Biz çocukken, köye gidince bayramlarda, köyde yaşayan akrabalarımız, elbisenin etekleri çok kısa, tırnaklara oje var, VS vs şeylere çok büyük bir tepki gosterirdiler ve anlatirdilar, ölünce çok fena cezalandiracagimizi, şeytan gelip alıyormuş, daha çok patavatsız şeyler. Biraz daha büyüyünce babama anlattım babama, babam bana öyle birşey yok. Allah bizim mutlu olmamızı istiyor, cünkü bizi sevdiği için dedin. Biz onun kulları iz ve o sade bizim neşeli ve mutlu olmamızı istiyor. Sen kısa etekle mutluysan, öyle sever seni dedi. Yalniz merhametli olacaksın. Hic kimseye ve hayvana ve doğaya zarar vermiyec eksin, hırsızlık yapmıyac aksın. Yalan söylemiyeceksin. Ve aynı dediği gibi de yaşardı babam ve annem. Babaannem ve dedem. Her insana, hangi dinden, hangi ırktan olsun, hiçbir rol oynamiyordu, insan insandır, hayvanin yardıma ihtiyacı varsa, yardım edilir, karnı doyurulur. İyi insan ol, mutlu ol. İstediğin gibi yaşa, ama hiç kimseye zarar vermeden.
O zaman yaşadığın zamanda bile sanki kanatların car gibi hissedersin kendini dedi. Ve hakikatten öyle. Ben bunlara inanıyorum.
Ne yazikki, birçok hocalar insanların korkusuyla oynuyorlar. Ay dala bakması günahmış, ay şu günah, ay bu günah. Bastan çok normal olan şeyler, simdi çok insanların içinde panik yaşatıyor. Ben turkiyede yaşarken bir kaç yıl önce, genç bir kadın, normal yolunda doğum yapamadı, kocası istememiş, bacakları açıp doğum yapması günahmış. İlla sezer anla olacakmış. Çok doğal ve normal şeyler, günah iskambilini almış. Bunlar insanları korkutuyor. Korku da insanları özgür yasatamiyor.