fikrinizi değiştirmeye çalışmıyorum ama ben hayattan kendi öğrendiğimi söyleyeyim size.
mesele karşınızdaki insanın size gelirken taşıdığı niyet. adamın niyeti sizi sevmekse, tanımaksa, değer vermekse, hayatınızda olmaksa, isterseniz daha yeni tanışmışken cinsellik yaşayın, size tavırlarında hiçbir şey değişmiyor. yine el üstünde tutuluyor ve sevilebiliyorsunuz. ayrıca o ilişki içinde cinsellik için kimse kimseyi asla zorlamıyor da, sizin de istediğiniz zamanda karşılıklı yaşanıyor. çünkü birbirini bedenen de keşfetmek için oluyor o iş, ihtiyacını görmek için değil. zaten zaman geçtikçe de o insanı sevdiğin için istiyorsun, seni çok iyi tanıdığı ve yanında güvende hissettiğin için. onun için cinsellik yaşamadan önce şu kadar beklemek doğrudur diyemeyiz, böyle bir formül asla yok. mesele sizin o insanla olan bağınız, inşa ettiğiniz ilişki, bunu yaparken dürüst olmanız ki ancak o zaman karşınızdakinin dürüst olup olmadığını anlayabiliyorsunuz. insanların bize davranışlarını bize kendimizi gösteren aynalar gibi düşünün. onun taktığı maske sizin içinizdeki hangi maskeye karşılık vermiş?
karşımızdaki insanı hangi kriterlere göre değerlendirip de onu tanıdığımıza ikna oluyoruz? biz kendimizi hangi kriterlerle tanıtıyoruz ve ne kadar dürüstüz asıl benliğimizi göstermekte? bunlara bakmak lazım. ilişki yürüsün diye yalnızca "doğru" gözüken şeyleri mi yapıyoruz, karşımızdakinin beğenebileceğini düşündüğümüz kişi mi oluyoruz, yoksa o an asıl benliğimizi özgürce gösterip yaşayabiliyor muyuz? bir kere insan karakterinin olumlu-olumsuz yönleriyle, istekleriyle, hayalleriyle, gerçeğiyle ilgili önce kendine dürüst olmazsa başkalarını da olduğu gibi göremiyor çünkü dediğim gibi dışarısı bize aynadır. biz maskeler takıyorsak başkalarında da yalnızca görmek istediklerimizi görürüz. ya da bizim gibi maskeli insanlar gelirler ve işler karmaşıklaşır.
şimdi bu tarz olaylarda bazı sorgulamalar yapılması lazım. bizim içimizde bir duygusal boşluk mu var ki o adamla aramızda gerçek bir bağ hissetmemiş olmamıza rağmen veya onun amacının ne olduğunu hissetmemize rağmen bunları görmezden gelip onu hayatımıza kabul ediyoruz? amacını gerçekleştirmesini de içten içe bilerek izliyoruz öylece ve üzülüyoruz sonrasında? e ama baştan hissetmiştik yine de bunun yaşanmasına izin verdik. acaba biz de cinsellik yaşamak istiyoruz ama bunu istemeyi yanlış olarak kodladığımızdan dolayı aslında bizim de sevmiyor olduğumuz bir adamdan ciddi ilişki beklentisine mi bekliyoruz? gibi gibi sorgulamalar, bunlar çeşitlendirilebilir yalnızca insan psişesi üzerine uzun uzun düşünmüş ve analiz etmiş olmayı gerektiriyor. ben sizde bunlar bunlar var demiyorum yanlış anlamayın veya çok partnerli bir insan değilim. sadece insanın başına kötü bir şey geldiğinde, kendi psikolojisi ve aldığı kararlar üzerine iç sorgulamaya gitmesi gerekiyor. ben de "kullanıldım" geçmişte ama geçip gidiyor, siz o psikolojiden çıkarsanız unutuluyor gerçekten. zaten durumun aslında kullanılmak olmadığını anlatmaya çalıştım buraya kadar.
yaşadığınız deneyim için üzgünüm, geçmiş olsun. keşke yalvarmasaydınız hiç ama neden öyle oldu? bunun üzerine de düşünün mesela. neden ilk etapta zaten siz onu test etmeye çalışmış olmanıza rağmen daha sonra uç duygulara girip onun peşinden koştunuz? bunun sebebi duygusal boşluktan ötürü aslında o insanın hayallerimizdeki tabloya asla uymadığını bilmemize, ona karşı samimi hislerimiz hiç olmamasına, bir şeyler hep eksik kalmasına rağmen, onu zorla hayallerimizdeki tabloya oturtmamız ve beklentiye girmemiz olabilir mi? o kişi doğal olarak beklentiyi karşılamayınca da onun peşinden koşuyor olabilir miyiz istemsizce? dürtüsel olarak? e ama zaten onu gerçekten de sevmemiştik, uyumsuzdu bize, hayalimizdeki tabloda bir insanlık boşluk vardı ve oraya zorla onu uydurmaya çalışıyorduk? yani bu kendi kendine yalan söylemek. gibi gibi sorgulamalar işte... siz de onu sevmediğinizi söylemişsiniz ki onu engelleyebilmişsiniz her yerden zaten ilk duygusal tepkilerinizden sonra. o zaman neden şimdi kullanıldım diye düşünüp üzülüyorsunuz? belki üzülünecek tek şey giden zamandır ama bu insan 8 aydan sonra tam şuan aslında kendi kendinizi kandırmamanız gerektiğini göstermiş olabilir mi size? bazen görünmez bir el ipleri eline alıp bize böyle tokatlar vuruyor, kendi kendimize kalınca göremeyebiliyoruz çünkü. bunun sebebi de kendimizle yüzleşmiyor olmak, hiç kendimiz hakkında düşünmüyor olmak. sadece duygu bedenimize bağımlı halde yaşamak, gölgelerimiz (maskelerimiz) tarafından yönetilmek yani.
şuan siz kendinize dair de bir ders aldınız o yüzden kendinize acımaya, giden zamana ya da pişmanlığa gerçekten hiç lüzum yok. olaylara böyle bakarsanız çok güçlü hissedeceksiniz.
uzattım baya üzgünüm daha kısası olmazdı, sevgilerr
