ya öncelikle çok tatlısınız

herkese böyle güzel sözler söylemeniz içten hissettiriyor. ayrıca ben bilinçli biri olduğunuzu görüyorum yazdıklarınızdan, o yüzden hangi dersleri aldığınızı, neyi neden yaptığınızı yorumlamanız çoğunluğa göre kolay olacaktır. inanın insanlar o kadar şuursuz ki bazen, o konuda takdir ettim sizi. gayet açık yorumluyorsunuz kendinizi de, karşı tarafı da. ben de yine uzun yazdım özür dilerim ya dsfgfh kendim üzerinden örnekle anlatıyorum ama umarım faydası olur.
hayatımın en geri planında olan şey gibi insanın hiç mi bi içi kıpırdamaz, ne bileyim hayal kurmaz, yeniden güzel duygular yaşamayı istemez. İstiyorum ama içim ölü gibi inanın
bu mesele bence biraz hissettirene de bağlı :) yani karşınıza gerçek bir bağ kuracağınız biri çıkmasıyla da ilgili ama o bağı kurabilmek için önce kendimizle ilgilenmeliyiz. yoksa o insanlar yanımızdan geçip giderler ve biz onların farkına bile varamayız.
gerçeklik dediğimiz şey öyle bir mekanizma ki içimizde ne varsa o dışarıya yansıyor ama biz bunu göremeyip olanlara kader diyoruz.
gerçekliği nasıl şekillendirebileceğimizi anlamak iç dünyamızla kurduğumuz bilinçli ilişkiden geçiyor. yani başınıza gelenler, tekrar eden duygu örüntüleriniz, alışkanlıklarınız, dürtüleriniz bunlara dışarıdan bir göz olarak bakıp analiz edince ve asıl benliğinizi (yani siz aslında hayalinizde, kimsenin görmediği yerde, içinizde kimseniz) görüp, anlayıp, bastırdığınız yanlarınızı özgür bırakıp, karanlıkta kalanları ışığa çıkarıp ve sonrasında bütün bölünmüş benliklerinizi birleştirip, eritip, dengeye geldikten sonra bedenlenmesinden rahatlık duyduğunuz şekilde asıl benliğinizi dışarıya yansıtabilmekten, o benliğe gerçeklik kazandırmak için bilinçli
eylem almaktan geçiyor. karışık oldu farkındayım.
mesela ben genç yaşta başladım cinsellik yaşamaya ama meseleye duygusal ihtiyaçlarla ve dürtülerle yaklaştığım için yaşadığım deneyimler beni yaraladı her seferinde. dışarıdan baksanız özgür yaşayan biriydim ama içimde paramparçaydım aslında çünkü cinsellik çoğu zaman benim içimde acı duyduğum şeylerden, bozuk psikolojimden ötürü yöneldiğim bir şeydi. ruhsal olarak kendimle bağımı tamamen koparmış ve sadece acı içinde yaşayan bir genç kızdım/kadındım. çocukluğunda cinsel istismar yaşamış biriyim ve bunu yapan kişi genç kızlığıma kadar hayatımdaydı. bu hikayenin ufak bir kısmı ama benim analiz etmeye başlamam gereken ilk yerdi mesela. ilk seferim aslında isyankarlıktandı ve ayrıca aşık olduğumu sanıyordum. aslında sadece sığınacak birini aramıştım ve sevginin ne olduğunu bilmiyordum. sonraki yıllarda görev bilinciyle sanki yapmak zorundaymışım gibi hissedip yaptığım oldu. gerçekten rızamın olmadığı birkaç kötü deneyimim de oldu. hayatımın alt üst olduğu, büyük olayların yaşandığı dönemlerde yanlış kişilerle cinsellik yaşadığım ve hiç şaşmaz şekilde hemen ardından pişmanlıktan geberdiğim oldu. yaptıklarımdan utandığım için bu sefer yaptığım kişiden ilişki beklentisine girip çook yanlış kişilerle romantik ilişki yaşadığım oldu. ben önceki yorumumda örneklerini verdiğim sisteme benzer şekilde kendim üzerine çok fazla analiz yaptım ve her konuda iyileşmeye çabaladım. karşıma aslında öğrendiklerimi uygulayabilmem için özellikle benim için yanlış insanlar çıkıyordu ama ben doğru kararı verip öğrendiklerimi eyleme geçiremiyordum. hayır bu ben değilim, bu bana uygun değil, bu kişiyi istemiyorum diyebilene kadar iyileşmiş sayılmazdım.
sonra bir zaman geldi hayatımda ve hayır dedim. daha güçlü hissettiğim, öğrendiklerimi sindirdiğim bir dönemdi ama hala bir şeyler oturmamıştı sanki. aynı dönemde karşıma gerçekten o iyileşme sürecimi tamamlayabileceğim, kendim olabileceğim, kendi sınırlarımı çizeceğim, kendi kurallarımı koyacağım o insan çıktı. o insan karşıma çıktığında ben cinsellik konusunda çok yaralı hissediyordum ve diğer pek çok ağır konuyu aşmış olsam bile bu konuda masumiyetimi kaybettiğimi, ona saf bir sevgi veremeyeceğimi düşünüyordum. o kişi sabretti, her seferinde benimle çok şefkatli ve sabırlı şekilde konuştu. hatta bana "yaşadığın hiçbir şeyden pişman olma çünkü yaptığımız seçimleri yapmasaydık biz hiç karşılaşmayacaktık. bugüne dek yaptığımız her şey bizi bu noktaya, birbirimize getirdi." dedi. ağlanır bu söze yani



onun sayesinde bunu aşmayı başardım, kendi çabama son noktayı bu ilişkiyle koymuş gibi oldu. ha ben kendi psikolojim, hayatım üstünde onca çabayı vermeseydim o adamın samimi niyetini hiç fark etmeyecektim bile. kusurlarımla ilgili kendime dürüst olmasaydım ve değişmeye çalışmasaydım sağlıklı bir ilişki yaşayamayacaktım da. ayrıca bir sürü insana hayır deme kararı bana aitti, onun hayatıma girebilmesi için yer açmış oldum. yani bu ilişkinin gerçek bir iletişim/bağ olması sadece "kader" değil, hem onun hem benim bilinçli verilen emeğimizle ilgisi var. kaderimiz bizim niyet ve eylemlerimizle şekilleniyor, doğarken bazı seçenekler veriliyor bize ama ben sonrasında özgür iradeyi uyandırmaya inanıyorum. açıkçası şuan diyorum ki ulan hak etmeyen onca insana kendini sunmuşsun, kendine zarar vermişsin. bu adam sonuna kadar hak ediyor bu adamla güzel anlar yaşa

cinsellik konusunda özgür hissediyorum ve kadınlığımı sağlıklı biçimde yaşamaya başladım. bu sefer doğru bir şey yaptığımı biliyorum, yani doğru derken benim vicdanım rahat olacak şekilde ve özgür irademi kullandığımı bilerek.
yani mesele aslında bence şu, tamam dersler alıyoruz öğreniyoruz ama ne kadar uygulayabiliyoruz? mesele insanın kendine birtakım prensipler belirlemesi ve bunlara uyması, bunlara göre kararlar alması. önce kendine dürüst olmak, ne istediğini özgürce itiraf edebilmek ve karşındaki o isteklerine uymuyor mu? tamam sen bana uygun değilsin diyebilmek. hayır deme gücünüz çok önemli bence. kimseyi bir çerçeveye oturtmamak ve olduğu gibi görmek her şeyi. her şeyi olduğu gibi görebilmek de kendine dürüst olmaktan geçiyor bence. ben "gölge çalışması" yaptım tam 5 sene boyunca ve aslında kendimi anlamaya başlamama karşın anladıklarımı eylemlerime dökmediğim için, kararlarıma yansıtamadığım için sürecim gecikti. aşk sandığım uzun ve toksik bir ilişkim vardı o dönemde mesela, onu kırmam çok uzun sürdü ama en çok da ruhuma adeta işkence eden o deneyimden öğrendim bir noktada. yani aslında hayatta yaşanan olumsuzluklar ve negatif görünen duygular sizin iyiliğinize hizmet ediyor. o olayın sizinle ilgili neyi gösterdiğini görüp görmemek ve eyleme geçmek ise özgür iradenize kalıyor. eğer duygularımıza bağımlı yaşıyorsak ve o duygulara hiç dışarıdan bakamıyorsak o zaman almamız gereken dersleri alamıyoruz ve sürekli dürtülerimiz yön veriyor hayatımıza. ki onlar da kaçtığımız, kabullenmediğimiz, bastırdığımız yanlarımız oluyor yani "gölge"lerimiz.
Bidaha bana ilgi göstermeyecek.
işte sizi buradan kancalamış aslında beyefendi aklınca. kadınların çoğunun yumuşak karnı ilgi bence. ben de babasız büyüdüm bu konuda bizim gibi kadınların çok daha fazla açlığı olduğunu da düşünüyorum açıkçası. hayatınızdaki insan elbette ilgi göstersin yani öyle şey mi olur

ama ilgi göstermesi aranızda gerçek bir iletişim, bağ oluştuğunu göstermiyor işte maalesef. umarım bundan sonra sizin için aydınlanmalar peş peşe gelir ve bu adamın sizde bıraktığı kötü his yok olur gider hemen.