Imzayı attıktan sonra kadınınmı erkeğinmi kişiliği daha çok deyişime uğruyo ?

pamukprensesim_

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
21 Şubat 2010
678
3
118
41
İstanbul
MERHABA ARKADAŞLAR Bu saatte aklıma takıldı sizlerdende fikir almak istedim evlendikten sonra kadınınmı erkeğinmi kişiliği daha çok deyişime uğruyo nasıl desem bişeyleri söylemek anlatmak dile getirmeye çalışmak için çokmu çaba sarf ediyoruz yada bunları çokmu süslemek zorunda kalıyoruz karsımızdakının verebılıceklerının ne kadar üstüne çıkıyoruz daha şu satırlarıma geldığımde bıle kadının ne kadar olgun olmak zorunda olduğunun farkına varıyo insan bazı konularda çokmu hissi davranıyoruz en önemlisi evlendiğimizden itibaren bizim omuzlarımıza yüklenen sen kadınsın sen alttan alıcaksın yuvayı dişi kuş yapar sen olgun davranıcaksın düşüncesine kapılıp kendimizi yıpratmayı daha kolaymı başarıyoruz hiç dikkatinizi çektimi bir çoğumuz beynimizi sadece evimize odaklamıs haldeyız ben eşimi düşünüyorum. onu sevıyorum. sadece onu düşünüyorum. sürekli onunla ılgılenıyorum. üzerine titriyorum. onun için herşeyin en iyisini düşünürüm onun için. ne yaparsam onunla yapmak isterim. bu şahsına göre ayrılabilir :) ( sonuç onlar niye bize böyle davranmıyo) onlara sevmeyi ilgi göstermeyi bir GÖREVMİŞ GİBİ empoze ediyoruz erkeklerde çoğunluk emir altına girmiş patronu sürekli dır dır dır diye başında öten ve dahilinde o işe devam eden yada mutlu mesut moralini bozmadan çallışan kaç erkek vardır bunun gibi bişy yani biraz deysık bir örnek oldu ama :) demem o ki arkadaslar sizde bu durumlar nasıl ev içi aşk hayatı derler ya evlilik için sizinki ne durumda işte biraz dağınık yazdım yine kusurabakmayın
 
Vallahi benimkisi imzayı attıgının ertesi gunu artık sen benim karimsin beden habersiz is yapmayacaksın demeye başlamıştı :) ya sürekli artık karimsin duygusuyla daha cok onun olduğumu ve onla beraber hareket etmem gerektiğini söylüyordu. Oysa ben şoktaydim aboo essahtan evlendikmi simdi diye ( birbrimizi cok uzun süre beklemiştik nişanlı olarak)...
 
Erkeklerde daha bi salgın bu hormon sanırsam..
Ben evin erkeğiyim ben ne dersem o olucak ulleyynn taunuda aldım aha havalarına mı giriyolar ne?
Tuvalet terliğiyle ağızlarının ortalarına vuracaksın!
En iyisinin köküne kibrit suyu..
 
Kişiliğinden ödün vermezse kişi, kişiliğinde değişiklik olmaz.
Herkesin bir sınırı, prensipleri ve sabrı olmalıdır ve bunu karşı tarafa empoze etmelidir.

Fazla ilgiye, güvene, sevgi gösterisine luzum yok. Bunun kimseye bir kârı yok.
Herşey kararınca olmalı ve kalbimizdeki herşeyi ortaya dökmemeliyiz.
Böyle olursa, karşı taraf tek taraflı ilgi bekler, karşısındakini unutur.
Ayrıca kişinin kendine verdiği değer kadar karşıdakide değer verir, o kadar hatırlar.
Bunu unutmadan hareket etmek lazım.

Birde kadınlarda ilk başlarda fazla fedakarlıklar yapma eğilimi var.
Sonra zamanla görünmedikçe (doğal olarak) isyanlar başlıyor, mutsuzluk oluşuyor.
Fedakarlıklar kendimizden çok ödün verilmeden yapılmalı.
ÖZELLİKLE karşı tarafın beklemediği fedakarlıkları yapmamak,sorumlulukları yüklenmemek gerekiyor.
Karşımızdakinin sorumluluklarını elinden almamız bize mutsuzluk getirir.
 
Ben değişicem diye düşünerek ya da kendime dişi kuş rolü biçerek evlenmedim açıkçası, birbirimizi çok uzun zamandır tanımamıza rağmen nişanlanmadan öncede imzayı atmadan öncede eşime iyice değişmeyeceğimi, cadı gelip cadı gideceğimi erkek olsam benim gibi bi kızla evlenmeyeceğimi, vur ensesine al lokmasını türdenbi kızın belki onu daha mutlu edeceğini, annesinin beklentilerini öyle bi kızın karşılayacağını anlattım, belasını buldu
ikimizde değişmedik, değişmeyi de düşünmüyorum o da değişmesin benim çocuk ruhlu sevgilim olsun
 
Bir imzayla kimse degismez

Aslinda herkes aynidir ancak evlenmeden once flort ya da nisanlilik doneminde
karsimizdakinin hangi durumda, ne tepki verecegini iyi analiz edebilirsek
ve herhangi bir kriz durumunda cozumun nasil olacagina kanaat getirebilirsek
iste o zaman kimsenin degismedigini, degisemeyecegini anlariz

Bu da evlenmeden onceki tanima asamasinda
gerceklesir

Asil sorun o zamanlar sorun edilmeyen
ustu ortulen olaylarin
evlendikten sonra gun yuzune ciktiginda
her seyin aslinda tozpembe olmadiginin kisiler tarafindan anlasilmasidir

Bu nedenle insanlarin evlenmeden once birbirini iyi tanimasi gerektigine
ve karsisindakinin tepkilerine
onem vermesi gerektigine inaniyorum

Sirf seviyorum diye ya da
evlenmis olmak icin evlenmemeli diye dusunuyorum

Dogru insan kavraminin, ici doldurulmali ki
evlilik saglam temeller uzerine kurulsun ...
 

aynen katılıyorum çoğu kız evlenince düzelir aynı eve girince herşeyi aşarız diye düşünüyo, çıkarken tek dikkat ettikleri özel günleri hatırlıyomu efendim çiçek alıyomu romantikmi vs, ben eşimin garsonlara hitap tarzını bile irdelerdim, insanlara tepeden mi bakıyo ses tonu nasıl sipariş geç gelince hırçınlaşıyomu...teyzesine giderdik tülleri o asardı teyzesi demeden, kuzenleriyle hiç sıkılmadan oynardı biz sohbet ederken o çocukları oyalardı, ben mi abartıyodum bilmiyorum ama zararını görmedim bu gözlemlerimin
 
Erkeklerde daha yaygın ama 'ben bilmem beyim bilir' demedikçe de bişeycik olmaz

En baştan taviz vermeyeceksin ki devamı gelmesin..
 

Okuyunca ilk aklıma gelen nişanda yüzükler takıldı el öptük herkesin sonra bi kenarda yan yana oturduk benim aklımdan artık nişanlandım sevgi aşk yüzük evlilik mutluluk la ilgili şeyler geçerken kulağıma bişey söylemek için yaklaştı ve dedi ki ''artık nişanlandık anneme anne diyceksin'' ne ki bu şimdi???
 
bence bu konu her kişiliğe karektere göre değişiklik gösterebilecek bi durum..
işin özü kadınında erkeğinde kendini bilmesinde saklıdır.. beyin gelişimi tam olarak gerçekleşmemiş erkekler genelde imzadan sonra kadına her istediğini yaptıabileceği ama kendisi yinede bildiğinden vazgeçmeyeceği yönünde bi düşünce oluşuyo..
tabi dediğim gibi her iki tarafın kendisini bilmesi bu durumu daha yaşanır hale getirir.
 
Birlikte olduğunuz dönemde, ''Amaaan evlenince düzelir
nasılsa...Ben tavrımı koyarım o zaman.'' diye yaklaştığınız
her sorun, sizin karşınıza çıkacaktır birer değişim olarak
imzadan sonra.

Kendinizi tanımalısınız. Hayata ve evliliğe dair beklentilerinizi
bilmelisiniz. Bunları bilirseniz, karşı taraftan ne beklediğinizi
de bilirsiniz ve en önemlisi bunu hissettirirsiniz. Evlilikte
'mantık' denen olgu bu işte. Kişinin duygu seline kapılarak,
hayatını hep o ilk günlerin coşkusu ile sürdürebileceğine
inanması, evlilikten sonra beklentilerin değişmesi ile karşı
tarafı 'değişti' olarak algılamasına neden oluyor.
 
karakter olarak kimse değişmiyor,sadece gerçekten tanımaya başlanıldığında öğrenilenler genişliyor..
 
kadında ya da erkekte kişiliğinde bir değişiklik olursa kişi kendi olmaktan çıkar evlenmeye karar verilen kişi olmaktan çıkar bir süre sonra ay ben bunumu sevmişim demeler başlar. o nedenle kişi ne kendi kişiliğinden ödün vermeli ne de eşini değiştirmeye çalışmalı diyorum.
 
Geçen gün biryerde okumuştum erkekler aynı evde yaşadığı kişilere karşı nasılsa kaybetme duygusu olmadığı için kimi zaman düşüncesizce davranıyormuş mesela evlenmeden önce ailesiyle yaşarken erkek ailesiyle tartışıyor ,kavg ediyor ,küsüyor söylediklerine dikkat etmiyor çünkü biliyor ki her halükarda akşam aynı eve giricekler ve ailesi onu ne derse desin bırakmaz hep yanında. Evlendikten sonra bu rol değişiyormuş erkek ailesine karşın daha düşkün oluyor evlerinden çıkınca sanki onları kaybedicekmiş hissine kapılıyor ve kaybetmiyeceği insan olarak eşini görüyor ve aynı ttutumları eşine sergiliyor. hani bazen duyuyoruz ya evlendikten sonra çok annesi babacı oldu sözlerinden çıkmıyor eşini umursamıyor diye. Erkeklerin bilinçaltında yatan neden buymuş demekki

Belki sorduğun soru değildi ama anlatasım geldi nedense belki merak eden vardır diyyee :)
 
bence kadında erkek de değişmiyor insanlar kolay kolay değişmez olgunlaşır sadece ama şu var kadınlar çocuk için yuvası için daha fedakar davranıyor erkeğin herşeyine katlanıyor erkek de evlendik artık çocuk da oldu bu kadın beni kolay kolay bırakamaz diye daha da pervasızca davranabiliyor.çoğu evlilikte gördüğüm durum bu benim maalesef
 
Ben eşimi bildim bileli hep aynı.
En ufak bir değişiklik yok.
6 yıl flört , 9 yıl da evlilik var noktasına , virgülüne kadar her şeyi aynı.
Zaman insanı sadece biraz daha olgunlaştırıyor.
Geçmişte yaptığımız hataları yapmamaya çalışıyoruz.
Önemli olan da bu zaten.

Kişilik değişikliğine gelince de insan asla değişmez .
Yedisinde ne ise yetmişinde de aynı kalır.
Biz sadece evlenmeden önce kendi yarattığımız imgeleri
fiziksel bedenlere yüklüyoruz ve onlara aşık oluyoruz.
Evlendikten sonra gerçekler gün yüzüne çıkınca , insanlar birbirini tanıdıkça
"Eşim evlendikten sonra çok değişti." oluyor bunun adı.

Aslında insan ne istediğini bilmeli, bireyler önce kendilerini tanımadan
karşı cinsi tanımaya ya da evlenmeye kalkmamalı.
Bunu gerçekleştiren kişiler gerçekten bir yastıkta kocayan evlilik temellerini atarlar
ve işte o zaman "Bizimkisi aşktı , gerisi hikayeydi" diyebilirler..
 
Son düzenleme:
imzadan sonra kişiliğin değişmesi diye bir şey yok...
evlenmeden önce kişi zaten bekar o da bilmiyor evlenince nasıl olacağını ve ancak evlendikten sonra deneyimleyebileceği bir şey bu...
ama evlendikten sonra kişinin üstlendiği bir rol var, evli erkek rolü, evli kadın rolü, evli erkeksin şunları yapmalısın, bunları yapmamalısın, ya da evli kadınsın bunlara dikkat etmelisin gibi...
kadın ve erkek bu rolünü anne-babasını model alarak ya da almayarak oluşturuyor...
toplumun koymuş olduğu bir takım kurallar, kişi bunlara göre şekillendirmeye başlıyor evliliğini...
değişen kişilikler yok yani kurulan yeni bir düzen ve buna uygun gelişen durumlar var...
mesela ben hiç bir zaman artık evli bir kadınım demedim, evlilik benim birlikteliğime vermiş olduğum bir şekildi sadece, evlilik benim kişiliğimi değiştirmedi...
ikimizi de geliştirdi ama birbirimizden öğrenerek, yeri geldiğinde susarak, yeri geldiğinde konuşarak, ön yargılı olduğumuz bir çok şeyi aşarak...
 
Evliliklerin bence genelinde, kadınlar kendilerinde daha önce farketmedikleri bir takım değişikliklere istemeden uğratılıyor.

Ancak öncesinde şunu da belirtmekte fayda var, erkekler değişiyor çoğunlukla, neredeyse evlendikten sonra hepsi diyebilirim, bir şekilde... Bunun altında yatan nedenler çok fazla olabileceği için sadece "değiştiklerini" iddia edebilirim. Nasıl olduğu, aile hayatlarında yaşadıklarına bağlı çünkü. Aile hayatlarımız, kişiliğimizin yolunu çizen haritalar. Allah'tan kadın, bizim kültürümüzde sürekli alttan alacağı şekilde yetiştiriliyor, baskılanıyor ve dolayısıyla öyle yada böyle olgunlaşıyor. En özgürümüz, en asimiz bile toplumsal baskıdan rahatlıkla payını alabildiği için, gelişmemiş bir insan formu olmaktan "dişi" olarak kurtuluyor ve olgunlaşabiliyoruz.

Kadınların uğratıldığı değişikliklerin altında da çok farklı nedenler var... Kurdukları ve "dişi kuş" modunda hemen çalışmaya başladıkları evlilik bütünlüğü, farklı şekilde üçüncü kişilerce sürekli gözlem altında, tehdit altında ya da fikir anlamında taciz ediliyor sürekli.. Kadının, yine bir başka kadının düşmanı olduğu toplumumuzda (amiyane oldu ancak yazmak zorundaydım), gelin geldiği ailenin görünmez reisi (çoğunlukla) başka bir kadın olduğu için (duygusal beyni ailenin), ona bağlı yaşaması düşünülüyor ilk etapta. Kaynana dediğimiz bu yaşam formu, normal şartlar altında dünyanın en vefakar annesi, çoğunlukla cefa çekmiş bireyi, düğün zamanına kadar kollarını ve kanatlarına ailesine germiş kadın olduğu halde, düğünden hemen sonra çoğunlukla "önyargılı" bir şekilde silahlarını geline karşı kuşanmış başka bir yaşam formuna dönüşüyor.. Oğlunu yönettiği gibi, aldığı kadını da yönetmek istiyor... O vakite kadar kurduğu düzenin, aynı şekilde ilerlemesini ve otoritesinin devam etmesini istiyor... Konumuz kaynana değil, pek çok şekillere dönüşmesi de değil.. Ancak bu farklı kültüre gelen gelin, farklı kültüre uymak zorunda bırakılıyor.

Senelerce kendi ailesinin yetiştirdiği bu kız, evlendikten sonra tamamen farklı bir kültüre giriyor. Nasıl davranması gerektiğini bilmeden... Üstelik önyargılarla karşılanıyor çoğunlukla.. Bunu hiçbirimiz inkar edemeyiz. Hepimizde var bu... Bizim de gelinimiz var... İnsan tuhaf bir beklentiye girebiliyor ilk başta... Ya da, bizi sevmeyecek mi? gibi ilginç düşünceler bir an geçip gidebiliyor beynimizden.. Bazılarımızdan başka düşünceler... (Kimimiz bu düşüncelere esir olup gelini yönetmeye de kalkıyoruz...)... Ve dolayısıyla o vakite kadar aynı kişilikte kalmış olan bu hanım kız, gelin olduktan sonra bazen bilmediği yönlerini keşfetmek zorunda kalabiliyor.. Mesela hiç tartışmaya girmemiş bir kız olabilir bu... Ancak o kadar tehdit algılıyor ki bazı hareketleri, bilmediği bir dilde tartışmaya kadar götürebiliyor ilişkileri, eşinin ailesiyle.. Düşünsenize, o zamana kadar hiç tartışmamış!.. Nasıl tartışılması gerektiğini bile bilmiyor... Daha önce kaybetme korkusu yaşamamış ya da, ailesine bir tehdit de algılamamış dışarıdan, evlenince böyle şeyleri de öğreniyor.. Ne yapabilir? Bilmediği bir sürü karakter türer içinden... Hiç geliştirmediği... farketmediği.... Hiç ezik bir hayatı olmamış kadın, ezilebilir... Hiç terbiyesizlik yapmamış bir kadın, terbiyesizleşebilir... Saygısızlığın "S" harfinin yanından geçmemiş bir kadın, üslupsuz hareket edebilir... Ve aslında en çok zarar gören de kadın olur, uğratıldığı bu değişiklikler yüzünden...

Ben çok farklı bir yerden ele aldım sanırım... Ama çevremde gördüğüm evliliklerin çoğunu gözlemleme şansım olduğunda, ki yarısının arkadaşım olduğu düşünülürse, gerçekten acı verici deneyimler bunlar... Evlendikten sonra erkek değişir.. bir şekilde... Ama kadın, değişikliğe uğratılır.... acımasızca... Şanslı olan, kuvvetle çıkabilir içinden... ve kimileri yıpratılırlar.. çözüm aramaya yönlendirilerler, akıl ve fikirleri sürekli sorunla bocalattırılır... Dolayısıyla kadın sonunda yaşlanır, çöker...

Bunlar benim fikirlerim elbette...
Yazan arkadaşlar daha iyisini bilirler,

Selamlar,
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…