O konuyu biliyorum. O muhabbeti hatırlamıyorum ama. Yine de çözüm üretmek istemiş onu yazan arkadaş kimse.
Bana garip gelen şu: Konu sahibi geliyor, mevcut durumu hakkında bilgi veriyor ve ne yapabilirim diye çözüm önerisi istiyor. Elbette eleştirebiliriz yaptığı hataları o kişinin ama o anki durumu için çözüm de bulmalıyız ve bu kalıcı olmalı. Bu kadını ne kadar eleştirsek de şu anda yaşayan çocuklarının geleceğini falan düşündük, kadının bize anlattığı şartlarını önceki konularını da göz önüne alarak değerlendirdik ve aldırmasının en uygun hamle olacağını söyledik, kalan hayatı için de planlar sunduk. Ancak bazı arkadaşlar direk başlığa istinaden-kalan hiçbir şeyi okumadan- “Sakın aldırma, günah, cinayet mi işleyeceksin, aldır diyenlerde akıl yok” minvalinde konuştular. Ne dinsizliğimiz kaldı ne imansızlığımız... “E çözüm öner madem, aldırmasın diyorsan” diyoruz, “Allah rızkını verir, bir şekilde büyür” diyorlar. Açlıktan ve soğuktan ölen onca bebek var, neden rızkını vermiyor Allah o zaman??? Allah sana kocamaaaan bir rızk vermiş. Onun da adı beyin. Diyor ki beynini kullan ey kulum, aptal olma, bakamayacağın çocuğu doğurma!
Günümüz şartlarında olay sadece büyütmek değil ki! Çocuğun birçok hakkı var. Çocuk hakları nedir hiç kimse okumuyor, bilmiyor. Çocuğun tedavi olma hakkı vardır, oyun oynama hakkı vardır, yeme, içme, uyuma hakkı vardır, eğitim hakkı vardır... Bunlardan herhangi birini sağlamamaktan kaynaklı herhangi bir şey gelirse çocuğun başına, ebeveynler sorumlu olur ve kanunen ceza alır. Aldırma çocuğu, diyorlar ya hani, o ebeveyn bu hakları çocuğuna sağlayabilir mi diye düşünmüyor kimse. At gözlüğünü takıp “Aman aldırma, günah, Allah yakar” diyenlere soruyorum: Bu şekilde akıl verdiğiniz bir annenin çocuğu açlıktan ya da soğuktan ölse ne diyeceksiniz? Gerçi o zaman da kader dersiniz di mi? Allah insana akıl vermiştir, bu aklı da kullanmak için vermiştir. Kullanın, korkmayın!