Muhteşem Yüzyıl Star Tv

Eski Hürrem Sultan Meryem Uzerli diziden ayrılması sizi nasıl etkiledi ?

  • Bir daha bu diziyi izlemem

    OY: 54 23,3%
  • Gelen gideni aratacak gibi ama izlerim

    OY: 45 19,4%
  • Kimse vazgeçilmez değildir. Emeğe, ekibe saygı aynı keyifle izlemeye devam

    OY: 65 28,0%
  • Kararsızım ama eski tadı kalmadı. İzlesem de olur izlemesem de.

    OY: 84 36,2%

  • Ankete Katılan
    232
uçurumdan düşen kim? memet ölüyo mu?süleymanada noluyosa benim vezirime bunu kim yaparlar falanlar filanlar...kükre sen kükre adam senin terbiyecin olduğunu iddaa ediyor..saf mı bu süleyman ya hu...
 
Kanuni Sultan Süleyman'ın kız kardeşi Şah Sultan rolü için oyuncu arıyordu. Çok sayıda oyuncu ile görüşen şirket sonunda Aslıhan Gürbüz'de karar kıldı. Dizi ekibi şimdi de Gürbüz'ün kız kardeşi Esmahan Sultan karakteri için ona benzeyen güzel bir oyuncu daha arıyor.




 
Tarihte sadece 3 sultana Valide-i Muazzama denmiştir. Bu sultanlar:

1.Valide-i Muazzama Mahpeyker Kösem sultan
2.Valide-i Muazzama Safiye Sultan
3.Valide-i Muazzama Hürrem Sultan

Valide-i muazzama: güçlü, hırsla demektir.
 
İşte buuu güzellikkkkkkkkkkkkkk
"Süleyman.. Canımın parçası Sultan'ım, iki cihanda umudum, tek hakikatim. Zalim felek, benim gibi dertliye zulm edip canıma türlü türlü ayrılık hançerleri sapladı. Bu benim miskin, gözümün yaşına bakmadığı gibi, kıyamet gününü de aklına getirmeyip, sen yüce sonsuzluk cennetinin çiçeğini benden ayrı düşürdü. Rahatım zahmete, gençliğim tasaya, diriliğim yok olmaya yüz tuttu. Ya alemlerin Rabb'i benim yusuf yüzlü, şeker süzlü, hoş edalı Sultan'ım.. Allah'ın dergahına, yüzümü süpürge edip, öyle yalvarırım ki.. Seni benden ömren ayırmak sözü yok olmakla kalmasın, mübarek endamını yine tez zamanda bana göstersin. Ya Rab, bu buluşmayı, ayrılığa döndürme. Aşkın ile mest olanları ağlatma. Ya Rab, can bahçesini tazeleştir, yemyeşil et. Bu mest olanlara, bu bağa, bahçeye acı. Onları perişan etme. Ya Rab, gönül yapraklarını, sonbahar gelmişçesine dökme. Gönül dallarını kırma. Sana sığınanları, perişan ve yoksul etme. Üstünde senin, aşk kuşunun, yuvasının bulunduğu ağacın dallarını kırma. Kuşu uçurma.. Ya Rab, kendi canını, kendi mumunu birbirine vurma, kırma, dökme. Düşmanları kör et, onları güldürme. Ya Rab, dünyada ayrılıktan daha acı bir şey yoktur. Ne yaparsan yap, bizi ayrılıkla karşılaştırma.."
 
Hürrem'im; ♥
Ey benim gülen yüzüm...Ey benim Hayalim...Hakikatim...
İçinde sevgiliden başka hiçbir şey olmayan şu gönlüme yemin ederim ki senin sevmediklerini bende sevmem.
Canımı sana feda edemezsem eğer, o can dertsiz kalmasın, gamdan kurtulmasın, başından bela eksik olmasın...
Gözlerim senin için ağlamıyorsa eğer, Kararsın. Hiçbir şey göremez olsun...
Senden başkasına ümit bağışlarsam,umudum gerçekleşmesin,Olmasın...Ve ben hayal kırıklığından kurtulmayayım.
Senin için yaşamıyorsam eğer,varlığım sana ait değilse, ben o varlığı istemiyorum...Yıkılsın gitsin...
Gönlümde düşmanlara ait,düşmanlara karşı hiç bir dilek bulunmasın...Çünkü benim gönlümde senin rızandan başka bir dilek yoktur...
Sensiz geçen bir anı bile kaza edemem,Lakin ne çare ki başa gelen senin dertlerinden başka bir şey değildir.
Şu dünyada hangi güzel, hangi güzellik vardır ki, senin güzelliğinden onda bir pırıltı bulunmasın...Senin ışığının vuruşundan ibaret olmasın...
Hangi padişah,hangi emir vardır ki senin dilencin , senin yoksulun olmasın....
Aşk-ı Derun ♥


Eki Görüntüle 585394
 
Hürrem Sultan tarafından yaptırılmış İstanbul'un Haseki semtindeki Haseki Hamamı
Hürrem Sultan İstanbul'da günümüzde onun adıyla anılan Haseki semtinde, Mimar Sinan'a Haseki Külliyesini yaptırmıştır. 1538-1550 yılları arasında inşaatı tamamlanan külliyenin içinde bir hamam, medrese ve hastane bulunmaktadır. Günümüzde T.C. Sağlık Bakanlığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak tanınan bu hastane Türkiye'de kesintisiz hizmet vermekte olan en eski hastane olma özelliğini taşır.

Hürrem Sultan ayrıca Ayasofya Camii civarında yardıma muhtaç ve fakirlerin karnını doyurmak için bir mutfak yaptırtmıştır.

kadın iyi ve güzel
 
Tarihte sadece 3 sultana Valide-i Muazzama denmiştir. Bu sultanlar:

1.Valide-i Muazzama Mahpeyker Kösem sultan
2.Valide-i Muazzama Safiye Sultan
3.Valide-i Muazzama Hürrem Sultan

Valide-i muazzama: güçlü, hırsla demektir.

Safiye Sultan'nın 3 ciltlik kitabını okudum,muhteşemdi..

te üle süleme safişciiim,isteriz gelsin..

Gelsin gelsinnnnn demiiiii biz bekliyoruzzz nasılsaaa
 
dizimiz fena halde bağımlılık yapmış kızlar...hırvat bir siteden takip ediyorum..kafayı yemiş gibi takip ediyorlar...hatta bizide solluyorlar nerdeyse...mihrimah kim ..mihrimahın ünlü ressam tarafından döneminde yapılan resmi hangi müzede...tarihi bilgileri hepsini merak ediyorlar...

bu arada yanlış anlamadıysam polonyadaymış mihrinin portresi...

gece yarıları kalkıp izliyorlarmış tekrarlarını falan...

fanatikleri fena kaptırmış kendilerini..

biz yine iyiyiz saati belli günü belli..

yazık ya birde çevrilmesini bekliyorlar geriden takip ediyorlar falan..

Allah yardımcılar olsun :)
 
hırvatlar nasuh efendinin kitaplarına kadar araştırmışlar öğrenmişler..bizde öğrenelim kızlar..ne yazmış bu nasuh...
 
Matrakçı Nasuh (d. 1480 - ö. 1564 ?)

Nasuh bin Karagöz bin Abdullah el-Bosnavî

Türk minyatürcü, tarihçi ve matematikçi. Asıl adı Nasuh b. Karagöz'dür.
Ölüm tarihi bilinmeyen Matrakçı Nasuh'un Saraybosna'da doğduğu sanılmaktadır.[1]Kâtip Çelebi ölüm tarihi olarak 1533′ü vermekteyse de, bunun doğru olmadığı bugün kesinleşmiştir. Çeşitli kaynaklarda onun 1547′den, 1551′den, 1553′ten sonra ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir. Yaşamı üstüne bilgi de yok denecek kadar azdır. Dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır.

HAYATI
Sultan II. Beyazid döneminin (1481-1512) sonlarına doğru Enderun’da eğitim gördüğü ve sonra matematik eğitimcisi olarak öğrenci yetiştirdiği bilinmektedir. Devrin ünlü şairi Saî'den dersler almıştır. Ünlü bir hattat olan Nasuh, nesih yazı stilinde değişikler yapmıştır. Divanî yazı stilinde önde gelen isimlerden birisi olmuştur.
Sopalarla oynanan ve bir tür savaş oyunu olan matrak adlı sporda ustalığında dolayı matrakçı lakabıyla anılmıştır. Değişik silahları kullanmaktaki ustalığı da bilinmekte olup bu konuda Tuhfetü'l-Guzât adlı bir kitap da yazmıştır.
Matrakçı Nasuh'un minyatür-harita karışımı kendine has bir üslubu vardır, eserlerinde yeryüzünün kuşbakışı görünümünü resmeder. Buna karşın şekilleri tepeden değil, sanki karşıdan görüyormuş gibi çizer. Bu resimlerde kuş ve tavşan gibi hayvanlar olsa da insanlar asla belirmez. Şehirlerdeki binalar tek tek seçilebilir.
Geometri ve matematik alanındaki çalışmaları neticesinde uzunluk ölçülerini gösteren cetveller hazırlamıştır. I. Selim zamanında ona adadığı Cemâlü'l-Küttâb ve Kemalü'l- Hisâb kitaplarını yazmış, Napier'den elli sene oncesinde adiyla anilan çarpma metotlarını ve modern matematik ögretiminde öncü bir kitap kabul edilen bır referans olarak Enderun'da okutulmus, Napier gibi matematikçilere ılham kaynağı olmuştur.
Tarih alanında da çalışan Matrakçı Nasuh, Taberî Tarihi 'ni Mecmaü't-Tevârih adıyla Türkçeye çevirmiştir. 3 nüsha olarak yayınlanan Süleymannâme kitabında 1520-1537, 1543-1551 ve 1542-1543 yıllarını anlatmıştır. 1537-1538 yıllarında yazdığı Fetihname-i Karabuğdan, Kanuni Sultan Süleyman'ın İran seferini anlatır. Bu kitaplarda, yol boyunca ordunun geçtiği şehirlerin minyetür şeklinde haritalarını çizmiştir. Çizimleri bugün hem estetik, hem de geçmişe ait çok ayrıntılı bilgiler içermesi hasebiyle şaheser olarak tanımlanmaktadır.

Nasuh, Kanuni'nin Fransa kralı I. François'ya destek amacıyla Barbaros Hayrettin Paşa komutasında gönderdiği donanmaya katıldı. Yol boyunca donanmanın uğradığı limanları resmetti.Matrakçı ya da Matrakî adıyla anılması, lobutu andıran sopalarla oynandığı bir tür savaş oyunu olduğu bilinen “matrak” oyununda çok usta olmasından ve belki de bu oyunun keşfedicisi bulunmasından ileri gelmektedir. Bu oyun hali hazirda eski kitaplar incelenerek ortaya çıkarılmış ve bir doğu savaş sanatları uzmanı tarafından eğitimi verilmektedir.

Silahşörlükle ilgili yazdığı kitaplar:

Nasuh ayrıca çok usta bir silahşördür. Bu nedenle Silahî adıyla da anılırdı. Türlü silah ve mızrak oyunlarındaki ustalığı nedeniyle Osmanlı ülkesinde “üstad” ve “reis” olarak tanınması için 1530′da I. Süleyman (Kanuni) tarafından verilmiş bir beratı da vardı. Çeşitli silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini anlatan Tuhfetü’l-Guzât (Gazilere Armağan) adlı bir kılavuz kitap bile yazdığı söylenir.

Tarihle ilgili yazdığı kitaplar:

Nasuh bir tarihçi olarak da önemli yapıtlar vermiştir. Mecmaü’t-Tevârih adıyla Taberî Tarihi’ni Türkçe’ye çevirmiştir. Ayrıca Tarih’i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih’i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır. Süleymannâme adlı kitabının üç ayrı nüshasında 1520-1537, 1543-1551 ve 1542-1543 arasında geçen olayları ele almıştır. Kanuni’nin 1534 Irak seferini Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han’da 1538 Karaboğdan seferini de Fetihnâme-i Karaboğdan’ da konu etmiştir. Nasuh, Kanuni’nin Fransa kralı I. François’ya destek amacıyla Barbaros Hayrettin Paşa komutasında gönderdiği donanmaya katıldı. Yol boyunca donanmanın uğradığı limanları resmetti.

Minyatürdeki yerİ:

Onu bugüne taşıyan asıl yönü ise minyatür sanatındaki yeridir. Minyatürcülüğün yanı sıra divanı yazıda usta bir hattattı. Yapıtları başta Topkapı Saray’ı müzesi kütüphanesi ve Süleymaniye Kütüphanesi olmak üzere çeşitli kitaplıklarda yer almakta.

Eserleri

Matematik

Cemâlü'l-Küttâb
Kemâlü'l- Hisâb
Umdetü'l-Hisâb

Tarih

Mecmaü't-Tevârih
Süleymannâme
Fetihname-i Karabuğdan
Beyan-ı Menazil-i Sefer-ul Irakeyn

Savaş sanatları

Tuhfet-ul Guzat
 
İbrahim, Hürrem’in kendisine kurduğu tuzaktan kurtuluyor. Ölümden dönen İbrahim, Hürrem’den intikam alıyor. Şehzade Mustafa ve Mahidevran Sultan’ın uykularını kaçıran casusun kim olduğu ortaya çıkıyor. Payitahta gönderilen bu casus, Hürrem’in kabusu oluyor...

İbrahim kendisine kurulan tuzakta kurtulmayı başarır ve vakit kaybetmeden saraya döner. Onu karşısında gören Hürrem, bozguna uğrar. İbrahim, olan biteni Süleyman’a anlatırken, Hürrem de yanındadır. Bu hadise ikili arasındaki uçurumu daha da derinleştirir.
İbrahim’in başına gelenleri öğrenen Hatice ise öfke içindedir. İbrahim’in hayatından endişe duyarak, Hürrem’e karşı yeni bir ittifak arayışına girer. İbrahim ise intikam peşindedir. Hürrem’e en zayıf olduğu yerden saldırır.
İbrahim, Şehzade Mehmet’i saraydan uzaklaştırır. Oğlunun, baş düşmanıyla çıktığını öğrenen Hürrem, korku içindedir. Her yerde şehzadesini aramaya başlar. Fakat Hürrem’in ulaşabildiği tek şey, Şehzade Mehmet’in kanlı kaftanıdır.

Manisa’da ise casus avı devam etmektedir. Taşlıcalı Yahya’dan şüphelenen Mahidevran, onun üzerine gider. İhanetle suçlanan Taşlıcalı, Mihrimah’la yaşadığı aşkı itiraf etmeye mecbur kalır. Öte yanda Mustafa, kendisini öldürmeye çalışan casusla burun buruna gelir.

İbrahim, tuzaktan nasıl kurtulacak? Başına gelenleri Süleyman’a anlatacak mı? Kanlı kaftanı bulunan Şehzade Mehmet’e ne oldu? Manisa sarayındaki casus kim? Mustafa’ya ne yapacak?
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…