bak sana eşimin dedesini anlatayım, rahmetli oldu gerçi yakın zamanda, allah rahmet eylesin.
eşimin ailesindeki bayanlar çoğunlukla kapalıdır ama ben kapalı değilim ve bu yüzden eşimin dedesi bana çok sataşıyordu.
kayınvalidem kayınpederim hiç karışmıyorlardı ama dede gördüğü yerde beni rezil ederdi.
ben makyaj yapmadan bakkala bile gitmem, giyimime özen gösteririm, dekoltede giyerim kolsuzda.
ve biz, kayınvalide ve dede aynı apartmanda oturuyorduk, eşimin işyeride alt kattaydı.
dedede hacıydı hep camiyle ev arasında gezer dururdu.
bakkala gitsem peşimden geliyordu başlıyordu : sen biçim gelinsin, şu giydiklerine bak, şu boyalara bak. gelin dediğin böylemi olur, şikayet edecem seni kamile, bu kamil ne biçim erkek, o seni hiç görmüyormu. ben böyle gelin istemiyorum, senide nerde buldu, biz ona kuran kursundan kız bakmıştık ama o istemedi, nasıl gelinsin sen falan. bi konuşma stilide vardı ki bütün mahalle duyardı öyle bağıra bağıra söylenirdi. zaten millet toplanırdı sirk seyrediyormuş gibi bizi seyrederdi.
eşimin yanına gidiyordum dükkana peşimden geliyordu orda başlıyordu, yoldan geçiyordum sayıyordu, balkondan görüyordu beni sayıyordu.
ben hiç bir zaman ona cevap vermedim, eşimde hiç cevap vermedi. ben sadece gidip kaynanama kayınpederime anlatıyordum yine böyle böyle yaptı bana diye, kaynanamda boşver takma kafana, yaşlı adam, ben kayınpederine söylerim o konuşur onunla falan derdi. kayınpederim söylüyordu şu kıza sataşma diye ama nafile, zaten rahmetli kayınpederimde çok mülayim, sessiz sakin bir insandı, aynı eşim gibi.
ve böyle bir sene geçti.
ben artık çıktığımda hazırlıklıydım, dede görse fırçayı basacak bana biliyordum, alınmamayada başlamıştım.
bi gün yine eşimin dükkanına gitttim dedem camiden çıkıyordu beni gördü hemen peşimden geldi. dükkanda müşteri dolu. başladı yine bana saymaya, sen biçim gelinsin bütün gün geziyorsun hiç evinde durmuyorsun, şu giyislerine bak, yüzünü yine boyamışsın vs vs
ben hiç kulak asmadım, sanki benle konuşmuyormuş gibi, başkasına söylüyormuş gibi.
eşime baktım eşimde işine dalmış bişeylerle uğraşıyordu, müşteriler bize bakıyor.
dede arada bi bastonunu kaldırıyor gösterecem sana diyor eşime, şu karına söyle doğru dürüst giyinsin, sen ne biçim erkeksin falan.
bi anda bi çığlık duydum başımı bi kaldırdım, eşim ayağa kalkmış bağırıyor.
eşim o kadar sakindirki normalde, çok şaşırdım resmen şok geçirdim. noluyo dedim hemen yanına gittim, yeterrr yaaa dede diye yırtınıyor eşim. yeterrr!!!! sanane nasıl giyiniyorsa!! sanane nasıl makyaj yapıyorsa!! ben onu öyle beğendim öyle aldım!! senin haddine değil ona karışmak!!! ben ona birşey demiyorsam sen hiiiiç demiyceksin!! bu dükkanada bir daha girmeyeceksin eğer ona sataşmak için giriyorsan gelmeeee!! istemiyorum artık seni burda!!! o benim karım, sen kendi karına git karış!!! lütfen çık burdan ve bir daha bizi rahatsız etme!!
o anda dedenin bi duruşu vardı ki, anlatamam... başını eğdi,sustu kaldı, bastonunu indirdi hemen çıktı evine gitti. o anda çok üzüldüm, çünkü benim yaşlılra karşı özel bir sempatim var, her ne kadar kötü olurlarsa olsunlar, dayanamam öyle bir yaşlıyı üzgün görünce.
ben eşimi sakinleştirmeye çalışıyorum, yaa boşver yaşlı o diyorum, o herkese öyle sataşıyorum ben kızmıyorum ona dedim, boşver sen falan diyorum eşim yok, tir tir titriyor korktum klavyeyi eline alacak elinden bi kaza çıkacak.
her ne olursa olsun o senin deden dedim, ben kızmıyorsam sen niye o kadar şey yapıyorsun dedim.
ama dayanamıyorum artık dedi, belki susar diyorum susmuyor, gider diyorum gitmiyor, sabır diyorum ama sabrında bir sonu var, her seferinde görüyorum sana sataşıyor sende susuyorsun, müşteriler bize bakıyor bıktım artık yaaa dedi..
neyse eşim sakinleşti eve gittim ben 10 dakka sonra eşimin babaannesi geldi, zaten her dede bana sataştığında kadıncağız geliyordu sen kusura bakma, hacı hep öyle sinirli, lütfen darılma ona falan diye gönlümü almaya çalışıyordu. baktım yine geldi, kızım dedi bizim hacı yine sana sataşmış, eve geldi morali çok bozuk seni istiyor dedi. kaynanam sordu hayırdır ne oldu dedi, hacı eve geldi dedi anlattı : '' habu uşak bana bağırdı, bağa sen benum karima nasiiiii karışırsın, sen git kendi karuna karış dedi, utanmay habu uşak, dedeye öyle birşey söylenurmi, utanmay karım demeye, büyümüşte karisi olmuş, benide kovdu hau dükkandan, gitmiycum bi daha, hau gelini git çağır.''
gittim yanına, ilk sözü : ''üzür dilerim'' (aynen bu şekilde

) o arada benim ayak bağlarım çözüldü zaten, eridim resmen. yaa dede dedim, neden benden özür diliyorsun, hiç gerek yok, ben sana kızmadım zaten, boşver dedim o kadar önemli değil. dede etrafımda dört dönüyor, 80 yaşında adam. kalkmış bana nescafe yapıyor, çikolata meyve falan getiriyor, utandım biraz..yaptırmadım..ve asla kin tutmadım.
çünkü ben yaşlı bir insan görünce aklıma rahmetli dedemle rahmetli anaannem gelir ve ben onları herşeyden çok sevdim.
ve ondan sonrada zaten bu dedede beni çok sevdi, eşimlede barıştılar, gerçi biraz kincidir eşim, ama barıştırdım onları