Ben adama aciyan ve adami hakli bulan soylemlere cevap verdim ama. Bir insan bu kadar asagilanmaz ki demek, veya esinin yerinde olsam her hatada yuzume vurulsa ayrilirdim demek bu uyelerin temelde adami da hakli buldugunu gosteriyor.
Zaten cok haklisin bu adama degmez, kendini yorma yazan insanlarla herhangi bir fikir alisverisinde bulunmuyorum cunku katiliyorum.
Ancak adama acinmasi bana anormal geliyor.
Inanin bilerek alintilamiyorum. Konuyu takip edenler hatirlayacaktir.
- Baktim ki ben olmasam kimsesi yok, ailesi de yok
- Bosanirsak dusecegi hale uzuldum,
- Elinden ben tutmasam mahvolacakti vs
Bunlar sizin ifadeleriniz. Lutfen israr etmeyin bu konuda. Belli bir durum adamin sizinle cok daha iyi bir hayat yasayabildigi. Bu tek basina bir sey ispatlamiyor zaten.
İnsan bir sucu varsa bunun da bedelini ödemeli, bu konuda size tamamen katılıyorum.
Ancak ilk yaptıgı şeye büyük bir hata deyip affedilme olasılıgının konuşulmasını normal karşılarken, tekrarlanan hatalarda ise böyle bir durumdan hicbir şekilde söz edilmemesi gerektigini düşünüyorum.
Aşagılanma hususunda ise suclu da olsa bu tür konular üzerinden insanların birbirini asagılamaması, hatta hakaretler olmasa dahi aralarında herhangi bir hiyeraşik ilişki kurulmaması gerekir.
Bunu yapamıyorlar ise ortada zaten "eş" olmak diye birşey kalmamıştır bana göre.
Oysa ki tüm kadınlara sorsak evlilik ve saygı ilişkisi konusundaki cevap gayet nettir. Yaşarken insanların bunu gözardı etmesi, sevgiyi bir bagımlılık hali olarak yaşamaları bu gerçegi değiştirmiyor.
Dolayısıyla asagılamayla ilgili yazdıklarınızdan kendime pay cıkaracak olursam konu sahibinin eşine hak vermiş oldugumu düşünmüyorum.
Acımayla ilgili de sevmenin ya da ilişkiyi devam ettirmenin bir koşulu olarak bahsedilmesini rahatsız edici buluyorum.
Bazı insanlar gerçekten böyle hissediyor ve bu yüzden ayrılamıyorlar. Bazıları ise kendilerini yüceltmek icin mi, kendilerine ve fedakarlıklarına değer kazandırmak için mi bilmiyorum, bunu kararları ya da kararsızlıkları icin bahane olarak kullanmayı tercih ediyorlar.
Alıntılayarak sizi bu konuda cevap verme durumunda bırakmış olduysam kusura bakmayın. Ancak kişisel bir açıklamadan ziyade bir görüse katkı sunmak amacıyla sizin mesajınızı kullandıgımı belirteyim.
Her yorumu okumadim tabi ama esin hakliligindan ziyade "bir hata yapmis iste" acimasi toplum olarak sevdigimiz bir seydir.
Benim dedigim ise esin yine hata yapacak olmasi.
Ornegin bu kadar borc yapmayacak ama normalde olsa batmayacagi ya da belki konu sahibinin hakli bulabilecegi bir sey yapacak ama konu sahibine bu normalden daha agir gelecek cunku hata kotasini doldurdugunu dusunuyor.
Hakli.
Ancak bu adam hata yapacak.
Insan cunku.
O yuzden bari donup dolasip ayni yere gelmesin de kendini korusun, anlamindaydi.
Peki kota dolduysa saygısızlaşmak mı gerek yoksa karşımızdaki insanın bedel ödemedigi gibi şımarıklıklarını normal karşılamak mı?
Konu sahibinin taksi parası üzerinden bu konuyu açması bence dogal.
Ancak böyle bir tartışma konusu olmasaydı dahi eşi konu sahibne dolaylı yoldan hakaret etmiş. Taksicinin arabasına biniliyor, dolmuşa biniliyor da tanıdıgınız selamlaştıgınız insanın arabasına neden binilmiyor?
Problem, konu sahibinin -haksızlıga tahammül olmadıgını söylemiş olsa da- kendi hakkını yeterince savunamamasından kaynaklanıyor aslında.
Eşi, konu sahibinin bir hatası olmadıgı halde ona güvenmiyor yani.
O halde konu sahibi neden eşine güvenmeyi secsin? Ve sorunlarının tüm yükümlülügünü üzerine alsın, fedakarlıklar yapsın?
Daha çok zarara gireceğiz ve bu adamla birlikteysem eğer ben de zarara girmiş olacağım canım.
Mantık insanıyım ben ve mantıklı düşününce o zararı kucaklamak saçma geldi.
Evliyken senin, benim olmadığına göre..
Siz mantıga göre degil duygusal karar veriyorsunuz.
İlk kararınız evlilik. Mantıgı da bunu daha iyi gecirmek üzere kuruyorsunuz.
Ancak toplamda daha az ödeme yapacagınız mantıgıyla yola çıktıgınızda dahi maddi "sıkıntılarınız" azalmaktan ziyade artmış görünüyor.
Dolayısıyla evliliginizi daha iyi sürdürme isteginiz yalnızca bir temenni olarak kalıyor.
Yani kararlarınızdaki sıralamalarda sürekli uymayan zincirleri birbirine baglamaya çalışıyorsunuz ki genel olarak konularınızda yazdıgınız mutsuzlugunuzun temeli de bence bu.
Ya herkes affettiysen bir daha sozunu etme demis ama ben ortada af falan goremedim. Zaten affedilecek birsey de degil niye affetsin. Nomu sadece esini sevdigi icin bu evliligi devam ettirme karari almis o kumar olaylarindan sonra. Affetmek farkli,evliligi bitirememek farkli durumlar. Bosanmadiysa affetmis sayilmiyor ki, bosanmadin sus bari denilsin.
Nomu kocani cok seviyorsun. Hele o kocana sarilip da hissettigin seyleri buraya yazişin,apacik gosteriyor sevginin buyuklugunu. Boyle bir durumda ben kimseye boşanin diyemiyorum mesela. Aşk varken bosanmak cok cok zor. Belki kocan da seni seviyordur onu da sen bilirsin biz bilemeyiz ama seni seviyor olmasi nankör oldugu gercegini degistirmiyor. Ailenize kalkip sizi sikayet etmesi nankor bir adam oldugunun en iyi gostergesi. Su an sen de kocanin sana olan sevgosine guveniyorsun belki ama bu nankorlugunu hic bir zaman goz ardi etme. Nankor insan guvenilecek insan degildir cunku.
Ama ben sizin borclarinizi bitirip cok mutlu olmanizi istiyorum inanki. Eski konularini da okumustum. Sen mutlu olmayi hakediyorsun. Mutlulugun da bu adamin varligina bagliysa bir sekilde, kimseye diyecek söz kalmiyor.
Çogu cümlenize katılıyorum. Konu sahibinin artık tekrarlanan hatalarının kusura dönüşmesi ve affedilirligini tartısmayı bir yana koyuyorum, çünkü bu konuda ikna olmam mümkün degil. Konu sahibi olmuş, kendi hayatı, kendi kararları derim.
Ancak unutmadıgı ve hatta kinlendigi ortada. Öyleyse affedemedigi bir kişiyle insan nasıl ilişkiye devam eder? O saygı nasıl korunur?
Ve bunların sonucunda sevgisi neye dönüşür? Bunun yanıtı olumsuz ise neden "aşk" diyerek kutsallaştırıp saglıksız, mantıksız bir şeyi yaşayarak insanlar ömürlerini mutluluklarının "hayalini" kurarak gecirmek durumunda kalıyorlar?
Açıkçası bunu kendimi için de soruyorum. Pratigimin bugun farklı olması bunlardan bagımsız duygular yaşadıgım anlamına gelmiyor maalesef.
Hatta forumda çogu sorunun da bundan kaynaklandıgını düşünüyorum. Aile ilişkilerinde de benzer bir kutsallaştırma yapılıyor. Yalnızlık korkusu karar verme süreclerinde çok baskın. Buna karşın dostluk, arkadaşlık direkt silinip atılacak şeylermiş, insan sanki toplumdan bagımsız bir varlıkmış ve yalnız da yaşarmış gibi anlatılıyor. Sadece forum degil reelde de sıkça karşılastıgımız birşey, gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum.