Kanser yapan sütler



Köyden geliyor. Haftaya gelince sorıyım keçi sütünü. Burası küçük şehir pazarda bile köylülerin ürünleri satılıyor.
Şimdiye kadar hazır mamalardan hiçbirini yemedik (kavanoz mamalar, muhallebilier vs) Cam şişede suyu düşünüyorum 5lt oluyor sanırım araştırıcam...
 
Geçen bir arkadaşla konuştum dayısının inekleri varmış ve sütü büyük firmalara satıyorlarmış. Zaten çoğu firma inek sütünü toplattırıp işlemden geçiriyor yani yine köylerden alıyor. Fakat bir madde varmış bozulmasını önleyen adını söyledi ama unuttum tahlillerde çıkmayacak bir ayarı varmış ve köylüler süte bundan katıyorlarmış artık nedenini de anlatmıştı ama unuttum. Sütler bu sebeple kolay bozulmuyor anlayacağınız. Bende köy sütü alıyorum pazardan ama onuda o kadar çok kaynatıyoruz ki yine gidiyor içinde yararlı olan herşey. Süt tüketilmesi gerekli birşey ama ne yapacağız orasını hiç bilmiyorum.
 

çok şanslısın. küçük yerde yaşadığın için.
yoğurt da satıyordur belki aynı sütçü. istersen getirebilir.
hazır mamalar için de çok şey çıktı son zamanlarda.
plastikler de çok tehlikeliymiş. içindeki ürüne geçiyormuş.
plastik kaplarda yemek saklamak,
plastik şişede yağ, su.. hele sıcağa güneşe maruz kaldıysa çok zararlı hale geliyor.
sağlıkla büyütürsün kızını inşallah.
 

köylüler de koruyucu katıyorlarsa yandık.
onlar ayarını da bilemez.
o zaman aldığınız açık sütü kaynatıp dışarda bırakın bakalım bozulacak mı.
bozulmuyorsa kutu sütlerden bi farkı yok sayılır kanımca.
 

Herkes inşallah. Sadece süt ile sınırlı kalsa daha neler yiyoruz, içiyoruz kim bilir:S
 
Arkadaşlar bakın, boşuna konuşmuyoruz boşuna okumuyoruz burada... Ama kesinlikle sokak sütü almamanız gerekiyor, hijyen açısından falan değil besin değeri açısından...
Süt içerisinde pek çok mikroorganizma bulunur, bunların bazılarının ısıl direnci yüksektir, ancak yüksek sıcaklık değerlerinde kendileri ve onlardan daha güçlü olan sporları yok olabilir... UHT (ULTRA HIGH TEMPERATURE) süt dediğimiz kutu sütler, 146 derecede 1-3 saniye bekletilir ve sıcaklığı kesilir. Bu yapılarak, besin değeri korunur, mikropları öldürülür. Ve sağlıklı bir süt oluşturulmuş olur.Ayrıca süt homojenize edilir ve yağlanma yapmaz. Benim evimdeki tencerede veya sokakta güvenilir yerden aldığım kişinin evinde 146 dereceye 2 saniyede çıkan tencere (ki biz bu işlemi hidrostatik otoklav denilen araçta yapıyoruz tencerede değil) var diyorsanız alın sokaktan... Çocuğunuzun boğazından süt geçsin diye, öylesine yapıverin yani besin değeri falan kalmasın...
Kaldı ki evde yoğurt mayalamak için homojenize olmamış sokak sütüne ihtiyacınız olacak yine... Yoğurdunuzu da hazır alın, fabrikalarda sürekli mikrobiyolojik analizlerden geçen starter gruplar var... Şunu anlamıyorum buraya inek sütü falan zararlı yararı yok yararı başka yerden alınabilir yazan arkadaşlar, ne zaman televizyona çıkıp bilip bilmeden konuşan insanlara inanmayı bırakıp, üniversitelerde bunun üzerine yıllarca çalışma yapmış değerli bilim insanlarının makalelerini okuyacaksınız...
Bizler boşuna gıda mühendisliği okuyoruz herhalde... Halkımız bizi değil ne idüğü belirsiz insanları dinliyor televizyona çıkan... İnan medyanın işine gelenleri söyleseydik, biz de çıkardık...
 
gidip gelip bu konuyu okuyorum ama kafa kalmadi valla bacim, biri der bisi, baskasi cikar der bisi.

en son alicam bi inek ,baglicam bahceye o olcak !

dunya uzerindeki hersey mi kirletilir ,ne hale geldik.10-20 yil sonra yiyecek bulabiliriz umarim.
 


Nasıl yani hazır yoğurtta katkı maddesi yok mu? Hazır yoğurdun da kutu sütten farkı yok gibi geliyor
 
Artık yediğimiz hiçbirşeye çok sağlıklı bir besinmiş diyemiyoruz ; hangisi az hormonlu, az katkılı acaba diye düşünür olduk.

Süt çok tüketmiyorum, yoğurdu tercih ediyorum..

5 defa aynı mayayla yoğurt yapıldığında,artık en saf haliyle doğal yoğurt oluyormuş uzmanlara göre.

Süt aldığımda bilindik iyi bir marka ve günlük şişe süt tercih ediyorum.
 

canım haklısın belki ama insan kime güveneceğini şaşırıyor... yıllarca kalp hastaları yumurta yenmesin dendi şimdi öyle bişey yok deniyor... bilgiler o kadar hızlı değişiyor ki....ben oğluma hazır süt içiriyorum... özellikle ülker, pınar sütaş gibi ürünleri tercih ediyorum..gerçi bu aralar bimin sütüne sarmış durumdayız ama o da az çok güvenilir diye üşünüyorum.. eşimin erkek kardeşi köyde hayvancılık yapıyor, hergün 20 litre sütü firmalara veriyor ve geçen gün bize süt bizim kapıdan çıkmaya başladığı andan itibaren içine girmeyen kalmıyor demişti..korktum açıkçası...herşey bu kadar mı zararlı hale getirilir diye..ama hazır yoğurt tüketmem bi kere tadını hiç sevmiyorum.. üstelik kendi yaptığım yoğurtun ömrü daha uzun oluyor..bence bu insan sağlığıyla oynayan firmalar açıklanmalı..
 
Yazımı dikkate aldığınız için teşekkür ederim, şunu demek istiyorum... Evde yaptığınız yoğurt, sokak sütüyle olduğu için zaten ısıtarak pekçok besin değeri kaybına uğramış oluyor... Yoğurdu sadece tat için tüketiyorsanız, buyrun tüketmeye devam fakat ondan besin değeri açısından bir hayır beklemeyin...
Yoğurdun içine katkı maddesi koymayan firmalar var, fakat uzun ömürlü olmuyor size tavsiyem şudur arkadaşlar,
Yoğurdun üretim tarihi ve son kullanma tarihi arasında ciddi bir fark varsa, bu katkı maddesiyle sağlanmıştır.
Yoğurdun ambalajını açtıktan bir süre sonra tadında değişme olması gerekir, günler geçmesine rağmen aynı tadı koruyorsa bu da katkı maddesi var anlamına gelir.
Sütlerin içindeki kanser yapıcı madde sonradan eklenmez, hayvanın ne yediğiyle alakalıdır. Dolayısıyla organik yemle beslenmiş ineğin, piyasada satılan organik sütünü alabilirsiniz.
İnsanlar selülozu sindiremediği için, geviş getiren hayvanların sütündeki bazı minerallere ihtiyacı vardır. İneğin sütü ineğin yavrusuna yarar insana yaramaz düşüncesi bu sebepten yanlıştır.
 
Bana Gazi'de ki arkadaş en az üç ay kadar tüketmeyin dedi tankların temizlenmesi en az üç ay sürermiş. Bakanlık şu an temizlik için sıkı denetimdeymiş.

İneğin beslenmesinden dolayı mı kanser varmış sütte yoksa tesislerdeki tanklar mı kanserojen madde üretiyormuş?Tankların temizliğinden bahsedildiğine göre ineklerimiz temiz
 
Son düzenleme:
Kanal D "Doktorum" Programı'na Dair Açıklama
19 Aralık 2011 tarihinde Kanal D televizyonunda yayınlanan "Doktorum" adlı programa konuk olarak katılan Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr.Yavuz Dizdar ve Çocuk Metabolizma ve Beslenme Uzmanı Dr. Ahmet Aydın sanayi ölçeğinde işlem görmüş süt ve süt ürünlerinin başta çocuk metabolizması olmak üzere insan sağlığını olumsuz etkilediği savını ileri sürmüş ve sayısız teknik bilgi hatası dolu konuşmalarında topluma bilimsel dayanaktan yoksun bilgiler aktarmışlardır.

Her iki konuk hekim de ısıl işlem sonucu sütün tüm besleyici niteliklerini yitirdiğini ve bu nedenle de "ölü bir gıda" haline geldiğini ileri sürmüş ve endüstriyel işlem görmüş süt ve ürünlerinden uzak durulması gerektiğini vurgulamıştır. Dr.Aydın, devamla, güvenilir (!) bir sütçü bulunması koşulu ile sokak sütüne yönelinmesini salık vermiş ve ev tipi yoğurt yapımı sırasında Karadeniz köylerinde kullanılan geleneksel yöntemin süte bir miktar toprak atılması olduğunu dile getirebilmiştir. Teknik hata dolu olan ve toplumu yanlış bilgilendiren bu konuşmalara yanıtlar aşağıda verilmiştir:

Birinci konu olan süte ısıl işlem uygulaması (pastörizasyon veya UHT işlemi) ile sütte doğal olarak yer alan ve insan sağlığına zarar verme potansiyeli yüksek mikroorganizmaların sütten uzaklaştırılması amacıyla uygulanan bir teknolojik işlemdir ve bütünüyle zararsızdır. Günümüzde teknolojide uygulanan ısıl işlem, uzun yıllar bilimsel çalışmalar sonucunda belirlenmiş olup hem sütün besin en yüksek seviyede değerinin korunması hem de ısıya en dayanıklı zararlı mikroorganzimaların imhası için yeterlidir. Süte uygulanan ısıl işlem sütte en fazla vitaminler üzerinde olumsuz etki yapmaktadır. Ancak, süt teknolojisi, bağımsız bilim dalı olarak işlev görmeye başladığı 1900'lü yılların başından bu yana sütün temel bir vitamin kaynağı olarak görülmediği bilinen bir gerçektir.

Çiğ sütün doğal yapısında yer alan mikroorganizmalar laktik asit bakterileri ve laktik asit bakterisi olmayan mikroorganizmalar olarak temel iki gruba ayrılmaktadır. Dr.Aydın'ın ifade ettiği gibi bu mikroorganizmaların tamamının probiyotik olarak adlandırılması doğru değildir. Sütün doğal yapısında yer alan ve probiyotik özelliklere sahip bazı bakteriler diğer süt mikroorganzimaları ile gelişimleri için gerekli olan besin maddelerine ulaşma konusunda rekabet içerisindedir ve genelde bu rekabet ortamında başarısız olmaktadır. Sütte çok çeşitli mikroorganizmalar yer almaktadır ve bu mikroorganizmaların bir bölümü insan sağlığına yarar sağlarken bir bölümü de ölümcül sonuçlar doğurabilecek kadar insan sağlığını tehdit eder durumdadır. Süte ısıl işlem uygulanması ve ardından hijyenik koşullarda süt ürünlerine işlenmesinin ardında yatan temel neden bu zararlı mikroorganizmaların sütten uzaklaştırılması ve süte yeniden bulaşmasının engellenmesidir. Çiğ sütte probiyotik bakteri de var bu bakteriler ısıl işlem ile ölüyor o nedenle sanayi sütü kullanmayın mesajı bu nedenle hatalıdır. Ayrıca, Dr.Dizdar, güvenilir bir sütçüden alınan sütün ev koşullarında yoğurda dönüştürülmesini ve hatta bu süreçte içerisine köylerden getirilen yoğurtların maya olarak kullanılmasını önermektedir. Evde yoğurt yaparken sütün kaynatılması zorunlu bir uygulamadır. 100 °C dolayında kaynayan sütte besin kaybı olmuyor da 72-75 °C'de 15-30 saniye (pastörize süt) ya da 140-143 °C'de 1-4 saniye (UHT süt) ısıl işlem gören sütte mi besin kaybı oluyor anlaşılamamaktadır. Ayrıca, yoğurt yapımı sırasında süte atılması önerilen toprak parçasında gelebilecek hastalık yapıcı mikroorganizmalar da göz ardı edilmektedir. Şu çarpıcı bilginin bilinmesinde büyük yarar bulunmaktadır. Ülkemizde iyimser bir yaklaşım ile çiğ sütün mikroorganizma yükü 1 milyon adet bakteri/ ml'nin üzerindedir. Bu oranın AB normlarındaki karşılığı ise en fazla 100 bin adet bakteri/ml'dir. Sağım teknolojisinin yeterli olmadığı, kayıtdışı süt üretimin yaygın olduğu ve sağım sonrası hijyen konularının dikkate alınmadığı ülkemizde kontrolsüz sokak sütünün üstünlüğünün vurgulanması veya süte alternatif süt ürünlerinin tüketiminin önerilmesi kabul edilemez bir yaklaşımdır.

Dr.Aydın sütün alerjik bir besin olduğunu ve bu nedenle süt içmek yerine yoğurt tüketimini önermektedir. Bu iki süt ürünü insan metabolizması açısından birbiri ile karşılaştırılmayacak üstün özelliklere sahiptir. Yoğurt şüphesiz ki insan sağlığı için vazgeçilmez bir gıda konumundadır. Ancak, süt temel beslenme değerleri nedeniyle özellikle çocuk beslenmesi için olmazsa olmaz gıda konumundadır.

Dr.Aydın homojenizasyon işlemi (süt şişesinin üzerinde kaymak birikiminin engellenmesi için uygulanan tamamen fiziksel bir uygulamadır) ile sütün dayanımı arasında ilişki kurmaktadır. Homojenizasyon işlemi sırasında sütün yağ parçacıkları daha küçük boyutlara parçalanmakta, süt yağı sütün her yanına eşit olarak dağılmakta ve süt yağının sindirimi kolaylaşmaktadır. Bu arada kaymak bağlama süresi de uzadığından süt görsel çekicilik kazanmaktadır. Dolayısıyla homojenizasyon sütün besin değerine zarar verici bir uygulama değildir. Ayrıca, süte uygulanan UHT ve homojenizasyon işlemi sırasında uygulanan basınç değerlerinin süt proteinleri üzerinde etkisi bulunmamaktadır. Bu bilgi on yıllardır bilinmesine karşın bir tıp doktorunun uzman olmadığı bir konuda UHT işlemi sırasında uygulanan basıncın proteinleri kağıt gibi buruşturmasından söz etmesi tamamıyla bilim ve bilgi dışı bir yaklaşımdır.

Son olarak, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için medya organlarına da büyük görev düşmektedir. Programlarda konuk olarak ağırlanan bilim insanlarının bilimsel araştırma konuları ile dile getirdikleri konular arasında bir ilişkinin varlığı mutlaka aranmalıdır. Aksi takdirde iyi niyetle bile söylense verilen mesajların yanlış anlamalara yol açması kaçınılmazdır. Tüm dünyada çocukların gelişim dönmelerinde günde iki bardak süt içmeleri teşvik edilirken ve ülkemizde zaten yeterince yüksek olmayan süt tüketimini arttırmaya yönelik iyi niyetli çabalar hız kazanmışken bu tarz talihsiz açıklamalar amacını aşmaktadır. Bu nedenle, basının doğru ve tarafsız yayın yapma sorumluluğunun bir gereği olarak bu tip programlara konu uzmanı kişilerin de davet edilmesi ve halkımıza doğru bilginin aktarılmasına aracılık edilmesi bir zorunluluktur.

Saygılarımızla

Prof.Dr. Barbaros ÖZER
Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Gıda Mühendisliği Bölümü Başkanı /Gıda Güvenliği Derneği Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi
 
Dün akşam Dr Yavuz Dizdar ı izledim,Homojenize edişmiş süt yoğurt tüketmeyin dedi yine. Spiker peki siz nasıl besleniyorsunuz? ne yiyorsunuz diye sordu. Verdiği cevap: Ben bir haftalık makarna pişiriyorum onu yiyorum, tabi içinde sebze de oluyor. Yoğurt süt hiç tüketmiyorum"
 

Aldığınız sütten yoğurt yapın kızınıza öyle yedirmeyi deneyin bence.Yoğurdun içine meyve falan katabilirsiniz ya da sütün içine kakao gibi şeyler.
 
Homojenize dedikleri sütte ne var da bu kadar takıyorlar anlamıyorum sırf halkın beynini yıkayıp süt ve süt ürünlerinin tüketimini azaltmak neslimizin zeka seviyesini toplu olarak düşürmek amaçlı... Bunları da başta televizyon programlarını izleyen annelerle yapmaya çalışıyorlar... Homojenize süt dediğiniz şey basit tabirle sütün hızla duvar gibi bir zemine çarptırılarak yağ taneciklerinin kırılması böylece üstünde kaymak birikmesi engellenmesi...
Üşenmeden tekrar yazıyorum: Evde yaptığınız yoğurt,çok lezzetli ve sizin deyiminizle çok sağlıklı olabilir... Fakat pastörize ya da UHT tekniği görmediği için besin değeri düşük yararı da zararı da olmayan lezzetli bir besin haline gelir ancak... Sütün faydasını almak istiyorsanız, evde yaptığınız süt işe yaramaz üzgünüm...
 

acaba bu UHT tekniği icad olunmadan önce pastörizeler falan yokken büyükanneler büyükbabalar ne yapıyordu.
ne kadar sağlıksız bir nesilmiş. bu nimetlerden faydalanamamışlar.
 
ambalajı açılmış sütlerin buzdolabında 15 gün bozulmaması çok dehşet verici...korkarım gün gelecek hepimiz yaşamak için sadece hapla besleneceğiz...ürkütücü...
 
acaba bu UHT tekniği icad olunmadan önce pastörizeler falan yokken büyükanneler büyükbabalar ne yapıyordu.
ne kadar sağlıksız bir nesilmiş. bu nimetlerden faydalanamamışlar.

Büyükannelerimiz büyükbabalarımız kendi bahçelerinde beslediği hayvanların, en fazla komşularının hayvanlarının sütünü tükettikleri için sorun olmuyordu.
Fakat günümüzde bu imkansız malum devir değişti ne yazık ki.
Oralardan gelen sütlerin hijyeni, nasıl geldiği nerelerden geçtiği hakkında bir fikir edinmemiz mümkün değil.
Bu yüzden hazır sütleri tercih etmek zorunda kalıyoruz gerçekten güvenilir bir yer bulamadığımız sürece...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…