İnsan hassas, yaralı olduğu konularda dünyadaki herkes şanslı, kendisi de en şanssız insanmış gibi hissediyor bazen, anlıyorum sizi. Ama herkesin annesi yok, benim de yok mesela. Hatta yaşadığımız şehirde bir akraba bile yok. Olanlar uzakta ve yaşlılar, gelip kalma gibi durumları yok. Gelip kalmak isteseler evimiz o kadar küçük ki, o da çok zor. Eşimin ailesi doğumdan birkaç gün sonra geldiler ama gelmeseler daha iyiydi. Sezaryen olmama rağmen eşimle birlikte bebekle ve benimle ilgili her şeyi hallediyorduk zaten. Boşuna daracık evde dip dibe, bir kargaşa içinde yaşadık bir süre, gerek yoktu.
Bu doğumda kimseyi istemiyoruz, öyle karar verdik. 3 yaşında kızımız var, ona rağmen altından kalkarız diyoruz. Güçlü olun lütfen. Eşinizin yardım etmemek gibi bir lüksü yok, bir kere bunu ona hissettirin. Altını değiştiremiyorsa, kucağına alıp pışpışlayacak, atla deve değil. Derdinizi de dinleyecek, evlilik böyle bir şey. Korkularınızı, yalnızlığınızı paylaşın, o hassassa siz daha çok hassassınız şu dönemde ve öncelik sizde.
Bence insanlar doğumda bir aile büyüğüne ihtiyaçları olduğu konusunda şartlandırılmışlar. Oysa eşle de gayet güzel ve yeterli şekilde yaşanabiliyor bu süreç. Bir de insan bebeğini kucağına aldığında, kendini hiç olmadığı kadar güçlü hissediyor. Bütün dünyaya meydan okuyup, yenecekmiş gibi bir his... Artık koruma iç güdüsünden mi, yavruya duyulan aşktan mı bilemiyorum ama bu hisse güvenin. Çünkü her şeyi başarabilirsiniz.
Ayrıca
S
Spizella
çok sevindim bebeğinizle kavuşmanıza. Güzel, mutlu günlerde büyüsün...