Muhteşem Yüzyıl Star Tv

Eski Hürrem Sultan Meryem Uzerli diziden ayrılması sizi nasıl etkiledi ?

  • Bir daha bu diziyi izlemem

    OY: 54 23,3%
  • Gelen gideni aratacak gibi ama izlerim

    OY: 45 19,4%
  • Kimse vazgeçilmez değildir. Emeğe, ekibe saygı aynı keyifle izlemeye devam

    OY: 65 28,0%
  • Kararsızım ama eski tadı kalmadı. İzlesem de olur izlemesem de.

    OY: 84 36,2%

  • Ankete Katılan
    232
yaa kızlar göremedim şahzade mustafa büyümüş hürremin karnı şişmiş sultan süleymean nerden dönüyodu
 
Mustafa büyümüş ama biraz fazla büyümüş sanki. Hürrem hamile kaldığını öğrendiğinde küçüktü bu çocuk. Ne yedirdilerse 9 ayda 3-4 yaş büyümüş maşallah!
 
gelinliği niye kırmızı bakın
Osmanlı'dan Günümüze Gelinlik:
Batı kültüründe olduğu gibi Osmanlı kültüründe de gelinliğin biçimi sosyal sınıfa göre değişiklik gösteriyordu. Saray hanedanının, kırsal kesimde ve şehirde yaşayanları benimsedikleri gelinlik biçimleri farklıydı.Saray hanedanlığında kullanılan renk kırmızıyken,halk kesiminde çeşitli renkler kullanılıyordu.İlk beyaz gelinlik, 1898'de Kemalettin Paşa ile evlenen II Abdülhamit'in kızı Naime Sultan'dır. Beyaz gelinlik batılılaşma hareketleriyle birlikte Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde de popüler hale geldi. Günümüzde her modelde gelinlik Türkiye'de de kabul edilmektedir.
 
Hatçe sultanın marşal reklamını duydunuz muuuuu?
yeni doğan şehzade selimi severken, yesinler senin kaymaklı lokum yanaklarını demez mi?
 
Hatçe sultanın marşal reklamını duydunuz muuuuu?
yeni doğan şehzade selimi severken, yesinler senin kaymaklı lokum yanaklarını demez mi?

benimde dikkatimi cekti
hatta alttan da marshal yazisi gecti kaymakli lokum rengi diye pehh
 
Batılı damat nasıl olur? Damat İbrahim gibi... Osmanlı sarayında masada yemek yer ve sultanına kraliçem der
 
9 ayda cocuklar ne cabuk büyüyormus ya, ögrenmis olduk
muhtesem senaryo saolsun....
 
Çocukların büyümelerine rağmen hatunlarda bir o kadar gençleşiyor analarından alıyorlar onlara ekliyorlar gibi :))) bu arada söylemeden edemeyeceğim Sultan Süleyman durmadan halvete girerdi nedense Hürrem hamile kaldı kimseye elini sürmedi çünkü o arada biriyle halvet olsa idi Hürrem hamilelik psikolojisi der boğardı cariyeyi
 
Ebüssü'ûd Efendi, dînine bağlı, haramlardan ve şüpheli şeylerden son derece sakınan, Allah korkusu çok olan bir âlimdi. Güler yüzlü, tatlı dilli olup, latîfeden hoşlanırdı. Etrâfında bulunanlara yumuşaklıkla muâmele ederdi. Çok ibâdet eder ve zâhidâne, dünyâya gönül vermeden yaşardı. Gâyet temiz ve sâde giyinirdi. Heybetinden meclisinde kimse konuşmaz, onun konuşması hürmetle dinlenirdi. Devlet işlerini ve hizmetlerini mükemmel bir şekilde yürütmesi yanında, talebe yetiştirmek ve kıymetli eserler hazırlamakla da vakit geçirirdi. Meşgûliyetinin çokluğuna rağmen, talebelerine zamânında ve aksatmadan derslerini verirdi. Zeyrek civârındaki Çırçır'da bulunan konağında oturur, müslümanların işlerine bakardı. Belli zamanlarda Topkapı sarayına giderek pâdişâhı ziyâret ederdi. Bu ziyâretlerine giderken devamlı bugün Ebüssü'ûd Caddesi denilen caddeden gittiği, bu sebeple onun ismine izâfeten bu caddeye Ebüssü'ûd Caddesi denildiği bâzı kaynaklarda kaydedilmiştir.

Osmanlı Devletinde yetişmiş en büyük şeyhülislâmlardan birisi idi. Cinlere de fetvâ vermesiyle meşhûrdur. Eyyûb Sultan'da Yazılı Medrese olarak bilinen medresede bulunduğu sırada, bir defâsında cinler kendisinden fetvâ sormak üzere gelmişlerdi. İçlerinden bâzısı suâl sorarken, diğerleri de medresenin duvarlarına birşeyler yazmışlardı. Cinlerin bu duvarlara yazı yazmaları sebebiyle, o medreseye "Yazılı Medrese" ismi verilmiştir. Bu yazılar daha sonra üzerlerine badana çekilmek sûretiyle kapatılmıştır.
Ebüssü'ûd Efendi, Yavuz Sultan Selîm ile Kânûnî Sultan Süleymân Hanın fevkalâde sevgi ve iltifâtını kazandı. Kânûnî Sultan Süleymân Hanın Ebüssü'ûd Efendiye gönderdiği şu mektup, ona karşı beslediği hâlisâne duyguları dile getirmektedir. Mektup özetle şöyledir:

"Halde hâldaşım, sinde sindaşım (yaşta yaşdaşım), âhiret karındaşım, Molla Ebüssü'ûd Efendi hazretlerine, sonsuz duâlarımı bildirdikten sonra, hâl ve hâtırını suâl ederim. Hazret-i Hak, gizli hazînelerinden tam bir kuvvet ve dâimî selâmet müyesser eylesin! Allahü teâlânın ihsânı ile, lütuflarınızdan niyâz olunur ki, mübârek vakitlerde, muhlislerinizi şerefli kalbinizden çıkarmayınız. Bizim için duâ buyurunuz ki, yere batasıca kâfirler hezîmete uğrayıp, bütün İslâm orduları mensûr ve muzaffer olup, Allahü teâlânın rızâsına kavuşalar... Duâlarınızı, yine duâlarınızı bekleyen, Hak teâlânın kulu Süleymân-ı bî riyâ."

Ebüssü'ûd Efendi, başta muhteşem bir hükümdâr olan Kânûnî Sultan Süleymân Hân, ilimde Zenbilli Ali Efendi ve İbn-i Kemâl Paşa, İmâm-ı Birgivî gibi âlimlerin, edebiyatta Fuzûlî ve Bâki gibi şâirlerin, mîmârîde Mîmar Sinân, tarihte Selânikli Mustafa ve Âlî, Nişancı Mehmed, coğrafyada Pîrî Reis, denizcilikte Barbaros ve Turgut Reis gibi meşhûr kimselerin bulunduğu bir devirde bulunmuş ve o da ilimdeki yüksek derecesi ve mahâretiyle şeyhülislâmlık makâmında hizmet etmiştir. Bu devir, Osmanlı Devletinin en parlak dönemlerindendir. İlimde, sanatta ve diğer birçok husûslarda en meşhûr kimseler bu devrede bir araya gelmiştir. Osmanlı Devleti, o devirde dünyânın yarısına hükmeden muazzam bir devlet idi. Devletin bu hâle gelmesinde, diğer Osmanlı âlimleri gibi, Ebüssü'ûd Efendinin de büyük emeği geçti. Hattâ en çok emeği ve hizmeti geçen âlimlerdendir. Ömrü boyunca Osmanlı Devletinde adâletin yerleşmesinde ve yaygınlaşmasında her türlü çalışmayı yapmış ve pek üstün gayretler göstermiştir.
Ebüssü'ûd Efendi, sekiz sene de Sultan İkinci Selîm Hân zamânında şeyhülislâmlık yaptı. Sultan İkinci Selîm Hân, Ebüssü'ûd Efendiye çok hürmet edip, onu incitecek hareketlerden sakınırdı. Bu dönemde de pek mühim hizmetler yaptı. En mühim hizmetlerinden biri, Kıbrıs'ın fethi için fetvâ vermesi ve Kıbrıs'ın fethini sağlamasıdır. Bu ada, İslâmiyetin ilk zamanlarında Eshâb-ı kirâm tarafından fethedilmişti. Osmanlı Devletinin Kıbrıs üzerinde târihî bir hakka sâhib olması ve bir de o zaman Kıbrıs'a hâkim olan Venediklilerin, yapılan anlaşmayı bozarak deniz yollarına tecâvüz etmeleri sebebiyle, Kıbrıs'ın fethine fetvâ verdi.
Kânûnî Sultan Süleymân Hân 1566 (H.974) senesinde vefât edince, cenâze namazını Ebüssü'ûd Efendi kıldırdı. Kılınan cenâze namazından sonra Kânûnî'nin hayatta iken yaptırdığı Süleymâniye Câmii bahçesindeki türbesine gelindi. Cenâze kabre konuldu. Bu sırada bir çekmece getirilip kabre konulmak istendi. Şeyhülislâm Ebüssü'ûd Efendi müdâhale etti. Çekmecenin niçin konulduğunu, dînimizde kıymetli bir şeyin cenâzeyle gömülmesinin mümkün olmadığını söyledi. Sultan Süleymân Hanın, vefâtından bir gün önce vasiyet edip bu çekmecenin kendisi ile gömülmesini istediğini bildirdiler. Ebüssü'ûd Efendi, mutlaka içindekilerin görülmesi gerektiğini, kıymetli bir şey varsa gömülemeyeceğini söyledi. Çekmece Ebüssü'ûd Efendiye verilirken, elden kayıp düştü ve içindekiler döküldü. Kâğıtların her birinde bir fetvâ ve altında şeyhülislâmın imzâsı vardı. Ebüssü'ûd Efendi, yazıların altında kendi imzâsını görünce; "Ey Süleymân! Sen kendini kurtardın ama, biz ne yapacağız?" diyerek ağlamaya başladı. Kânûnî Sultan Süleymân Han, yapacağı her işi şeyhülislâma sormuş ve aldığı fetvâya göre hareket etmişti. Delîl olarak da, aldığı fetvâların yanında gömülmesini vasiyet etmişti.

Ebüssü'ûd Efendi, Kânûnî Sultan Süleymân Hana hayatta iken bir vesîle ile şu meâlde bir kıt'a yazmıştı; "Asıl gerçek, gerçeği gören cihân pâdişâhının görüşüdür. Onun fikri ve görüşü şeriatin senedi, dînin ise direğidir."
 
kusura bakmayın yazı biraz uzun ama okumanızı istedim hepimiz biliyoruz ki tüm hükümdarların danıştığı islam alimi hocaları vardı hükümdarlar sırf kadınlarla ilgilenmezdi ibadette ederdi...böyle bir padişahın hayatının dizi olması güzel ama keşke padişah kadın düşkünü olarak lanse edilmeseydi diye düşünüyorum...:2:
 
bir sürü mantık hatası var dizide ama izlemeden de edemiyorum mustafa 9 ayda kazık kadar olmuş hürreminkiler yerinde saymış bide seneler geçiyor kadınlar hep aynı elbiseleri giyiyor hiç eskimiyor değişmiyor
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…