Nikahtan sonra yemek büfesi açılıp da başka bir salonda oturarak yendiyse tamam. Hatta çok güzel olur. Kokteyl karşılama tarzında bir şey olur, yemek kısmında ciddiyet kazanır.Geçen yıl bi arkadaşım düğününü kokteyl yaptı. Gayet keyifliydi. Biz çok eğlendik. Yaşlılara masa koymuşlardı onlar da. Yemek olarak masalarda çerez cips ve havuç-salatalık falan vardı. Aynen öyle birinci sınıf smokinli garsonlar ellerinde kanepeleri ve içkileri dolaştırıyordu. Nikahtan sonra ana yemek büfesi açıldı. Net hatırlamıyorum ama kırmızı et balık ve tavuk vardı, börek falan vardı. Belli bir saatten sonra müzikler hareketlendi millet dans etti falan. Bence olmaz diye bir şey yok, bal gibi olur. Ayakta durmak da çok sorun değil. Dikilip durmadığınız sürece çok yorulmazsınız. Buna yorucu diyenler normal düğünlerde 5 saat boyunca pistte tepiniyorlar
Yo hayır aynı salonda oldu. Oturmadık yani. Dediğim gibi keyifli bir düğündü ve ikisinin de kişilikleriyle birebir uyum sağlamıştı.Nikahtan sonra yemek büfesi açılıp da başka bir salonda oturarak yendiyse tamam. Hatta çok güzel olur. Kokteyl karşılama tarzında bir şey olur, yemek kısmında ciddiyet kazanır.
Geçen yıl bi arkadaşım düğününü kokteyl yaptı. Gayet keyifliydi. Biz çok eğlendik. Yaşlılara masa koymuşlardı onlar da. Yemek olarak masalarda çerez cips ve havuç-salatalık falan vardı. Aynen öyle birinci sınıf smokinli garsonlar ellerinde kanepeleri ve içkileri dolaştırıyordu. Nikahtan sonra ana yemek büfesi açıldı. Net hatırlamıyorum ama kırmızı et balık ve tavuk vardı, börek falan vardı. Belli bir saatten sonra müzikler hareketlendi millet dans etti falan. Bence olmaz diye bir şey yok, bal gibi olur. Ayakta durmak da çok sorun değil. Dikilip durmadığınız sürece çok yorulmazsınız. Buna yorucu diyenler normal düğünlerde 5 saat boyunca pistte tepiniyorlar
Çok fazla insan tanımayanlar, çok samimi olmayanlar da nikahtan sonra gidiyor zaten. Siz yoldan geldiğiniz için sıkıntılı olmuş bence.Fikir ve hayaliniz çok hoş ama ben de başımdan geçen kokteyl hikayesini anlatayım. Düğün İstanbuldaydı ve biz sabhtan Ankaradan yola çıktık. Otobüsle geldik ve ucu ucuna yetiştiğimiz için yemek yiyemedik. Arkadaş kontenjanından gelmiştik ve yemekli olmadığını bilmiyorduk. (Bizde genellikle maddi sıkıntı varsa yemekli olmuyor ve düğün baya iyi bir mekanda olduğundan yemekli olmayacağını tahmin edemedik.) Neyse yemek mühim değildi ama o kadar yolun üzerine topuklu ayakkabılarla 3 saat dikilmenin acısını size anlatamam. Belim çıktı. O yaşlılar için ayrılan yerde boşalma olunca hemen oturdum ama oturduğumda bile sızlıyordu. Küçük küçük köfteler vardı ve o kadar açtık ki 5-6 tane almıştık adamdan. Ordan çıkıp başka bir mekanda devam ettik eğlenceye. Tam orda yemek var derken bu seferde minicik üçgen şeklindeki sandviçler geldi. Artık o kadar sefil görünüyorduk ki masadakiler kendi sandviçlerini bize verdiler
Yani aslında açlıktan çok dem vurdum ama en kötüsü ayakta dikilmekti. 3 saat oynasam belim o kadar ağrımazdı. En azından bir hareket var. Baya da sıkıldık. Çünkü 250 kişinin içinde kesin çok fazla insan tanımayan da çıkıyor.
Sanırım aynı hatayı ben yapacaktım. İsmi olan çok iyi bir mekanda yapıp neredeyse insanları boş masaya mahkum edecektim. Benim için görsellik çok önemli. Ama o zaman o cahil kafayla tahmin edemedim ki dışı cilalı olan şeyin içi de dolu olması lazım. Beni kpeder vazgeçirdi o düşünceden hatta çok kızmıştım o sıralar. Ama şimdi iyi ki orada yapmamışım diyorum ta kiiii çok iyi yerde çalışan birinin böyle bir düğününe gitmiştik de mekan çok iyi ama içeride düğün salonu ikramı vardı. Çıkınca eşime dedim, Allahtan o hataya düşmemişiz diye.Fikir ve hayaliniz çok hoş ama ben de başımdan geçen kokteyl hikayesini anlatayım. Düğün İstanbuldaydı ve biz sabhtan Ankaradan yola çıktık. Otobüsle geldik ve ucu ucuna yetiştiğimiz için yemek yiyemedik. Arkadaş kontenjanından gelmiştik ve yemekli olmadığını bilmiyorduk. (Bizde genellikle maddi sıkıntı varsa yemekli olmuyor ve düğün baya iyi bir mekanda olduğundan yemekli olmayacağını tahmin edemedik.) Neyse yemek mühim değildi ama o kadar yolun üzerine topuklu ayakkabılarla 3 saat dikilmenin acısını size anlatamam. Belim çıktı. O yaşlılar için ayrılan yerde boşalma olunca hemen oturdum ama oturduğumda bile sızlıyordu. Küçük küçük köfteler vardı ve o kadar açtık ki 5-6 tane almıştık adamdan. Ordan çıkıp başka bir mekanda devam ettik eğlenceye. Tam orda yemek var derken bu seferde minicik üçgen şeklindeki sandviçler geldi. Artık o kadar sefil görünüyorduk ki masadakiler kendi sandviçlerini bize verdiler
Yani aslında açlıktan çok dem vurdum ama en kötüsü ayakta dikilmekti. 3 saat oynasam belim o kadar ağrımazdı. En azından bir hareket var. Baya da sıkıldık. Çünkü 250 kişinin içinde kesin çok fazla insan tanımayan da çıkıyor.
Sanırım aynı hatayı ben yapacaktım. İsmi olan çok iyi bir mekanda yapıp neredeyse insanları boş masaya mahkum edecektim. Benim için görsellik çok önemli. Ama o zaman o cahil kafayla tahmin edemedim ki dışı cilalı olan şeyin içi de dolu olması lazım. Beni kpeder vazgeçirdi o düşünceden hatta çok kızmıştım o sıralar. Ama şimdi iyi ki orada yapmamışım diyorum ta kiiii çok iyi yerde çalışan birinin böyle bir düğününe gitmiştik de mekan çok iyi ama içeride düğün salonu ikramı vardı. Çıkınca eşime dedim, Allahtan o hataya düşmemişiz diye.
kaldı ki dans ve müzik olsa dahi dans etmeyen insanlar var. ayrıca çocuklular var.Ama bu arkadaşların müzik ve dans olmayacakmış. Sadece bir slow dans. ya da arkada hafif bir müzik. O zaman inanın ayakta dikilmek işkence oluyor.
Çok fazla insan tanımayanlar, çok samimi olmayanlar da nikahtan sonra gidiyor zaten. Siz yoldan geldiğiniz için sıkıntılı olmuş bence.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?