Rüzgarlarının serinliğini onun kalbine ver Allahım.
Bütün denizlerin maviliğini ver ona.
Yapraklarının yeşilini,güllerin kokusundaki huzuru ver ona.
Al ondan korkunun karanlığını.
Umutsuzluğun sessizliğini.
Yalnızlığın yalnızlığını al ondan.
“Biliyordum” ları söyletme “Yanılmışım” ları öğret.
İçimde senin koyduğun renkleri büyüt,onları sıkıştır kalbimde.
__________
bonus
Kalbin ne kadar dayanabilecek ki? Sonunda o da pes edecek. Bırakıcak kendini o fırtınanın kollarına. Çünkü hiç dinmiycek o fırtına. Belki de kaçar kalbin. Yorucudur çünkü o fırtına. Yorar kalbini, beynini. Ve sanırım yeterince yorulmuşlarda....
dilerim tez zamanda diner fırtınan.güneşin doğar,pembe bulutların oluşur.
Bu yaşadığınız farkındalık ...
Bu yaşadığınız hayatın damarlarından akan kanı fark edişiniz....
Bu yaşadığınız merhamet, hümanistlik....ve bence en önemlis bu hissettikleriniz
Çok Büyük bir Nimet.....İnanın yalnız değilsiniz hiç bir eksiği yokken başkaları için kıvranan çok insan var.İyi ki de varlar. Onlarla aranızda uçurumda yok....umarım herşey gönlünüze göre olur...
Kalp denilen şey, öyle bir hassa ki; ömründe hiç görmediği, sesini hiç duymadığı ve belki de hiç bir araya gelemeyeceği başka bir kalbe geçit bulabilir kendinde...
Bundan 10 gün önce hissetmiştim, senin sitemlerini...
Rabb'im; her kişiye türlü sıkıntılar verirmiş...
Kimine az; kimine kepçe kepçe...
Kepçe kepçe verdiğini, sevmez mi sanırsın? Aksine...
Sevdiğini ,özellikle daha çok imtihana tabii tutarmış ki; imtihan ne kadar zorluysa, mükafatı o kadar büyük olur...
Bazı imtihanlar; elle tutulur, gözle görülür cinsten olsa da; bazılarını ne el tutabilir, ne göz görebilir...
Sadece kalp, bilebilir...
Yanarız da; neye, niye yandığımızı bilmeyiz...
Sadece sıkıntıdır, içimizi kaplayan duygu, sebepsizdir; ya da biz öyle zannederiz...
Zannederiz ki;"sıkıntımızın sebebi yok aslında"...
Kainat bir sebebe münhasır yaratılmışken, hiç bizim kalbimizdeki sıkıntının bir sebebi olmaz mı?
Şimdi şimdi anlıyorum, acılarımı niçin yaşamam gerektiğini...
Meğer ,yine tüm yaşanılanlar benim içinmiş.
Kendi içimde ve dışımda yaşadıklarım, beni büyütmek içinmiş...
Sonradan anladım...
"Hüzünlenme!"
Hüznüne sebep olanları, def etmeye bak...
Cemalnur Sorgut'tan dinlediğim bir anektot :.
Kömür ile Elmas kimyasal yapısı itibariyle aynı maddelerdir..
Ancak elmas yer altında kömüre oranla çok daha yüksek basınçlara maruz kalır ve kömür yüzeye daha
yakındır....Elmas bu kadar çokk basınç altında kaldığı için çook daha dayanaklı ve kıymetlidir.....
Kömür bu duruma üzülür " aynıyız özümüzde, ama sen kıymetlisin, faydalısın" der......
Elmasta ona " sen de yan o zaman da ısıt insanlığı bir faydan olsun " der.....
İşte birimiz baskılara dayanır kıymetli oluruz O'nun katında ve bu dünyada faydalı.....kimimiz hiç değilse
yanarız neden yandığımızı bilemeden ... oysa ki bütünü gören bilir, sebepleri yaratan bilir nedenini ...
Ferza' nın da dediği gibi :..
Zannederiz ki;"sıkıntımızın sebebi yok aslında"...
Kainat bir sebebe münhasır yaratılmışken, hiç bizim kalbimizdeki sıkıntının bir sebebi olmaz mı?
Şimdi şimdi anlıyorum, acılarımı niçin yaşamam gerektiğini...
Meğer ,yine tüm yaşanılanlar benim içinmiş.
Kendi içimde ve dışımda yaşadıklarım, beni büyütmek içinmiş...
Sonradan anladım...
"Hüzünlenme!"
Hüznüne sebep olanları, def etmeye bak.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?