Can Dündar'ın bir yazısını okumuş ve bir kısmını beğendiğim için durumuma yazmıştım.
"Hayatın matematiği farklı. İki yarımı toplayınca bir etmiyor. İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle de mutlu olamıyor."
Amacın ne bilmiyorum, durumuna yazdıkların anlamsız. Tam manasıyla bir sevgi olsaydı benim en başta dediğim şeyleri hayatımın en kritik zamanında, sınavlarım varken sorun edip işi bu noktaya getirmezdin. Bir mühlet tanıdım, istihare etmedim dedin. (İstihare namazı mı kılsam acaba demiştim olaylar ilk olduğunda. Ama ne ara etmekten vazgeçtim dedim onu anlamadım, hiç hatırlamıyorum) Buluştuğumuz gün gara doğru yürürken iki önemli şey söyledin. Birincisi; ailenin yanında olursak mutlu olamayacağımıza inanıyorum artık dedin. İkincisi;
(Bunu özetleyeyim. Bu set alınacağı zaman kız bana demişti ki: "sen ne alırsan ben de değişik bir şey alırım arada seninkileri de takarım arkadaşlarıma hava atarım hepsi benim diye." Ben de biri bir şeyimi beğense anında hediye edebilirim ama hoşlanmam öyle değiş tokuş işlerinden pek. Hoşlanıyor olsam dahi ortada bile olmayan bir takı için şimdiden konuşmak, izin bile istemeye tenezzül etmeden böyle yaparım diye bahsetmek nahoş gelmişti bana. Ama o zaman kendisine de nişanlıma da bir şey dememiştim. Yüzükleri verdiği gün konu nereden açıldı hatırlamıyorum ama bunu örnek verdim. Kardeşin böyle demişti mesela hiç hoşlanmadım. Sormaya dahi tenezzül etmiyor, bir sor bakalım ben seninle takılarımı ortaklaşa kullanmak istiyor muyum, demiştim. )
Bu olayı söylemiş ikinci söylediğin önemli şey de bu diyerek. ve demiş ki: bu kıskançlığa ve aileme ettiğin o lafa rağmen yeniden düşün dedim. Bu Perşembe günü Cumaya döndüğünde yeni bir hayat istiyorum. Kendime o güne kadar verdiğin yahut vermediğin cevapla yeni bir hayat kuracağım. Whatsapp durumuyla dünya dönmüyor malesef. (Ha şunu bileydin demek geldi içimden.

) Allah tüm insanlığa hayr versin.
Böyle yazmış.