Lösemi hastası oldum, psikolojim çok bozuk

KML Tedavisi Nasıl Yapılır?

KML tedavisinde amaç sayıca çok artmış ancak işlevini yitirmiş kan hücrelerinin sayısını normale döndürmektir. Günümüzde uygulanan tedavileri 3 başlık altında toplayabiliriz;

1. Bilinen kanser ilaçları ile tedavi (konvansiyonel kemoterapi)

2. İmatinib molekülü tedavisi

3. Kemik iliği hücresi nakilleri

Uzun zamandır bilinen ve lösemide kullanılan bazı ilaçlar, hedefe yönelik tedavi keşfedilene kadar sıkça kullanılan tedavilerdi. Günümüzde hedefe yönelik tedavi ile KML tedavisinde yaşanan başarı ve kolaylık nedeniyle, eski kemoterapi tedavileri, özel durumlar veya hedefe yönelik tedaviye başlangıçta destek olması dışında, terk edilmiştir. Üçüncü tedavi şekli ise, uygun kişilerden veya hastanın kendi sağlıklı kemik iliği hücrelerinden alınan örneklerin, kemoterapi sonrası hastaya nakledilmesi (kemik iliği nakli) şeklindedir. Bu üçüncü yöntem hastaya tam tedavi sağlamakla birlikte, uygulama sırasındaki ciddi riskleri nedeniyle son aşamada tercih edilen tedavi şeklidir.

Hedefe yönelik tedavi, kanserli hücrenin bozuk genetik yapısı nedeniyle gelişen kontrolsüz çoğalmayı, bozuk genetik yapının hücreye verdiği aşırı çoğalma sinyalini engelleyerek, tedavi sağlamaktadır. Etki mekanizması kanserli hücreye özel olduğundan, konvansiyonel kemoterapi ajanlarına kıyasla, sağlıklı hücreye verdiği zarar minimum düzeydedir. Hedefe yönelik tedavi, kanserdeki soruna hedefli tedavi mekanizması ile dramatik düzeyde yüksek bir tedavi başarısı sağlamanın yanı sıra, görülen yan etki oranlarının çok az olması nedeniyle ve ağızdan alınan tabletler şeklindeki kullanım kolaylığı sayesinde, hastaların hastaneye bağımlılıklarını azaltmıştır.

BUNU OKUMUSSUNDUR AMA TEDAVİ YOK DİYE BİŞEY YOK
 
cok gecmş olsn cnm cok uzuldm okurken...nolur moralini yuksek tut bebegnle oyalan aklına gtrme pskologa gıt..tv de gosterıyorlar kanseri yenmenın yolu moral diye hep mtlu dusuneceksın Allaha dua et cnm.Rabbim seni bebegne bagslasın
 
Canım öncelikle Allah sana ve bebeğine uzun ömürler versin. Sakın ben öleceğim diye düşünme ..Benim arkadaşımda lösemi hastasıydı ve tedavi oldu şu anda taş gibi maşallah ...Sen bebeğine ve bedeninin sağlığına odaklan ve sürekli dua et. Allah yardımcın olacaktır.
 
canım çok geçmiş olsun Allah şifa versin

benim arkadaşımın annesi lösemi türünü bilmiyorum ama ona da ilk teşhis konulduğunda 3 ay ancak yaşar birden gidebilir demişler ama kadın 13 yıldır yaşıyor ve gayet iyi ama kadına çok iyi bakıyorlar hep hoş tutuyorlar bence öncelikle bir psikologla görüş yaşadıkların çok ağır şeyler ben tiroid kanseriyim tamamen tehlikesiz bir kanser ama ben bile kendimi zor toparladım psikolojik olarak


bak ne güzel meleğin yanında sağlıklı ona sarıl ve seni bırakmayacğaım de ve hep dua et psikolojini düzgün tutman üzülmemen şart söylemesi kolay biliyorum ama uzman yardımı alırsan kendine geleceğini düşünüyorum

üzme kendini inşallah derdi veren Allah şifasını da verir
 
İnanç çok önemli , sen yeter ki iyileşeceğine inan.
Kızın gibi hayata tutunman için geçerli çok büyük bir nedenin varken , sen bu hastalıkla baş edersin.
 
çok geçmiş olsun cnm.okurken çok kötü oldum.ama öyle ölümü bekler gibi yaşama.dahada yıpranma.kızın için hayata sıkı sıkı tutun.Allah onu sensiz bırakmasın.Allah tan hiçbir zaman ümit kesilmez.
 
Çok geçmiş olsun canım.. Allah sana şifa versin inşllh bebeğin için eşin için hayata sımsıkı sarıl üzüntü yaparsan daha kötü olursun moralini iyi tut..
 

haklsınız ama bu diğer çeşit lösemi için bnmki atipik kronik miyeloid lösemi ((
Yaygın kromozomal anormallikler; trizomi 8, ekstra Ph, (+Ph), izokromozom 17q, trizomi 19, trizomi 20, Y kromozom kaybı, trizomi 17, monozomi 7, +21’dir. Hastalığın ilerlemesine neden olan etkenlerin mekanizması hala anlaşılamamıştır 3,7. KML tanılı hastaların %5-10’unda Ph tespit edilememiştir. Ph(-) KML’li hastaların, kısa ömürlü, tedaviye cevap vermeme, bazofil yokluğu ve trombositopeni gibi farklı klinik özelliklere sahip oldukları bildirilmiştir 10,11,12. Ortalama yaşam süresi; Ph(+) vakalarda 4 yıldan fazla, Ph(-) vakalarda 1 yıldan az ve Y kromozom kaybı meydana gelen Ph(+) vakalarda ise 6 yıldan fazladır 12. Hastaların %5’inde varyant yeni düzenlenmeler konvansiyonel sitogenetik analizlerle görüntülenemez ve bundan dolayı fluoresans in-situ hybridizasyon (FISH) tekniğiyle veya polimeraz zincir reaksiyonuyla tespit edilebilir 13.
 
güzel dilekleriniz için herkese çok teşekkür ederim...psikolojik hem psikiyatrdasn tedavi aldım...inanın günden güne belirtilerin arttığını görünce yaşama ümidim azalıyor...güçlü müyüm? bence hayır hergün içimden birşeyler kopuyor heryere herşeye dikkatlice bakar oldum bir daha bir daha bakıyorum inceliyorum...yol kenarındaki otlara bile birdaha birdaha bakıyorum... güçlü değilim sadece öyle görünmeye mecburum aslında öyle olmakda zorundayım cunku bnm bır bebem wr
 
lütfen herkes ama herkes sağlıklıyken sağlığının kıymetini bilsin...ve herne olursa olsun hiçbirşey için üzülmesin hep şükretsin herkes size yalvarırım...hayat o kdr güzelki sıkıntı stres bunların bu güzelliğin önüne geçmesine izin vermeyin...herşeyde kaderimize razı olamalım...bnm yaptığımı kimse yapmasın (( illa hasta olursunuz diye sölemiyorum ne hayatı zehir etmenin ne bir yararı ne de anlamı var...
 
canım sakın daha fazla üzme kendini allahın takdiri ama sen kızına ve eşine sımsıkı sarıl eminim ki moralini yüksek tuttukca hersey daha güzel olacak allahım sana dünyalar tatlısı bir bebiş vermiş kıymetini bil ve bol bol dua et.
seni sevioruz hakkında hayırlısı olur İnşallah...
 
Çok büyük geçmiş olsun öncelikle. Ama her şeyin en iyisini Allah bilir, o yüzden her şeyin hayırlısını dile ve O'na bol bol dua edip her şeyin en hayırlısını iste, çünkü O'ndan daha iyi bilemez kimse en hayırlısını.

İnşallah her şey güzel olur, çok geçmiş olsun tekrar.
 
canım yaa o kadar güzel yazmışsınki çok üzülüyorum benn ve allaha hep
dua ediyorum senin için bu yazdıkların benim için çok önemli ben herşeyi
kafasına takan en ince ayrıntısına kadar düşünen biriyim malesef ama senin bu
yazdıkların tabiri caizse aklımı başıma getirdi benim bundan sonra hiç bir şeyi
kafama takmicam stres yapmicam canım tekrar tekrar söylüyorum
rabbim seni evladına bağışlasın inş
 
semsiyeli dua
Şehrin kara teslim olduğu günlerden biriydi. Otobüsten indiğinde kendini daha fazla tutamamıştı. Gözlerinden dökülen birkaç damla yaş, yanaklarına kadar süzülmüştü. Kenarı bembeyaz ağaçlarla dolu yoldan evine doğru yürüyordu. Başı öne eğik, yavaş adımlarla ilerliyordu. Kolları, karın ağırlığından yere değecek ağaç dalları gibiydi. Omzuna sanki çok ağır bir yük bırakılmıştı.
Kapıyı açan eşine selâm verdiğinde, dudaklarında zoraki bir tebessüm vardı. Çocuklarını uzun zamandır görmüyormuş gibi hasretle kucaklayıp öptü. Eşi, bir yandan akşam yemeği için sofrayı hazırlarken, bir yandan da Metin Bey’in bu hâlini düşünüyordu. Bugün kontrol için hastaneye gidecekti, acaba akciğerindeki hastalık mı ilerlemişti? Eşinin çehresini saran hüznün sebebi ne olabilirdi ki? Derin bir iç çekip tabakları doldurmaya koyuldu.
O akşam, yemeklerini sessizce yediler, belli ki sofranın başındaki herkes iç dünyasına dalmıştı. Evin hanımı bir terslik olduğunu sezmiş, çocuklar da bu havayı hissetmişler, ağızlarına kilit vurmuşlardı. Anlaşılan, babaları bu akşam onlarla oyun oynamayacak, okulda neler yaptıklarını sabırla dinlemeyecekti. Şimdi ne şirinlik, ne de yaramazlık yapmanın zamanıydı.
Metin Bey ise, bugün öğrendiklerini nereye gömeceğini, bu sırrı eşi ve çocuklarından nasıl saklayabileceğini düşünüyordu. Acaba derdini, semayı donatan yıldızlara mı fısıldamalıydı, yoksa geceyi aydınlatan kandile mi ödünç vermeliydi? Ne olursa olsun çocuklarına söylememeli, onların gözlerindeki hayat parıltısını söndürmemeliydi.
Sofra kaldırılırken Metin Bey abdest alıyordu. Biraz sonra ailecek oturma odasında namaza durdular. Evlerinin bu köşesini mescit olarak kullanıyorlardı. Sesindeki titreme, Metin Bey’in İlâhî huzurda nasıl bir ruh hâline büründüğünün de bir remziydi. Tesbihat yapıldıktan sonra evi derin bir sessizlik kaplamıştı.
Sessizliği ilk bozan, izin isteyip kendi odalarına giden çocuklar oldu. Bunu fırsat bilen eşi, Metin Bey’e sordu:
- Hayırdır inşallah bey, üzücü bir şey mi oldu?
- Çok şükür hanım. Bir şikâyetim yok!
- Hastaneye gidecektin bugün?
- Gittim.
- Ne dedi doktor bey?
- Pek önemli bir şey söylemedi.
Bir yağmur bulutu oluvermişti Metin Bey’in eşi, neredeyse inci inci dökecekti gözyaşlarını. On beş yıllık hayat arkadaşının her şeyini bilir, söylemediklerini de hâlinden hemen anlardı. Belli ki, evinin direğinin, başının tacının bir sıkıntısı vardı. Bir an önce derdini öğrenmek, bir şeyler yapmak istiyordu. Endişeli bir hâlde eşinin yanına sokuldu. Başını omzuna yaslayıp, her şeyi anlatmasını rica etti. Daha fazla saklamanın mümkün olmadığını anlayan Metin Bey, gözlerini kitaplıktan ayırmadan cevap verdi:
- Doktor, karaciğerimde de bir rahatsızlık olduğunu söyledi bugün.
- Karaciğerinde de mi?
- Evet. Ama endişe etme hanım, derdi veren Allah dermanını da verir.
Aslında durumunun iç açıcı olmadığının o da farkındaydı. Kan tahlilleri, hepatit virüsü enfeksiyonunu göstermişti. Bunun derecesini anlamak için, kanama riski olmasına rağmen, doktorlar karaciğerden doku örneği almaya (biyopsi) karar vermişlerdi. Netice ne yazık ki menfiydi ve hastalık çok ilerlemişti. Doktor, şu an itibarıyla modern tıbbın, bu hastalığa çözüm üretemediğini, en iyi ihtimalle, virüsün yayılmasının önüne geçilebileceğini ifade etmişti. En azından üç ay istirahat etmesi gerekiyordu, kendini yormamalıydı. Doktor bey böyle söylemişti. Bu işin şakası olmadığını da uzun uzun anlatmıştı.
Bütün bunlara rağmen Metin Bey, hem eşini üzmek istemiyor, hem de hâlinden şikâyetçi olmaktan kaçınıyordu. Başına gelen her şeyi takdîr-i İlâhî olarak kabul ediyor ve O'na tevekkül ediyordu. Yavaşça yerinden kalktı ve gözlerini ayırmadığı kitaplıktan bir kitap aldı. Elindeki kitap, ‘Beyanların En Güzeli’ olan Kur'ân-ı Kerîm’den başkası değildi. O lâtif sesiyle Kehf Sûresi'ni okumaya başladığında eşi, şaşkın gözlerle onu izliyor, neden kaldıkları yeri değil de bu sûreyi okuduğunu anlamaya çalışıyordu. Sûrenin bitmesiyle merakını celbeden bu durumu sordu Metin Bey’e. Cevap mânidârdı:
“Bir hadîs-i şerîfte Efendimiz (sas), bu sûrenin, cuma geceleri okunması hâlinde, ‘dubeyle’ye şifa olacağını ifade etmişler. Efendimiz (sas) dubeyle derken ne kastetti bilemiyorum; ama belki de günümüzdeki virüs, bakteri, mantar veya başka türlü bir parazit olma ihtimaline karşı, Efendimiz’e (sas) karşı olan itimadımdan bu sûreyi okudum. Þifa Allah’tandır.”
Metin Bey sonra şu kıssayı anlattı:
“Günlerden bir gün, kuraklık ve kıtlık çeken bir köyün sakinleri yağmur duasına çıkmışlar. Köyde, ne tarlaları canlandıracak, ne de hayvanların içebileceği bir damla su kalmış. Tam bir kuraklık havası hâkimmiş. Çaresiz köylüler, çareyi Hakk kapısında aramışlar. Çoluk çocuk herkesi toplamış, yanlarına hayvanlarını da alarak, yağmur duası için kırlara çıkmışlar. Köyün imamı eşliğinde tevbe ve istiğfar edip Allah’tan merhamet dilemişler. Henüz onlar ellerini indirmeden, Allah’ın inayetiyle gök gürlemeye başlamış. Köy halkı da sağanak yağmur altında sırılsıklam olmuş. Sadece şirin bir kız çocuğu ıslanmamış. Çünkü, dua edince yağmurun yağacağına bir tek o gönülden inanmış ve yanına minicik şemsiyesini almış.”
O günden itibaren Metin Bey ve eşi, perşembeyi cumaya bağlayan her gece Kehf Sûresi’ni okudular. Maddî ve mânevî bütün hastalıklar için O’nun (cc) kapısını aşındırıp durdular. Çünkü, dua sebepler üstü bir tesire sahipti. Sebepler plânında dermansız gibi görünen dertlerde bile, hiç tereddüt etmeden ve kabul edileceğine kalbden inanarak Allah’a yakarılmalıydı.
Yaklaşık üç ay sonra kontrol için hastaneye giden Metin Bey’i bir sürpriz bekliyordu. Duaları kabul olmuş, doktoru da hayretler içerisinde bırakacak şekilde, hastalık geri adım atmıştı. Tıbben pek mümkün görünmeyen bu durum karşısında şaşıran doktor, Metin Bey’in yüzüne bakakalmıştı. Bu durumu anlayamıyordu. Meraklı gözlerini büyütüp ‘Nasıl olur?’ diyebilmişti sadece.

* Yaşanmış bir hâdisedir.

bir dergiden alintidir

Rabbim sifa versin ins.oluleri dirilten sonsuz Kudret sahibi Rabbim senin derdinede sifa versin tez zamanda iyilestirsin ailene ve cocuguna bagislasin.Kehf suresinide cuma geceleri okumayi ihmal etme.
 
tesadüf eseri okudum....ben 8 yıldır çocuk sahibi olmaya çalışıyorum tüp bebekler aşılamalar ve en sonunda 2 kere dış gebelik ama her dafasında Rabbime şükrediyorumm..sağlıyım diye...şu anda tek tüpüm yok...ameliyatla aldılar..iç kanama geçirdim...yani sorun üstüne sorun...bir gün hepimiz öleceğiz kim kaldıki biz kalalım...ama geçen zamanda bu kadar yıpratmamak lazım kendimizi...evet çok zor çocuğun için....ama onu önce Allah'a emanet et ...sende arkadaşım bol bol dua et rabbimin kapılarını dualarla aşındıralım..kendin için değilde çocuğun için dua ett...o konuşamazsa bile seni hissediyor...en azından güzel anlar kalsın....ve ayakta dimdik dur..
 
cnm mutlaka moralini yüksek tut. lösemide en önemli olan sey moraldir. bak ne güzel meleginde var ona bak ona sıkı sıkı sarıl bak o sana sarılmıs ve sag salim dogmus annesi senin için. sen onu bırakıpda gitmeyi aklının ucundan bile gecirme. o melegin bir tek sana ihtşiyacı var bu hayattaa. onun için ne yapıyoruzz: SARIL BEBEĞİNE VE ONU YALNIZ BIRAKMIYACAGINI FISILDA KULAGINA.

dua et cnm Alllaha sıgın eminimki bunun üstesinden geliceksin. anne degilim ama biliyorum anneler güçlüdür. söz konusu yavruları olunca daha güçlüdürler. sende öyle ol. dualarım seninle. Allah acil şifalar versin.
 
öncelikle inanamıyorum. gerçekten...
toxoplasma türkiyede kadınların nerdeyse tamamının geçirdiği bir hastalıktır
ve hamileyken önemli olan ilk kez geçirip geçirmediğinizdir.
yani 2. kez geçirdiyseniz bebeğinize zararı yoktur.
o yüzden dediğiniz avidite testi bakılır yüksek ise eski zamanda geçirilmiş demektir.
bi kere bir kadın doğum doktorunun avidite testi bakmadan size kör topal ne doğarsa şansınıza demesini anlamıyorum. sonra o test nası çıktı anlamadım orasını tam yazmamışsınız.

ayrıca sizin türünüz kml. o yüzden size soracağım şey krozom tahlili yaptırıp yaptırmadığınız. bu lösemi türünün %99u philedelpia pozitiftir ve buna işe yarayan çok önemli ilaçlar var imatinib(glivec) ve daha yeni jenerasyon ilaçlar var ve bunu devlet karşılar.
ayrıca kemik iliği transplantasyonu ve benzeri gibi birçok tedavi yöntemi de vardır.
nerede olduğunuzu tam hatırlamıyorum ama eğer ege çevresindeyseniz ege üniversitesi hastanesi hematoloji bölümünü öneririm. tabi mahmut töbü hocamızı özellikle ama hepsi çok iyidir.
öncelikle stres yapmayın ve lütfen kendinize gelip bu hastalığın çözümü olduğunu bilin herşey eski haline dönebilir ama siz kendinize yardım etmezseniz kimse edemez. öncelikle doğru tedavi ve pozitif düşünce şart!
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…