaktan kaçının. Belinizle ilgili yapabileceğiniz basit egzersizleri doktorunuza danışın.

2 Kabızlık: Değişen hormon seviyeleri bağırsaklarınızın iyi çalışmasını engeller. Lifli besinler, bol su ve hafif egzersizler size yardımcı olacaktır.

3 Mide yanması: Gebelik sırasında mide kasları gevşer, bu da mide asidinin yemek borusuna çıkmasına neden olur. Öğünlerinizi küçülterek; alkol, kafein ve baharatlı yiyeceklerden kaçınarak, başınızı bedeninize göre yüksekte tutup yatarak bunu önleyebilirsiniz. Antiasit (mide asidi düşürücü) ilaçlar da yardımcı olacaktır.

4 Kaşıntı: Kan akımının artması bazen ciltte, özellikle de kollar, bacaklar ve şiş yerlerde kaşıntıya neden olabilir. Cildinizi nemlendirin, bol ve pamuklu giysiler giyin.

5 Baldırdaki kramplar ve şiş bilekler: Bunların hepsi çok yaygın ve sinir bozucu rahatsızlıklar. Önlemenin en iyi yolu yatmadan önce bilek egzersizleri yapmanız. Her bir ayağınızı bilekten saat yönünde, sonra da ters yönde en az 10’ar kez çevirin.

6 Sabah bulantıları: Her on anne adayından sekizi gebelikleri sırasında mide bulantısı yaşar. Yorgunluk bulantıyı daha da artırdığından sık sık dinlenin. Sıkı giysilerden kaçının, öğünlerinizi küçültün ve yanınızda galeta, tuzlu kraker gibi kuru şeyler bulundurun. Akupunktur da faydalı olacaktır.

7 Pelvik ağrısı: Büyüyen rahmin baskısı pelvikte rahatsızlığa sebep olabilir. Uzun süre ayakta durmamaya çalışın ve sallanarak yürümeyin, bu kalçalarınızı daha fazla zorlayacaktır. Eğer ağrı şiddetlenirse doktorunuzla konuşun; size destek için bir korse ve basit egzersizler verebilir.

8 Hemoroidler: Kabızlık, hemoroide (anüsün içinde ve etrafındaki küçük, bir tür varisler) yol açabilir; bu yüzden lifli gıdalar alın, bol bol su için ve tuvalette çok fazla ıkınmayın. Eczacınız size uygun reçetesiz satılabilen bazı ilaçlar da önerebilir.

9 İdrar yolu sorunları: İdrar kaçırma, sık idrara çıkma ve sistit gebelikte sıkça görülen sorunlardır. Pelvik egzersizleri kasları güçlendirir. Mutlaka bol bol su içerek idrar yolu enfeksiyonunu engellemelisiniz.

10 Varisler: Destekleyici sıkı çoraplar sıkıntınızı hafifletecek, bacaklardaki kan dolaşımını düzenleyerek, damarlarınızın daha düzgün çalışmasına yardımcı olacaktır.
 
Kadında FSH hormonu (Follicle stimulating hormone, Folikül uyarıcı hormon) beyinde hipofizden salgılanır ve adından da anlaşıldığı gibi yumurtalıklardaki folikülleri uyarır, büyümesini sağlar. Yumurtalıklardaki foliküller yumurtayı taşıyan ufak keseciklerdir. FSH hormonu etkisiyle foliküller büyür ve adetin orta döneminde LH (Luteinizan hormon) hormonun etkisiyle çatlama sonucunda yumurtlama (ovulasyon) gerçekleşir. FSH hormon ölçümü özellikle adet düzensizliği ve kısırlık (infertilite) problemi olan hastalarda önemlidir. Kanda FSH hormonu değeri adetin 3. günü (2-5 günler civarında) yapılır. Yaş ilerledikçe yumurtalık (over) rezervi azalır ve FSH hormonu yükselir. Özellikle 35 yaşından sonra FSH hormonunda yavaş yavaş yükselme izlenir ve 40 yaşından sonra bu yükselme daha da hızlanır. Yaş ilerlemesi dışında yumurtalıkların birinin veya bir kısmının ameliyatla alınması veya kist ameliyatında yumurtalığın hasar görmesi gibi durumlar da FSH'nın artmasına neden olur. Kullanılan ilaçlar veya korunma yöntemleri (doğum kontol hapları ve diğer..) FSH'nın yükselmesine neden olmazlar.

Kadında FSH hormonu değeri normalde kaç olmalıdır?
Adetin 3. gününde bakılan FSH hormonu değerinin 10'un altında olması normal kabul edilir. Adetin diğer zamanlarında bakılırsa daha yüksek çıkabilir ve sonuç yanıltıcı olabilir bu nedenle özellikle foliküler fazın başlangıcında yani adetin ilk günlerinde ölçüm yapılmalıdır.

FSH hormonu kaçın üzerine çıkarsa hamilelik zorlaşır?
FSH hormonu değeri 10'un üzerine çıktığında hamile kalma şansında düşüş meydana gelebilir. FSH 15'in üzerine çıktığında hamile kalma problemi ciddi seviyede olur. FSH'taki artış ne kadar fazla olursa gebelik elde edilmesi o kadar zorlaşır. Bu hem kendiliğinden (spontan) gebelikler için geçerlidir hem de ilaç tedavisi ile veya tüp bebekle elde edilen gebelikler için geçerlidir. FSH 25'den yüksek ise kendiliğinden veya tedavi ile, tüp bebek ile hamilelik elde edilmesi yok denecek kadar nadirdir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta FSH hormonu farklı aylarda dalgalanmalar gösterebilir. Örneğin bir ay adetin 3. gününde yapılan ölçümde FSH değeri kötü yani yüksek çıkabilir, 1-2 ay sonra adetin 3. günü yapılan ölçümde FSH değeri düşük çıkabilir. Bu durumda araştırmalar göstermiştir ki yüksek (kötü) olan değer geçerlidir. Yani bu hastalarda hamilelik şansı düşüktür ve 1-2 ay sonra yapılan tekrar ölçümlerinde FSH düşük bile olsa hamilelik şansının arttığını göstermez. Bu tür durumlarda klomifen sitrat testi gibi testlerle FSH değeri ve over rezervi daha net değerlendirilebilir.

FSH değerini düşürmek mümkün müdür?
Bazı hastalar hamilelik şansını arttırmak için FSH değerini düşürmek için neler yapılabilir gibi arayışlara girebilmektedirler. FSH yükselmesi yaşla birlikte yumurtalık rezervindeki azalmayı ifade eder ve yaşlanma gibi bu da geri dönemez. Yaş ilerledikçe kadında yumurta sayısı ve kalitesi azalır ve hiçbir ilaç veya tedavi (veya bitkisel yiyecekler, içecekler, çaylar) yumuta sayısını ve kalitesini tekrar düzeltemez. Bu durumda yapılması gereken FSH'yı düşürmeye çalışmak değil, daha da yükselmeden tedavi ile gebelik elde etmeye çalışmaktır. Bunun dışındaki uğraşlar hastanın vakit kaybetmesine ve FSH'nın geçen sürede daha fazla yükselmesine neden olacaktır.

Kadında çocuk sahibi olabilme kapasitesini yani over rezervini gösteren tek değer FSH değildir. Bunun dışında farklı tahlilller ve testler, yöntemler vardır. Bunlar hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak over rezervi değerlendirilmesi konusunda ulaşabilirsiniz.

FSH'nın 25 gibi çok yüksek olduğu durumlarda kendiliğinden veya tedavi ile hatta tüp bebek ile hamilelik elde edilemez. Bu durumda tek çare genç bir kadında yumurta bağışı (oosit donasyonu) yöntemi ile yumurta alınması ve FSH'ı yüksek olan kadının rahmine transfer edilmesidir. Ancak bu yöntem ülkemizde yasaktır. Bu çiftler için bir seçenek de evlat edinmedir
 
Hamileliğin başlangıcından sonuna kadar farklı dönemlerde çeşitli tahliller ve testler yapılmaktadır. Hatta bazı tahlillerin gebelikten önce çiftler hamileliğe karar verdiğinde yapılması daha uygundur. Bazı testlerin gebeliğin belirli haftalarında yapılması gerekir o haftalar dışında yapılamaz bu nedenle hamilelikte bu testler dikkatle takip edilmelidir, zamanları kaçırılmamalıdır. Gebelikte yapılan testlerin bir kısmı her gebede rutin olarak yapılır, bir kısım testlerde sadece bazı gebeliklerde belli durumlar oluştuğunda yapılır. Bu testlerin hepsi gebeliğin başından sonuna doğru yapıldığı haftalara göre sırasıyla aşağıda anlatılmaktadır.

İlk muayenede yapılan tahliller:
Bu testler çiftin doktora ilk başvurusunda yapılan tahlillerdir. En doğru olanı çiftlerin gebelik oluşmadan önce henüz gebeliğe karar verdiklerinde doktora başvurmaları ve bu görüşmede tahlillerin yapılmasıdır. Çünkü bu testlerde saptanabilecek bazı anormalliklere göre gebelik daha başlamadan önce önlemler alınabilir. Ancak çiftlerin çoğunluğu gebelik oluştuktan (adet gecikmesinden) sonra doktora başvurmaktadır. Bu ilk görülmede jinekolojik muayene ve ultrasonografi ile kadın genital organları değerlendirilir. Son 1 yıl içerisinde yapılmadıysa smear testi yapılmalıdır. Genel sistemik muayene de yapılabilir ve gerekirse anormallik varlığında ilgili branş uzmanına konsültasyon yapılabilir. İlk muayenede yapılan tahliller:
- Tam kan sayımı: Annede kansızlık (anemi) var mı araştırmak için.
- Anne ve baba kan grupları: Kan uyuşmazlığı saptanırsa önlem alınması için.
- Kan uyuşmazlığı varsa IDC (İndirekt Coombs testi)
- Tam idrar tetkiki (Gerekirse idrar kültürü)
- TSH : Annede guatr ve troid hormon bozukluğu varsa bebeği etkileyebilir, bozukluk saptanırsa dahiliye uzmanı tarafından tedavi gerektirir.
- Toxoplazma IGM ve IGG: Detaylı bilgi için tıklayın.
- Rubella IGM - IGG (Kızamıkçık testleri): Detaylı bilgi için tıklayın.
- CMV IGM ve IGG: Detaylı bilgi için tıklayın.
- Hepatit B için HBsAg ve AntiHBs testleri yapılır: Annede Hepatit B saptanırsa bebeğe bulaşmayı engellemek için doğumdan sonra bebeğe antikor iğnesi yapılır.
- HCV testi
- HIV (AIDS) testi
- Sfiliz (frengi) için VDRL testi rutin olarak şart değildir ama yapılabilir.
- Diabet açısından riskli hastalarda açlık kan şekeri
- Biyokimya (kolesterol, böbrek ve karaciğer testleri v.b) gebelikte rutin önerilen bir test değildir. Anne yaşı ileri ise veya sistemik bazı hastalıkları varsa yapılmalıdır.

11-14 haftalar arasında:
Gebeliğin 11. haftasından sonra ultrason muayenesinde bebeğin ense kalınlığı (NT) ölçülür ve ikili test (kan tahlili) yapılır. Bu tahlil 11-14 hafta arasında yapılabilir, 14. haftadan sonra yapılamaz. Bu test hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

16-20 haftalar arasında:
Bu haftalar arasında üçlü test (triple test) veya dörtlü test yapılır. Eğer bu test sonucu riskli gelirse amniosentez (bebekten su alınması) yapılarak daha ileri inceleme yapılabilir. Bu test hakkında detaylı bilgi için tıklayın.

24-28. haftalar arasında:
- 50 gr glukoz yükleme testi (Şekerli su testi) 24-28 haftalar arasında yapılır. Bu test sonucu 140'dan yüksek gelirse 100 gr OGTT testi yapılır. Bu testler hakkında detaylı bilgi için tıklayın. Bu haftaları kaçırmış ve daha ileriki haftalarda gelen hastalarda açlık ve tokluk kan şekeri bakılarak da hastanın diabete yatkınlık durumu değerlendirilebilir.
- Anne baba arasında kan uyuşmazlığı varsa 28. haftada IDC (indirekt coombs testi) yapılır ve bu test negatif çıkarsa anne-bebek arasında kan uyuşmazlığına bağlı etkilenme olmadığını gösterir. Bu durumda kan uyuşmazlığı iğnesi yapılır. Etkilenme varsa (İndirekt coombs testi pozitif çıkarsa) daha ileri tetkiklerle bebekte etkilenmenin ne derecede olabileceği araştırılır. Bu konuda detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Yukarıda anlatılanlar hemen hemen her gebede yapılan rutin tahlillerdir. Gebelikte oluşan bazı durumlarda ve bazı hastalıklarda yukarıdaki tahliller dışında başka tahlillerin de yapılması gerekebilir.

Gebeliğin özellikle son haftalarında, bebeğin sıkıntıda olduğundan şüphe duyulan durumlarda ve gün aşımı (günün geçmesi) durumunda NST (non stres test) çekilir, NST hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Biyofizik profili de NST'ye ek olarak yapılan bebeğin durumunu değerlendirmeye yarayan başka bir testtir, detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Bebek ile ilgili bazı riskli durumlar saptandığında ileri değerlendirme için yapılan bir test de doppler ultrasonografi ölçümüdür.
 
:49:Pilates, kas-iskelet sisteminin kondisyonunu artırmak için Joseph Pilates tarafından geliştirilmiş özel bir egzersiz metodudur. Tekniğin temel özelliği, düzgün vücut mekaniği kullanma, omuz ve kalça kuşağını stabilize etme, dengeli solunum eğitimi vererek kasları büyütmeden kuvveti artırmaktır. Hareket kolaylığı için dengeli kas yapısını ön plana çıkarır. Zihinsel farkındalığı, fiziksel hareket ve egzersizle birleştirerek bedeni "içten dışa" çalıştırır. Pilates, bedendeki güçsüz bölgeleri güçlendirerek ve yanlış alışkanlıkları düzelterek kas dengesi sağlar ve bedeni yeniden yapılandırır. Sağlam eklemler ve güçlü bir sırta sahip olmak ve esnekliğin artması, programın pek çok yararından yalnızca birkaçıdır.


Pilates, kadın-erkek ve her yaştan insan için ideal bir egzersiz sistemi olmakla beraber özellikle hamilelikte, hamileliğin ilk aylarından, son aylarına kadar kadını doğuma hazırlayan, güçlendiren, doğum sonrasında da tekrar eski formuna hızla dönebilmesini sağlayan mükemmel bir egzersiz sistemidir.

Pilates Tekniği Nerelerde Ve Kimler Tarafından Kullanılmaktadır?

Günümüzde tüm dünyada, başta amatör ve profesyonel sporcular ve dansçılar olmak üzere öğrencilerden çalışanlara, ev hanımlarından ünlülere pek çok kişi tarafından tanınan ve uygulanan Pilates tekniği; ağrılar, kronik hastalıklar, bitkinlik, kas dengesizlikleri ve orantısızlıkları, sertleşmiş eklemler, dolaşım bozuklukları, doğum öncesi ve sonrası problemler gibi pek çok rahatsızlığın tedavisinde de kullanılmaktadır. Günümüzde Pilates tekniği, tüm dünya çapındaki hastaneler ve fiziksel terapi merkezleri tarafından yaralı atletler ve dansçıları tedavi etmenin yanı sıra gebeleri doğuma hazırlamakta da kullanılmaktadır. Her geçen gün, jimnastik salonlarının ve aerobik stüdyolarının maratonvari atmosferinden bıkan pek çok kişi bu tekniğin uygulandığı stüdyolara koşmaktadır.

Hamilelerde Pilates Egzersizlerinin Prensipleri Nelerdir?

1-Konsantrasyon
Pilates egzersizlerinde konsantrasyon esastır. Vücudun her parçası bir uyum içinde ve doğru duruşları muhafaza ederek hareket etmelidir. Bunları yaparken imgelemeleri kullanmak konsantrasyon ve hareketleri hissetmek açısından önem kazanır. Aynı zamanda hareketin içinde olmak, hissetmek, imgeleme yapmak beyni günlük hayattan uzaklaştırdığı için de rehabilitasyon edici ve rahatlatıcı bir etki de sağlamaktadır.

2-Nefes
Pilates egzersizlerinde nefes hayati önem taşımaktadır.Nefesin alındığı ve verildiği konumlar, hareketten harekete dikkatle takip edilmelidir. Nefesin alınışı burundan içeri akarcasına derin ve verilişi ise ağızdan sesli ve iç geçirircesine olmalıdır.

3-Kuvvet
Beden kuvvetinin arttırılması, karın, bel, kalça bölgelerinin birbirleriyle desteklenen ve artan gücü sayesinde sırt, omurga bütünü, bel, kuyruk sokumu ve pelvik bölgeyi iyice dirençli hale getirmektedir. Kontrol edilebilirliği artan beden doğuma daha hazır ve doğum sonrasında daha kolay toparlanabilir olacaktır. Hamilelik boyunca değişen vücut dengesi boyunda, omuzlarda, sırtta, belde, kuyruk sokumunda pek çok gerilime sebep olacaktır. Bu bölgelerin güçlendirilmesi gerilimleri azaltacak ve gerilimlerin yaratacağı rahatsızlıkları da engelleyecektir. Karın kaslarının omurgaya yakın durmasını sağlayan pilates egzersizleri ile doğum sonrasında karnın düzleşmesi,sıkılaşması daha kolay olduğu gibi, bel bölgesi de incinmelere karşı daha dayanıklı olacaktır.

4-Hareket Akışı
Pilates egzersizlerinde hareketlerde keskin geçişler ve sertlikler yoktur. Hareketler sürekli ve ağır akan devinimler halinde ve kontrollü olarak yapılır.Bu devinimleri süreğen bir şekilde yaparken, nefesin kullanımı ve imgeleme ile konsantrasyonun bütünlüğü pilatesden alınabilecek sonuçların mükemmelliği ile doğru orantılıdır.

5-Gevşeme
Pilates egzersizlerinde tüm prensipler birbirini dengelemekte ve büyük önem taşımaktadır. Ama gevşeme, özellikle hamilelikte daha da önemlidir. Hamilelik ruhsal olarak fazlasıyla yıpratıcı olabilir, hassasiyet fazladır. Gevşeme ile beraber, imgelemeler ile dikkatin harekete ve hareketi yöneten gövde bölümüne odaklanması, nefesin akışıyla bir uyum içinde olmasıyla sağlanan rehabilitasyon, meditatif olarak anne adayını daha da rahatlatır ve dinginleştirir.

Pilates Egzersizlerinin Hamilelik (Gebelik) Ve Loğusalıkta Sağladığı Faydalar Nelerdir?

• Sindirim sorunlarından kaynaklanan hazımsızlıklar, gaz gibi problemler de seçilen doğru egzersiz ve malzeme kullanımıyla bertaraf edilir.
• Bacaklarda , ayak bileklerinde, eller ve kollardaki ödem aynı şekilde pilates ile devinimler halinde yapılan akıcılığın içinde med-cezir’de olduğu gibi geriye çekilerek hamileyi rahatlatır. Şişmelerden kaynaklanan, gerginleşip acımaya başlayan deri gevşeyecek, şişler de inecektir.
• Bel ağrıları ve kilitlenme diye ifade edildiği şekliyle bel bölgesinde hareketleri kısıtlayan, hatta durduran acılar da pilates egzersizleri ile minimuma inmektedir. Pilates yapmadığında benzer bir sıkıntı ile hareket edemeden kalan kadın, pilates yapıyorsa panik yapmadan kontrol edebileceğini bildiği bölgelerini hareket ettirerek ve nefesini ayarlayarak bu zor durumu atlatabilmektedir.
• Gevşeme egzersizleri, hamileliğin her döneminde artış halinde olan duygusal dalgalanmalarda çıkış olabilmekte, gece yatarken yatakta veya sabah uyanırken yapılabilecek basit egzersiz ve nefesler ile rahat bir uykuya geçiş ve zinde bir güne başlangıç yapılabilmektedir.
• Hamilelikte pilates egzersizlerinde, gerilimlerin sönümlenebildiği ve dengeyi arttırabilmemizi sağlayan toplar kullanılmaktadır.Bu topların farklı ebatlarda olanlarının kullanımıyla çeşitlilik ve amaca uygunluk sağlanır. Ayrıca minder egzersizleri, yastıklar, rulo yapılmış havlular, sopa ,hafif dumble kullanımı ile de vücudumuzda bütün bölgeler çalıştırılmaktadır.
• Pelvik bölge egzersizleri çeşitlilikleri ve etkin oluşlarıyla hem hamilelik boyunca anne adayının rahat olmasını, hem doğumda kaslarını kontrol ederek doğuma yardım edebilmesini, hem doğum sonrası toparlanabilmesini ve hem de rahimin kendini çabuk toparlamasını sağlamakta, hamilelik sonları ve doğum sonrası basınçtan kaynaklanan idrar kaçırma gibi istenmeyen durumların önlenmesini ve de cinsel hayatın doğum sonrasında normale dönmesinin kolaylaşmasını da beraberinde getirmektedir.

Kas Ve İskelet Problemi Olan Gebe Ve Lohusalarda Pilates Uygulamalarının Ek Yararları Nelerdir?

Değişik kas problemleri, skolyoz,omurga şikayetleri, bel fıtığı ,geçirilmiş ortopedik ameliyatları olan veya doğuştan kalça çıkığı olan gebelerde özellikle Pilates egzersizleri düzenli olarak en az 3-6 ay yapıldığında iskelet ve kas sistemi üzerine ek katkılar sağlamaktadır.Aslında bu tip problemleri olan kadınlara hamile kalmadan önce Pilates egzersizlerine başlamaları tavsiye edilmektedir. Sağladığı ek yaralar:
Vücut farkındalığı yaratır,
Duruşu düzelterek duruş bozukluğunun neden olacağı kas iskelet sistemi problemlerinden korur,
Ağrıların ve şikayetlerin tekrarlanmasının ortadan kaldırır,
Vücudun daha esnek olmasına yardımcı olur,
Özellikle omurga olmak üzere, tüm eklem hareketleri üzerinde kontrol sağlar,
Denge ve koordinasyonun arttırır,
Kasların kuvvet ve dayanıklılığının artmasına paralel günlük hareketler sırasında yaşanan yorgunluğu ortadan kaldırır.

Pilates Yalnız Başına Yapılabilinir Mi?

Yurtdışında ve özellikle Amerika'da çok kişi ve gebe pilates egzersizlerini bu konuda uzman merkezlerde yapmaktadırlar. Ülkemizde de son yıllarda Pilates için olan ilgi artmakta ve büyük şehirlerde uygulamanın yapılabildiği özel merkezler bulunmaktadır. Gebe ve loğusa için ise ayrı egzersiz merkezleri henüz yaygın olarak bulunmamaktadır. Pilatesin kendi başına yapılması sakıncalıdır ve mutlaka bir eğitmen ve bu konuda uzman birinin gözetiminde ve yönlendirilmesinde yapılmalıdır, aksi takdirde riskleri vardır. Bel bölgesi ve omurga, leğen kemiği, bilekler, dizler ve bütünüyle beden hormon değişimi nedeniyle sakatlanmalara oldukça müsait hale gelmiştir. Yanlış yapılan uygulamalar beli ve kuyruksokumunu, sırtı, boyunu sakatlayabilecektir. Özellikle bel bölgesinde geri dönüşü zor zedelenmeler olmaması için çok dikkat ve kontrollü hareket gereklidir.
 
Sevgili Anneler,
Sizinle daha önce hastane çantasında olması gerekenleri paylaşmıştık. Sizlerden gelen hatırlatmalarla ve seminerlerde edindiğim yeni bilgilerle genişlettiğimiz listeyi tekrar paylaşıyoruz.


Kontrol Edin
1. Hastane ile ilgili belgeler.
2. Sigorta kartı.
3. Kamera veya fotoğraf makinası (şarj etmeyi unutmayın).
4. Cep telefonunuz ve şarj aleti.
6. Müjdeli haberi vereceğiniz kişilerin listesi.
7. Otomat makineleri ve park yeri için bozuk para.

Doğum Kasılmaları Sırasında
1. Doğum kasılmalarının arasını takip etmek için bir saat.
2. Müzik dinlemek için CD çalar veya ipod, kulaklıklarınız.
3. Mumlar veya aromaterapi (steril hastane ortamını yumuşatmak için).
4. Dudak nemlendirici (dudakların kuru olması durumda),
5. Şeker, pastil veya lolipop (yine kuruyan ağzınız için), bitter çıkolata.
6. Saç bandı veya tokaları

Doğumdan Sonra
1. Kordon kanı kiti (doktorunuzun hemen doğumdan sonra çektiği kordon kanının saklanması için. Bu değerli kargonun eşiniz tarafından hemen kargoya verilmesi gerekecek), şayet istiyorsanız.
2. Emzirme sütyeni, emzirme geceliği ve göğüs pedleri
Göğüs ucu kremi, hastane personeli meşgul olduğunda elinizin altında olması için emzirme ile ilgili bilgi

4. Göğüslerde oluşabilecek şişliği azaltmak için bakım kremleriniz işinize yarayacaktır. Areola çevresine nazikçe baskı uygulayarak sütünüzün yavaşça sızmasını sağlar ve anne sütünü daha sonra bebeğinize vermek üzere biriktirir.

Hastanede Kalınacak Gece İçin
1. Bornoz, sabahlık, kalın çorap, terlik (duş yaparken kullanabileceğiniz, kaymayan bir terlik olmasında fayda var).
2. Hem doğum sırasında, hem de doğumdan sonra kullanabileceğiniz 2-3 adet diz boyu, 100% pamuk, kirleneceğinden tercihen beyaz renk olmayan gecelik. (doğum sonrasında emzirmeniz gerekeceğinden gecelikleriniz önden düğmeli olmalı. Hastaneler çok sıcak veya çok soğuk olabilir. Bunun için biri kalın biri ince iki gecelik koyabilirsiniz).
3. Şampuan, sabun, diş macunu, diş fırçası, kullanıyorsanız kontakt lensleriniz ve solüsyonu.
4. Makyaj çantanız, yüz temizleme mendili, dudak ve yüz nemlendiricisi.
5. Saç fırçası, saç kurutma makinesi (bazı hastanelerde saç kurutma makinesi vardır, bazılarında olmayabilir)
6. Hastaneninkiler ile karışmaması için desenli yastık kılıfı ve havlu, gerekecekse ekstra yastık.
7. Büyükanne külotları (sezeryan ile doğum yaptıysanız, sürtünmeye karşı dikkatli olmanız gerekecek. Normal doğum yaptıysanız yatıştırıcılara ihtiyaç duyabilirsiniz), 2 -3 paket maxi ped,
8. 2 adet emzirme sütyeni.
9. Dergi veya okunacak birşeyler.
12. Evde dikeceğiniz bir kesenin içine pirinç doldurun ve kuru lavanta çiçekleri atın. Ağrınız olduğunda bu keseyi mikrodalgada ısıtmalarını isteyin ve ağrıyan adelelerinize örn. sırtınıza koyun
14. Eve dönüşte giyecek rahat ve bol bir kıyafet (artık hamile olmasanız da hala vücudunuzda toplanmış sıvılar ve hamilelik boyunca aldığınız kilolar var. Bu durumda yaklaşık 5 aylık hamile gibi görünüyor olacaksınız).

Refakatçiniz İçin
1. Banyo seti.
2. Yedek kıyafet, terlik.
3. Dergi veya okuyacak birşeyler.

Başka Neler?
1. Hemşireler için lokum, çikolata gibi bazı küçük hediyeler getirin (bu jestinizi nasıl takdir ettiklerine şaşıracaksınız).
2. Bebeğinizin doğduğu gün bir gazete alın (O gün olan başka olayları hatırlamak için mükemmel bir hatıra).
3. Varsa bebeğinizin kardeşine/kardeşlerine de hediye almayı unutmayın.
4. Hastanede alacağınız hediyeleri eve götürmek için yedek bir çanta getirin.

Ve Bebeğiniz İçin
1. Birkaç paket yeni doğan ölçüsünde bebek bezi, bolca tülbent.
2. 3 adet mevsimine uygun bebek tulumu, 3 adet zıbın ve çorap, yelek, bebek eldiveni, 2 ince pamuklu şapka.
3. Pamuklu battaniye (renkli olursa kaybetmeniz daha güç olur).
4. Hava soğuksa eve dönüş için sıcak tutacak kıyafetler,
5. Hastanede kullanılacak kundak çarşafı ve bebek pijaması.
6. Bebeğinizi eve götürürken ve arabada kullanacağınız ana kucağı

1. Göğüs pompası
2. Anne sütü saklama kapları
3. Tek kullanımlık göğüs pedleri
4. Yenidoğan emziği

Son bir hatırlatma göğüs ucu düz veya içe dönük olan bayanlar için: göğüs ucu almayı unutmayın. Bebeğinizi emzirmenizi sağlayacağından size büyük fayda sağlayacaktır.

Bir de özel hastanede doğum yapacaksanız, pek çok şeyi hastaneniz size temin edecektir. Doğumdan önce hastanenin doğum servisi ile görüşüp neleri verecekleri öğrenmenizde fayda var.

Bebeğinizi kucağınıza alıp sağlık ve mutlulukla evinize getirmeniz dileğiyle…
 
Son düzenleme:


14/6/2011 · Kategori: hamilelik-adina-hersey , Anne



Nişane (kanla karışık akıntı) nin gelmesi
Poşun açılması (Doğum sularının gelmesi)
Düzenli ağrıların başlaması.
Düzenli ağrılar: İlk başlarda 10-15 dakikada bir gelip 15-20 saniye sürer, doğum yaklaştıkça 2-3 dakikada bir gelip 1 dakika süren ağrılar şeklindedir.
Kolay ve Rahat Bir Doğum İçin Şunları Yapınız.
Nişan, kasılmalarla birlikte olan sancı ve/veya suyun gelmesi bize doğum eyleminin başladığını gösterir. Bu üç belirti sıra ile değildir. Her kadında ve bir kadının her doğumunda farklı sıralarla görülebilir.

Nişan: gebelik boyunca kapalı olan rahim ağzında rahmi ve bebeği enfeksyonlardan korumak amacıyla pelte gibi sümükümsü bir tıkaç oluşur. Bu tıkaca da nişan denir. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle genişleyen rahim ağzından bu tıkaç düşer. Gebe kadın bunu akıntı şeklinde fark eder. Bu sümüksü tıkaç aynı zamanda hafif pembemsi kanla bulaşmış (ancak kanama olmayan) şeklindedir. Halk arasında buna belirti, nişan, iz de denir. Nişan geldiğinde hemen hastaneye gitmek gerekmez. Bu doğumun çok yaklaştığını bugün yarın doğumun gerçekleşeceğini gösterir. Hazırlıkları gözden geçirmek için zamanınız vardır.

Suyun gelmesi: Bebeği koruyan su kesesi gerilmelerin ve kasılmaların etkisiyle yırtılabilir. Bu nedenle amniyon suyu rahimden dışarı akar.Su kesesi üst bölgeden ve sıyrık şeklinde yırtılmışsa amniyon suyu sızıntı şeklinde akabilir. Bu nedenle gebeler idrar kaçırdıklarını ya da akıntı nedeniyle ıslaklık olduğunu düşünebilirler. Amniyon sıvı akıntı gibi koyu, kıvamlı değil, su gibi akışkandır. Rengi açık sarı ya da ıhlamur çayı gibidir. çamaşırda akıntı gibi tabaka bırakmaz. Bu nedenle aksırma, öksürme gibi nedenle olan idrar kaçırmaya benzemez. Ayrıca kendine has bir kokusu da vardır. Bu farklılıkları dikkate alarak ıslaklığın kesenin açılmasıyla ilgili olup olmadığı gebe tarafından ayırt edilir.

Amniyon kesesi yırtıldıktan sonra bebeğin ve anne rahminin mikrop alması kolaylaşır. O nedenle su geldiğinde ya da şüphe edildiğinde hemen hastaneye gitmek gereklidir. Bazen kadınlar su gelse bile ağrılar başlamadı diye hastaneye gitmeyi geciktirirler. Bu durum anne ve bebeğin mikroplarla bulaşan bazı hastalıkları kapmasına neden olabilir.Doğumdan önce su keseleri yırtılan gebe kadınların çoğunluğu 12 saat içinde ilk kasılmaları hissederler; kalanların çoğu bunları 24 saat içinde hisseder. Bununla birlikte yaklaşık 10 kadından birinde doğumun başlaması daha uzun sürer. Zaman geçtikçe yırtılmış amniyon kesesinden bebek ve/veya annenin enfeksiyon kapma riski artacağı için çoğu hekim kese yırtıldıktan sonra eğer beklenen tarih yakınsa 24 saat içinde oksitosinle doğumu başlatır, az sayıda hekim 6 saat içinde başlatmayı yeğler. Son çalışmalar bu noktaya gelmiş bir gebelikte doğumu başlatmak için 24 saatten fazla beklemenin yararı olmadığını, tersine zararı olduğunu gösteriyor.

Vajinanızdan sızıntı veya akıntı geliyorsa hekiminizi veya ebenizi arayın. Bu arada enfeksiyondan korumak için vajina bölgesini olabildiğince temiz tutun; banyo yapmayın veya cinsel ilişkiye girmeyin; amniyon sıvısını emmesi için ped kullanın (tampon değil); kendi kendinizi içeriden muayene etmeye kalkışmayın; tuvalette önden arkaya doğru temizlenin.

Nadiren, bebeğin gelen parçası henüz pelvise yerleşmediğinde ve keseler erken yırtıldığında (en sık olarak bebeğin prematüre veya makat gelişi olduğu durumlarda) göbek bağı "kendi üstüne katlanır" rahim boynuna doğru itilir hatta amniyon sıvısının akmasıyla vajinaya bile inebilir. Vajinanızın çıkışında göbek bağı görebiliyorsanız veya vajinanızın içinde bir şey varmış gibi hissediyorsanız hemen hastaneye gidin.

Ağrı: Doğumun başladığını gösteren bir diğer belirti de karında sertleşme ile birlikte ağrının hissedilmesidir. Başlangıçta hafif olan, kısa süren ve seyrek olan bu ağrılar gittikçe daha uzun, şiddetli ve sık hale gelir.

İlk kez anne olacak çoğu kadın (bunlarda doğum sancıları genellikle yavaş başlar ve kasılmalar kademeli olarak artar) güvenle ilk birkaç saati evinde geçirebilir. Ancak kasılmalarınız, çok güçlü başladıysa -en az 45 saniye süren ve 5 dakikadan daha sık gelen kasılmalar- ve/veya daha önce doğurmuşsanız ilk birkaç saat sancıların tamamı olabilir. Büyük olasılıkla doğumun ilk evresi sancısız geçmiştir ve rahim ağzınız bu sürede yeterince genişlemiştir. Hekiminizi aramamak -ve son dakikada hastaneye yetişmeye çalışmayı göze almak- şu an telefon etmekten daha kötü sonuçlar doğurabilir.

Bununla birlikte, ardışık birkaç kasılmayı saymış olmanız iyi olacaktır. Kasılmaları bildirirken sıklıkları süreleri ve güçleri konusunda emin olun. Sakin bir ses tonuyla konuşmak adına rahatsızlığınızı belli etmekten kaçınmayın. (Hekiminiz kasılma sırasında konuşmakta olan bir kadının sesinden doğumun hangi aşamada olduğunu anlama konusunda deneyimli olacaktır.)

Eğer siz hazır olduğunuzu hissediyorsanız, ancak hekiminiz aynı fikirde değilse, "bekle" yanıtıyla tatmin olmayın. Hastaneye gidip kontrol yaptırmak istediğinizi söyleyin. "Her ihtimale" karşı bavulunuzu yanınıza alabilirsiniz, ancak rahim ağzınız açılmaya yeni başlamışsa eve dönmeye de hazırlıklı olun.

Doğum sancıları başladığında hemen hastaneye gitmeniz gerekmez. Ancak sancılar yaklaşık 4-5 dakikada bir geliyorsa hastanede olmanız gerekir. Bazen gerçek doğum ağrılarını taklit eden yalancı doğum ağrıları gebe kadını ve eşini telaşlandırır ve hastaneye gitmesine neden olur. Böyle bir durumla karşılaşıldığında ağrıların gerçek mi, yalancı mı olduğunu ayırt etmek için izlemek ve bazı farklılıkları gözlemek gerekir.

Yalancı doğum ağrıları:
Sıklığı, şiddeti bakımından düzensizdir
Dolaşma, masaj ve istirahatla geçebilir
Ağrı bel, kasık ve karında hissedilir
Rahim ucunda yumuşama ve açılmaya neden olmaz.
Gerçek doğum ağrıları:
Düzenlidir
Her durumda devam eder, geçmez
Ağrı bel, kasık ve karında her noktada aynı hissedilir
Yumuşama ve açılmaya neden olur
Evde yapılabilecekler:
Dolaşabilir ya da istirahat edebilirsiniz.
Duş alınabilir.
Masaj yapılabilir. Belden kalçaya doğru ve elin topuğu ile bel ve kalça üzerine basınç uygulamaları rahatlatıcı olabilir.
Valiz kontrol edilebilir.
Sık sık tuvalete gidilerek idrar yapılır.
Yapılması sakıncalı olanlar:
Ağrılar başladığında bir şey yenilmemelidir. Yemek yemek ya da Fazla miktarda sıvı almak kusmaya yol açabilir.
Gerekirse çok küçük miktarlarda sıvı alınabilir.
Biraz enerji verecek, ağızda eriyen şeker, çikolata yenilebilir.
 

Hamilelik her kadın için çok özel bir dönemdir ve bu dönemde hemen her anne adayı hem kendisi hem de bebeğinin sağlığını düşünerek son derece özenli davranması gerektiğini bilir. Günümüzde artık sadece hamilelik oluştuktan sonra değil hamilelik öncesinde de uygulanacak bazı yaklaşımların önemi ortaya konmuştur. Hamilelik sırasında bebeğin gelişiminde en önemli ve hayati aşamalar hamileliğin başlangıç döneminde yani anne adayı henüz hamile olduğunu fark etmeden önce oluştuğu için bu erken aşamada bilinçli davranarak bebeğinizi bazı enfeksiyonlardan, hastalıklardan, besin eksikliklerinden ve çevresel hasarlardan koruyabilirsiniz.

Hamile kalmadan birkaç ay önce doktor kontrolünden geçmeniz faydalı olacaktır. Kan grubunuz, hepatit B ve kızamıkçık gibi hastalıkları geçirip geçirmediğinizi anlamak üzere kan testi yaptırabilirsiniz. Bütün hastalıklar hamilelik döneminde anne ve bebek için tehdit oluşturur. Hamilelik sırasında geçirilen bazı hastalıkların (su çiçeği, kızamıkçık, hepatit gibi) anne ve bebek sağlığı üzerindeki etkisi, hastalığın hamilelik dışında geçirilmesinden daha fazladır. Özellikle bebeklerde geri dönüşü olmayan sonuçlara, sakatlıklara yol açmaktadırlar ve çoğu zaman bebekler kaybedilmektedir.


Doktora başvurduğunuzda;

• Bugüne kadar yaşadığınız tıbbi problemler konusunda doktorunuzu bilgilendirmeniz gerekir.

• Jinekolojik muayene ile özellikle rahim ve rahim ağzının değerlendirilmesi gereklidir.

• PAP Smear testi ile rahim ağzı kanseri açısından kontrolünüz mutlaka yapılmalıdır.

• İdrar testi, idrar incelemesi ile idrar yolu enfeksiyonları ve böbreklerinizle ilgili problemler tespit edilebilir.

• Anne adayının ve eşinin kan gruplarının belirlenmesiyle kızamıkçık, sarılık, taksoplazmozis gibi hamilelik sırasında geçirildiği takdirde bebekte anormalliklere yol açabilecek enfeksiyonlara karşı bağışıklık durumunun belirlenmesi gerekir.

• Kan basıncının (Tansiyon) yüksek bulunması halinde hamilelik öncesinde gerekli önlemlerin alınması gerekir.

• Cinsel temas yoluyla geçen klamidya, üreoplazma gibi enfeksiyonların tespit edilmesi ve düşüklere yol açabilen bu enfeksiyonlara karşı hamilelik öncesinde gerekli tedavinin yapılması gerekir.

• Tiroit bezinin fonksiyonu ile ilgili problemler hamileliğin elde edilmesini ve sağlıklı bir şekilde devam etmesini engeller. Tiroit bezine ait bozukluklar tedavi edildiğinde sağlıklı bir bebek sahibi olmak mümkündür.


Yüksek tansiyon veya şeker hastalığı gibi özel durumlar hamileliğinizi etkiler. Ailenizde genetik bozukluğa bağlı bir hastalık varsa ve 35 yaşın üzerinde iseniz bir genetik uzmanına başvurabilirsiniz.

Sağlıklı beslenme ve kilo dengesini koruyarak vücudunuzu hamileliğe hazırlayabilirsiniz. Bazı hekimler hamilelikten 3 ay önce başlamak üzere günde 400 mcg Folik asid (B vitamini) alınmasını önerir. Folik asid hamileliğin ilk 3 ayı içinde oluşabilecek nöral tüp defekti adı verilen beyin ve omurilikteki bozuklukları önlemeye yardım eder. Folik asidi içeren besinleri de bol tüketmenizde fayda vardır. Bunlar; portakal suyu, yeşil lifli sebzeler, kuru ve doğal baklagillerdir.

Egzersiz yapmaya şimdiden başlayabilirsiniz ve hamileliğiniz süresince de çok ağır olmamak koşulu ile egzersize devam edebilirsiniz. Sigara ve alkol kullanıyorsanız bunları kesmelisiniz çünkü bebek üzerinde zararlı etkileri vardır. Doktora danışmadan ilaç kullanmamalısınız ancak halihazırda bir hastalığınız sebebi ile ilaç kullanmak zorunda iseniz hastalığınızı ve kullandığınız ilacı doktorunuzla konuşmalısınız.
 

Artan gebelik hormonları, özellikle progesteron sindirim sisteminde ve midedeki tüm kaslarda gevşemeye sebep olur.
Midenin üst kısmındaki kapakçıkta da gevşeme olduğu için mide içeriği ve asidi yemek borusuna kaçar,bu bölgeyi tahriş eder ve kalbin olduğu bölgede epey rahatsızlık veren bir yanmaya sebep olur.
Beşinci aydan sonra büyüyen rahim mideye mekanik baskı yaparak bu yanma şikayetlerini arttırır.

Bu şikayetler beşinci aydan sonra artmaya başlayarak özellikle son 3 ayda çok rahatsızlık verici olur.
Halk arasında yaygın bir inanışa göre mide yanmasının ’bebeğin saçlanmasıyla ilgili olduğuna dair her ne kadar inanışlar olsa da herhangi bir ilgisi yoktur.
Anne için epey rahatsızlık veren bu şikayet beslenmeyi olumsuz etkilediği için bebeğin gelişimini de olumsuz etkileyebilmektedir.

Önlem alın;

Az ve sık yemek yiyin.3 ana 6 ara öğün şeklinde beslenin.

Baharatlı,aşırı yağlı,kızartılmış yemek yemeyin.Salam- sucuk gibi tam pişmemiş baharatlı et ürünleri tüketmeyin.

Sebzeleri çiğ olarak tüketmeyin.

Çok kilo almayın.Kilonuzu kontrol edin.

Sigarayı bırakın.

Hızlı yemek yemeyin.

Karnınızı sıkacak sıkı giysiler ve iç çamaşırları giymeyin.

Gece yatmadan önce özellikle alkol, çikolata ve kahve tüketmeyin.Gece mide asidini çok arttırırlar.

Yatmadan yarım saat önce 1 bardak ılık az şekerli süt içmek gece boyunca rahatlatır.

Yüksek yastıkta yatmak mide yanmasını azaltır.

Şikayetleriniz artar ise doktorunuzla iletişim kurun. Gebelikte rahatlıkla kullanabilen anti asitleri size önerebilir. (hap veya şurup olarak)
 
Back
X