“Kadınlar ne ister? ” sorusuna bir türlü yanıt bulamayan beyler için kendi beklentilerimden ve ilişkimden yola çıkarak bir liste hazırladım. İtiraf etmeliyim ki; ben bu konuda birazcık şanslı sayılırım. Bu listeyi ise sevgililerine nasıl davranacağını bilmeyen, bu konularda biraz odun olan Türk erkeklerine ve ilişkide ne aradığını henüz bilmeyen kadınlara ithafen paylaşıyorum.
Sizin için sıkıcı bir ritüel olan saç taramak, onun için aşk göstergesi olsun. O saçınızı tararken size olan sevgisini bu şekilde size sunsun.
Restaurantta gittiğinizde menüye hızlıca göz attıktan sonra “bu tam senlik” diyebilsin. Onun tercihlerine güvenin ve kararı ona bırakın.
Bence en kritik maddelerden biri bu. Bazen sadece hayat yorduğu için bile içinizden ağlamak geldiyse başınızı yaslayıp, rimelleriniz aka aka ağlayacağınız bir omuzu olmalı. Bembeyaz t-shirtüne yaptığımız rimel sanatını ise gururla taşısın.
“İyiyim” dediğinizde “sende bir şey var kesin!” diyebilecek kadar mimiklerinizi tanıyor olsun. Yorgun olduğunuz zamanla, canınızın sıkkın olduğu zamanı ayırabilsin. Soruna ustaca ulaşarak, sizi konuşturabilsin.
Renkli pelerini, dar taytı giymesin ama gerektiğinde sizin için imkansız olan neyse onu başarabilsin. Korktuğunuzda, kendinizi çaresiz hissettiğinizde saat kaç olursa olsun o hep yanınızda olabilsin.
En çok da sizin ilk kez denediğiniz yemekleri afiyetle yesin. Tüm uğraşlarınıza rağmen sonucunda çok lezzetli bir menü oluşturamamışsanız bile “hayatım, sen yaparsın da güzel olmaz mı” desin, tabağına gömülsün. Tabağını bitiremeyecek gibiyse bile kalan yiyeceği size çaktırmadan çöpe döksün. :)
Kendine özgün, çok iyi yaptığı en az bir menüsü olsun. Sizin için hazırlayacağı yemeği aşkla sanata dönüştürsün.
Evet, bazen uykuya dalmadan yaratıcılığını sizin için kullanmalı, kendi hikayesini yaratarak sizi uykuya hazırlamalı. Ejderhalarla savaşmalı, prensesi, kuzuları kurtlardan kurtarmalı.
Kendine has bir kokusu ve parfümü olmalı. Sokakta yürürken ansızın bir koku size onu hatırlatmalı.
Sizin için sıkıcı bir ritüel olan saç taramak, onun için aşk göstergesi olsun. O saçınızı tararken size olan sevgisini bu şekilde size sunsun.
Restaurantta gittiğinizde menüye hızlıca göz attıktan sonra “bu tam senlik” diyebilsin. Onun tercihlerine güvenin ve kararı ona bırakın.
Bence en kritik maddelerden biri bu. Bazen sadece hayat yorduğu için bile içinizden ağlamak geldiyse başınızı yaslayıp, rimelleriniz aka aka ağlayacağınız bir omuzu olmalı. Bembeyaz t-shirtüne yaptığımız rimel sanatını ise gururla taşısın.
“İyiyim” dediğinizde “sende bir şey var kesin!” diyebilecek kadar mimiklerinizi tanıyor olsun. Yorgun olduğunuz zamanla, canınızın sıkkın olduğu zamanı ayırabilsin. Soruna ustaca ulaşarak, sizi konuşturabilsin.
Renkli pelerini, dar taytı giymesin ama gerektiğinde sizin için imkansız olan neyse onu başarabilsin. Korktuğunuzda, kendinizi çaresiz hissettiğinizde saat kaç olursa olsun o hep yanınızda olabilsin.
En çok da sizin ilk kez denediğiniz yemekleri afiyetle yesin. Tüm uğraşlarınıza rağmen sonucunda çok lezzetli bir menü oluşturamamışsanız bile “hayatım, sen yaparsın da güzel olmaz mı” desin, tabağına gömülsün. Tabağını bitiremeyecek gibiyse bile kalan yiyeceği size çaktırmadan çöpe döksün. :)
Kendine özgün, çok iyi yaptığı en az bir menüsü olsun. Sizin için hazırlayacağı yemeği aşkla sanata dönüştürsün.
Evet, bazen uykuya dalmadan yaratıcılığını sizin için kullanmalı, kendi hikayesini yaratarak sizi uykuya hazırlamalı. Ejderhalarla savaşmalı, prensesi, kuzuları kurtlardan kurtarmalı.
Kendine has bir kokusu ve parfümü olmalı. Sokakta yürürken ansızın bir koku size onu hatırlatmalı.