Kendinle Barışmak, Dolmayan Boşluklar, Kronik Mutsuzluk ve Dahası

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

TheKnack

Kullanıcı üyeliğini pasifleştirmiştir.
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
6 Nisan 2016
1.992
6.152
Herkese merhaba yine ben. Farkındayım şu forumda bulunduğum hafta başına iki konum var. Biliyorum hepinizi darladım. Ama mazur görün lütfen. Söz veriyorum iki hafta başka konu açmayacağım (swh)

Kendimi bildim bileli hep bir depresyon modundayım ben. Belli başlı birçok antidepresanı kullandım, senelerce terapi aldım. Kendim de çok çabalıyorum ama olmuyor arkadaşlar. Hep eksiğim hep mutsuzum ben.

Lise yıllarımda intihar girişimim oldu hastaneye kaldırıldım. O kadar uç bir noktaya geldim yani. Dayanamıyorum bazen. Beni bu hayata bağlayan hiçbir şey bulamıyorum.

Kendimi asla sevemiyorum. Sürekli suçlu hissediyorum. Ben napsam yanlışım sanki. Hep bir aşağılık kompleksi. Sanki nefes alma eylemini bile yanlış yapıyorum ben. Her hareketim hatalı sanki. İnsan sürekli kendini suçlu hissedebilir mi ya hissediyorum işte. Mesela 54

Bir türlü kendimi gerçekleştiremiyorum. Her konuda başarısız hissediyorum. Gayet iyi bir işim var aslında ve yaptığım işi de iyi yaparım. Yine de tatmin olmuyorum. Bana göre benim iyi yaptığım bir şey varsa ya herkes onu iyi yapıyordur ya o iş çok kolaydır. Böyle olunca da şu dünyaya hiç yararım yok gibi hissediyorum.

Çok arkadaşım var beni gerçekten seven ama ben yapayalnız hissediyorum. İçimde hiç dolduramadığım bir boşluk var. Öyle yani. Bu halimi sevmiyorum, bundan memnun değilim beni tüketiyor. Ne yapsam değiştiremiyorum da. Siz bu konuyu nasıl yorumlarsınız? Siz de benzer süreçlerden geçtiniz mi? Kırılma noktanız ne oldu? Fikirlerinizi almak istiyorum.
 
Herkese merhaba yine ben. Farkındayım şu forumda bulunduğum hafta başına iki konum var. Biliyorum hepinizi darladım. Ama mazur görün lütfen. Söz veriyorum iki hafta başka konu açmayacağım (swh)

Kendimi bildim bileli hep bir depresyon modundayım ben. Belli başlı birçok antidepresanı kullandım, senelerce terapi aldım. Kendim de çok çabalıyorum ama olmuyor arkadaşlar. Hep eksiğim hep mutsuzum ben.

Lise yıllarımda intihar girişimim oldu hastaneye kaldırıldım. O kadar uç bir noktaya geldim yani. Dayanamıyorum bazen. Beni bu hayata bağlayan hiçbir şey bulamıyorum.

Kendimi asla sevemiyorum. Sürekli suçlu hissediyorum. Ben napsam yanlışım sanki. Hep bir aşağılık kompleksi. Sanki nefes alma eylemini bile yanlış yapıyorum ben. Her hareketim hatalı sanki. İnsan sürekli kendini suçlu hissedebilir mi ya hissediyorum işte. Mesela 54

Bir türlü kendimi gerçekleştiremiyorum. Her konuda başarısız hissediyorum. Gayet iyi bir işim var aslında ve yaptığım işi de iyi yaparım. Yine de tatmin olmuyorum. Bana göre benim iyi yaptığım bir şey varsa ya herkes onu iyi yapıyordur ya o iş çok kolaydır. Böyle olunca da şu dünyaya hiç yararım yok gibi hissediyorum.

Çok arkadaşım var beni gerçekten seven ama ben yapayalnız hissediyorum. İçimde hiç dolduramadığım bir boşluk var. Öyle yani. Bu halimi sevmiyorum, bundan memnun değilim beni tüketiyor. Ne yapsam değiştiremiyorum da. Siz bu konuyu nasıl yorumlarsınız? Siz de benzer süreçlerden geçtiniz mi? Kırılma noktanız ne oldu? Fikirlerinizi almak istiyorum.
Ayni sizin gibiydim, yanlis yetistirilmeden dolayi cok büyük özgüven problemlerim vardi. Cok kontrolcü, her seyimi elestiren, benim adima karar veren bir ailem vardi. Özgüven problemimi buna bagliyorum ben. Bunlara bagli olarak yanlis bir evlilik yaptim, özgüvensizlikten evlilikte de dogru davranislar sergileyemedim belki de, siddet falan gördüm daha kötü oldu psikolojim. Kirilma noktama gelince; ne zaman ki kimseyi kendime karistirmadan bosanmaya karar verdim, ayri eve ciktim her seyimi kendim yaptim basardim o zaman asil kimligimi buldum. 33 sene sonra yüzde yüz olmasa da olmak istedigim kisiyim artik, ic huzuruma kavustum diyebilirim . Sartlarinizi bilmiyorum ama aileden, onlarin dogru bildiklerinden uzaklasmak, hedefler koyup bunlara adim adim yaklasmak insani kendine getiriyor. Tedavi görmüssünüz yine olmamis, mümkünse imkaniniz varsa ayri eve cikin yalnizligin tadina bakin, cok kötü bir sey degilmis dersiniz. Ben su an cok keyif aliyorum yalnizliktan.
 
"Kendimi sevmeyi öğrenmem yirmi küsur yıl sürdü, bir başkasını da ikna edecek kadar zamanım yok" demiş Daniel Franzese, benim de kendimi sevmem 26 yılımı aldı. 35'ime geldim. Ve dünyadaki amacım iyi bir insan olmak ve zevk almak. Başka zerre amacım yok. Hata yapma lüksüm var, saçmalama lüksüm var, bana iyi gelmeyen insanlardan uzak kalma lüksüm var. Az önce banyodan çıktıktan sonra ellerimi öpüp çok seviyorum seni dedim kendime. Olduğum kadından çok memnunum. Böyleyim, kimseyi memnun etme gayem yok. Ben de ergenliğimde ve sonrasında kendime işkence ettim. Hiç sevmedim kendimi. Hiç memnun olmadım. 2 kere intiharın eşiğine geldim. Sonra şehir değişikliği, yalnız yaşama, hayatla tek başına mücadele etme, sevgili / dost / aile kazıkları ardından kendime kalıp kendimi iyileştirmek zorunda kalınca anladım gidecek başka yerim olmadığını. Kendime mahkum olduğumu anladım. Öyle işte. Şimdi tam bir sefa p*zevengi gibi yaşıyorum bu hayatı. Her güne heyecanla başlıyorum.
 
"Kendimi sevmeyi öğrenmem yirmi küsur yıl sürdü, bir başkasını da ikna edecek kadar zamanım yok" demiş Daniel Franzese, benim de kendimi sevmem 26 yılımı aldı. 35'ime geldim. Ve dünyadaki amacım iyi bir insan olmak ve zevk almak. Başka zerre amacım yok. Hata yapma lüksüm var, saçmalama lüksüm var, bana iyi gelmeyen insanlardan uzak kalma lüksüm var. Az önce banyodan çıktıktan sonra ellerimi öpüp çok seviyorum seni dedim kendime. Olduğum kadından çok memnunum. Böyleyim, kimseyi memnun etme gayem yok. Ben de ergenliğimde ve sonrasında kendime işkence ettim. Hiç sevmedim kendimi. Hiç memnun olmadım. 2 kere intiharın eşiğine geldim. Sonra şehir değişikliği, yalnız yaşama, hayatla tek başına mücadele etme, sevgili / dost / aile kazıkları ardından kendime kalıp kendimi iyileştirmek zorunda kalınca anladım gidecek başka yerim olmadığını. Kendime mahkum olduğumu anladım. Öyle işte. Şimdi tam bir sefa p*zevengi gibi yaşıyorum bu hayatı. Her güne heyecanla başlıyorum.
Benim yazdigim yoruma cok benziyor sizinki de. Yalniz yasamaya baslama, kötü gelen insanlardan uzak durma, kaziklar... Benim icin de bunlar kirilma noktasiydi. Hayattan nefret ederken simdi cok cok seviyorum. Günü daha fazla kullanabimek icin 7 de kalkiyorm valla kahvemi yapiyorum mis gibii ohh, 30 yas aydinlanmasinin da etkisi var tabi.
 
Benim yazdigim yoruma cok benziyor sizinki de. Yalniz yasamaya baslama, kötü gelen insanlardan uzak durma, kaziklar... Benim icin de bunlar kirilma noktasiydi. Hayattan nefret ederken simdi cok cok seviyorum. Günü daha fazla kullanabimek icin 7 de kalkiyorm valla kahvemi yapiyorum mis gibii ohh, 30 yas aydinlanmasinin da etkisi var tabi.
Evet, tebrik ederim sizi. Daha sizi hayatta ne yıkabilir ? Kırılma noktaları hayatın darbeleri sonrası gösterdiğimiz tutum özetle. İnsan başarısız da olmalı, kazık da yemeli, ihanete de uğramalı. Hayat bu. Pamuklara sarınıp yaşamak mümkün olsaydı ama değil. Ben 26 yıl boyunca kendimle verdiğim savaştan o kadar yorgun düşmüştüm ki. 6 tane günlüğüm var o dönemlerde yazdığım açıp okuyunca ne işkenceler etmişim kendime diyorum. Neyse ki bitti o savaş.
 
Evet, tebrik ederim sizi. Daha sizi hayatta ne yıkabilir ? Kırılma noktaları hayatın darbeleri sonrası gösterdiğimiz tutum özetle. İnsan başarısız da olmalı, kazık da yemeli, ihanete de uğramalı. Hayat bu. Pamuklara sarınıp yaşamak mümkün olsaydı ama değil. Ben 26 yıl boyunca kendimle verdiğim savaştan o kadar yorgun düşmüştüm ki. 6 tane günlüğüm var o dönemlerde yazdığım açıp okuyunca ne işkenceler etmişim kendime diyorum. Neyse ki bitti o savaş.
Cok sevindim sizin adiniza, umarim konu sahibi de basarir bunu
 
Çocuklukta sevgi ve ilgi ihtiyacın karşılanmamış olabilir mi. Çok mu eleştirilip kıyaslandın ya da yapabileceğinden fazlası mı beklendi acaba ?
Sevgi ilgi vardı ama evet kıyaslama da vardı ister istemez. Ailemde hem kuzenlerimden hem benden daha büyük hala, teyze gibi aile bireylerinden çok başarılı insanlar vardı. Bir araya gelince senin neler yaptığını soruyorlar, kendileri yaptıklarını anlatıyorlar. Öyle olunca evet hem aile hem kendim hep bir fazlasını bekledim.
 
Ayni sizin gibiydim, yanlis yetistirilmeden dolayi cok büyük özgüven problemlerim vardi. Cok kontrolcü, her seyimi elestiren, benim adima karar veren bir ailem vardi. Özgüven problemimi buna bagliyorum ben. Bunlara bagli olarak yanlis bir evlilik yaptim, özgüvensizlikten evlilikte de dogru davranislar sergileyemedim belki de, siddet falan gördüm daha kötü oldu psikolojim. Kirilma noktama gelince; ne zaman ki kimseyi kendime karistirmadan bosanmaya karar verdim, ayri eve ciktim her seyimi kendim yaptim basardim o zaman asil kimligimi buldum. 33 sene sonra yüzde yüz olmasa da olmak istedigim kisiyim artik, ic huzuruma kavustum diyebilirim . Sartlarinizi bilmiyorum ama aileden, onlarin dogru bildiklerinden uzaklasmak, hedefler koyup bunlara adim adim yaklasmak insani kendine getiriyor. Tedavi görmüssünüz yine olmamis, mümkünse imkaniniz varsa ayri eve cikin yalnizligin tadina bakin, cok kötü bir sey degilmis dersiniz. Ben su an cok keyif aliyorum yalnizliktan.
Evliyim aslında ve bundan da şikayetim yok. Birbirimizi kısıtlayan insanlar da değiliz. Bilmiyorum ya mesela küçük hedefler diyorsunuz ya ben bir hedefi gerçekleştiriyorum onun verdiği tatmini huzuru yaşayamıyorum bile. Aklım direkt henüz yapmadıklarıma gidiyor ve yetersiz hissediyorum.
 
"Kendimi sevmeyi öğrenmem yirmi küsur yıl sürdü, bir başkasını da ikna edecek kadar zamanım yok" demiş Daniel Franzese, benim de kendimi sevmem 26 yılımı aldı. 35'ime geldim. Ve dünyadaki amacım iyi bir insan olmak ve zevk almak. Başka zerre amacım yok. Hata yapma lüksüm var, saçmalama lüksüm var, bana iyi gelmeyen insanlardan uzak kalma lüksüm var. Az önce banyodan çıktıktan sonra ellerimi öpüp çok seviyorum seni dedim kendime. Olduğum kadından çok memnunum. Böyleyim, kimseyi memnun etme gayem yok. Ben de ergenliğimde ve sonrasında kendime işkence ettim. Hiç sevmedim kendimi. Hiç memnun olmadım. 2 kere intiharın eşiğine geldim. Sonra şehir değişikliği, yalnız yaşama, hayatla tek başına mücadele etme, sevgili / dost / aile kazıkları ardından kendime kalıp kendimi iyileştirmek zorunda kalınca anladım gidecek başka yerim olmadığını. Kendime mahkum olduğumu anladım. Öyle işte. Şimdi tam bir sefa p*zevengi gibi yaşıyorum bu hayatı. Her güne heyecanla başlıyorum.
Çok güzel gerçekten çok güzel. Ben intihar da ettim mesela. Ölmedim ama kurtardılar. Bu sefer ne yaşamayı becerebiliyorum ne ölmeyi diye suçlamıştım kendimi.
 
Evet, tebrik ederim sizi. Daha sizi hayatta ne yıkabilir ? Kırılma noktaları hayatın darbeleri sonrası gösterdiğimiz tutum özetle. İnsan başarısız da olmalı, kazık da yemeli, ihanete de uğramalı. Hayat bu. Pamuklara sarınıp yaşamak mümkün olsaydı ama değil. Ben 26 yıl boyunca kendimle verdiğim savaştan o kadar yorgun düşmüştüm ki. 6 tane günlüğüm var o dönemlerde yazdığım açıp okuyunca ne işkenceler etmişim kendime diyorum. Neyse ki bitti o savaş.
Şu oluyor hep bir şekilde kendimi toparlamaya başlıyorum, bir şeyleri yoluna sokmaya başlıyorum. Kendimle flört eden bir tutuma giriyorum. Sonra bir şey oluyor hemen ve ben tekrar parçalara ayrılıyorum. Hepsini toplayıp geri birleştirmem zaman alıyor, emek istiyor. Sonra tekrar aynı. Bazen bu döngüyü kıramayacağımdan korkuyorum.
 
Şu oluyor hep bir şekilde kendimi toparlamaya başlıyorum, bir şeyleri yoluna sokmaya başlıyorum. Kendimle flört eden bir tutuma giriyorum. Sonra bir şey oluyor hemen ve ben tekrar parçalara ayrılıyorum. Hepsini toplayıp geri birleştirmem zaman alıyor, emek istiyor. Sonra tekrar aynı. Bazen bu döngüyü kıramayacağımdan korkuyorum.

O döngü kırılıyor. Hİçbir şey aynı kalmıyor. Çok üstünüze gitmeyin. Depresif hissettiğinizde hayır iyi olmalıyım demeyin. Bırakın kendinizi kendi haline. Demek hala içinizde açılmayı bekleyen kapalı kutular var. Şu depresif halimden çıkmalıyım dedikçe daha da batıyoruz. Enerjimizi boşuna harcıyoruz.
 
O döngü kırılıyor. Hİçbir şey aynı kalmıyor. Çok üstünüze gitmeyin. Depresif hissettiğinizde hayır iyi olmalıyım demeyin. Bırakın kendinizi kendi haline. Demek hala içinizde açılmayı bekleyen kapalı kutular var. Şu depresif halimden çıkmalıyım dedikçe daha da batıyoruz. Enerjimizi boşuna harcıyoruz.
Haklısınız, teşekkür ederim. Belki de sadece o an hissedilen duyguyu dışarıdan biri gibi gözlemlemek gerekiyor.
 
Haklısınız, teşekkür ederim. Belki de sadece o an hissedilen duyguyu dışarıdan biri gibi gözlemlemek gerekiyor.

Aynen öyle. Ağaçlara özenmek gerekiyor. Öylece durup beklemek.. Deneyimlediğimiz olumlu olumsuz her duyguyu yaşayıp içinden geçiyoruz. Hiçbir duygu durumu kalıcı değil. Şu an zaten hamilesiniz, duygularınızı ciddiye almayın. Hormonların oyunu bu. Gene başa sardım, gene depresifim, geçmeyecek diye kaygılanmayın. Zamana bırakın.
 
"Kendimi sevmeyi öğrenmem yirmi küsur yıl sürdü, bir başkasını da ikna edecek kadar zamanım yok" demiş Daniel Franzese, benim de kendimi sevmem 26 yılımı aldı. 35'ime geldim. Ve dünyadaki amacım iyi bir insan olmak ve zevk almak. Başka zerre amacım yok. Hata yapma lüksüm var, saçmalama lüksüm var, bana iyi gelmeyen insanlardan uzak kalma lüksüm var. Az önce banyodan çıktıktan sonra ellerimi öpüp çok seviyorum seni dedim kendime. Olduğum kadından çok memnunum. Böyleyim, kimseyi memnun etme gayem yok. Ben de ergenliğimde ve sonrasında kendime işkence ettim. Hiç sevmedim kendimi. Hiç memnun olmadım. 2 kere intiharın eşiğine geldim. Sonra şehir değişikliği, yalnız yaşama, hayatla tek başına mücadele etme, sevgili / dost / aile kazıkları ardından kendime kalıp kendimi iyileştirmek zorunda kalınca anladım gidecek başka yerim olmadığını. Kendime mahkum olduğumu anladım. Öyle işte. Şimdi tam bir sefa p*zevengi gibi yaşıyorum bu hayatı. Her güne heyecanla başlıyorum.
Destek aldınız mı bu konularda peki? Ben de benzer durumdayım, öğrenemedim kendimi sevmeyi pek. Günlük kısmı tam anlamıyla ben diyebilirim. Bundan birkaç yıl öncesi gibi işkence etmiyorum belki kendime o denli ama iyi de değilim pek.
 
Destek aldınız mı bu konularda peki? Ben de benzer durumdayım, öğrenemedim kendimi sevmeyi pek. Günlük kısmı tam anlamıyla ben diyebilirim. Bundan birkaç yıl öncesi gibi işkence etmiyorum belki kendime o denli ama iyi de değilim pek.


Devlet hastanalerinin psikiyatristlerine gidip ilaç kullandım sadece senelerce. Orada da malum, sadece 10 dakika içinde ne mümkün içimizdeki fırtınaları anlatmak. Psikoloğa gidecek maddi durumum yoktu hiç. İnsanlara da anlatamazdım. Yer yüzünde beni anlayacak tek bir insanın dahi var olduğuna inanmazdım. Öyle bir yalnızlık hissi vardı ki, her sabah dayanılmaz iç sıkıntılarıyla uyanırdım. Lise ve üniversite yıllarım bu şekilde geçti. Şimdi geriye dönsem kesinlikle çığlık çığlığa bağırır ve aileme beni psikoloğa götürmeleri için yalvarırdım.
 
Devlet hastanalerinin psikiyatristlerine gidip ilaç kullandım sadece senelerce. Orada da malum, sadece 10 dakika içinde ne mümkün içimizdeki fırtınaları anlatmak. Psikoloğa gidecek maddi durumum yoktu hiç. İnsanlara da anlatamazdım. Yer yüzünde beni anlayacak tek bir insanın dahi var olduğuna inanmazdım. Öyle bir yalnızlık hissi vardı ki, her sabah dayanılmaz iç sıkıntılarıyla uyanırdım. Lise ve üniversite yıllarım bu şekilde geçti. Şimdi geriye dönsem kesinlikle çığlık çığlığa bağırır ve aileme beni psikoloğa götürmeleri için yalvarırdım.
İlaçlar işe yaradı mı şimdi olsa yine kullanır mıydınız, ben de ilaç alsam mı diye düşünüyorum artık ama dediğiniz gibi birkaç dakika ancak konuşmada ne kadarı anlatılabilir ki? Psikoloğa gittim ama hiçbir şey değişmedi. Farklı daha iyi bir psikoloğa gidecek maddi imkanım yok. Aynı psikologdan mı devam etmeliydim acaba diye düşündüğüm oluyor bazen. O iç sıkıntısı, bu ruh hali bir yerden sonra insanın normali oluyor, hiçbir şey tatmin etmiyor, iyi hissettirmiyor sanki. Anlamsız geliyor ve çıkış yolu yokmuş gibi hissettiriyor.
 
Şu oluyor hep bir şekilde kendimi toparlamaya başlıyorum, bir şeyleri yoluna sokmaya başlıyorum. Kendimle flört eden bir tutuma giriyorum. Sonra bir şey oluyor hemen ve ben tekrar parçalara ayrılıyorum. Hepsini toplayıp geri birleştirmem zaman alıyor, emek istiyor. Sonra tekrar aynı. Bazen bu döngüyü kıramayacağımdan korkuyorum.
Ben de o döngüdeyim. Annemle ilişkim berbat. Sürekli eleştiri üzerinden ilerliyor. Kardeşler arası ayrımcılık,laf sokma vs. Bir süre iyi gidiyorum. Gelip bir söz söylüyor tepetaklak oluyorum. Bu sefer de 2-3 gün kolumu kaldıracak enerjim olmuyor. En son tartışmamızdan sonra terapistten randevu aldım. Yeni başladım bakalım.
 
İlaçlar işe yaradı mı şimdi olsa yine kullanır mıydınız, ben de ilaç alsam mı diye düşünüyorum artık ama dediğiniz gibi birkaç dakika ancak konuşmada ne kadarı anlatılabilir ki? Psikoloğa gittim ama hiçbir şey değişmedi. Farklı daha iyi bir psikoloğa gidecek maddi imkanım yok. Aynı psikologdan mı devam etmeliydim acaba diye düşündüğüm oluyor bazen. O iç sıkıntısı, bu ruh hali bir yerden sonra insanın normali oluyor, hiçbir şey tatmin etmiyor, iyi hissettirmiyor sanki. Anlamsız geliyor ve çıkış yolu yokmuş gibi hissettiriyor.
Bence ilaç kesinlikle kendi başına bir çözüm değil. Yani sonuçta bademcik iltihabı değil ki bu ilacını al ve geçsin. İlaç terapiyle birleşince yol almak mümkün oluyor. Üniversite hastanelerinin psikiyatri servislerini deneyin, daha iyi oluyor.
 
Ben de o döngüdeyim. Annemle ilişkim berbat. Sürekli eleştiri üzerinden ilerliyor. Kardeşler arası ayrımcılık,laf sokma vs. Bir süre iyi gidiyorum. Gelip bir söz söylüyor tepetaklak oluyorum. Bu sefer de 2-3 gün kolumu kaldıracak enerjim olmuyor. En son tartışmamızdan sonra terapistten randevu aldım. Yeni başladım bakalım.
Psikolojik destek insanın kendine yapabileceği en büyük iyilik bence. Bir de bize zarar veren insanlardan aile bile olsa uzak durmaya çalışmak gerek anladığım kadarıyla.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X