* Aniden başlayabilir (Akut böbrek yetmezliği): Saatler veya günler içinde çok hızlı ortaya çıkar. Böbrekte oluşan hasar genellikle eski haline döner. Diyaliz , yalnızca böbreklerin çalışmadığı zamanlarda gerekli olabilir.
* Yıllar içerisinde sessizce gelişebilir (Kronik böbrek yetmezliği): Böbrekleri yavaş yavaş bozan ilerleyici bir hastalıktır. Bu durum yıllar boyu sürebilir. Hastalık çok ilerleyene kadar belirtileri görülmeyebilir.
Her iki durumda da böbrekler zararlı maddeleri dışarı atamadıkları için artık maddeler kanda birikerek birçok doku, organ ve sistemi etkilerler.
Kronik Böbrek Yetmezliğinin Bazı Nedenleri
* Böbreğin süzme görevi yapan bölümlerinde iltihap ve harabiyet
* Böbreğin bazı bölümlerinin iltihabı
* Böbreklere giden bazı damarların hasarı sonucu kan akımının azalması
* Şeker hastalığı
* Yüksek tansiyon
* Böbrek kistleri
Böbrek Hastalıklarının Belirtileri
* Bulantı-kusma
* Halsizlik
* İştahsızlık
* İnatçı kaşıntılar
* Çok su içme
* Günlük idrar miktarında azalma veya aşırı miktarda idrar yapma
* Cildin sarımsı-kahverengi renk alması
* Çabuk yorulma
* Çarpıntı
* Nefes darlığı
* İşitme güçlüğü
* Ani ve sürekli kan basıncı (tansiyon) yükselmeleri
* Göz kapaklarında ve ayaklarda daha belirgin olmak üzere tüm vücutta su birikmesi (ödem)
* Sık idrara çıkma
* Ağrılı idrar yapma
* Kanlı idrar
* Bulanık idrar
* Gece birden fazla idrara kalkma
* Kişilik değişiklikleri ile başlayan saldırganlık
* Bilinç bulanıklığı ve komaya kadar uzanan uyanıklık ve davranış değişiklikleri
* Havale (nöbet) geçirme
* Özellikle çocuklarda gece idrar kaçırmaları ve gelişme gerilikleri
Not : Bu belirtiler başka birçok hastalıkta da görülebileceğinden hangi hastalıktan kaynaklandığının hekim tarafından belirlenmesi gerekir.
Böbrek Yetmezliğinin Tedavisi
Böbrek yetersizliği çok ilerlerse son dönem böbrek yetersizliği ortaya çıkar. Böbrekler kanı temizleme görevini hiçbir şekilde yapamaz. Kandaki zararlı atıkların düzeyi yükselir. Ayrıca, kan tuzları normal sınırların dışına çıkar. Bunlardan en önemlisi potasyumdur. Kan potasyumu normalin çok üzerine çıkarsa hayati tehlike belirir. Bu aşamaya gelen hastaların böbreklerine başka tedavi yöntemleri ile yardım etmek gerekir.
Kronik böbrek yetersizliği önceden çok sık olarak ölüme yol açmaktaydı. Ancak , günümüzde çok etkin bir şekilde tedavi edilmektedir. Bu nedenle, son dönem böbrek yetmezliğinden korkmamak ama bu hastalığa karşı bilinçli olmak gerekir. Son dönem böbrek yetersizliği ortaya çıktığında sadece ilaç kullanarak hastayı tedavi etmek mümkün olmaz. Burada böbreğin görevlerini üstlenecek başka tedavi yöntemleri gereklidir. Bu yöntemler başlıca 2 tanedir :
* Diyaliz
* Böbrek nakli
Diyaliz iki şekilde uygulanabilir.
* Hemodiyaliz (makine diyalizi)
* Periton diyalizi (karın diyalizi)
Böbrek nakli, hastaya başka bir kişiden alınan yeni bir böbreği takarak vücuttaki zararlı artıkları temizlemektir. Böbrek nakli de iki ayrı tür vericiden yapılabilir.
* Canlı vericiden
* Kadavradan (yeni ölmüş bir kimseden)
Hemodiyaliz
Periton (Karın) Diyalizi
Kanı zararlı artıklardan temizlemek için her zaman yapay filtreler gerekmez. Bu amaçla insanın kendi karın zarı da filtre yerine kullanılabilir. İnsanın kendi karın zarı olan peritonun kullanıldığı diyaliz şekline periton diyalizi (karın diyalizi) adı verilir.
Böbrek Hastalarında Beslenme
Proteinler: Büyüme ve gelişmenin sağlanması dokuların onarımı ve vücut savunması için en önemli olan besin türüdür. En önemli protein kaynakları yumurta, süt, peynir, diğer hayvansal gıdalar ve kuru baklagillerdir. Proteinler vücutta değişik görevler için kullanıldıktan sonra yıkılır ve bunun sonucu protein yıkım ürünü olan üre,ürik asit, kreatinin gibi vücut için zararlı maddeler açığa çıkar ve sağlıklı kişilerde böbrek tarafından idrarla dışarı atılır. Böbrek yetersizliğinde söz konusu maddeler dışarı atılamaz ve buna bağlı hastalık belirtileri (halsizlik, iştahsızlık, bulantı, kusma, ağızda kötü koku) ortaya çıkar. Böbrek yetmezliği hastalarında protein alınımın kısıtlanması ile bu zehirli maddelerin üretimi de azaltılmış olur. Bu amaçla kilogram başına 0.5-0.6 gr/gün (genellikle 40 gr) hayvansal kaynaklı protein içeren diyet önerilmektedir. Sağlıklı bir erişkinin günde alması gerekli protein miktarı yaklaşık kg. başına 1 gramdır (örneğin 70 kg olan bir kişi için 70 gr). Bazı hastalar kan üre değerlerini iyice düşürebilme amacı ile diyetlerinde proteini tamamen keserler. Bu yanlıştır çünkü vücudun proteine mutlaka ihtiyacı vardır.
Karbonhidratlar: Tüketilen enerjinin %55 ile %70’i üremik hastalarda karbonhidratlardan karşılanır. Türk mutfağında bu tür yiyecekler (ekmek, makarna, yufka, pasta, börek, pilav vb.) genellikle çok tüketildiği için gerekli kalori rahatlıkla sağlanır. Karbonhidratların ve yağların yakılması ile üre ve vb. zararlı maddeler meydana gelmez.Karbonhidratların kısıtlanması şeker hastalğı olan hastalarda önerilir.
Yağlar: Yoğun şekilde enerji sağlayan maddelerdir. Günlük kullanımda yağ dediğimiz zaman tereyağı, margarin, bitkisel yağlar ve çeşitli etlerde bulunan yağlar anlaşılır. Yağ alınmasının temel amacı vücuda enerji sağlamaktır. Alınan kalorinin %20-40’ı yağlardan sağlanır. Ayrıca A, D, E ve K vitaminleri gibi yağda eriyen vitaminler de bu besinler ile birlikte emilir. Yağların kendi içinde alt grupları vardır. Kolesterol çok önemli görevleri olan bir yağ türüdür. Bir bölümü karaciğerde yapılır, kalan bölümü ise besinlerle alınır.Kanda belirli miktarı aşınca (200 mg/dL ve üzeri) damar sertliğine (ateroskleroz) ve buna bağlı olarak da kalp krizi ve inmelere neden olabilir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda ise hastalığın daha da hızlı ilerlemesine neden olabilir. Bu nedenle bu hastaların diyetlerindeki kolestorol miktarı kısıtlanmalıdır. Bu hastalara özellikle zeytin, mısır, ayçiçek gibi bitkisel sıvı yağlar kullanmaları öneerilir çünkü kolestorol sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunur.
Su: Böbrek yetersizliği cok fazla ilerleyinceye kadar genellikle hastalar içtikleri su ile orantılı miktarda idrar çıkarırlar. Böbrek yetersizliği henüz başladığı erken dönemlerde kanda üre ve diğer zararlı maddelerin çok yükselmemesi için alınacak en iyi önlem fazla miktarda su içmektir. Ancak böbrek yetmezliğinin son dönemlerinde idrar miktarı iyice azalır ve su içmekle idrar miktarı artmaz. Fazla suyun vücutta kalması tansiyon yüksekliği, kalp yetmezliği ve nefes darlığına yol açar. Bu nedenle bir gün önce çıkarılan idrar miktarına 500 ml (3 su bardağı) kadar su eklenirse alınması gerekli su miktarı bulunur. Bu dönemde hastanın her gün tartılması şarttır.Alınan günlük su miktarı hesaplanırken içilen çay, ayran, çorba vb. eklenmesi de unutulmamalıdır.
Tuz: Böbrek yetersizliğinde vücuda alınan tuzun atılması azalır ve vücutta birikir. Fazla miktarda tuz tansiyonu yükseltir ve vücutta su birikmesine ve kalp yetmezliğine yol açar. Günlük tuz alımı 2-3 g. olmalıdır. Diyet tuzları böbrek hastalarında çok tehlikeli olabilir.
Potasyum: Tuza benzeyen kan ve dokularda bulunan bir maddedir. Kasların ve kalbin kasılmasında çok önemli rol oynar. Böbrek yetersizliğinde potasyum vücuttan uzaklaştırılamaz ve bunun sonucunda kan potasyumunda yükselme ortaya çıkar. Bu çok tehlikeli bir durumdur ve ani kalp durmasına neden olabilir. Potasyum en çok kurutulmuş meyve ve sebzeler (üzüm, incir, bamya), taze meyve (muz, üzüm, erik vb.) ve tüm sebzelerde bulunur. Bu yüzden yemeklerde kullanılan tüm sebzelerin önce haşlanması ve bu suyun atılması önerilmektedir. Böbrek hastalarına her zaman potasyumdan kısıtlı diyet önerilmektedir.
Kalsiyum ve Fosfor: Kalsiyum ve fosfor dengesi de böbrek yetmezliğinde bozulmuştur ve buna bağlı olarak da kemiklerde zayıflık ortaya çıkmaktadır. Kan fosfor düzeylerinde yükselme ve kalsiyum düzeylerinde azalma görülmektedir. Yalnız diyet önerileri ile bunları dengede tutmak mümkün olmamaktadır çünkü kalsiyumdan zengin gıdalarda fosfor miktarı da fazladır. Bu nedenle mutlaka doktor tarafından önerilen fosfor bağlayıcı ve kalsiyumu yükselten ilaçların kullanılması gerekmektedir. Fosfor ve kalsiyum bakımından zengin besinler tüm süt ürünleri ve balıklardır.
Kaynak:sağlıkta yenilikler