Leydi500'den Seçmeler

BarbunyaPilaki

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
826
7
118
Diğer
GÜLÜMSEME

Savcı, üç cesedi incelemek üzere gider. Birinci ceset sırıtmaktadir. Savcı nedenini sorar.

"Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandı, sevincine dayanamadı, kalp krizi geçirdi ve öldü", derler.

İkinci ceset de sırıtmaktadır. Savcı sorar; ?Bu neden sırıtıyor??

"Bunun da oğlu doğmuştu. Sevinçten kalbine yenik düştü" diye açıklarlar.

Üçüncü ceset Temel'in kömür halindeki cesedidir. O da sırıtmaktadır. "Bu neden oldu?" diye sorar savcı.

"Efendim, buna yıldırım çarptı" derler.

"Peki neden sırıtıyordu?"

"Fotoğrafını çekiyorlar sanmış


HİDAYET
Hidayet ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer. Hemen önünde bekleyen adam pederdir. Kapıda bir melek beklemektedir. Melek pedere sorar;

"Hiç günahın var mı peder?".

Peder; "Aziz melek ben rahiptim. Tüm hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. İnsanlara ve hayvanlara hep yardım ettim."

Melek; "Çok iyi, bunları biliyorduk zaten. Al sana cennetin gümüş anahtarı." der ve sonra Hidayet'e döner;

"Senin hiç günahın var mı?"

Hidayet; "Ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım. Tanrıya dua etmedim açıkçası, inancım da zayıftı ve bir günahım vardı. Çok sert ve hızlı otobüs kullanırdım."

Melek Hidayet'e döner ve "Bunu da biliyoruz, çok iyi al sana cennetin altın anahtarı" der.

Peder bu olaya çok sinirlenir; "Ben hayatımı tanrıya adadım, siz de gidip bu adamı cennette benden üstün tutuyorsunuz, haksızlık değil mi?!! " diye sorar.

Melek gülerek; "Oğlum sen vaaz verirken herkes uyuyordu ama Hidayet otobüs kullanırken herkes dua ediyordu. Skor farklı yani! "


NASA
NASA Mars'a Adam gönderecekmiş. Sadece bir kişi gidebilecek, giden de geri dönemeyecekmiş.

İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar;"Bir Milyon Dolar" demiş ve eklemiş "kızılhaça" bağışlayacağım."

İkinci aday olan doktora DA aynı soruyu sormuşlar; "İki Milyon Dolar" demiş. "Bir milyonunu aileme, Bir milyonunu DA tıbbi araştırmalara bağışlayacağım."

Üçüncü aday olan Temel aynı soruya "Üç Milyon Dolar" diye cevap verince yetkililer diğerleri bu kadar az isterken kendisinin neden üç milyon istediğini sormuşlar.

Temel yetkililere doğru eğilmiş, kısık bir sesle;"Bir milyonunu ben alırım, bir milyonunu size veririm, mühendisi de Mars'a göndeririz.."

TEMEL İLE DURSUN

Temel'le Dursun asansörde kalmış. Dursun tam ağzını açacakken Temel hemen atılmış:

"Ula Dursun sakın bi'şey soyleme!"

"Haçan niye ula?"

"Ne desek fikra oluyo ....... koyayım..."
 
Kazan (Yeni Versiyon)

Nasreddin Hocanın biri birgün evde oturuyomuş. Kapısı çalınmış. Açmış bakmış komşusu... Hayırdır hoş sohbet felan komşu demiş:

"Ya Hoca senin şu yeni kazanı bana versene cok lazım oldu."

Hoca tabi hay hay vermiş gönül rahatlığıyla yeni kazanını. Aradan uzun bir zaman geçmiş... Hoca artık sabırsızlanmaya başlamış. Bakmış komşusu kazanı getirmiyor gitmiş çalmış komşunun kapıyı.. Demiş:

"Hayırdır komşu bizim kazan ne oldu?"

Komşu bi koşu içeri fırlamış kazanı getirmiş. Yanında da küçük bir tencere. Hoca kazana bakmış berbat bi halde... Her tarafı yamulmuş, çizilmiş, kulpu kopmuş. Tencereye bakmış bir anlam verememiş. Sormuş:

"Komşu bu tencerede neyin nesi? Bu kazanın hali ne?"

Komşu cevaplamış:

"Hoca senin kazan doğurdu..."

İşte o zaman Hocanın sigortalar tam atmış:

"Tabi doğurur .mına koymuşsunuz kazanın..."
..........................................................................................................

Vesikalık

Temel bir gün Dursun a gidip sormuş:

"Senin makinen var bana 12 tane vesikalık gerekiyor çeker misin?"

Dursun:

"Çekerim ama benim makine boydan çeker vesikalık nasıl olacak?"

Başlamışlar düşünmeye. Sonunda Dursun’un aklına bir çözüm gelmiş:

"Temel, sen sahile git kumu kaz içine gir omuzlarından aşağısı görünmesin, böylece vesikalık olur..."

Tamam demiş Temel. Dursun makineyi almak için eve giderken Temel de sahile gitmiş, 12 tane çukur kazmış. Dursun kazılan çukurları görünce gülerek konuşmuş:

"Salak niye 12 tane çukur kazdın? Ben zaten 12 tane makine getirmiştim..."



........................................................................................................

Peygamber

Hoca bir gün Timur'un adamlarından birine sormuş:

"Sen hangi mezheptensin?"

Adam elini göğsüne koyarak:

"Emir Timur!", demiş. Oradaki bir başkası:

"Hoca Efendi, bir de peygamberini sor bakalım", demiş.

"Gerek yok", demiş Hoca. "İmamı Topal Timur olursa, peygamberi de kesinlikle Barbar Cengizdir."
 
eline sağlık ben şu vesikalık fıkrasına bayıldım.temel işte naparsın ha bide dursun daaa:laugh: :laugh:
 
Aşağıda okuyacağınız yazıları, şiirleri, alıntıları, aforizmaları Ağustos 2004 - Ocak 2005 tarihleri arasında Muş İl Jandarma Komutanlığı?ndaki tuvaletlerden, nöbet kulübelerinden, ranza altlarından, asker tişörtlerinden derledim.

Bir keresinde elimde not defteri tuvalet kapısındakileri yazdığımı gören uzun dönem bir asker "Abi senin de hiç işin gücün yok mu ya! Kısa dönemler amma garipsiniz?" demişti.

Garip marip, beynimden istesem de silemeyeceğim asker anıları dışında bu yazıları da bir şekilde arşivlemiş olduk işte.

Aşağıdaki ucu yanık asker yazıları memleketin dört bir yanında şafak sayan tüm "Kıral Devre"lere ithaf edilmiştir.

Ünsüz bir mehmetçiğin de dediği gibi:
"Zoruna gidenin borusuna gitsin!" :)

...

Dağda geyler gezer mi
Gül dikeni ezer mi
Bakın şu resme
Eskisine benzer mi
Bir avuç toprak
Alır saklar mısın
Bir demet gül olsam
Alır koklar mısın

İsyankar Çankırılı

...

Bekle beni istanbul
Şafak 347

...

Şu gurbetin geceleri soğuk olur çekilmez
Gariplerle derdi var yaşamayan bilmez

...

Hürriyet:
Bazen gidilmesi zor yerlere gitmektir
Bazen de eve dönebilmektir
(Nöbet kulübesinin duvarında yazıyordu. İçimi sızlatmıştı)

...

83/4 Ş:67
Malatyalı Çılgın Kaloriferci

...

Her ananın oğlu asker olur ama
Her kızın sevdiği jandarma olamaz

...

Sanma ki seni unutmaya gücüm yetecek
Sanma ki böyle bir çabam olacak

...

Çok kez unutmak istedim seni
Hatta yazdım bir sigaranın üzerine
Bittiğinde unutacaktım seni
Ama nerden bilebilirdim ki
Duman duman içime çektiğimi

...

Yalnızlığa gömüldüğün bir akşamda
Güneşin geç doğduğu bir sabahta
Özlediğinde, ağladığında
Bitanem hep seninle olmak istedim
Seni çok özledim

81/1den selamlar

...

Biz her ne kadar kaba olsak da bir sosyete kızının sütyenini nasıl çıkaracağımızı iyi biliriz

...

Sanma ki mutluyum şu Muş diyarında?

...

4/3 Kürt Devre

...

Günlerim ne kadar zalim ve insafsız olsa da benim kaderim karşısında göçmeye mahkumdur.

...

Ey gidi İstanbul
Seni çok özledim

...

Ayrılamam
Ben ilk değilim
Son da olmayacağım
Şu an geçmese de
Bir gün karanlıklar
Aydınlanacak
Gecenin gündüzü
Beklediği gibi
Bir gün şafak
Benim için de doğacak

...

İlle de görmek için mi yaşanır güzel günler
Uğruna beklemek de güzel

...

Ayırdılar sevenleri
Kıydılar bize

...

İbne ÇILGIN GARSONLAR
("İbne" sonradan eklenmiş :)

...

83/2 Devrelerin Efendisi Ş: 30

...

Sen bir kelime olsaydın sonuna nokta koymazdım

...

340
Şafağa bak şafağa!
Biter mi kardeş?

...

İlk kan ilk imparator
Devrenin kralı 84/1
Şafak karanlık

...

Şafak bitecek de biz gideceğiz
Ha haaa
Hikaye gibi Ş: 58

...

Biter gülüm bu askerlik
Ya biter ya da ömür biter
Küskünüm

...

Beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır.
Felecita

...

Ne zaman güneş doğmadı karanlıklardan korkasın!

...

Teröristle sözlü
Ölümle ni_anlı
İçkisi kan
Mezesi yılan
Attığını vuran
Yaşamak için öldürmeye mecbur olan
Jandarma komandolarız

...

Biz dostlarımızı kır çiçeği gibi avucumuzda değil kurşun yarası gibi yüreğimizde taşırız. Biliriz ki dost ölünce unutulmaz, unutulunca ölür.
Dostum ben seni unutmadım.
Her zaman yanında olduğumu bil.

...

Bizler sosyetenin lüks yerlerinde raks etmesini bilmesek de kartalların bile yuva yapmaya korktuğu ıssız dağlarda dans etmesini çok bilen genç komandolar!

...

Bir gün gelecek
Bir gün kalacak

...

Tek kurşun bitirebilse gari bu hayatı
Bari bin kurşun atın da gönlüm doysun ahali!

...

Muş bir liman
Ben bir gemi
Bir daha gelirsem
Siksinler beni

...

Her şey şafak için!

...

Bir genç kendini tuvalete değil tarihe yazmalı!
(Bilinçli bir arkadaş. Kısa dönem olabilir :)

...

Bir gün güneş benim için de doğacak!

...

Besledin büyüttün asker eyledin anam...

...

Ayrılık kurşunuyla vurulan askerin şafağı doğmaz. Bir gün şafak onun için doğarsa eğer şafağı isyankardır. Rengi ise siyah. Tezkeresi ölümdür. Böyle biline!

...

Bu öpücük benden sana
Sevdan yüreğimde
Adın dilimde
Sense kalbimdesin birtanem

...

Şafak çok be güzelim

...

Şafak şafak diyoruz ama geçen gün ömrümüzden...
Onun için kafaya takma torun

...

Yaşamak buysa tanrım kim bilir ölmek nasıl?

...

İnsan her şeye katlanır ama özgürlüğünün kısıtlanmasına asla!
Yazar
Coltra Volta
(John Travolta yazmak istemiş sanırım :)

...

Aralık 03 kar yağdı.
Küreme başladı, sular dondu.

Mart 30 kar kalktı
Sel oldu, sular kesildi.

Nisan 15 yine kar yağdı.
Ama tutmadı.

(Tuvalet kapısına günlük tutmuş arkadaş :)

...

Çılgın MG3 çü
Gecelerin son imparatoru
Yalnız ve yaralı kurt
İsyankar asker
Derbeder çilekeş

...

Sevgilimle ayrıldık. Meğerse sevda ayrılığa bu kadar dayanırmış. Asker ocağında ayrılmak da varmış.
(Tavsiye. Geride sevgili bırakıp askere gitmek bir erkeğin hayatında yapabileceği en büyük ikinci salaklık)

...

Bizi barlarda arama
Biz dost şarabı içenlerdeniz
Biz dost kim diye sorma
Biz dost için ölenlerdeniz
Şafak karanlık

...

Sevgilime kavuşmak zor olsa da
Araya ayrılık girse de
Beklenen gün bir gün gelecekse
Bu askerlik bitecekse
Bekle beni İstanbul

...

Komando Olmak Onurumdur
Olur ya bir çatışmada şehit düşersem, arkamdan yas tutmayın. Bırakın toprağımda rahat içinde yatayım. Bedenimden komandomu çıkartmayın. Onlar benim gururumdur. Ölünce kefenim olacak. Başımdan mavi beremi çıkartmayın. O benim şanım şerefim olacak. Ayağımdan botlarımı çıkartmayın, daha nice yollar aşacak. Şehit olunca sırat köprüsünden geçecekler. Elimden tüfeğimi almayın, o benim namusumdur. Ölünce mezarıma sembol olacak.

...

Askerlik anlatılmaz, yaşanır.
(Budur.)



:biggrin: :laugh: :rolleyes2: :laugh:
 
beni eskilere götürdü.. duygulandım

sevgilim askerdi. jandarma.. 15 ay bekledim be dile kolay..

Her ananın oğlu asker olur ama
Her kızın sevdiği jandarma olamaz

bunu bana bi kere mesaj atmıstı.. :) cok gülmüştük sonra ikimizde.. sevdigin jandarma oldu da sana ne faydası var yanında değilim demişti..

Hürriyet:
Bazen gidilmesi zor yerlere gitmektir
Bazen de eve dönebilmektir

bu da gercekten insanın içini sızlatıyor..
 
Evet gerçekten bazıları duygusal bazıları komik bazıları da doğru: Tuvalete değil tarihe yazmalı
Terör olaylarının arttığı son günlerde yazıdaki komik ifadeleri bile insanı hüzünlendiriyor. Allah hepsinin yardımcısı olsun ve bir an önce yuvalarına dönsünler
 
:) Temel'in Arabası
Temel Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu: 'Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarini ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim. Dursun : İyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi.

:) 100 Hamsi
Dursun Temel'e sormus : Uşagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Temel : 100 tane yerim valla... Dursun : Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin... Bu espri Temel in acaip hoşuna gitmis.Yolda Cemal i görmüs ve hemen sormus: Usagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Cemal : 50 tane yerim ben... Temel : Tüh be usagim 100 deseydun sana müthis bir espiri yapacaktum...

:) Evde Kimse Olmayacak
Temel Fadime'ye demiş ki; "Fadime, bu aksam bize gel. Evde kimse olmayacak." Fadime aksam gelmiş, kapıyı çalmış çalmış kimse açmamış...

:) KAHVALTI!
Fransız delikanlı, Paris'in bulvar kahvesinde oturmuş, tipik kahvaltısını yapıyormuş. Kahve, kruvasan, ekmek, tereyağ, reçel. Yan masaya ağzında cikleti ile tipik bir Amerikalı turist oturmuş. Sohbet başlamiş...
Amerikalı: o ekmeğin hepsini yiyecek misin?
Fransız: Tabii..
Amerikalı: Biz yemeyiz. İçinden biraz alır yeriz. Kalan bir fiçida toplanır. Fabrikaya gider. Kruvasan yapılır. Fransa'ya satılır, demis. Fransiz cevap vermemiş.
Amerikalı: Reçel de yer misiniz?
Fransız (öfkeli): Tabii..
Amerikalı: Biz meyveyi taze yeriz. Kabuklarını, çekirdeklerini, çürümüşlerini bir fıçıda toplar fabrikaya gönderir, reçel yapar, Fransızlar'a satarız.
Fransız: Peki siz kullandiginiz prezervatifleri seviştikten sonra ne yaparsiniz?
Amerikalı: Atarız tabi...
Fransiz: Biz atmayız. Bir fiçida içindekilerle biriktirir, fabrikaya gönderir, ciklet yapar, Amerikaya satarız, demiş....

ACEMİ AVCI
Avcılar aralarına yeni katılan acemi avcıyı sınamak isterler ve ellerinde bulunan; av kuşları ile ilgili kitabı çıkartıp bir sayfa açarlar.Bu sayfada bulunan kuşun gövdesini kapatıp bacaklarını acemi avcıya gösterirler, cevap alamayınca diğer resme geçerler...Ondan da cevap alamazlar ve birkaç resimden sonra alaylı biçimde
-"Senin iyi bir avcı olman için daha çok çalışman lazım" deyince,acemi olan avcı mahçup ve üzgün olarak aralarından ayrılırken, diğer arkadaşlardan biri
-"Arkadaşım senin adın neydi?" deyince acemi avcı pantolonunu indirip bacaklarını gösterir..
 
:) 80'LIK OLUNCA
Adam 80 yasina gelmis olan babasini huzurevine birakir. Bir hafta sonra da gidip ziyaret eder.
Halini, hatirini sorar:
"Nasilsin, baba? Iyi bakiyorlar mi sana burada? Bir seye ihtiyacin var mi?"
"Oglum, bu huzurevi cok guzel. Bana burada cok iyi bakiyorlar, her aksam yatmadan once bir bardak sutlu kakao bir de viagra veriyorlar. Allah razi olsun, cok memnunum, hic bir seye ihtiyacim yok." der babasi.
Ziyaret sonunda adam hemen hemsireyi bulur.
"Hemsire hanim" der, "Babam birseyler anlatiyor. Yatarken bir bardak sutlu kakao bir de viagra veriyormussunuz, dogru mu?"
"Dogru" der hemsire. "Doktor beyin talimati.Sutlu kakao cabucak uyutuyor, viagra da yuvarlanip yataktan dusmesine engel oluyor"



--------------------------------------------------------------------------------


:) TRAFİK
Temel ile Fadime birgün arabayla dolaşıyorlarmış az sonra bunları polis durdurmuş ve yanlarına bir kamera ve bir muhabirle gelmişler.
Muhabir :
"Sizi tebrik ederiz beyfendi! kaç saattir burdayız emniyet kemeri takılı olarak araba kullanan tek sürücü sizsiniz ödül olarak kanalımız size 500 milyon veriyor! Eee ne yapacaksınız bu parayla ?"
Temel cevap verir :
"Ilk fırsatta bir ehliyet alıcam!"
Fadime telaşlanır durumu düzeltmek için "Kusura bakmayın alkollüyken ne dediğini bilmez!"
Arka koltukta oturan idris atılır
"Ben dedim size çalıntı arabayla yola çıkmayalım diye yakalandık işte!"
Bu arada bagajdan bir ses gelir
"Ula hala geçmedik mi şu sınırı???!!"..



--------------------------------------------------------------------------------


:) AGLAMA DUVARI
Kudus' e atanan bir Amerikali gazeteci, Aglama Duvari'nin onunden gelip gecerken, bir musevinin her gun duvarin onunde diz cokup dua ettigini farketmis. Haftalarca ayni manzarayi gorunce dayanamamis ve sonunda adamla bir roportaj yapmaya karar vermis.
Adamdan izin aldiktan sonra teybini acmis ve konusmaya baslamis:
- "Isminiz?"
- "David. Polonya yahudisiyim. 65 yasindayim.Smalla'da bir manav dukkanim var. Evliyim. Iki cocugum TelAviv'de bir cicek serasinda calisiyorlar..."
- "Sizi her gun burada, Aglama Duvari'nda, dua ederken goruyorum."
- "Evet, her sabah dukkanimi acmadan once buraya gelir, dunya barisi ve uluslarin kardesligi icin dua ederim...Ogle tatilinde yine gelir; bu kez yeryuzundeki acilarin ortadan kalkmasi ve butun insanlarin refaha kavusmasi icin dilekte bulunurum... Aksam da eve donmeden once yine ugrar; bu kez iyi ve durust insanlarin esenligi icin dua ederim... Cumartesi gunlerimin tamamini da burada geciririm, ayni seyler icin dua ederek..."
- " Cok guzel.... Ne kadardir suruyor bu?"
- " Israil kurulup da buraya goc ettigimden bu yana... Yani 40 yildan fazla oldu..."
Gazeteci etkilenmistir. Duygulu bir ses tonuyla sorar:
- " 40 yildir burada dua ediyorsunuz... Bunca yil sonra nasil bir duygu var icinizde? Nasil hissediyorsunuz?..."
Yasli musevi; umitsiz, bikkin ve uzgun bir ifadeyle duvara bakar ve kirgin bir ifadeyle cevap verir:
- " Bilmiyorum. Sanki, duvara konusuyormusum gibi bir duygu var icimde..."



--------------------------------------------------------------------------------


:) ÖNLEM
Temel akciger kanseri olmus Doktorlar iki aydan daha fazla yasaman mucize olur demisler ve umitsiz oldugu icin tedaviye de son vermisler.
Olecegini anlayan Temel , butun esiyle dostuyla helallesmeye karar vermis. Fakat bizim Temel gordugu herkese kendisinin AIDS hastaligina yakalandigini ve iki ay icinde olecegini anlatiyor ve helal etmerini istiyomus haklarini. Tabii bunu duyanlar Temel'e helallik veriyorlarmis ama bir yandan da elini bile son bir defa sikip, kucaklasmaktan kaciniyorlarmis.
Temel'in en iyi arkadasi Dursun Temel'in bu yaptigini duyunca sormus
- Yaw Temel, anladik sen Kanser oldun olecen, neden millete AIDS oldum diyon, bak herkesi bir korku sardi demis.
Temel;
- Yaw Tursun, oyle de oleceeezzz boyle de olecez, bari kariyi saglama alalim dedim.



--------------------------------------------------------------------------------


:) GİYSİ ÖNEMLİ DEĞİL
Adamı, vergi dairesine çağırmışlar.. Yanında bütün defterlerini ve hesaplarını da getirmesini istemişler..
Adam korku içinde, mali danışmanına gitmiş.. Sormuş:
- Vergi dairesine giderken nasıl giyineyim?. Ne tür bir izlenim bırakırsam, bana daha az vergi cezası keserler?.
Mali danışman öğüt vermiş:
- En eski elbiselerini giy.. Yoksul, muhtaç bir görüntü ver ki, sana az ceza kessinler..
Adam güvenemeyip, bir de avukatına danışmış.. Avukat, mali müşavirin tam tersi bir öğüt vermiş:
- En yeni, en pahalı elbiseni giy.. Güvenli, kendinden emin bir görüntü ver ki, az ceza kessinler vergiciler..
Adamı bu öğütler tatmin etmemiş.. Aklına güvendiği, filozof bir arkadaşına aynı soruyu sormuş.. Bu akıllı arkadaş bir hikaye anlatmış.. Şöyle demiş:
- Bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektiğini bir arkadaşına sorar..
O da, gırtlağa kadar kapalı, koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder..
Bir başka arkadaşı ise, dekolte, şeffaf bir gecelik giymesini söyler..
Vergi dairesine giderken ne tür bir elbise giymesi için arkadaşından öğüt bekleyen adam, bu hikayeyi dinledikten sonra, sorar:
- Zifaf gecesi ne giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi dairesine giderken ne giyileceğini soran benim aramda ne gibi bir ortak yan var ki?
Adamın akıllı arkadaşı gülerek, izah eder:
- Ne giyersen giy, başına gelecek şey aynıdır..



--------------------------------------------------------------------------------


:) SARHOŞ
Sarhosun biri üst bas daginik bir halde karakola gelir, araba
anahtarini göstererek komisere söyle der:
- Komiserim su elimde gördügünüz anahtar var ya, onun üstünde az önce
benim arabam vardi, simdi yok. Arabami çalmislar...
Komiser sarhosa söyle bir bakar,
- Sen önce kendine bir çeki düzen ver bakiyim su haline bak. Devletin
komiseri önünde böyle fermuari açik durmaya utanmiyor musun?
Sarhos pantolonunun önünde açik fermuara bakar, bakar ve söyle der:
- Aha, kariyi da çalmislar...



--------------------------------------------------------------------------------


:) HANGİ OTEL
Isvicre Çin e savas ilan etmis. Bir sekilde Çine kadar gelmisler. Haber Çin basbakanina gec ulasmis.
- Basbakanim Isvicreliler saldirdi Pekine girdiler
- Isvicre de ne?
- Avrupada bir ülke
- Kac kisi bunlar?
- 5 milyon
- Hangi otelde kaliyorlar?
 
--------------------------------------------------------------------------------

Temel'in Arabası
Temel Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu: 'Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarini ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim. Dursun : İyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi.

100 Hamsi
Dursun Temel'e sormus : Uşagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Temel : 100 tane yerim valla... Dursun : Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin... Bu espri Temel in acaip hoşuna gitmis.Yolda Cemal i görmüs ve hemen sormus: Usagum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Cemal : 50 tane yerim ben... Temel : Tüh be usagim 100 deseydun sana müthis bir espiri yapacaktum...

Bunlara çok güldüm teşekkürler canım!:laugh: :laugh: :laugh:
 
--------------------------------------------------------------------------------

:) YANLIŞ EV
Hizmetçi: Aloo?
Adam: Kızım benim, hanımı çağırıver sen bana
H: Bir dakika efendim
H: Alo
A: Ne oldu kızım, hanım nerede?
H: Ay beyfendi nasıl söylesem, hanımefendi yatak odasında biriyle beraber.
A: Ne, bir adamla mı?
H: Maalesef, beyfendi.
A: Ne?!, hem de benim evimde ha! Bana bak kızım, git benim çalışma odama, aç masamın çekmecesini ordaki tabancayı al, ikisini öldür, emrediyorum sana!
H: Beyfendi, ben nasıl yaparım öyle şeyi?
A: Yaparsın, bak telefonda bekliyorum, yürü haydi
İki el silah sesi duyulur..
H: Alo, beyfendi
A: Ne yaptın kızım?
H: Söylediğiniz gibi silahı aldım, ikisini de öldürdüm efendim. Sonra da silahı havuza attım.
A: Ne havuzu?
H: Bahçedeki yüzme havuzuna beyfendi, nereye olacak?
A: Ulan bizim villada yüzme havuzu yok ki, orası neresi Alooo?

KARLI OYUN
New York'tan Los Angeles'e giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın aptal görünüşlü bir hanım yanyana oturuyorlar. Avukat hem hanımla yakınlaşmak hem de hoşca vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. Kabul görünce oyunu anlatıyor:
- Size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz,sonra siz soracaksınız bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim.
Ve ilk soruyu soruyor:
- Ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır?
Kadın tek söz soylemeden çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış. Soru sorma sırasi sarışına gelmiş:
- Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla aşağı inen sey nedir? Adam dakikalarca düşünmüş... Yanıtı bulamamış... Cüzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. Kadin parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:
-Cevap ne?
-Kadın tek kelime etmeden çantasını acmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmış....



--------------------------------------------------------------------------------





:) SON SÖZ
Olum yatagindaki kadin kocasina sormus:
Bana soz ver ben oldukten sonra elbiselerimi evlenecegin kadina giydirmeyeceksin...
Adam da demis:
Sacmalama birincisi sen haftaya kalmaz iyilesirsin, ikincisi onun boyu seninkinden ufak elbiselerin ona olmaz...



--------------------------------------------------------------------------------


:) BAKIŞ
Temel otobüse binmiş. Sormuşlar,
- Ne yaptın, pilet aldın mi?
- Piletci sankim pilet almamuşum gibi paga manali manali paktu.
- Peki sen ne yaptın?
- Pen de sankim pilet almişum gibi ona manali manali paktum.



--------------------------------------------------------------------------------


:) SEMPATİK
Temel Cemal'e anlatıyormuş:
- Bi herif bana çok sempatiksiniz dedi.
- O ne demektir?
- Pek de pilmeyrum ama, her ihtimale karsi furdum oni.



--------------------------------------------------------------------------------


:) DUYMASIN
Cemal ile Temel askerde beraber nöbet tutarlarken, komutanları bir bakmış
Cemalin elinde bir mektup, okuyor.
- N'apıyorsunuz, demiş.
Temel:
- Sevculumden mektup celdi. Okuma yazma pilmem, Cemal okuyo pağa.
- Peki Cemal'in kulaklarındaki pamuk ne?
Temel:
- Mektubu tuymasin diye....



--------------------------------------------------------------------------------


:) GÖREV
Cemal çok kumarbazmış, bir gün kahvede ölmüş. Karısına anlatacaklar. Temel bu görevi üstlenmiş.
- Cemal kayıp, demiş Cemal'in karısına
- Cehennemin tipine citsun, demi? Cemalcin karısı.
Temel gayet sakin:
- Cittu, demiş.



--------------------------------------------------------------------------------


:) FARK
Temel'e sormuşlar,
- Evli kadın ile dul kadın arasında ne fark vardur?
- Tul kadın kocasının nerede olduğuni piliy, evli kadın pilmiy.



--------------------------------------------------------------------------------


:) HASAN
İri yarı bir adam kahveye girmiş.
- Hasan cimdur?
- Penum, demiş adamın biri.
Adam bu adamı bir güzel pataklamiş ve yüzünü gözünü kan içinde bırakmış.
Sonrada çekip gitmiş. Adam gittikten sonra dayak yiyen adam başlamış gülmeye. Kahvedekiler şaşırmış ve hemen sormuşlar:
- Ya o kadar dayak yedin, yüzün gözün kan içinde. Ne diye durmuş gülüyorsun simdi.
- Penum adim Hasan teğul Temel, nasıl kandurdum o enayi adamı ama....



--------------------------------------------------------------------------------


:) MAZERET
Temel askerliğini yapıyormuş. Bölükte kırk ere izin vermişler. Geç kalırlarsa çadır hapsi var, ancak iyi bir mazeretleri olursa affedilecekler. Kırk kişiden otuz dokuzu da geç kalmış, hep ayni mazeret:
- Atla istasyona celeydum. At catladi, tren kaçtı, geç kaldum.
Derken kırkıncı da tamamlanmış, Temel'e sıra gelmiş.
- Senin de mi atin çatladı, diye sormuşlar.
- Hayır, demiş. Yoldaki otuz dokuz at leşini geçemedum.
 
hehehe çok güldüm yahu sabah sabah..Ellerine sağlık :laugh:



Temel'e sormuşlar,
- Evli kadın ile dul kadın arasında ne fark vardur?
- Tul kadın kocasının nerede olduğuni piliy, evli kadın pilmiy.
 
ZURNA GİBİ
Üç kovboy Teksas ta bir barda masaya oturmus, kafayi çekiyorlar... Bir sarhos girmis içeri.
Parmagi ile ortadakini isaret etmis, "Senin anan" demis,"Teksas in en çilgin seks manyagidir"...
Masanin etrafi bir anda bosalmis ama ortadaki adam duymazdan gelmis, içkisine devam etmis. Sarhos çikmis gitmis ancak on dakika sonra geri gelmis. Gene ayni masanin basinda dikilmis ve,"Senin o fahise anani az önce becerdim, harikaydi" demis. Etraf masalar gene bir anda bosalmis fakat bizim kovboy gene kilini kipirdatmadan içmeye devam etmis. Sarhos çikmis gitmis. On dakika sonra gene gelmis."Senin anan var ya,senin anan" diye baslarken, kovboy nihayet lafini kesmis.. "Eve git de yat,gene zurna gibi içmissin, baba!..""



--------------------------------------------------------------------------------


:) ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI
Hitler ve Stalin bir barda oturmaktadirlar. Bir adam içeri girer ve barmene bunlar Hitler ve Stalin degil mi diye sorar.
Barmen "Evet, onlar" der. Sonra adam onlara dogru yürür ve sorar: "Selam, ne yapiyorsunuz?" Hitler cevaplar:
"3. Dünya savasini planliyoruz." Adam sorar. "Gerçekten mi? Neler olacak?"
Hitler:"Bu sefer 14 milyon yahudiyi ve bir bisiklet tamircisini öldürecegiz" der.
Adam sorar: "Bir bisiklet tamircisi mi???!" Hitler Stalin'e döner ve der ki:
"Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon yahudiyi takmayacagini söylemistim!"



--------------------------------------------------------------------------------


:) DOĞUMEVİ
Dogumevi bekleme salonuna hemsire kosarak girer , ilk sirada oturan adama yaklasarak :
" Sizi tebrik ederim, ikiz cocugunuz oldu" der.
" Ne tesaduf" der adam. " Minnesota Ikizleri - Basketbol Takimindayim"
Bir saat sonra, ayni hemsire yine kosarak gelir,
"Mr.Smith" ismini anons eder. Mr.Smith yerinden heyecanla dogrulur,
Hemsire ;
" Artik ucuz babasisiniz" der.
Mr.Smith sasirir ve " Olacak sey degil, ben de 3M sirketinde calisiyorum" der.
Hemsire bir daha gorundugunde ucuncu adama ;
" Esiniz dorduz dogurdu, kutlarim" der. Adam da saskinlikla " Ben de Dort Mevsim Otelinde calisiyorum" der.
O sirada yaninda oturmakta olan adam hafif bayginlik gecirerek oturdugu yerden asagi dogru kayar, yetisip mudahale eden hemsire sorar;
"Iyimisiniz, ne oldu size?" diye sorar.
Adam kendine gelmege calisarak dogrulur ;
" Temiz havaya ihtiyacim var, 101 Dalmacyalilar magazasinin muduruyum de..."



--------------------------------------------------------------------------------


:) BİZİM KARI
Mahkemede hakim, Temel'e sormus;
- Kiminle evlisin?
- Bizum kariylan!
Hakim sinirlenmis,;
- E, herhalde. Sen hic erkekle evlenen duydun mu?
- Duydum tabi, nasil duymadum!
- Kimmis,?
- Bizum kari.



--------------------------------------------------------------------------------


:) ALDATMA
Uluslararasi ölçekte bir kadin arastirmasi yapan sosyolog, dünyanin çesitli ülkelerinde kadinlara bir soru sormus.
Kocanizi baska bir kadinla yakalarsaniz ne yaparsiniz???
Soruya ülkelere göre verilen yanitlar ise söyle olmus:
Isveçli : Neyimi begenmedigini sorarim.
Rus : Evi terk ederim.
Fransiz : Sesimi çikarmam, sevgilime gider beni teselli etmesini isterim.
Italyan : Kadini vururum.
Ispanyol: Kocami vururum.
Yunanli : Her ikisini de vururum.
Türk : Benim kocam yapmaz!



--------------------------------------------------------------------------------


:) 3 YUMURTA VE 700 DOLAR
Adamla kadin evlenmeye karar verirler ama adamın onemli bir sarti vardir. Evlenmeleri halinde basucundaki komodinin en ust cekmecesini asla acmaması icin soz vermesini ister. Kadin kabul eder evlenirler.
Aradan 25 yil gecer ve kadin sonunda dayanamayip cekmeceyi acar. Icinde 3 yumurta ve 700$ vardir. Kadin adama cekmeceyi actigini itiraf eder ve bunlarin anlamini sorar. Adam kadini affeder ve o da itiraf eder ve kadını aldattigini her sefer icin oraya bir yumurta koydugunu soyler.
Kadin da adamin yapmis oldugu bu 3 kacamagi affeder ama hala 700$'in ne isi oldugunu anlamamistir.
Adam der ki :
"Yumurtalar cekmeceye sigmadigi icin ara ara onlari sattim ve o parayla dolar aldım".



--------------------------------------------------------------------------------


:) ARTIK TAKMIYORUM
Asiri ishalden sikayetci biri Cerrahpasa'ya gider hemen.. ama burokrasiden dolayi belgeleri karisir ve kahramanimizi yanlislikla psikiyatri servisine havale ederler..
15 gun suren tedaviden sonra, taburcu olacagi gun, bir arkadasi karsilamaya gelir
- "Noldu gecti mi ishal ?"
- "Hayir gecmedi ama artik takmiyorum"



--------------------------------------------------------------------------------


:) YARDIM
Genc kadin isyerinde kotu bir haber alir.Kucuk kizinin bakicisi telefonda cocugunun cok ateslendigini mutlaka eve gelmesi gerektigini bildirir.Hemen isinden izin alir ve ates dusurucu bir ilac icin en yakin eczaneye kosar.Arabasinin yanina geldiginde arabayi anahtari icindeyken kilitlediginin farkina varir.Eve hemen yetismesi gerekmektedir ama nasil..?
Evini arar ancak cocuk bakicisinin verdigi haber daha kotudur,kizin atesi biraz daha yukselmistir.Bu arada kadin icinde bulundugu duruma bakiciya anlatir.Bakici arabanin kilidini acabilecek bir servis bulmasini ya da caki, bicak gibi birseyle kendisinin acmayi denemesini soyler.
Yakinda bulunan bir marketten kucuk bir caki alir ve arabanin yanina gider.Ama bunun nasil kullanilacagini bilemez.Arabanin kapilarini zorlar, sallar ama bir sonuc yok...
Basini gokyuzune dogru cevirir, " Tanrim , lutfen kucuk kizima ulasmam icin bana yardim et" .
Bu arada cakiyla kapiyi kurcalamaya devam eder.O sirada yoldan gecmekte olan sakallari uzamis, ustu basi bakimsiz bir adam durup kadini izler ve " Hanimefendi, isterseniz yardimci olabilirim"der.
Kadin caresiz teklifi kabul eder ve icinden dusunur, "Tanrim gonderdigin yardim bu mu?" Kiliksiz adam birkac dakika icinde arabanin kilidini acmayi basarir.Kadin saskinlikla adama tesekkur eder, kizinin durumunu anlatir, hemen yetisebilecegi icin minnettar oldugunu belirtir ve bir miktar para uzatip " Cok iyi bir insansiniz" diye tesekkur eder.
Adam, " Hayir hanimefendi, maalesef iyi bir insan degilim" der, "Hapishaneden yeni ciktim" ilave eder, "Araba hirsizligindan..."
Kadin bir sure sessiz kalir, adam uzaklastiktan sonra tekrar yuzunu gokyuzune cevirir, kendini tutamaz, aglayarak ;" Tanrim ,bir profesyonel gonderdigin icin cok tesekkur ederim" der.



--------------------------------------------------------------------------------


:) PAPAĞAN
İş adamı Temel Amerika'ya gider, işlerini bitirdikten sonra alışveriş merkezlerinde dolaşmaya başlar. Pet shoplardan birinde akıllı ve hazır cevap bir papağan görür, papağanla biraz sohbet ettikten sonra yetkiliye gider ve papağanı satın almak istediğini söyler.
Satıcı papağanın satılık olmadığını söyler fakat Temel bir türlü vazgeçmez paraysa para illaki bunu bana satacaksınız diye israr eder.
Satıcı bakmış kurtuluş yok Temel'e, bak bizde papağanın dört tane yumurtası var bu yumurtaları sana verelim hem daha ucuz olur hemde dört tane birden papağanın olur demiş.
Temel biraz düşünüp kabul etmiş. Trabzona döner dönmez hemen yumurtaları kuluçkaya yatırmış. Bir süre sonra yumurtalar çatlamaya başlamış. Birinciden civciv, ikinciden güvercin, üçüncüden muhabbet kuşu, dördüncüden ise ördek çıkmış.
Temel bu işe epey bozulmuş. Bir kaç ay sonra Temel yine Amerikaya gitmiş, işlerini bitirince doğru papağanın olduğu dükkana gitmiş.
Papağan Temeli uzaktan görür görmez başlamış kahkahalar ile gülmeye.
Temel ne güleysun ula demiş. Papağan niye gülmiyeyim, New York'da herkes senin enayiliğini konuşuyor deyince Temelde, oda birşeymi ulan Trabzonda herkes senin fahişeliğini konuşuyor demiş.



--------------------------------------------------------------------------------


:) HATLAR KARIŞINCA
Adamin karisi gece yarisi dogum yapmisti. Sabah ilk is hastaneye telefon edip durumlari sormak oldu.
- Alo orasi dogum servisi mi?
- Evet efendim.
- Servis sefi ile gorusebilirmiyim?
Tam o sirada hatlarda bir karisiklik olur ve musterisiyle konusan bir otomobil tamircisi hatta girer. Cazir cuzurt Parazit sesleri ve hat duzeliyor.
- Alo.... alo sesim geliyormu ?
- Evet devam edin.
- Sesim simdi daha iyi herhalde, sizinkide oyle.
- Merak edilecek bir sey yok, burada hersey yolunda, onu iki gun icinde evinize yollariz.
- Demek her sey normal...?
- Aslinda ne kadar zorluk cektigimizi bilemezsiniz. Her tarafini elden gecirdik. Ise yaramaz hale gelen yerlerini degistirdik. Iki gun sonra da yeniden kullanmaya baslayabilirsiniz.
- Nasil yeniden kullanabilirim anlamadim?
- Hic merak etmeyin, sonuctan memnun kalacaksiniz. Giris deligini daralttik, cok fazla genislemisti. Her halde cok zorluluyordunuz?
- Fakat !!!!
- Yooo hayir itiraz etmeyin, zorlandiginiz belli.. Sik sik yaglasaniz iyi olur. Bu arada cikis deligini de actik. Biraz tikanmisti da.
- Cikis deligi mi ?....
- Hani gaz cikan deligi. O kadar iyi acildi ki simdi gaz cikarirken sesini dinlemek bir zevk.
- Ne dediniz ?
- Dedigim gibi hersey yolunda...Emin olmak icin dun aksam bizzat kendim denedim. Hersey o kadar iyiydi ki zevkten mesut oldum. Bu sabah yedi kisi birden ciktik ustune bana misin demedi. Artik oyle hizli ki hic sormayin cok memnun kalacaksiniz.


--------------------------------------------------------------------------------
 
Back
X