HAMİLELİKTE BEBEK EĞİTİM BAŞLAR

Besmeleden sonra…

Allah (c.c) yarattığı hiçbir şeyi başıboş bırakmadığı gibi hiçbir şeyi de boşuna yaratmamıştır hiç şüphesiz. Yüce yüce dağların eteklerinde nazarlardan uzak çiçeklerden, bizden binlerce ışık yılı uzaklıktaki gezegenlere kadar hepsinin bir yaratılış amacı olduğuna iman ederiz çünkü Allah (c.c) noksan sıfatlardan pak ve münezzehtir. Rabbimiz bu konuda Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: “Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: ‘Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin…’”(Al-i İmran,191) Peki, bu girift yapı içindeki insanın yaratılışında bir başıboşluk ya da boşunalık söz konusu olabilir mi? Cevap yine Kur’an’ın ebedî sesinden yükselmektedir: “İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” Mütalaadan önce belirtilmelidir ki biz bu düşünceden Allah’a sığınırız.

İnsanın anne karnındaki evreleri Kur’an’da şöyle anlatılmıştır:

“…Sizi annelerinizin karınlarında üç türlü karanlık içinde, yaratılıştan yaratılışa geçirerek yaratmıştır; işte bu Rabbiniz olan Allah’tır. ” (Zümer,6) Bu üç devre; zigot, embriyo ve fetüs (et giydirilmiş kemikler) şeklindedir. Zigot ilk iki haftalık en kısa dönemdir. Embriyo 2-8 haftayı, fetüs de 8-38 haftayı kapsamaktadır. Peki, bebek bu kadar uzun zaman anne karnında neler yaşamaktadır? Allah’ın boşuna yaratmama sıfatını bu zaman dilimi açısından nasıl değerlendirebiliriz? Varlık sahasına çıkmış, ruhuyla buluşmuş fakat karanlıklarda sıkışmış kalmış bir beden eğer anladığımız manada bir yaşamdan uzak ise bu dönemde ona ruhun verilmesinin ne gibi bir hikmeti olabilir? Bu soruların cevabı bizi anne karnına yolculuğa davet etmektedir.

Rahim duvarına tutunan bebeğin kalbi 3-4. haftalarda atmaya başlamaktadır. Embriyo denen bu dönem, insanın hayat boyu kullanacağı organlarının oluşmaya başladığı zamandır. Gözler, kan damarları, kollar, bacaklar, sinir sistemi ve diğer önemli organların gelişimi burada başlar. Üçüncü aydan itibaren embriyo dönemi yerini fetüs dönemine bırakır. Bu dönemin en önemli özelliği beyinde elektriksel etkinliklerin meydana gelmesi ve doğum öncesi dönemin en uzun evresi olmasıdır. Fetüs ancak beşinci aydan sonra insan organizmasının temel yapısını almaktadır. Bebek beşinci aydan doğumuna kadarki sürede insanın minimalize edilmiş hali konumundadır. Peki, bu minik insanın dış dünya ile etkileşiminden söz edebilir miyiz ve eğer bir etkileşim varsa bunu dinî manada bir kazanca dönüştürmek mümkün müdür? Bunun tahlili için duyuların gelişimine göz atmamız gerekecektir.

Yetişkin bir insanın dış dünya ile fiziksel ilişkisi nasıl duyu organlanları vasıtası ile gerçekleşirse bir bebek de beş duyusu sayesinde dünya ile etkileşime girebilir. Anne karnındaki yaşamda, gelişen ilk duyunun dokunma olduğu varsayılmaktadır. Bebekte dokunma hissinin 8. hamilelik haftası gibi çok erken bir dönemde başladığı düşünülür.

Tat duyusu, erken gelişen duyulardandır. Tat almadan sorumlu olan algılayıcılar, hamileliğin 13-15. haftasında mevcuttur ve bunların yapısı erişkinlerinki ile hemen hemen aynıdır. Bu nedenle bebeğin bu haftadan itibaren değişik tatları ayırt edebildiği düşünülür. Yapılan gözleme dayalı incelemelerde anne adayı, tatlı besinler tükettikten sonra bebeğin yutma hareketlerinde artış; acı ve ekşi besinler tükettiğinde bu hareketlerde bir miktar azalma olduğu görülmüştür. Bu durum, bebeğin anne karnındayken değişik tatları ayırt edebildiği tezini kuvvetlendirir.

Bebeğin burnu, hamileliğin 11-15. haftaları arasında oluşumunu tamamlar. 25. haftadan itibaren bebek annesinin sesini duyabilir, 27. haftada ise annesinin sesi dışında dışarıdan gelen seslere hatta babasının sesini bile duyup ona tepki verebilir. Ancak hem içinde bulunduğu ortam, hem de bebeği içinde bulunduğu sıvının olumsuz etkilerinden koruyan kremsi tabakanın kulaklarını tıkaması nedeni ile sesleri büyük bir olasılıkla boğuk olarak duyar.

Bebeğin göz kapakları 26. haftaya kadar kapalıdır. Bu süre içinde görmeden sorumlu temel birim olan retina gelişimini tamamlar. 26. hafta civarında bebek gözlerini açmaya başlar ve göz kırpabilir. Bebeğin gözleri 26. haftaya kadar kapalı olmakla birlikte anne adayının karnı üzerine uygulanan güçlü bir ışık kaynağına kalp atışlarında bir hızlanma ile yanıt verir. Gerçekte rahim içi mutlak karanlık değildir. Tıpkı sesleri geçirdiği gibi ışığı da geçirir ancak bu geçirgenlik ses ile kıyaslandığında çok daha azdır. Buna rağmen bebek gündüz ile geceyi rahatlıkla ayırt edebilir. 33. haftadan itibaren bebeklerin göz bebekleri ışığa tepki vererek büyüyebilir ya da küçülebilir. Bunlar tıbbın tespitleridir. “…Rahimlerde bulunanı O (cc) bilir.” (Lokman,34)

Tüm bu gelişim evrelerinin ve duyuların kritiği yapılacak olunursa en güzel temasın işitme yoluyla sağlanabileceği aşikârdır. En güzel bağ, işitme yoluyla kurulabilir. Anne adaylarına önerilen modern(!) yöntemler arasında yer alan bebeğe klasik müzik dinletme, kitap okuma vb. ritüellerden medet umuluyorsa biz de onların bir şey bildiklerini varsayalım ve diyelim ki bu dönem neden dinî bir kazanca dönüştürülmesin? 25. haftada annesini, 27. haftada çevredeki insanları duyabilen bir bebek daha doğmadan modernizmin tazyikine neden maruz kalsın? Onca karanlığa rağmen ana rahmine düşen ışık neden İslam’ın sönmez nuru olmasın?

Peki, bebeğini daha kucağına almadan onun ruhundaki müslümanlık tohumunu sulamaya başlamak isteyen bir anne neler yapabilir? Hangi yollarla günahsız kulaklara erişebilir?

Yapılan bir araştırmada bebeklere anne karnında Kur’an’dan bir sayfa dinletilmiş, doğum sonrası çocukların daha önce hiç duymadıkları başka bir sayfaya oranla anne karnındayken dinledikleri sayfayı daha kolay ezberledikleri tespit edilmiştir. Bu tecrübe dikkate alınmalı ve anne Kur’an okumalarını çoğaltmalıdır.Anne, bebeğini uygunsuz sözlerin söylendiği ortamlardan da uzak tutmalıdır. Dedikodunun kol gezdiği, günahın konuşulduğu sohbet meclisleri hem Allah için hem de savunmasız bebek için terk edilmelidir.Babanın bebekle temas kurması şüphesiz annenin karnını dinlemesinden, odada sigara içmemesiden ve çocuğun tekmelerini futbolcu bir evlada yormasından ibaret olmamalıdır. Bu tekmeler kalbin ve ruhun kapılarını tekmeleyen bir bebeğin çırpınışları olarak okunmalıdır. “Doğduğumda isteğim, yalnız uyuyacağım bir oda, renk renk elbiseler değil; Allah’ın razı olacağı bir aile saadetidir. Bunu bana hazır ettiniz mi?” sorusu uykularımızı kaçırmalıdır.“Kalbler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur. “(Rad,28) ayetine binaen Allah’ı daha fazla anmak; zikri, hamdı çoğaltmak annenin iç huzurunu artıracağından bu, dolaylı olarak bebeğin huzuruna da katkısı olacaktır.Baba ailenin reisi konumundadır. Reise düşen, evdeki huzuru dengede tutmaktır. Hamilelik döneminde annenin huzursuzluğunun bebeği etkilediği bilinen gerçeklerdendir. Bu konuda baba, annenin hassaslaşan duygularını anlamalı ve aile saadetinin kökleri derinleştirilmelidir.Gündüzü ve geceyi birbirinden ayırt eden bir bebekten bahsediyorsak teheccüd annenin kaçırmaması gereken fırsatlardan biridir. Bebek şüphesiz gece vakti hareketlenen annesinin bedenini hissedecektir.

Tüm bu öneriler anne karnındaki bebeğe yoğun bir eğitim vermek şeklinde bir kalıba asla dökülmemelidir. Burada amaç duyularının açık olduğunu bildiğimiz bebeğin bilinçaltına ulaşmak, onu hazırlamaktır. Tıpkı tohuma hazır hale getirmek için toprağı sürmek, misafir gelmeden önce sobayı yakıp evi hazır etmek gibi…

Şüphesiz öğrenmelerimiz yaşantı yoluyla gerçekleşir fakat burada bebeğin birşeyi öğrenmesinden çok, çağrışım yapabileceği küçük etkileşimlerden bahsedilmektedir. Ayrıca öğrendiklerimizin toplamı, bilinçli olarak algıladıklarımızdan çok fazladır. Yani bilinçdışı sürekli aktiftir. Örneğin hiç sevmediği fakat popüler olan bir müzik parçasını bilmediğini düşünen biri, bir gün kendisini bu şarkının tüm sözlerini mırıldanırken bulabilir. Bunlar her öğrendiğimizi biliçli öğrenmediğimizin ve öğrenmek için gayret sarf etmediğimizin delillerindendir.

Sıralanan tavsiyeler genel anlamda anne adaylarının dikkat etmesi gerekenler değil anne karnındaki çocukla etkileşimi sağlamak adına dikkat edilmesi gerekenlerdir. Bunlar dışında anne, bebeğin sağlığını olumsuz etkileyecek fiil, besin, içeceklerden uzak olmalı; haram lokma yememelidir muhakkak.

Son olarak gözden kaçırılmaması gereken bir nokta da bu yoldaki uğraşların boşa gitmeyeceğine inanmaktadır çünkü ameller niyetlere göredir. Bu noktanın halledilmesi yapılacak amellerin ihlasını da artıracaktır. Bize düşen adım atmaktır. Velev ki bebek anneyi, babayı hiç duymadı, yapılanları hissetmedi. Tüm çabalar boşa mı gidecektir? Elbette ki hayır! Anne ve babanın bu çabası, aynı zamanda ebeveynin kendilerini disipline etmeleri açısından da bir fırsat olarak okunmalıdır. Bu süreç, nesil yetiştirmek gibi ağır bir sorumluluğu kaldırabilmek için bir prova dönemidir. Kur’an okumayı çoğaltan, günah ortamlarından uzak duran, zikir ve duayı âdeta çağlayana dönüştüren, nefsiyle iki kişilik mücadeleye giren anne-baba, kendi ruh dünyalarını da pir ü pak yapacaklardır böylelikle. Sorumluluğumuz çocuklarımıza sadece namaz, oruç, zekât öğretmek değil, neslimizi cehennemden korumaktır, ağırdır, ciddidir. Gayret bizden, sonuç Allah’tandır. Vesselam…
 
Kızlar bebeğiniz için özel bir şeyler yapiyor musunuz hikaye , olumlu düşünce , rahatlatıcı müzik , ilahi gibi bebeği olumlu yönde etkileyecek etkinlikler ?
Kuran i Kerim ? Paylaşalım istiyorum
 
BEBEĞİMİZ

ANNE KARNINDA EĞİTİM

Artık anne karnındaki bebekler de dersaneye gidiyor. Bebeğin işitme, dokunma, koku alma duyuları, hafızası ve zekası anne karnında geliştiriliyor. Üstelik dersaneye devam eden bebekler ile etmeyenler arasında 6 aylık zeka farkı oluyor. Küçük Einsteinler yetiştirmek istiyorsanız Tanı Eğitim, İletişim ve Danışmanlık Hizmetleri’nden Çocuk Psikiyatrsiti Uzmanı Müjen İlnem’e kulak verin.
Bebeğin ruhsal ve zihinsel olarak gelişimi anneleri en çok ilgilendiren konuların başında geliyor. Zeka toplumunun ön plana çıktığı şu günlerde bebeklerinin zeki olmasını istemek anne ve babaların en büyük hakkı. Peki bir çocuğun zeka gelişimi için yapılabicek şeyler var mı? Elbette, var. Anne karnından başlayarak bebeğinizin zeka gelişimini ve psikolojik oluşumunu sağlamanız mümkün. Hem de ana rahminden başlayarak! Tanı Eğitim, İletişim ve Danışmanlık Hizmetleri’nde 9 hafta süren “Ana Rahmi Dersanesi” adlı bir program var. Bu programa katılan anne adaylarının bebekleri ile katılmayanlar arasında 6 aylık zeka farkı oluyor. Merkezden Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı Müjen İlnem hamileliğin birinci ayı ile birlikte çocuk eğitiminin başladığını belirtiyor.

Öncelikle bebeği isteyin

Anne rahmi dersanesi denilen olay çocuğu istemekle başlıyor. İstenmeyen hamilelik sonucu doğan çocuklar bunu mutlaka anlıyorlar ve hayat boyu birtakım güven sorunları yaşıyorlar. Böyle bir durum yaşamamak adına karı – koca olarak en baştan bebeği istediğinize emin olun. Bu istek gerçekten çok önemli. Dr. İlnem bu noktada şöyle bir örnek veriyor: “Bebek isteme kararı bazı toplumlarda bebeğin doğum günü olarak kabul ediliyor. Örneğin Afrika yerlilerinde anne çocuk yapmaya karar verdiği zaman bir ağacın altına oturduğunda bir türkü mırıldanmaya başlıyor. Daha sonra eşiyle beraber oluyor. Çocuğun doğum gününün annenin kafasında tasarladığı o gün olduğuna inanıyorlar. Böylelikle her bireyin kendine has bir özelliği, farklılığı olduğu ortaya çıkıyor.

İletişim yolları

Anne karnındaki bebekle iletişim kurmanın pek çok yolu var. Yapılan araştırmalar bebeğin ana dilini anne rahminde öğrendiğini ortaya koyuyor. Bebekler zaten anne sesini çok çabuk algılıyorlar. Ardından da babayı algılamaya başlıyor. İşte bu nedenle bebeğin en baştan itibaren bir birey olduğunu kabul etmekte yarar var. Öyle ki hamilelik sırasında karı-koca arasında sürekli gerginlik yaşanması da bebeği etkiliyor. O açıdan tartışma sonrasında anne, karnına dönüp "Babanla yüksek sesle konuştuk ama bunun seninle ilgisi yok" demeli. Yapılan araştırmalar bazı çocukların ana rahminde şahit oldukları konuşmaları büyüdükten sonra hatırladıklarını ortaya koyuyor.

Peki onunla etkin bir şekilde iletişim kurmak için ne yapmak gerek?

İşte bazı öneriler:
1. aydan itibaren bebeğinizi kabul edin. Anneliğe hazırlanın. Yok sanılacak bir canlı olmadığını bilin. Onu farkedin. Eşinizle birlikte onun çocuğunuz olduğunu kabul edin. 2.aydan sonra karnınızdaki çocukla iletişim kurmaya başlayın. Onu okşayın ve ona dokunun.4. ayla birlikte bebeğinizin ne istediğinin farkına varın. Onunla konuşun ve ona bir birey gibi davranın. Ona müzik dinletin. 7. aydan itibaren sırtını okşayın. İnanması belki güç ama bebek bunu hissediyor. Elbette sadece annenin değil babanın da bebekle iletişim kurması şart. Dokunarak, konuşarak bebeğe kendini tanıtması son derece faydalı.

Müziğin inanılmaz etkisi

Bebeği anne karnında eğitmenin yollarının başında müzik dinletmek gerekiyor. Özellikle ritimleri çok seviyorlar. Ancak doğru müziği seçmek gerek. Örneğin, Brahms dinletilen prematüre çocukların daha çabuk geliştikleri biliniyor. Çocuk Psikiyatristi Müjen İlnem bir noktanın altını çizerek şöyle diyor: “Klasik müzik dinletmek doğru. Ancak anne adayının dinlediği müziği gerekiyor. Pembe dizi müzikleri, halk ezgileri gibi annenin hoşlandığı diğer müzik türleri de bebeğe dinletilebilir. Tabii rock müzik gibi sert müzikleri de dinletmemek gerek.” Bu dersane eğitimi sırasında müzik dinletmek dışında başka çalışmalar da yapılıyor. Örneğin anneye bazı kokulu yiyecekler vererek bebeğin tat alma duyusu geliştiriliyor. Anne sürekli bebekle konuşmaya, ona dokunmaya teşvik ediliyor..
 
Bilinçli hamile ve bilinçli anne olmak kim istemez ki . . o yüzden kızlar birbirimize bu konuda yardımcı olalım tecrubeliler bize bu tecrubelerinden anlatirsa öğrenmek isteyenler kafasını rahatlatacak cevaplar alırsa bu bebek ve kendisi için çok faydalı olur lütfen birbirimze DESTEK OLALIM KADINLAR KULÜBÜ AILESI
 
Ne güzel bir paylaşım olmuş Allah razı olsun bende çok şey yapmak istiyorum gerçi daha yeni öğrendim doktora gidemedim ama şimdiden de başlasam erken olmaz sanırım
 
Ne güzel bir paylaşım olmuş Allah razı olsun bende çok şey yapmak istiyorum gerçi daha yeni öğrendim doktora gidemedim ama şimdiden de başlasam erken olmaz sanırım
erken olmaz canım en azından güzel duygularla hamileliğe adım atmış olursun
 
erken olmaz canım en azından güzel duygularla hamileliğe adım atmış olursun
Bilinçli bir hamilelik geçirip bilinçli bir anne olmak hep hayalimdi televizyondan uzak durmaya çalışıyorum hergün yasin okumaya çalışıyorum kaza namazlarım var onlarla daha çok uğraşmaya çalışıyorum evden uzakta Azerbaycan da olduğumuz için Kuran getiremedim yanımda baştan başlayıp okumak istiyorum ama ne yazık ki yok daha başlayamadım yasin kitabım var sadece başka neler yapabilirim çok abartmıyorum dur inşallah
 
Çok iyi yapiyosun canım kadının bir tanesi bunun gerçekliğine daha çok emin olmak için 2 çocuğunu hamileyken farklı davranışlar sergilemis 1. Sinde ibadetine daha bağlı , 2. Sinde pek bağlı değil dunyaliklarla da meşgul olmuş ve çocuklar büyüyüp olgunlasinca bu gerçeği gözleriyle görmüş 1. Si daha dine bagliyken diğeri daha dünyevi işlerle meşgul olan kişiliğe burunmusler. Amerika da bilim adamı bu konu üzerinde araştırma yapmış ve bebeğin anne karnında nasıl eğitim verildiyse öyle bir insana dönüştüğü görülmüş ve ispatlanmis
 
Çok iyi yapiyosun canım kadının bir tanesi bunun gerçekliğine daha çok emin olmak için 2 çocuğunu hamileyken farklı davranışlar sergilemis 1. Sinde ibadetine daha bağlı , 2. Sinde pek bağlı değil dunyaliklarla da meşgul olmuş ve çocuklar büyüyüp olgunlasinca bu gerçeği gözleriyle görmüş 1. Si daha dine bagliyken diğeri daha dünyevi işlerle meşgul olan kişiliğe burunmusler. Amerika da bilim adamı bu konu üzerinde araştırma yapmış ve bebeğin anne karnında nasıl eğitim verildiyse öyle bir insana dönüştüğü görülmüş ve ispatlanmis
Allah yardımcımız olsun inşallah istikrarlı olmayı nasip etsin bu konuda
 
Inşallah canım ben de çocuklar için Peygamberimizin hayatı kitabı var ben de onu okuyorum ona dinletiyorum ince bir kitap ağır gelir diye ayrıntılı olan kitabı okuyamiyorum ama Kuran okumak çok istiyorum nefis ağır geliyor engel oluyor sanırım ben de baslicam Kuran a Allah ızın verırse
 
Kızlar bebeğiniz için özel bir şeyler yapiyor musunuz hikaye , olumlu düşünce , rahatlatıcı müzik , ilahi gibi bebeği olumlu yönde etkileyecek etkinlikler ?
Kuran i Kerim ? Paylaşalım istiyorum
Allah razi olsun canim paylasimin icin..bende yeni ogrendim ama tedavi ile olgudu icin hergun meryem yasin surelerini okudum ins. Bundan sonrada gunluk yusuf ibrahim surelerini okumayi istiyorum.insallah ve bebesim hayirlisi ile saglikli dogana kadar da bir hatim yapmak istiyorum insallah:)
 
Inşallah canım ben de çocuklar için Peygamberimizin hayatı kitabı var ben de onu okuyorum ona dinletiyorum ince bir kitap ağır gelir diye ayrıntılı olan kitabı okuyamiyorum ama Kuran okumak çok istiyorum nefis ağır geliyor engel oluyor sanırım ben de baslicam Kuran a Allah ızın verırse
Onu bende düşündüm hatta bende var ince bir kitap hadi bakalım dediğin gibi nefis engel oluyor bazen
 
Kızlar karnimizdaki bebeğimiz e okuduğumuz kitapların isimlerini paylaşalım
 
Anam dediğim kitabı getirmemişim yanımda :( ama uğur koşar var Allah de ötesini bırak ağır mı olur ki o
Ayy daha doktora da gidemedim ne zor beklemesi
 
Anam dediğim kitabı getirmemişim yanımda :KK43: ama uğur koşar var Allah de ötesini bırak ağır mı olur ki o
Ayy daha doktora da gidemedim ne zor beklemesi
kitabın adını ve kendisini biliyorum ama içeriğini ve ağırlığını tam olarak bilmiyorum canım bizi derinden sarsacak ve etkileyecek aglatacak kitaplardan uzak duralım çünkü bebeklerimiz annelerinin uzulmesine asla dayanamazlar
 
kitabın adını ve kendisini biliyorum ama içeriğini ve ağırlığını tam olarak bilmiyorum canım bizi derinden sarsacak ve etkileyecek aglatacak kitaplardan uzak duralım çünkü bebeklerimiz annelerinin uzulmesine asla dayanamazlar
Kitap biraz psikolojik sanki tefekküre davet ediyor genelde ama bilemiyorum şu an esmaül hüsna ve o kitap var elimde sadece
 
Back
X