Kanadi Kirilan Kelebekler

ontsyumgui

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
27 Haziran 2012
132
0
0
- Yurtdışı
Öncelikle bu baslik altindaki konuyu ziyaret eden ve destekleyen herkese saygilarimi iletiyorum.

Beni inceden inceye rahatsiz eden, üzen, sinirlendiren, buran,... karmakarisik duygulara iten bir konuyu bu baslik altinda sizlerle paylasmak istiyorum. Bu baslik altindaki konular cok aci ama gercek konular olacaktir. Her yazdigim hikaye icin kaynak gösterecegim. Kalemin kilictan keskin oldugunu hesaba katarsak, en azindan yazarak - okuyarak tepkimizi ortaya koyabiliriz. Agzinda su tasiyan karincanin hikayesini de örnek alirsak, bir sekilde tepkimizi - tavrimizi - tarafimizi göstermeliyiz diye düsünüyorum.

BAYANLARA ADALETSiZLiK!

Siddet gören, hakarete ugrayan, maddi manevi aldatilan, dolandirilan, ezilen,... kadinlarin hikayelerini bu baslik altinda paylasmak istiyorum. Öyle hikayeler var ki, gercek olduguna inanmak dahi gelmiyor icimden...

Umarim yorumlarimizla destegimizle böyle durumlar yasayan bayanlarin yasadiklari travmayi belki biraz daha kolay arkalarinda birakmalarini yada kim bilir birilerinin bir yerlerde böyle adaletsizlikleri yasamadan kurtulmalarini saglariz...


Kimsenin sesiz kalmamasi ümidiyle...
Saygilarimla...
 
Son düzenleme:
Kayseri’de tartıştığı erkek arkadaşı tarafından darp edilen genç kız hastanelik oldu.

Kocasinan ilçesine bağlı Sahabiye Mahallesi İstasyon Caddesi’nde buluşan M.D.Ö. (26) ile kız arkadaşı F.Y. (23) arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi sonrasında M.D.Ö.’nün kız arkadaşı F.Y.’yi yumruklayarak dövdüğü öğrenildi. Erkek arkadaşının darbeleriyle dudağı patlayan F.Y., olay yerine çağrılan polis ekipleri tarafından Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirildi. Hastanede tedavisi yapılan F.Y. ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürülürken, M.D.Ö.’nün yakalanarak gözaltına alındığı bildirildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

İhlas Haber Ajansı 14.03.2013

 
Son düzenleme:
İnternet üzerinde kendisini mühendis olarak tanıtarak, arkadaşlık kurduğu kadınları evlilik vaadiyle kandırıp paralarını aldığı iddia edilen Naci E. (38), polis tarafından yakalandı. İki kurbanı tarafından teşhis edilen Naci E.’nin aslında evli ve iki çocuklu olduğu öğrenildi. Adliyeye sevk edilen zanlı denetimli serbestlik verilerek serbest bırakıldı.

Asayiş Şube Müdürlüğüne başvuran bankacılık yapan Ş.M. adlı kadın, internet üzerinde tanıştığı ve kendisini mühendis olarak tanıtan bir kişi tarafından dolandırıldığını söyledi. Ş.M., "Onunla internet üzerinden başlayan tartışmamız kısa sürede ilerledi. Yüz yüze görüşmeye başladık. Bana evlenme teklif etti. Ben de kabul ettim. Evlilik hazırlığı yapmaya başladık. Birlikte evlenince oturmak üzere bir ev tuttuk. Evin tadilatı için benden zaman içinde toplam 100 bin lira para aldı. Daha sonra ortadan kayboldu. Araştırdığımda bana söylediği firmada hiç çalışmadığını öğrendim" dedi.

Bu şikayetten birkaç gün sonra polise gelen hemşire S.G., de "Onunla internet üzerinde tanıştık. Evlenecektik. Benden zaman içinde kredi kartları borçlarını kapatmak için toplam 20 bin lira para aldı. Daha sonra ortadan kayboldu" dedi.

Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından olayla ilgili başlatılan soruşturmada polis sanal alemde başlattığı takip sonucu bir sosyal paylaşım sitesinde kendisine "Altan Gümüş" ismiyle profil açan zanlının peşine düştü. Bu kişinin kullandığı IP numarasından kimliği tespit edildi. İsminin Naci E., olduğu tespit edilen zanlı önceki gün gözaltına alındı. Naci E.’nin evli ve iki çocuk babası olduğu ortaya çıktı.

Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliğine getirilen Naci E., evlilik vaadiyle dolandırdığı Ş.M. ile S.G. tarafından teşhis edildi. Zanlı işlemlerinin tamamlanmasının ardından mahkemeye sevk edildi. Mahkeme Naci E.’yi denetimli serbestlik vererek serbest bıraktı.

Doğan Haber Ajansı 23.09.2012

 
Son düzenleme:
“37 yaşında bir kadınım. Eşimle 13 yıldan bu yana evliyim. Evliliğimizde bazı sorunlar vardı. Ama iyi kötü sürdürüyorduk.

Ancak öyle bir olay yaşadım ki bu olay beni çok üzdü. Bundan 25 gün kadar önce evimizde bir davet verdik.

Çok sayıda misafirimiz vardı. Eşim de bir iş arkadaşı kadını davet etmiş.

Geç saatlerde misafirlerimiz birer birer ayrıldı. Ama eşimin iş arkadaşı olan kadın gitmedi.

Artık çok geç olunca eşim kadına ‘İstersen burada kalabilirsin’ dedi. Ben de bunda bir yanlışlık görmedim.

Ona 4 katlı evimizin en üst katında bir yatak hazırlattım. O ‘İyi geceler’ deyip yatmak için ayrıldı.

Ben de çok yorulduğumdan odama çıktım. Eşim halen alt katta salonda oturuyordu. Bir süre sonra uyumuşum.

Sabaha karşı uyandığımda eşimi yanımda göremedim. ‘Banyoya gitmiştir,’ diye düşündüm.

Uzun süre gelmeyince kaygılandım ve kalkıp baktım, banyoda yoktu. Aklıma kötü şeyler getirmek istemedim.

Ama içimdeki kuşku giderek büyüdü. Sessizce merdivenlere oturup beklemeye başladım.

Eşim bir saat kadar sonra olabildiğince sessizce merdivenlerden aşağı inmeye başladı.

Beni karşısında görünce önce ne yapacağını şaşırdı. Ama kendini toparlayıp hiç de inandırıcı olmayan bahaneler saymaya başladı.

Ben bunlara inanmayınca bu defa bağırıp hakaret ett. Ben de odamın kapısını kapadım, uzun süre ağladım. Sabah da çantamı alıp evden ayrıldım.

Tüm bu tartışmalara bağırışmalara uyanan evdeki yardımcım da tanık oldu.

Ben çıkmadan kadın sessizce çıkıp gitmiş. Şimdi annemlerde kalıyorum. Çok düşündüm. Eşim arayıp özür diledi.

Eşime dava açmak istemiyorum. Sahip olduğum olanakları da kaybetmek istemem.

Ancak bunu o kadının yanına bırakmayacağım. Kadına karşı dava açma hakkım var mı? Haklarımı öğrenmek istiyorum.”

***

Değerli okurum elbette düşüncenize saygı duyuyorum. Anladığım kadarıyla eşinizin sizi aldatmasını affediyorsunuz, birisine de fatura çıkarmak istiyorsunuz.

Evet, yasa size bu hakkı tanıyor. Yani eşinize dava açmadan sadece sevgilisine manevi tazminat davası açma hakkınız var.Ama şunu bilin ki hiçbir aldatmanın sorumlusu tek kişi değildir.

***

Bu davaları açmanın şartları şunlardır:

*Eşinizin sevgilisiyle ilişkisi olduğunu yasal delillerle kanıtlamasınız.

*Eşinizin, sevgilisi eşinizin evli olduğunu bile bile bu ilişkiye girmiş olmalı. (Sizin olayınızda bunu bilmemesi mümkün değil.)

*Bu konudaki kararların en önemli gerekçelerinden birisi, evlilik dışı ilişkinin evlilik kurumuna ve onun mensuplarına zarar veriyor olmasıdır.

Kısacası, aldatılan kadın veya erkek, tazminat davasını, eşine ve eşinin sevgilisine birlikte açabileceği gibi sadece sevgiliye de açabilir.

***

Değerli okurlarım, bana güvenerek yaşadığınız sorunları benimle paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum.

Her şeyin hayalleriniz gibi olması dileğimle…

Cengiz Hortoğlu 23.02.2013
 
Son düzenleme:
Böyle metres olayı görülmedi: "Eşimin sevgilisi evimde..."

“Eşimle 2 yıldır evliyiz. 3 aylık bir bebeğim var. Her şey gül gülistanlık değilse de evliliğimiz yürüyordu.

Eşim bundan bir süre önce bir akşam yanında bir kadınla geldi. ‘Bu benim eski bir arkadaşım buraya yeni taşınıyor, ev bulamadığı için birkaç gün bizde kalacak,’ dedi.

Bunu bana daha önce söylemediği için çok bozuldum. Ama yine de sesimi çıkartmadım.

Eşim işe gittiğinde kadınla baş başa kalıyorduk. Kadın bana her şeyi anlattı. Meğer daha önce eşimle çıkmış, hatta evlenmeyi dahi düşünmüşler.

Bu durum canımı daha da sıktı. Aradan 2 hafta geçtiği halde kadının hiç de gitmeye niyeti olmadığını anladım.

Eşime ‘Bu kadın ne zaman gidecek?’ diye sorunca, ‘Ev arıyor bulunca gidecek, misafiri kovacak değiliz ya,’ dedi.

Kadının eşime çok yakın davranması, el şakaları yapması endişelerimi daha da arttırdı.

Bir gece sabaha karşı bebeğim ağladığı için uyandım. Eşim yanımda yoktu. Ben de banyoya gittiğini düşündüm.

Bebeğimi emzirdikten sonra, eşim halen gelmeyince kaygılandım. Alt kata, üst kata her yere baktım, yoktu.

Aklıma tek olasılık geldi. Kadının kapısını tıklattım, cevap alamayınca kapıyı açmaya çalıştım. Ama içeriden kilitliydi.

İçeride olduklarını tahmin ediyordum, ama rezillik çıkmasın diye daha fazla zorlamadım ve odama gittim.

Aradan yarım saat kadar geçtikten sonra evin giriş kapısı açılıp kapandı.

Eşim odaya geldiğinde ‘Neredesin?’ diye sorduğumda ‘Gözümü uyku tutmadı, çıkıp yürüyüş yaptım,’ dedi.

Onların o gece o odada birlikte olduklarını tahmin ettiğim halde, bunu eşimin yüzüne vurmadım. Oysa kadının parfüm kokusu bile üzerine sinmişti.

Çok üzgünüm, ne yapacağımı bilemiyorum. Eşim, olanları bildiğimi düşündüğü için daha dikkatli…

Evlendiğimizden bu yana bana ilk kez çiçek getirdi. Kadınla da mesafeli duruyor. Arkadaşlarımla konuştum, ‘Kesin boşanmalısın,’ diyorlar.

Çok soğuk davranmama rağmen, kadın halen hiçbir şey yokmuş gibi bizde kalmaya devam ediyor.

Sabahlara kadar uyku uyuyamıyorum.

Ne yapacağımı bilemiyorum. Boşanma davası açarsam, çocuğumun velayetini kaybetmekten de geçim sıkıntısı yaşamaktan da korkuyorum.

Bu nedenle bir de size yazıp fikrinizi almak istedim. Ne yapmalıyım?”

***

Değerli okurum, yaşadıklarınıza katlanmanız hiç de kolay değil. Ancak karar verirken arkadaşlarınızın ne dediğinden daha çok yüreğinizin sesini dinlemelisiniz.

Çünkü tek başına yaşamla savaşmak zorunda kalacak olan da bebeğini büyütecek olan da arkadaşlarınız değil, sizsiniz.

Hiç kimse, sizi verdiğiniz karardan dolayı yargılayamaz veya eleştiremez. Sizin için doğru olanın ne olduğuna inanırsanız onu yapın.

***

Size iki seçenek sunacağım. Siz bunlardan hangisini daha doğru bulursanız onu uygulayın.

Birinci Seçenek: Eşinizle açık açık konuşabilir, “Her şeyi biliyorum, ama evliliğimi sürdürmek için aile danışma merkezine gitmemiz koşuluyla seni affediyorum,” diyebilirsiniz.

İkinci Seçenek: Bu sorunla başa çıkamayacağınızı, bu durumu kabullenemeyeceğinizi düşünüyorsanız, bu durumda yapmanız gereken boşanma davası açmaktır.

*Açacağınız boşanma davasında hem tazminat hem de nafaka talep etme hakkınız var.

*Çocuğunuzun velayeti ile ilgili olarak kaygı duymanızı gerektiren herhangi bir şey yok. Üç aylık bebeğin velayeti size verilecektir.

*Ayrıca boşanma davası açarsanız, aldatıldığınız için edinilmiş mallar rejimin tasfiyesi davasında aşağıdaki maddeyi dikkate alın.

(MADDE 236.-Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.

Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.)

***

Hangi seçeneği tercih edeceğinizden daha önemli olan verdiğiniz karardan emin olmaktır.

Ne yapacağını iyi bilenler ve ne yaptıklarından emin olanlar hem huzuru hem de mutluluğu bulurlar. Bir yaprak gibi esen rüzgara göre savrulmazlar.

***

Değerli okurlarım, bana güvenerek yaşadığınız sorunları benimle paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum.

Bu köşe sizlerle anlam kazanıyor.

Ayrıca sizden izin almadan maillerinizi yayınlamayacağımdan emin olabilirsiniz

Her şeyin istediğiniz gibi olması dileğimle…

Cengiz Hortoğlu 08.05.2012
 
Son düzenleme:
Konya'da 4 aylık hamile eşini 3 yaşındaki üvey kızının gözleri önünde darp eden kişi tutuklandı.

Karatay ilçesi Çatalhöyük Mahallesi'nde oturan 4 aylık hamile Zehra A. (27), 4 gün önce simit satarak geçimini sağlayan eşi Bircan A. tarafından darp edildi.

Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, vücudunda morluklar oluşan kadını Konya Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırdı.

Gözaltına alınan Bircan A, emniyetteki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Hastanede 3 gün süren tedavisinin ardından taburcu olan Zehra A, ağabeyinin yanına sığındı.

Eşi Bircan A'nin sürekli alkol alarak kendisini darp ettiğini ileri süren Zehra A, şöyle konuştu:
"Yaklaşık 1,5 yıl önce imam nikahı ile birlikte yaşamaya başladığım Bircan A. ile 5 ay önce de resmi nikah kıydırmıştık. Sürekli beni darp ediyordu. Olay günü de beni ilk evliliğimden olan 3 yaşındaki kızım E'nin gözleri önünde darp etti. Evden çıkmama izin vermiyordu, 4 aylık hamile olduğumu bildiği halde karnımın üzerine oturarak beni darp etmeye devam etti. Güçlükle evin dışına çakmayı başardım. Komşularımın ihbarıyla ölümden kurtuldum."

Kızının geceleri sürekli ağlayarak uyandığını anlatan anne Zehra A, koruma altına alınmalarını istedi.

Anadolu Ajansı 09.09.2012

 
Son düzenleme:
Hırsızlıktan cezaevinde yatan Orhan K., kendisinden ayrılmak isteyen eşi Dilek K.'dan intikam almak için bir hafta izin aldı...

Hırsızlık suçlarından Antalya, Didim, Aydın ve İstanbul’dan mahkumiyet kararları olan Orhan K., Aydın Yarı Açık Cezaevi’nde bir hafta izin aldı ve kendisinden ayrılmak isteyen eşi Dilek K.’ın ailesiyle birlikte oturduğu Antalya’ya geldi.

Kanal Mahallesi’nde oturan eşinin ailesinin evine gelen Orhan K., üç katlı binanın en üst katına çıktı. Buradan iple sarkan Orhan K., bir alt kattaki balkona indi. Balkon kapısını kırıp içeri giren Orhan K., baldızı A.A.’nın uyuduğu odaya girip kapıyı arkadan kilitledi.

Yatakta uyuyan baldızı A.A.’nın boğazına bıçak dayayıp pijamasanı çıkartan Orhan K., elindeki bıçağın kabzasını genç kızın cinsel organına sokarak kızlığını bozdu.

Genç kızın bağırması üzerine odaya koşan annesi Ayla A. ile babası Halil A., odadan çıkan damatları Orhan K. ile karşılaştı.

Elindeki bıçakla onları da tehdit eden Orhan K., evden koşarak uzaklaştı. Kısa sürede yakalanan Orhan K. yeniden cezaevine konuldu.

Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün yapılan duruşmada eşi Dilek K. ile kayınvalidesi Ayla A.’yı suçlayan Orhan K., baldızını eşi zannettiğini iddia etti.

Orhan K., "Ben bu körpe kızcağıza bir şey yapmak istemedim, onu eşim zannettim. Eşim olduğunu zannederek ’Bunun cinsel organını parçalayayım da hiç kimseyle cinsel ilişki kuramasın.

Sırtından da bıçaklayayım ki belden aşağısı tutmasın’ dedim. Elimdeki bıçağın önü zannediyorum, meğer sapı gelmiş. Yoksa ben onu bıçaklamış olacaktım" diye konuştu.

Eniştesinin bıçaklı saldırısına uğrayarak cinsel taciz yaşayan A.A. ise "Beni ablam filan zannetmedi. Ben ’Enişte yapma’ diye bağırdıkça o bana ’Sus baldız’ diyordu. Yani benim kim olduğumu gayet iyi biliyordu" dedi.

Duruşma genç kızın ruh sağlığının bozulup bozulmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması için 26 Nisan tarihine ertelendi.

POSTA 02.03.2013

 
Son düzenleme:
Taraf muhabiri Tuğba Tekerek, şiddet gördüğünü söyleyerek İstanbul’daki bir kadın sığınmaevine girdi, yaşadıklarını yazdı

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın geçen yıl 8 Mart hediyesi olarak hazırladığı “Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesi Yasası” bir yıldır yürürlükte. Geçen sürede, polislerin eğitileceği, sığınak sayısının arttırılacağı, kadınlara destek mekanizmalarının hayata geçirileceği söylendi. Bir yılın ardından karakol ve sığınmaevlerinin durumunu görmek için, şiddet görmüş bir kadın gibi iki karakola başvurdum, İstanbul’da Aile Bakanlığı’na bağlı bir sığınmaevinde üç gece geçirdim. Gördüm ki sığınak sayesinde bazı kadınlar canlarını kurtarabiliyor ama bunun için bir yatakta dört kişi yatmaya mecbur kalıyor. İşte yaşadıklarım:

“Başımı kalorifere çarptı”

21 şubat, akşam 6 suları... Kasımpaşa Polis Merkezi’ne doğru yürüyorum. Şiddet görmüş bir kadınım. Beni memleketimden yatalak akrabama bakmak üzere gönderdiler. Ama ben bir “hata” yaptım, “face”ten tanıştığım bir adamla ilişki yaşadım. Adam öncelerı iyi gibiydi ama sonra psikopat çıktı. Ayrılmak istediğimi söyleyince şiddetin dozunu iyice artırdı. Geçen akşam kafamı kalorifere çarptı. Sabahtan beri “Seni öldüreceğim, marta çıkmayacaksın” diye mesaj atıyor. Çok korkuyorum, sığınmaevine gitmek istiyorum.

“Hayır, ben evsiz değilim”

Polis merkezinin girişinde bir sürü polis var, ürkerek yaklaşıyorum. Güvenlik kulübesindeki polis, neden sonra yanıma geliyor. Hikâyemi anlatıyorum. “Korkma” diyor “Hiçbir şey yapamaz, dağ başı mı burası, hem hükümetimiz bu konunun üzerinde çok duruyor.” Bunlar iyi. Ama ben, o adamın, daha önce koruma kararı çıkartan karısını öldüresiye dövdüğünü, korktuğumu, bu nedenle şikâyetçi olmak istediğimi söyleyince polis bana hayatî bir noktada yanlış bilgi veriyor: “İşlem yapabilmemiz için, mutlaka şikâyetçi olman lazım.” Oysa ki düzenlemeye göre, mağdur kadın şiddet gördüğü kişiden şikâyetçi olmasa da sığınmaevine yerleştirilebilir.

Ertesi akşam Levent Polis Merkezi’ndeyim. Bu kez başvurumu alıyorlar. Sonra “Bunu Metin Oktay’a götüreceğiz” diyorlar. Metin Oktay ??? Evsizlerin götürüldüğü yer! Polislerden birisi “Ama orayı görüp de 10 dakika sonra kaçmayasın” diyor. Ama kendi aralarında da tartışıyorlar. Biri diyor ki, “Kadına şiddet farklı, evsiz farklı.” Bu arada “Seni memleketine gönderelim” de diyorlar. Neyse ki, Aile Bakanlığı’nın şiddetle ilgili “Alo 183” hattını arıyorlar. Oradakiler telefonla hikâyemi dinleyip “Kadın sığınmaevine gidecek” diyor. Oh, sonunda! Polisler bu kez sığınağı arıyor. Bana dönüp “20 kişilik yerde 66 kişi kalıyormuş. İnsanlar yerlerde yatıyormuş. Ona göre!” diyor.

Belki de battaniye üzerinde

Ve sığınmaevi... Avrupa yakasında, polis merkezlerine başvuran bütün şiddet mağduru kadınların getirildiği ilk adım sığınağı. Yer açılırsa, diğer sığınaklara gönderilmek üzere ilk buraya getiriliyorsunuz. İki polis yanımda, nöbetçinin yanına gidiyoruz. Bu görevli de erkek. Odada iki polis bir de 16 yaşında Azeri kız var. Görevli onların önünde başımdan geçenleri anlatmamı istiyor. Bu arada içeri kucağında bebekle bir kadın giriyor: “Ben çıkışımı istiyorum”. Görevli “Sen bir saat önce gelmedin mi?” diye sorunca “Evet ama” diyor “Burda kalınmaz. Oturmak için bile yer yok. Çocuğa su istiyorsun, temiz mi değil mi bilmiyorsun.” Görevli, bana “Haklı, bir şey diyemiyorsun. Size de söylüyorum, battaniye üzerinde yatabilirsiniz” diyor.

Biri beyaz diğeri siyah terlik

Kadınların olduğu bölüme gidiyoruz. Büyük, demir, koyu gri bir kapı... Biz girince kapıya dönen yüzlerden biri gülümseyip “Hoş geldin” diyor. Kadınlar getirilen çaya üşüşürken, ben girişteki televizyon odasında, boşalan koltuklardan birine oturuyorum. Etrafta bir sürü kadın, ağır bir koku ve ciddi bir gürültü var. Bir de kavga eden, koşturan, ağlayan, oracıkta altı değiştirilen çocuklar. Burası aslında dört oda bir salon, büyük bir ailenin kalabileceği bir ev gibi. Ama o akşam orada 70 kişi var. Kadınların bir kısmı televizyon odasında dip dibe konmuş altı kanepe ve üç koltukta oturuyor - koltuklardan birinin minderi yok. Bir grup kadınsa akşamı banyoda geçiriyor. Banyo penceresinin önünde, kimi oturuyor, kimi ayakta. Orada sigara içiliyor. Banyoya geçtiğimde yorgunluktan çömelince bana ters çevrilmiş bir kova uzatıyorlar, üzerine oturmam için.

Görevli oradan oraya koşturuyor, kimi çocuğa bez soruyor, kimi su için bardak. Ben de bir ara boş bulduğumda “Çantamı nereye koyacağım” diyorum. “Yer yok, yanında duracak” diye cevap veriyor. “Peki kıyafet, terlik? Benim hiçbir şeyim yok.” “Bizde de yok” diyor görevli. Sonradan görüyorum ki evden gecelikle kaçan burada gece gündüz gecelikle duruyor, sokaktayken adamın elinden kurtulan, o sırada ayağında çizmesi varsa çizmesiyle... Bir kadının ayağında biri beyaz diğeri siyah terlik var. Giden kadınların bıraktıklarından böyle çözümler üretilebiliyor. Ha bir de “Diyanet çözümü” var. Onu sonra anlatacağım.... Görevliye umutsuzca “Banyo için havlu” diye soruyorum. Görevli bana çaresizce bakıyor. Diş fırçasının da burada ultra lüks olduğunu kısa zamanda kavrıyorum.

Diyanet pasta getiriyor

BURASI istasyon sığınak. Yani şiddet mağduru kadınlar önce buraya getiriliyor, başka sığınaklarda yer açıldığında oralara naklediliyor. Benimle konuşan görevli “Nakil, hiç belli olmaz, bir ay da sürebilir, daha fazla da” diyor. Kadınların bu süre içerisinde alabildiği tek uzman desteği psikologlarla yapılan görüşme. Psikologlar da her gün yeni gelen bir sürü kadınla görüştüklerinden ayırdıkları süre çok sınırlı oluyor. Ve üç psikolog üç kişiyle aynı anda aynı küçük odanın içinde görüşüyor. Bu sırada mahremiyet için yapabileceğiniz tek şey sesinizi alçaltmak. Psikolog görüşmesinin dışında hiçbir uzman desteği yok. Ne kadınlara hukuki haklarıyla ilgili bilgilendirme, ne şiddetle ilgili bir atölye yapılıyor. Duvarlarda “Kadına şiddete hayır” bile yazmıyor. Sığınmaevindeki tek etkinlik, dinî sohbetler. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan gelen görevliler çarşamba ve perşembe günleri ikişer saat kadınlara kendi pencerelerinden dünyayı anlatıyor. Bu arada kadınların çok ihtiyacı olan ama sığınmaevinde bulunmayan şeyleri yanlarında getiriyorlar. Sığınmaevindeki külot problemi onların müdahalesiyle çözülmüş mesela. Kadınlar din görevlilerinin çok güzel pasta börekler getirdiğini de söylüyor.

“Ağlama oğlum”

Beş aylık Ulaş var gücüyle ağlıyor. Sabahtan beri ateşi var. 19 yaşındaki annesi Arzu, onu ayağında sallayarak uyutmaya çalışıyor. Ama Ulaş uyumak bir yana sakinleşmiyor bile. Ateşi 38.5 derece. Hastaneye götürülüyor. Doktor ilaç yazıyor ama annesinin ilaçların farkını ödeyecek parası yok. Çaresiz dönüyor sığınağa. Ulaş’ı emzirmeye çalışıyor ama bir şey yemediğinden sütü de gelmiyor. Ağlayan oğluna gözleri dolarak çaresizce “Ağlama oğlum” diyebiliyor sadece. Sonra Ulaş’ın ateşi 39.5 dereceye çıkıyor. Tekrar hastaneye gidiyoruz. Bu defa iğne yapıyorlar da çocuk biraz rahatlıyor. Ama ilaçların alınması lazım. Neyse ki, ertesi gün ablasıyla buluşuyor da, o ilaçları alıyor. Arzu’yu kocası ikinci kattan atmış “Allah’tan bir şey olmadı, sadece kolum kırıldı” diye anlatıyor. Kaçarak evlendiği için ailesi ona küs, ablasının babasını ikna etmesini bekliyor, ama “Ben bu çocukla nasıl bekleyeceğim” diyor.

Sığınmaevinde pek çok kişi burada kaptığı mikroptan dolayı hasta. Bir gözü şiş ve kapalı kadının, şiddet sonucu değil de sığınakta kaptığı enfeksiyon sonucu böyle olduğunu öğreniyorum. Hasta kadınlara sigortaları varsa hastaneye gidebilecekleri, yoksa pazartesiyi beklemeleri gerektiği söyleniyor.

Çoraplar arasında uyku

Gece saat 12’ye yaklaşırken görevli “Hanımlaaar yatma vakti” diyor. Sıraya girip kullanılmış battaniyelerden birer tane alıyoruz. Görevli, çocukları için de battaniye alanlara “Hanımlar, bir tane... Sonra, gece gelenlere battaniye kalmıyor” diyor. Bir iki çarşaf, kapanın elinde kalıyor. “Nerde yatacağım” diyorum görevliye “Nerde yer bulursan” diyor.

Sığınaktaki dört odada dip dibe sıralanmış tek kişilik yataklarda kadınlar genellikle ikişer kişi yatıyor. Çocuklarıyla aynı yatakta üç kişi yatan da var, dört kişi yatan da... Ben ilk iki gece televizyon odasındaki bir çekyatta çocuklu bir kadınla yatıyorum. Çocukların üzerinde tepinmiş olduğu kırlentin üzerine paltomu serip, kendime yastık yapıyorum. Üçüncü gece beraber yattığım kadın hastalanınca, koridorun yanında yere konmuş yataklardan birinde yatıyorum. Burada dip dibe konmuş yedi yataktan adım atacak yer yok. Yatmadan önce “ayaklar battaniyenin altına” deniyor, ayak kokusu yayılmasın diye...

Yanımda yatan 50 yaşlarındaki teyze ışık gelmesin diye gözlerini, koku ve mikroptan korunmak için de burnuyla ağzını tülbentlerle bağlamış. Ürkütücü görünüyor. Yatıyoruz, bir süre sonra iki tarafımda bükülen dizlerin arasında benim bacaklarıma yer kalmıyor. Ayağımı uzatabildiğim zamanlarda ayağımın altında bir kadının saçlarını hissediyorum. Kafamı kaldırdığımda ise bir çocuğun çorabıyla burun buruna geliyorum... O gece hiç uyuyamıyorum.

Geceleri biz yattıktan sonra da gelenler oluyor. Görevli, onları bir yerlere “tıkıştırıyor.” Bazı kadınlar ise koltukta oturur vaziyette uyuyor. Onlar genellikle bir sonraki gün gidiyor. İki haftadır burada olanlardan Muazzez “Siz şanslısınız, ben ilk gece betonda battaniyenin üzerinde yatmıştım” diyor. Şubat ayının ortalarında sığınakta yaklaşık 100 kişinin kaldığını ve battaniye üzerinde yatıldığını, o dönemde burada kalan başka pek çok kadından da duyuyorum.

Tuvaletten sonra el yıkayamadık

SIĞINAKTA ciddi bir hijyen problemi var. Tuvalette, tuvalet kağıdı yok. Benim orada kaldığım üç akşam da sular kesildi. İlk ikisinde yaklaşık ikiüç saat, üçüncüsünde ise sabaha kadar. Üçüncü akşam sıvı sabun da bitti. Sabahleyin tuvaletler çok fena kokarken, yetmiş kadın ve çocuk, pek çoğumuz tuvaletten sonra ellerini yıkayamamış halde uyandık.

İş görüşmesine gidecek, yol parası yok

ÇİĞDEM “cinnet geçirip” televizyonu parçalayan kocası bir ara evden çıkınca kendini evden dışarı atmış. Gece 12’de karşı yakadan buraya taksiyle gelmiş. Bindiği taksiye parasının olmadığını söylememiş. Sığınaktakiler kefil olmuş, burada kalan kadınlara üç ayda bir verilen 100 lira yardımı alınca 65 lirasını taksiciye verecek. Geriye kalan 35 lirayı da “bozdurup bozdurup harcayacak.” Kadınlar üç öğün yemeklerini sığınakta yiyor. Ama iş görüşmesine giderken yol parası büyük mesele. Bir kadın işe kabul edilmiş ama “Gelemiyorum, yol paramı siz karşılayın sonra maaşımdan kesin” diyerek telefonda işvereniyle çözüm üretmeye çalışıyor. Kimi kadınlar da “otobüs şoföründen rica etsem ne der acaba” diyor.

Her şeye rağmen

Üç uykusuz gecenin ardından, dizlerim dermansız, bademciklerim şiş şekilde ayrılıyorum sığınaktan. Bu süreçte “Sığınağa gelmesem beni öldürecekti” diyen kadınların çaresizce kocalarına döndüğünü görüyorum. Hele çocuklu olana, “Ne yapacaksın” diye sormaya utanıyorum. Çünkü seçenekleri ya şiddet ya da çocukların hastalıktan kırıldığı bu sığınmaevi... Öte yandan her şeye rağmen sığınağın bazı kadınları ölümden kurtardığını, yeni bir hayata kapı araladığını görüyorum. Bazı kadınlar “Yıllardır ilk kez dayak korkusu olmadan rahat uyudum” diyor. Ama bu uyku için devletin de bir yatağı esirgememesi gerekiyor.

TARAF

TUĞBA TEKEREK - 05.03.2013

 
Son düzenleme:
Elazığ’da biri nikahlı üç eşi bulunan 49 yaşındaki Ruhi Ayerdem’in çocuklarından 17 yaşındaki F.A.G., kendisi ile yaşıt olan ve 3 aylık hamile üvey annesi Derya Özkaran’ı tüfekle vurup öldürdü.

Elazığ’da yaşayan ikisi nikahsız üç eşi bulunan Ruhi Ayerdem, iddiaya göre geçen yıl kendisinden 32 yaş küçük 17 yaşındaki Derya Özkaran’la da nikahsız birlikte yaşamaya başladı. Üç eşi de ayrı evlerde yaşayan Eyerdem’in nikansız eşlerinden Songül Güngör’den olan ve Elazığ merkezdeki evde oturan oğlu F.A.G., bugün Yurtbaşı Beldesi’ne giderek, üvey annesi Derya Özkaran ile henüz bilinmeyen bir nedenle tartıştı.

Tartışmanın büyümesi üzerine F.A.G., evden aldığı av tüfeğiyle Derya Özkaran’a ateş açtı. Özkaran, olay yerinde hayatını kaybederken, katil zanlısı olay yerinden kaçtı.

Olay sonrası Ruhi Ayerdem, jandarma ekipleri tarafından gözaltına alınırken, Derya Özkara’nın cesedi de otopsi yapılmak üzere Fırat Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Jandarma ekipleri cinayet zanlısı F.A.G.’yi yakalamak için çalışma başlattı.

Doğan Haber Ajansı 15.03.2013

 
Son düzenleme:
Hepimizin hatta toplumun yarası bu konu,

tepkilerimiz yorumlarımız nekadar etkili olur onu bilemiyorum..

Ancak seçimlerimizi doğru yaparak,bilinçlenerek cahillikleri gidererek belki bazı şeyler değişebilir...

-Kocamı seviyorum ama hergün dayak yiyiyorum

-iyi bir kocaya sahip değilim ama 5 çocugu yaptım

-en başından psikolojık sorunları vardı ama düzelir dedim

-evden kaçtım aileme dönemem bu adamı çekmek zorundayım

Bunlar uzar gider,genç kızlarımız,evli kadınlarımız kesinlikle yeterli bilinçlilikte ve farkındalıkta değiller

Bu tarz sorunları yaşayanların geneli hata üzerine hata yapıyorlar

belki düzelirlerle hareket ediyorlar sonuclar kötü oluyor

Hiç bir canlı şiddeti ve başkası tarafından öldürülmeyi tacizi onu bunu haketmez.

Toplumsal olarak ruh sağlığımız yerinde değil onu çok iyi biliyorum işte.
 
Sevgili Brownim; öncelikle bu sayfayi ziyaret eden 212. kisi olup ve digerleri gibi sessiz kalmayip ilk yorumunuzla verdiginiz tepkiden dolayi sizi gercekten kutluyorum.

Kadinlar Kulübü´nde sayfalari konulari dolasirken gencecik hayat tecrübesi olmayan kizlarimizin bir cok sorularina rastladim; sacma ve carpik iliskiler / düsünceler icine girmisler ve cikamiyorlar, bu sayfadaki tecrübeli bayanlardan bilgi ve fikir rica ediyorlar. Kim bilir bu sayfada ki paylasimlar kendilerine örnek olur ve belki bizar da olsun bilinclenmelerine yardimci olur diye düsündüm. Elimden geldigince bu sayfada benzer örnekleri yayinlayacagim.
 
Son düzenleme:
Sevgili superisiarzu; öncelikle yorumunuza yürekten "Amin" diyorum. Ama insanlarin kaderlerini degistirmek icin de birseyler yapmasi taraftariyim. Bagzi bayanlar önlerinde secme imkanlari oldugu halde cok enteresan bir sekilde ya sessiz kaliyorlar yada kendileri tercih ediyorlar bu kalitesiz yasami. Yazdigim örneklerde mevcut bu durum.
 
Son düzenleme:

doğru ama belkide canlarından korkuyorlar yada maddiyatsızlık yada kimsesiz kalma gibi birçok nedenleri olabilir.Gerçekten çok üzücü.
 
ontsyumgui,

Kimsenin yorum yazmaması benimde dikkatimi çekti ve düşündürdü aynı zamanda..

yazacak okadar çok şey varken hemde neden bu kayıtsızlık.

Ben sizi kutluyorum en azından kişisel analizlerinizle birşeyler yapmaya çalışmak

bilinçlendirme çabası ve belki de hiç yaşamadığınız şahit olmadığınız konuya duyarlı olduğunuzdan dolayı...

Yok mu arkadaşlar çevreniz de,etrafınız da ve hatta belki evleriniz de benzer sorunlar sıkıntılar yaşayanlar?

Gerçi farkındalıktan bilinçten eğitimden bahsetmiştik değil mi,

Bananeci bir millet olmamızdan kaynaklanan bir sessizlik...
 
yani sözün bittiğ yer. ben sadece şunu söylerim.

bu olayların okumuşu, cahili, parasızı, paralısı, vs.vs. uzatabiliriz. bütün erkeklerin zihniyetinde kaba kuvvet var.....

ben böyle inandım. kimse bana bunun aksini ispat edemez. savunmaları da hep aynı. yaptım çünküyle başlayıp biten cümleler.

söylenecek çok söz varda. neresinden tutarsan elinde kalıyor....

bir kadın niye gider başka bir kadını ne olursa olsun evinde misafir eder... (iyi niyetmi, eş korkusumu)
17 yaşındaki kız neden kendinden 30 yaş büyük birisiyle birlikte olur (baba şevkatimi, evden kaçışmı, yoksa)
sapık adam niye baldınıza bıçak sapıyla zorla pislik yapar

ne deyim allah iyi insanlarla bizi karşılaştırsın. allah ıslah etsin. bizim ne kadar iyi olduğumuzun bir önemi yok...

hayattaki karşılaştıığımız insanlarda inşallah iyi olurlar....
 
doğru ama belkide canlarından korkuyorlar yada maddiyatsızlık yada kimsesiz kalma gibi birçok nedenleri olabilir.Gerçekten çok üzücü.

Evet, o yüzden dedim ya "imkanlari oldugu halde" diye. Ama inkani olmayan; hayatlari tehlikede olan ve katledilen, ayrica maddi hic bir imkani yada kimsesi olmayan bayanlarin getirildigi durum ise sizin de deiginiz gibi cok ama cok aci.
 
Son düzenleme:
Aslında yazılacak çok şey var ama insan kitleniyor.. Evde sevgilisi olduğu halde lüks imkanlardan vazgeçmek istememeyi anlamıyorum... Kadınların bilinçlenmesi lazım.annelerin de.. erkek çocukları küçüklükten şımartılıyor..halamı hatırlıyorum oğlu bir kızla sevgili olur,kızın evine gittiğini gülerek anlatırdı..oğlu erkek ya!!!!!!!!!!Yakıştırıyor!!!!

utanç davası olan N.Ç. davasında kadınlar en ağır cezaları aldılar(ki alsınlar) ama insan demeye utandığım o haltı yiyen yaratıklar en hafif cezalarla kurtuldular.. ne diyebilirsiniz.. Midem bulanıyor yazarken bile
 

Kimse ama hic kimse tepki vermeseydi dahi bu aci - igrenc - enteresan - vs. hikayeleri paylasmaya devam edecektim ben. Sahsen bircok bayanla ve cocukla calistim meslegim geregi gönüllü olarak, bunlar gibi hikayelerin benzerlerini canli canli (live) dinlemisligim var. Insan birinden duyunca yada okuyunca farkli bir Planette yasadigini düsünüyor, sok oluyor. "Bananeci millet" tabiri gercekten tam olmus.
 
Son düzenleme:
Evet, o yüzden dedim ya "imkanlari oldugu halde" diye. Ama inkani olmayan; hayatlari tehlikede olan ve katledilen, ayrica maddi hic bir imkani yada kimsesi olmayan bayanlarin getirildigi durum ise sizin de deiginiz gibi cok ama cok aci.

tüm samimiyetimle söyleyim çok üzülüyorum.Ama dua etmekten başka elimden bişey gelmiyor.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…