Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
Ayraçlarla başlıyorum:) Sık sık paylaşacağım ayraçları. Çünkü bende tutku haline geldi:) Bu ayraç bende var. En rahat kullandığım ayraç diyebilirm:) Mıknatıslı ve düşmüyor. Üzerinde yazan da çok anlamlı Bu ayraçlardan bulamadım sanırım en sonunda internetten alacağım. Çok hoşuma gittiler. Bu ayraca bayıldım diyebilirim, gerçekten çok yaratıcı olmuş:)
Henüz bitirmedim ama bitirmek için sabırsızlandığım bir kitap. Şu ana kadar bir heyecanı olmasa da Ahmet Ümit'in eşsiz finallerinden biri olacağını söylüyor okuyan arkadaşlarım. Sonunu okumamak için zor tutuyorum kendimi. Bitirince paylaşacağım görüşlerimi. Okumak isteyen arkadaşlar için tanıtım yazısını ekleyeyim:)
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çok sesli, çok renkli, çok dilli, çok kültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın bencilliğini, acımasızlığını, öfkesini, çaresizliğini en iyi anlatan mekân… Soluk soluğa bir gerilim, benzersiz bir final…
Çok kollu, çok dallı büyük bir ırmağa benzeyen bu muhteşem cadde, papazı, fahişesi, cami hocası, pezevengi, hahamı, Alevi dedesi, bankacısı, işportacısı, öğrencisi, öğretmeni, tinercisi, dönercisi, dekoratörü, evsizi, midye satıcısı, esrar satıcısı, kanun kaçağı, Anadolu kaçağı, Avrupa kaçağı, Amerika kaçağı, Afrika kaçağı, yani yaşam kaçağı, beyazı, karası, sarısı, kızılı yani insan görünümünde olan kim varsa, hepsini, herkesi sorgusuz sualsiz kucaklamıştı.
Kiliseleri, camileri, sinagogları, hanları, hamamları, bankaları, giyim mağazaları, kitabevleri, meyhaneleri, birahaneleri, şaraphaneleri, kafeleri, kültürevleri, randevuevleri, sinemaları, tiyatroları, galerileri, vakitleri çoktan dolduğu halde ömür sürmeye çalışan bilmem kaç yüzyıllık inatçı binaları, dar sokakları, kör çıkmazlarıyla Grande Rue de Pera, Cadde-i Kebir, İstiklal Caddesi ya da Beyoğlu nasıl adlandırılırsa adlandırılsın burası her gün, her an değişen yeryüzünün en büyük tiyatro sahnesi gibiydi.”
Sizinde atmaya kıyamadığınız, renklerini beğendiğiniz ama kırılmış ve eskimiş farlarınız varsa değerlendirebilirsiniz!
Özellikle bu yaz rengarenk ojeler moda. Şimdi sizlerle hem farlarımızı değerlendirelim, hem de rengarenk ojelere kavuşalııım
Öncelikle beyaz bir ojeyi alalım. Daha sonra bir kağıt parçasını huni şekline getirerek ezdiğimiz farlarımızı içine dökelim. Homojen kıvama gelene kadar karıştıralım. Veee işte ojemiz hazır! Oje fırçası yardımıyla yeni ojemizi sürebiliriz:)
Sizinde atmaya kıyamadığınız, renklerini beğendiğiniz ama kırılmış ve eskimiş farlarınız varsa değerlendirebilirsiniz!
Özellikle bu yaz rengarenk ojeler moda. Şimdi sizlerle hem farlarımızı değerlendirelim, hem de rengarenk ojelere kavuşalııım
Öncelikle beyaz bir ojeyi alalım. Daha sonra bir kağıt parçasını huni şekline getirerek ezdiğimiz farlarımızı içine dökelim. Homojen kıvama gelene kadar karıştıralım. Veee işte ojemiz hazır! Oje fırçası yardımıyla yeni ojemizi sürebiliriz:)