Kilo sorunu olanlar dikkat!

E

EU1

Ziyaretçi
Şeker geliyorum der!
ıstanbul Tıp Fakültesi ıç Hastalıkları Anabilim Dalı Diyabet Bilim Dalı Başkanı ve Türk Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, 'gizli şeker'i ve belirtilerini şöyle anlattı:
ıstanbul Tıp Fakültesi olarak Dünya Sağlık Örgütü'yle ortak yaptığımız ve Avrupa'daki en büyük diyabet çalışmasına göre Türkiye'de 2 bin yılı nüfus sayımına göre 2 milyon 600 bin diyabetli var. Bunun dışında da glikoz intoleransı dediğimiz diğer bir anlamda diyabet adayı olan, henüz bulguları ortaya çıkmamış 2 milyon 400 bin insan var. Buna gizli şeker de deniyor.
Diyabet henüz klasik, yani çok su içme, idrara çıkma, şişmanlama gibi bulgularını vermeden önce 10-20 yıl arasında gizli şeker diye bilinen çizgide gider. Gizli şeker aslında 20 yıl öncesinden kendisine özgü birtakım semptomları verir. Ama bu bulgular büyük çoğunlukla ihmal edilir, atlanır.
Gizli şekerin seyri nasıl?
ılk ortaya çıkan reaktif hipoglisemidir. Reaktif hipogliseminin en önemli bulgusu, aç
kalındığı zaman, yemek yenmezse acıkma atakları olmaz. Ama kişi yemek yemeye başladığı andan itibaren hipoglisemi (şeker düşmesi) atakları olur. Biz buna tokluk hipoglisemileri diyoruz. Bu kişiler sabah uyandıklarında acıkmazlar, kahvaltı yapmazlar, öğlen yemeğini geç yerler, ama ilk öğünü aldıklarından itibaren gece uyuyuncaya kadar sürekli hipoglisemi atakları
olur. Kan şekerinin düşüklüğünde sinirlilik, soğuk terleme, fenalık hissi, bazı kişilerde baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu gibi bulgular görülür.
Öğleden sonra tatlı krizi, özellikle kadınlarda çikolata isteği baş gösterir. Bir bölümünde gece uykudan uyanıp yemek yeme vardır.


ıkinci dönemde kilo alınır
Daha ileri dönemlerinde glikoz intoleransı ismini verdiğimiz, ensülin direncinin yavaş yavaş geliştiği süreçte kişi şişmanlamaya başlar. Şişmanladıkça acıkma atakları şiddetlenir. Şişmanlık özellikle karın bölgesinde yağların toplanması şeklinde
olur. Bel oranı ile kalça oranı 0.8'in üstüne çıkar, 1'e yaklaşır. 1, bel ve kalça genişliğinin aynı olması demek. Bu bizim için önemli bir kriterdir.
Diğer bir özellik, yemekten sonra uykunun gelmesi, yorgunluk hissi, çalışma performansının azalması ve kilo alma hızının artması.


Üçüncü dönem hasta eder
Üçüncü, preklinik dönemde tokluk kan şekeri artık 200'ün üzerine çıkar, kan yağları yükselir, bu hastaların yüzde 40'ında hipertansiyon vardır, şişmanlık oturmuştur, acıkma atakları öğleden sonradan sabah saatlerine çekilir. Sabahları yorgun kalkarlar ve zaman zaman ağır yemekten sonra ağız kuruluğu, çok su içme, çok idrara çıkma bulguları olur. Bu dönemden itibaren artık diyabet geliyordur.
Araştırmalar göstermiştir ki daha şeker hastalığı ortaya çıkmadan henüz gizli şeker dönemindeyken de diyabet vücutta hasar oluşturuyor.


Gizli şeker döneminde hastaların yüzde 40'ında hipertansiyon vardır.

Yüzde 50-80'inde kan yağlarında yükseklik vardır.

Yüzde 20-30 arasında göz bozuklukları başlamıştır.

Yüzde 10-20 civarında diyabetin böbrekler üzerinde etkisi ortaya çıkmıştır.

Yüzde 80'inden fazlasında az veya çok damar hasarı vardır.
Özellikle 50 yaşın altında ortaya çıkan hipertansiyon, koroner hastalığı, enfarktüste
mutlaka gizli şeker aranmalıdır. Bunların çoğunda glikoz metabolizma bozukluğu vardır.
Bu nedenle reaktif hipoglisemi ve gizli şeker toplumsal boyutta mücadele edilmesi gereken bir hastalıktır.

Ölçümlerde normal çıkar
Şeker hastalığı bulgularını verinceye kadarki 10-20 yıllık süreçte hep açlık kan şekeri normal düzeydedir. Toplumda da çok yanlış bir kanı var. Şeker hastalığı olup olmadığını anlamak için açlık şekerini ölçtür diye öneriyorlar. Oysa gizli şekerde hiçbir zaman açlık kan şekeriyle teşhis konmaz. Hastanın glikoz yükleme testi olması lazım. Bunun mahsurları var mı diye soruluyor. Yok. 75 gram glikoz, yani şekerli su veriliyor.
Şekerli suyu içtikten sonra dört saat kan şekeri izleniyor. Ama insanlar bu teste dört saat ayıramayabilir. Bunun için karışık diyet adını verdiğimiz 75 gramlık karbohhidrat diyeti var. Beş dilim ekmek, iki kaşık reçel, iki kesme şeker alınan kahvaltıdan iki saat sonraki kan şekeri ölçülür.


Açlığın altı, gizli şeker
Kan şekeri, sekiz saat açlıktan sonraki kan şekerinin altındaysa bunun adı reaktif hipoglisemi. Sabah ölçtünüz 96 buldunuz. Yemek yediniz, iki saat bekleyip ölçtünüz, 80 çıktı. Bu reaktif hipoglisemidir.
Kendi kendine de ölçüm yapılabilir mi?
Evet, eczanelerde böyle aletler vardır. ıki saat sonra kan şekeri 140-190 arasındaysa glikoz intoleransıdır. 200 ve üzerindeyse bu artık diyabettir.
Ama henüz diyabetin klasik bulguları olmadığı
için buna preklinik diyabet adını veriyoruz. Bunlar çok rahat şekilde ortaya çıkar ve önlemi alınır.
Reaktif hipoglisemi hastanın yaşam kalitesini
bozan bir hastalıktır. ınsan ilişkilerini olumsuz etkiler. ış performansını bozar. Ama tedavisi vardır. Tedavi uygun bir diyet programı, günde altı veya sekiz öğün, sık sık ama miktar olarak azar azar yiyecek programıyla rahat bir şekilde çözümlenir. Sabah, öğlen, akşam düzenli yemek, yemek aralarında kepekli bisküvi, sandviç, uyumadan
önce de bir bardak süt, birkaç bisküvi olabilir.
Öğün arasında meyve yemek şekeri düşürebilir mi?
Düşürebilir, meyvenin içinde fruktoz yani şeker vardır, reaktif hipoglisemi atağını başlatabilir. Meyveden çok kepekli ekmek, bisküi gibi posalı yiyecekleri öneriyoruz. Türkiye ve Akdeniz ülkelerinde yazın öğle ve akşam yemeği arasındaki süre sekiz dokuz saate uzuyor. Reaktif hipoglisemisi olanların
bu süre içinde iki ara öğün yemeleri lazım. Öğleden sonraki ara öğünleri güçlü olmalı, acıkma hissetmeden, tatlı krizi gelmeden yemeli.
Hipoglisemide acıkmaya değil saate bağlı model olmalı. Açlık ortaya çıkmışsa o zaman onun kontrolü zordur.
ılaçla tedavisi var mı?
Hayır yok. Bir hızlandırılmış açlık modelidir. Yani öğün aralarının beş saatten iki buçuk saate indiği bir modeldir. Eğer yiyecek programı verilirse hastanın hem açlık atakları olmuyor hem şişmanlamıyor hem de psikolojik sorunlar çıkmıyor. Tabii bu paketi egzersizle desteklemek lazım.
Özellikle öğlen yemeğini birçok hasta kilo alırım korkusuyla hafif geçiştiriyor. Mesela bir tabak salata yiyor. Ama bunun anlamı bizim için bir tabak salata artı bir büyük çikolatadır. Çünkü eğer öğlende yiyecek olarak belli standartların altına inerse öğleden sonra sık acıkma atakları oluyor ve yüksek kalorili yiyecekler alınıyor.
Bu kişiler şişmanlık kısırdöngüsü içinde mi?
Toplumda şişmanlıkların genetik olanlar dışında, yaklaşık yüzde 80'inde reaktif hipoglisemi var. Şişmanlığın tedavisi ancak bu metabolik bozukluğu bulduktan sonra yapılıyor. Eğer bir hasta gidip de diyet uzmanına müracaat edip diyet aldığı zaman bu iş çözülmüyor. Genellikle hipoglisemide temel sorun açlık. Herhangi bir diyet uzmanına, zayıflama merkezlerine gidiliyor. Bunlar çoğunlukla hastalara hipokalorik yani bir anlamda açlık diyeti veriyorlar. Sonuç olarak reaktif hipoglisemili hasta dişini sıkıp açlık diyeti uyguluyor ama bıraktıktan sonra ribound olarak verdiği kilodan fazlasını alıyor. Burada temel sorun açlık. Açlığı açlıkla tedavi edemezsiniz.
Sonuçta da hep şişmanlayan insanlar oluyorlar.
Bu nedenle şişmanlığın tedavisinde temel ilke kilo almaya neden olan sebebi bulup adını koymak. Reaktif hipoglisemi var, yağ metabolizması bozuk veya genetik bozukluk var gibi nedenler bulunmalı.


Ensülin dengesi bozuk
Reaktif hipoglisemi varsa glikoza karşı ensülin hormon cevabını incelemek lazım. Reaktif hipoglisemi bir ensülin hormonu salgılanma hastalığıdır. Normalde glikoz alındıktan sonra, öğünden sonra ensülin bir saat içinde yükselir. Buna birinci faz ensülin reaksiyonu diyoruz. Sonra bir saat sonra iner iki öğün arasında normale iner. Reaktif hipoglisemide ise birinci faz ensülin alımı bozulur. ıkinci faz salınım devreye girer. Birinci faz ensülin salınımındaki yükselme bir saatte olup biterken hipoglisemide iki-iki buçuk saat sonra zirveye ulaşır. Ensülinin en yüksek olduğu nokta açlığı en çok hissettiğimiz noktadır.


Yersin, daha çok acıkırsın!
Normalde açlık hissiniz vardır, yemek yersiniz düzelir. Ama burada öyle olmuyor. Burada ensülin salgısında gecikme olduğu için yemekten hemen sonra dev bir ensülin dalgası oluyor ve bu ensülin ikinci saatten
itibaren kan şekeri daha yükselmeden aşağı indiriyor. Hemen arkasından hipoglisemi oluyor ve buna bağlı olarak da öğün öncesi bu hastalar çok acıkıyor. Açlığı ölçen bir kriter olsaydı, reaktif hipoglisemisi olanların, olmayanlara göre sofraya dört beş kat aç oturduğu görülürdü. Bu kadar aç oturunca hızlı yersiniz, fazla yersiniz.
Biz buna karşı iki saatte bir şeyler yenmesini öneriyoruz. Hasta fazla acıkmıyor, az yiyor ve ensülin dengesizliği olmuyor.
Diğer dönemlerde ne oluyor?
Reaktif hipoglisemi glikoz toleransı ve preklinik diyabet birbiriyle içiçe dönemler. Reaktif hipoglisemi adı altında hepsini içine alıyor.
Sonra tip 2 diyabet mi gelişiyor?
Evet, ensüline bağımlı olmazlar. Ensülin salgısında azalma oluyor ve kan şekeri artıyor, diyabet geliyor.
Aç kalmadan zayıflamak için nasıl bir diyet uygulamalı?
Önce açlık ataklarını kontrol altına almak lazım. Bunun için açlık hissine göre bdeğil, saate göre beslenme olmalı. Uyandıktan itibaren belli aralıklarla yemeli. Üç öğün yemek, üç de ara öğün. Öğlen ve akşam yemeğinin arası uzunsa bir ara öğün daha olmalı.
YARIN: Şeker ölçümü



--------------------------------------------------------------------------------


Dönem dönem yaşanan belirtiler
Birinci dönem:


Reaktif hipoglisemi

Hızlı yemek yeme

Acıktığı zaman fenalık hissi, başağrısı, sinirlilik

Zaman zaman kriz halinde tatlı isteği
Çabuk acıkma
ıkinci dönem:

Glikoz intoleransı

Açlığa tahammülsüzlük

Yemek sonrası hemen açlık hissi

Gece uykudan uyanıp yeme isteği

Yemek sonrası yorgunluk, uyku hissi ve halsizlik

Hızlı kilo alma
Üçüncü dönem:

Preklinik diyabet

Tronkler obezite (Karın kısmının yağlanması)

Zaman zaman ağız kuruluğu ve çok su içme

Kan yağlarında yükselme

Çalışma performansının azalması, çabuk yorulma ve halsizlik

Hipertansiyon
Dördüncü dönem:

Klinik diyabet

Kilo kaybı

Ağız kuruluğu, susama hissi, çok su içme

Sık idrara çıkma, gece idrara çıkma

Yorgunluk, halsizlik
* * *

Panik atakla karıştırılıyor
10 yıl öncesine kadar reaktif hipoglisemiler önce psikiyatra gidiyor, sonra bize geliyordu. Şimdi artık reaktif hipolglisemiyle ilgili kavramlar oturdukça psikiyatrlar hastaları şeker yükleme testine gönderiyorlar.
Hangi şikâyetlerle psikiyatra gidiyorlar?
Sakin bir insanken birdenbire günün belirli saatlerinde sinirli, reaksiyoner, tahammülsüz, saldırgan bir insan oluyor. Özellikle açlıkta sinirliliğin ötesinde kişilik değişikliği gösteriyor. Şeker düşmesi atakları özellikle öğün öncelerinde sıklıkla ortaya çıkıyor. Ayrıca baş ağrısı, soğuk terleme, fenalık hissi. oluyor. Bunların önemli bir bölümü panik atakla karıştırılıyor.
Önemli bir bölümü de teşhis konmadan bunların şeker yiyerek düzeldiğini fark ediyor ve yanlarında şeker bulunduruyorlar.
Tabii reaktif hipoglisemide şeker almak, bir diğer hipoglisemi atağı başlatmaktır. O zaman büyük çoğunlukla hastalar sürekli
olarak bir ataktan diğerine giriyor ve şişmanlıyor.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Şeker geliyorum der!
ıstanbul Tıp Fakültesi ıç Hastalıkları Anabilim Dalı Diyabet Bilim Dalı Başkanı ve Türk Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, 'gizli şeker'i ve belirtilerini şöyle anlattı:
ıstanbul Tıp Fakültesi olarak Dünya Sağlık Örgütü'yle ortak yaptığımız ve Avrupa'daki en büyük diyabet çalışmasına göre Türkiye'de 2 bin yılı nüfus sayımına göre 2 milyon 600 bin diyabetli var. Bunun dışında da glikoz intoleransı dediğimiz diğer bir anlamda diyabet adayı olan, henüz bulguları ortaya çıkmamış 2 milyon 400 bin insan var. Buna gizli şeker de deniyor.
Diyabet henüz klasik, yani çok su içme, idrara çıkma, şişmanlama gibi bulgularını vermeden önce 10-20 yıl arasında gizli şeker diye bilinen çizgide gider. Gizli şeker aslında 20 yıl öncesinden kendisine özgü birtakım semptomları verir. Ama bu bulgular büyük çoğunlukla ihmal edilir, atlanır.
Gizli şekerin seyri nasıl?
ılk ortaya çıkan reaktif hipoglisemidir. Reaktif hipogliseminin en önemli bulgusu, aç
kalındığı zaman, yemek yenmezse acıkma atakları olmaz. Ama kişi yemek yemeye başladığı andan itibaren hipoglisemi (şeker düşmesi) atakları olur. Biz buna tokluk hipoglisemileri diyoruz. Bu kişiler sabah uyandıklarında acıkmazlar, kahvaltı yapmazlar, öğlen yemeğini geç yerler, ama ilk öğünü aldıklarından itibaren gece uyuyuncaya kadar sürekli hipoglisemi atakları
olur. Kan şekerinin düşüklüğünde sinirlilik, soğuk terleme, fenalık hissi, bazı kişilerde baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu gibi bulgular görülür.
Öğleden sonra tatlı krizi, özellikle kadınlarda çikolata isteği baş gösterir. Bir bölümünde gece uykudan uyanıp yemek yeme vardır.


ıkinci dönemde kilo alınır
Daha ileri dönemlerinde glikoz intoleransı ismini verdiğimiz, ensülin direncinin yavaş yavaş geliştiği süreçte kişi şişmanlamaya başlar. Şişmanladıkça acıkma atakları şiddetlenir. Şişmanlık özellikle karın bölgesinde yağların toplanması şeklinde
olur. Bel oranı ile kalça oranı 0.8'in üstüne çıkar, 1'e yaklaşır. 1, bel ve kalça genişliğinin aynı olması demek. Bu bizim için önemli bir kriterdir.
Diğer bir özellik, yemekten sonra uykunun gelmesi, yorgunluk hissi, çalışma performansının azalması ve kilo alma hızının artması.


Üçüncü dönem hasta eder
Üçüncü, preklinik dönemde tokluk kan şekeri artık 200'ün üzerine çıkar, kan yağları yükselir, bu hastaların yüzde 40'ında hipertansiyon vardır, şişmanlık oturmuştur, acıkma atakları öğleden sonradan sabah saatlerine çekilir. Sabahları yorgun kalkarlar ve zaman zaman ağır yemekten sonra ağız kuruluğu, çok su içme, çok idrara çıkma bulguları olur. Bu dönemden itibaren artık diyabet geliyordur.
Araştırmalar göstermiştir ki daha şeker hastalığı ortaya çıkmadan henüz gizli şeker dönemindeyken de diyabet vücutta hasar oluşturuyor.


Gizli şeker döneminde hastaların yüzde 40'ında hipertansiyon vardır.

Yüzde 50-80'inde kan yağlarında yükseklik vardır.

Yüzde 20-30 arasında göz bozuklukları başlamıştır.

Yüzde 10-20 civarında diyabetin böbrekler üzerinde etkisi ortaya çıkmıştır.

Yüzde 80'inden fazlasında az veya çok damar hasarı vardır.
Özellikle 50 yaşın altında ortaya çıkan hipertansiyon, koroner hastalığı, enfarktüste
mutlaka gizli şeker aranmalıdır. Bunların çoğunda glikoz metabolizma bozukluğu vardır.
Bu nedenle reaktif hipoglisemi ve gizli şeker toplumsal boyutta mücadele edilmesi gereken bir hastalıktır.

Ölçümlerde normal çıkar
Şeker hastalığı bulgularını verinceye kadarki 10-20 yıllık süreçte hep açlık kan şekeri normal düzeydedir. Toplumda da çok yanlış bir kanı var. Şeker hastalığı olup olmadığını anlamak için açlık şekerini ölçtür diye öneriyorlar. Oysa gizli şekerde hiçbir zaman açlık kan şekeriyle teşhis konmaz. Hastanın glikoz yükleme testi olması lazım. Bunun mahsurları var mı diye soruluyor. Yok. 75 gram glikoz, yani şekerli su veriliyor.
Şekerli suyu içtikten sonra dört saat kan şekeri izleniyor. Ama insanlar bu teste dört saat ayıramayabilir. Bunun için karışık diyet adını verdiğimiz 75 gramlık karbohhidrat diyeti var. Beş dilim ekmek, iki kaşık reçel, iki kesme şeker alınan kahvaltıdan iki saat sonraki kan şekeri ölçülür.


Açlığın altı, gizli şeker
Kan şekeri, sekiz saat açlıktan sonraki kan şekerinin altındaysa bunun adı reaktif hipoglisemi. Sabah ölçtünüz 96 buldunuz. Yemek yediniz, iki saat bekleyip ölçtünüz, 80 çıktı. Bu reaktif hipoglisemidir.
Kendi kendine de ölçüm yapılabilir mi?
Evet, eczanelerde böyle aletler vardır. ıki saat sonra kan şekeri 140-190 arasındaysa glikoz intoleransıdır. 200 ve üzerindeyse bu artık diyabettir.
Ama henüz diyabetin klasik bulguları olmadığı
için buna preklinik diyabet adını veriyoruz. Bunlar çok rahat şekilde ortaya çıkar ve önlemi alınır.
Reaktif hipoglisemi hastanın yaşam kalitesini
bozan bir hastalıktır. ınsan ilişkilerini olumsuz etkiler. ış performansını bozar. Ama tedavisi vardır. Tedavi uygun bir diyet programı, günde altı veya sekiz öğün, sık sık ama miktar olarak azar azar yiyecek programıyla rahat bir şekilde çözümlenir. Sabah, öğlen, akşam düzenli yemek, yemek aralarında kepekli bisküvi, sandviç, uyumadan
önce de bir bardak süt, birkaç bisküvi olabilir.
Öğün arasında meyve yemek şekeri düşürebilir mi?
Düşürebilir, meyvenin içinde fruktoz yani şeker vardır, reaktif hipoglisemi atağını başlatabilir. Meyveden çok kepekli ekmek, bisküi gibi posalı yiyecekleri öneriyoruz. Türkiye ve Akdeniz ülkelerinde yazın öğle ve akşam yemeği arasındaki süre sekiz dokuz saate uzuyor. Reaktif hipoglisemisi olanların
bu süre içinde iki ara öğün yemeleri lazım. Öğleden sonraki ara öğünleri güçlü olmalı, acıkma hissetmeden, tatlı krizi gelmeden yemeli.
Hipoglisemide acıkmaya değil saate bağlı model olmalı. Açlık ortaya çıkmışsa o zaman onun kontrolü zordur.
ılaçla tedavisi var mı?
Hayır yok. Bir hızlandırılmış açlık modelidir. Yani öğün aralarının beş saatten iki buçuk saate indiği bir modeldir. Eğer yiyecek programı verilirse hastanın hem açlık atakları olmuyor hem şişmanlamıyor hem de psikolojik sorunlar çıkmıyor. Tabii bu paketi egzersizle desteklemek lazım.
Özellikle öğlen yemeğini birçok hasta kilo alırım korkusuyla hafif geçiştiriyor. Mesela bir tabak salata yiyor. Ama bunun anlamı bizim için bir tabak salata artı bir büyük çikolatadır. Çünkü eğer öğlende yiyecek olarak belli standartların altına inerse öğleden sonra sık acıkma atakları oluyor ve yüksek kalorili yiyecekler alınıyor.
Bu kişiler şişmanlık kısırdöngüsü içinde mi?
Toplumda şişmanlıkların genetik olanlar dışında, yaklaşık yüzde 80'inde reaktif hipoglisemi var. Şişmanlığın tedavisi ancak bu metabolik bozukluğu bulduktan sonra yapılıyor. Eğer bir hasta gidip de diyet uzmanına müracaat edip diyet aldığı zaman bu iş çözülmüyor. Genellikle hipoglisemide temel sorun açlık. Herhangi bir diyet uzmanına, zayıflama merkezlerine gidiliyor. Bunlar çoğunlukla hastalara hipokalorik yani bir anlamda açlık diyeti veriyorlar. Sonuç olarak reaktif hipoglisemili hasta dişini sıkıp açlık diyeti uyguluyor ama bıraktıktan sonra ribound olarak verdiği kilodan fazlasını alıyor. Burada temel sorun açlık. Açlığı açlıkla tedavi edemezsiniz.
Sonuçta da hep şişmanlayan insanlar oluyorlar.
Bu nedenle şişmanlığın tedavisinde temel ilke kilo almaya neden olan sebebi bulup adını koymak. Reaktif hipoglisemi var, yağ metabolizması bozuk veya genetik bozukluk var gibi nedenler bulunmalı.


Ensülin dengesi bozuk
Reaktif hipoglisemi varsa glikoza karşı ensülin hormon cevabını incelemek lazım. Reaktif hipoglisemi bir ensülin hormonu salgılanma hastalığıdır. Normalde glikoz alındıktan sonra, öğünden sonra ensülin bir saat içinde yükselir. Buna birinci faz ensülin reaksiyonu diyoruz. Sonra bir saat sonra iner iki öğün arasında normale iner. Reaktif hipoglisemide ise birinci faz ensülin alımı bozulur. ıkinci faz salınım devreye girer. Birinci faz ensülin salınımındaki yükselme bir saatte olup biterken hipoglisemide iki-iki buçuk saat sonra zirveye ulaşır. Ensülinin en yüksek olduğu nokta açlığı en çok hissettiğimiz noktadır.


Yersin, daha çok acıkırsın!
Normalde açlık hissiniz vardır, yemek yersiniz düzelir. Ama burada öyle olmuyor. Burada ensülin salgısında gecikme olduğu için yemekten hemen sonra dev bir ensülin dalgası oluyor ve bu ensülin ikinci saatten
itibaren kan şekeri daha yükselmeden aşağı indiriyor. Hemen arkasından hipoglisemi oluyor ve buna bağlı olarak da öğün öncesi bu hastalar çok acıkıyor. Açlığı ölçen bir kriter olsaydı, reaktif hipoglisemisi olanların, olmayanlara göre sofraya dört beş kat aç oturduğu görülürdü. Bu kadar aç oturunca hızlı yersiniz, fazla yersiniz.
Biz buna karşı iki saatte bir şeyler yenmesini öneriyoruz. Hasta fazla acıkmıyor, az yiyor ve ensülin dengesizliği olmuyor.
Diğer dönemlerde ne oluyor?
Reaktif hipoglisemi glikoz toleransı ve preklinik diyabet birbiriyle içiçe dönemler. Reaktif hipoglisemi adı altında hepsini içine alıyor.
Sonra tip 2 diyabet mi gelişiyor?
Evet, ensüline bağımlı olmazlar. Ensülin salgısında azalma oluyor ve kan şekeri artıyor, diyabet geliyor.
Aç kalmadan zayıflamak için nasıl bir diyet uygulamalı?
Önce açlık ataklarını kontrol altına almak lazım. Bunun için açlık hissine göre bdeğil, saate göre beslenme olmalı. Uyandıktan itibaren belli aralıklarla yemeli. Üç öğün yemek, üç de ara öğün. Öğlen ve akşam yemeğinin arası uzunsa bir ara öğün daha olmalı.
YARIN: Şeker ölçümü



--------------------------------------------------------------------------------


Dönem dönem yaşanan belirtiler
Birinci dönem:


Reaktif hipoglisemi

Hızlı yemek yeme

Acıktığı zaman fenalık hissi, başağrısı, sinirlilik

Zaman zaman kriz halinde tatlı isteği
Çabuk acıkma
ıkinci dönem:

Glikoz intoleransı

Açlığa tahammülsüzlük

Yemek sonrası hemen açlık hissi

Gece uykudan uyanıp yeme isteği

Yemek sonrası yorgunluk, uyku hissi ve halsizlik

Hızlı kilo alma
Üçüncü dönem:

Preklinik diyabet

Tronkler obezite (Karın kısmının yağlanması)

Zaman zaman ağız kuruluğu ve çok su içme

Kan yağlarında yükselme

Çalışma performansının azalması, çabuk yorulma ve halsizlik

Hipertansiyon
Dördüncü dönem:

Klinik diyabet

Kilo kaybı

Ağız kuruluğu, susama hissi, çok su içme

Sık idrara çıkma, gece idrara çıkma

Yorgunluk, halsizlik
* * *

Panik atakla karıştırılıyor
10 yıl öncesine kadar reaktif hipoglisemiler önce psikiyatra gidiyor, sonra bize geliyordu. Şimdi artık reaktif hipolglisemiyle ilgili kavramlar oturdukça psikiyatrlar hastaları şeker yükleme testine gönderiyorlar.
Hangi şikâyetlerle psikiyatra gidiyorlar?
Sakin bir insanken birdenbire günün belirli saatlerinde sinirli, reaksiyoner, tahammülsüz, saldırgan bir insan oluyor. Özellikle açlıkta sinirliliğin ötesinde kişilik değişikliği gösteriyor. Şeker düşmesi atakları özellikle öğün öncelerinde sıklıkla ortaya çıkıyor. Ayrıca baş ağrısı, soğuk terleme, fenalık hissi. oluyor. Bunların önemli bir bölümü panik atakla karıştırılıyor.
Önemli bir bölümü de teşhis konmadan bunların şeker yiyerek düzeldiğini fark ediyor ve yanlarında şeker bulunduruyorlar.
Tabii reaktif hipoglisemide şeker almak, bir diğer hipoglisemi atağı başlatmaktır. O zaman büyük çoğunlukla hastalar sürekli
olarak bir ataktan diğerine giriyor ve şişmanlıyor.


herbalife derim başka bişey yokk
 
X