Hisler!

Ah canım benim ya bilmiyordum. Başın sağ olsun öncelikle. Kimisi üzüntüsünü göstermek istemez. Zayıflık gibi görür belki bilmiyorum. Ama üzülmek, ağlamak çok normal çok doğal. İleride çok başka yerden alakasız bir yerden patlayabiliyor. Belki güçlü görünmek, güçlü kalmak isteğiyle yapıyorsun bilinçaltına öyle işlemiş belki. Ama güvendiğin bir omuzda ağlamak da çok rahatlatıyor insanı. Üzüntünü almaz ama işte o yükü atıyorsun.
 
Selamlar herkese.
Kendimde uzun suredir fark ettigim bir sorunum var, daha dogrusu hep var olan ve bayadir fazlalasan.

Ben uzuntumu yasayamiyorum!
evet sorun bu.
sevgimi, mutluluğumu ve diger tum duygularimi fazlasiyla yasayip hissettirirken, beni uzen konularda bir sey yokmus gibi davranıyorum.

Bu zamanla kendi kendime patlama yasamama sebep oluyor.
Ki o da icimde olup bitiyor.

yakin zamanda bebegimi kaybettim mesela, ama yine evdekilere karsi normal davrandim, eskisi gibi, bir sey olmamis gibi.

Kendi kendimleyken bile normal davrandim, sevdigim seyleri yaptım, keyif aldim..

üzüldügum her ne ise o aklima gelince, acisini biraz hissetmeye başlayınca hemen baska seylerle ugrasmaya başlıyorum

Kendimi bile kandiriyorum yani.

Destek aliyorum bayadir.
Uzuntulerimi de sevinclerim gibi gostere gostere yasamayi ve icimi boşaltmayi cok isterdim.
Bakalim nasil başaracağım🤷‍♀️
Ayni durum bende de var. Cok zor seyler yasadik anlatamam. Ama soyle birsey okudum. Uzuntusunu yasayamayan sevincini de yasayamazmis. Ben oyleyim. Muhtemelen siz de oylesiniz. Diger duygulari yasiyorum saniyorsunuz ama yasamiyorsunuz.
 
Böyle biri olmayı seçmiyoruz ama, bu gömleği bize, birlikte yaşadığımız ve etrafımızı kuşatan çevremiz giydiriyor.
Çocukluğumdan beri babam bana hep, "sen çok güçlü bir kızsın" derdi. Büyüdüm, bu kez arkadaşlarım söylemeye başladı.
"Sen çok güçlü bir kadınsın, keşke senin kadar gözükara olabilsem, keşke senin kadar güçlü durabilsem" benzeri cümlelerle bu duyguyu beynime kazıdılar.

Evliliğim kötüydü, eşimden boşandım, çıktım geldim Adana'dan İstanbul'a. Hem de hemen duruşma biter bitmez. Öncesinde eşyalarımı kamyona yüklettim ama İstanbul'da evim yok. Nakliyeye söyleyecek bir adresim yok. Ama öyle inanıyorum ki kendime.
Uçakla gittiğim için, boşandığım günün akşamı vardım İstanbul'a. Kalacak bir yer buldum geçici, ertesi sabah nakliyeci aradı. "Abla İstanbul'dayız, adresin konumunu yolla..."
Hadi bakalım güçlü kadın, başka zaman olsa bir hafta sürünür eşyalar nakliyede ama bana ilkelisi denk geldi. Birkaç saat müsade istedim ve ilk emlakçının gösterdiği üç evden birini apar topar seçip fazlasıyla kirasını kabul edip tuttum evi. Ama nasıl cesurum.
Eşyaları getirip kurdular, gittiler ve ardından kapıyı kapattım.
Şu bir paragraflık yazıyı bir ayda yaşadım, evliliğin sancılı günlerini beş sene.
Mahkeme süreci, toparlanma, taşınma telaşı, yolculuklar, uçak biletleri ve daha nicesi...

Yatağa oturdum ve çok uzun zaman sonra, ömrümde ilk defa hıçkırarak ağladım.
Ama öyle böyle değil. Bağıra bağıra. Sesim kısılana kadar ağladım.
Geldiğimi haber alan bir arkadaşım aradı, ağlayarak açtım.
"Sen tanıdığım en güçlü kadınsın, ağlamak sana yakışıyor mu?" dedi.
Ağzıma geleni saydım ve kapattım.
O kadar çok yüklemişler ki bu misyonu sırtıma, o kadar çok ben olmaktan çıkmışım ki.
O kadar uzun süre güçlü olmak zorunda kalmışım ki, bundan yorulduğum için ağladım.
Ve ağlayarak uyuyakaldım, sabah uyandığımda üzerimden yüz yıllık yük kalkmıştı.
İnsan her duyguyu, kendi zamanında yaşamalı.
Üzüleceksek üzülelim, güleceksek gülelim ama ertelemeyin.
Ben hep aciz görünmekten korkmuşum meğer.
Oysa ne güzelmiş insanın yeri geldiğinde, hayata teslim olup üzüntüyü yaşaması.
Umarım size de gelir o nöbet ve kırılma noktanız olur o an.
Sonra o arkadaşımı arayıp özür diledim ve tatlıya bağladım.
Bebeğiniz için de çok üzgünüm, dilerim kalan yavrularınızın ömrü de, bahtı da güzel olur.
Sevgiler.
 
Böyle biri olmayı seçmiyoruz ama, bu gömleği bize, birlikte yaşadığımız ve etrafımızı kuşatan çevremiz giydiriyor.
Çocukluğumdan beri babam bana hep, "sen çok güçlü bir kızsın" derdi. Büyüdüm, bu kez arkadaşlarım söylemeye başladı.
"Sen çok güçlü bir kadınsın, keşke senin kadar gözükara olabilsem, keşke senin kadar güçlü durabilsem" benzeri cümlelerle bu duyguyu beynime kazıdılar.

Evliliğim kötüydü, eşimden boşandım, çıktım geldim Adana'dan İstanbul'a. Hem de hemen duruşma biter bitmez. Öncesinde eşyalarımı kamyona yüklettim ama İstanbul'da evim yok. Nakliyeye söyleyecek bir adresim yok. Ama öyle inanıyorum ki kendime.
Uçakla gittiğim için, boşandığım günün akşamı vardım İstanbul'a. Kalacak bir yer buldum geçici, ertesi sabah nakliyeci aradı. "Abla İstanbul'dayız, adresin konumunu yolla..."
Hadi bakalım güçlü kadın, başka zaman olsa bir hafta sürünür eşyalar nakliyede ama bana ilkelisi denk geldi. Birkaç saat müsade istedim ve ilk emlakçının gösterdiği üç evden birini apar topar seçip fazlasıyla kirasını kabul edip tuttum evi. Ama nasıl cesurum.
Eşyaları getirip kurdular, gittiler ve ardından kapıyı kapattım.
Şu bir paragraflık yazıyı bir ayda yaşadım, evliliğin sancılı günlerini beş sene.
Mahkeme süreci, toparlanma, taşınma telaşı, yolculuklar, uçak biletleri ve daha nicesi...

Yatağa oturdum ve çok uzun zaman sonra, ömrümde ilk defa hıçkırarak ağladım.
Ama öyle böyle değil. Bağıra bağıra. Sesim kısılana kadar ağladım.
Geldiğimi haber alan bir arkadaşım aradı, ağlayarak açtım.
"Sen tanıdığım en güçlü kadınsın, ağlamak sana yakışıyor mu?" dedi.
Ağzıma geleni saydım ve kapattım.
O kadar çok yüklemişler ki bu misyonu sırtıma, o kadar çok ben olmaktan çıkmışım ki.
O kadar uzun süre güçlü olmak zorunda kalmışım ki, bundan yorulduğum için ağladım.
Ve ağlayarak uyuyakaldım, sabah uyandığımda üzerimden yüz yıllık yük kalkmıştı.
İnsan her duyguyu, kendi zamanında yaşamalı.
Üzüleceksek üzülelim, güleceksek gülelim ama ertelemeyin.
Ben hep aciz görünmekten korkmuşum meğer.
Oysa ne güzelmiş insanın yeri geldiğinde, hayata teslim olup üzüntüyü yaşaması.
Umarım size de gelir o nöbet ve kırılma noktanız olur o an.
Sonra o arkadaşımı arayıp özür diledim ve tatlıya bağladım.
Bebeğiniz için de çok üzgünüm, dilerim kalan yavrularınızın ömrü de, bahtı da güzel olur.
Sevgiler.
Bilemiyorum, oyle de yetismedim aslinda, annem fazlasıyla duygularimi yasamami, ne hissediyorsam ne istiyorsam o sekilde yasamam gerektiği dogrultusunda buyuttu beni.
Bunu ben kendim gelistirdim sanirim.

En son ne zaman agladim bilmiyorum oyle hickira hickira ya da sessiz...
Aslinda saydigin kadar gucluklerle hic karsilasmadim hayatim hep kolaydi, her seye kolay eristim, oyle aman aman acilar yasamadim.

(Allah yasatmasin hic birimize)

Evliligimin, evlenmeden oncesi daha dogrusu biraz zordu benim icin, çocuklarla bas basa kaldigim bir donemim olmustu, o zaman da hep guclu durdum. Bebegimin kaybiyla bunun benim karakterim oldugunun sonucuna ulastik yani doktorum oyle söylüyor.🤷‍♀️
 
bende boyleyim love ...hatta ben olay tazeyken o olaydan bahsedip kahkaha atip alay da edebilirim kendimle bir ortamda

ama gece kendimle kaldigimda hungur hungur aglarim ...
 
Bilemiyorum, oyle de yetismedim aslinda, annem fazlasıyla duygularimi yasamami, ne hissediyorsam ne istiyorsam o sekilde yasamam gerektiği dogrultusunda buyuttu beni.
Bunu ben kendim gelistirdim sanirim.

En son ne zaman agladim bilmiyorum oyle hickira hickira ya da sessiz...
Aslinda saydigin kadar gucluklerle hic karsilasmadim hayatim hep kolaydi, her seye kolay eristim, oyle aman aman acilar yasamadim.

(Allah yasatmasin hic birimize)

Evliligimin, evlenmeden oncesi daha dogrusu biraz zordu benim icin, çocuklarla bas basa kaldigim bir donemim olmustu, o zaman da hep guclu durdum. Bebegimin kaybiyla bunun benim karakterim oldugunun sonucuna ulastik yani doktorum oyle söylüyor.🤷‍♀️
Ne güzel, en azından benim karakterim bu diye kabullenmişsiniz ve gerçekten üzüntü duyacak olaylarınız az. (Bu da çok güzel.)
Üzülmüyorum diye üzülmek galiba içinde bulunduğuz durum.
Ama duygusal tepkiler karakterle değil de, sanki tavırlarla ortaya çıkar.
Misal dürüst olmak karakter meselesidir ama bir film izlerken ağlamak o olaya duyulan tavır.
Aynı filme ağlamayan insanlar da dürüst karakterli olabilir.
Demek istediğim buydu.
Ağlamak ve duyguları yaşamak için uç örneklere gerek yok. Yani ağır yıkımlar yaşamayabilirsiniz.
İçinizden geliyorsa yapın, gelmiyorsa da "niye üzülemiyorum" diye üzülmeyin mesela. Bu kendinize yapacağınız bir iyilik olur.
Umarım dediklerinizi doğru anlamışımdır.
 
Selamlar herkese.
Kendimde uzun suredir fark ettigim bir sorunum var, daha dogrusu hep var olan ve bayadir fazlalasan.

Ben uzuntumu yasayamiyorum!
evet sorun bu.
sevgimi, mutluluğumu ve diger tum duygularimi fazlasiyla yasayip hissettirirken, beni uzen konularda bir sey yokmus gibi davranıyorum.

Bu zamanla kendi kendime patlama yasamama sebep oluyor.
Ki o da icimde olup bitiyor.

yakin zamanda bebegimi kaybettim mesela, ama yine evdekilere karsi normal davrandim, eskisi gibi, bir sey olmamis gibi.

Kendi kendimleyken bile normal davrandim, sevdigim seyleri yaptım, keyif aldim..

üzüldügum her ne ise o aklima gelince, acisini biraz hissetmeye başlayınca hemen baska seylerle ugrasmaya başlıyorum

Kendimi bile kandiriyorum yani.

Destek aliyorum bayadir.
Uzuntulerimi de sevinclerim gibi gostere gostere yasamayi ve icimi boşaltmayi cok isterdim.
Bakalim nasil başaracağım🤷‍♀️
Ben de böyleyim.
Annem öldü ağlayamadım bile
Ağlamak ya da içimi boşaltmak benim için yalnızken bile imkansıza yakın.
Sanırım bu yüzden gamsız mış gibi yapıyorum. Nasıl çözülür bu bilmiyorum.
 
Back
X