İbrahim Paşa: Paşam, bilirsiniz ki ben sizi çok severim. Ancak hünkarımıza çok hak veriyorum ben, kusuruma bakmayın. Sizin hanedan ile bağınız sadece damatlıktan ibaret. Ayrıca, siz zaten hünkarımız tarafından fazlasıyla ödüllendiriliyorsunuz, fazlasına göz dikmek niye paşam? Hatice bile gördü gerçeği, tüm bu yaptıklarınızın büyük bir hata olduğunu... Off... Beni bile sıkıntı bastı burada... Suyunuz ısınıyor, yakında kaynayıp buharlaşmaya başlayacak benden söylemesi. Nigar ile olan yasak aşkınız da ifşa oldu bir yandan. Ay afakanlar bastı beni... Azıcık kolonya süreyim şuradan...
Mahidevran Sultan: Mahi, Mustafa'ya sözünü dinletemiyorsun işte kabul et. Yine İbrahim Paşa'nın yanında aldın soluğu. Adam seni görünce, 'Yine ne oldu?' diyor gözleri. Az kaldı ama, bakalım valide sultanımızla paşamız hakkın rahmetine kavuştukları zaman ne yapacaksın...
Gül Ağa: Ağam, Matrakçı ile ilgili söylediğin şeylere çok güldüm. Pis keltoş.
Aybige Hatun: Aybige, aslında sana hak verdim Mustafa ile evlilik kararı almanda. Bali Bey'in pısırıklığı yüzünden yani. Ama bir yandan da, o ne yapsın? Sen ona emanetsin, en ufak şeyde onun kellesi gider. Mecburdu sana böyle davranmaya. Ama bana yine de bu evlilik olmayacakmış gibi geliyor. Bir şey engel olacak gibi hissediyorum. Dur sen.
Hürroş: Saçların ve tacın çok güzel canımcım. Asıl mevzuya geleyim, Aybige ile Mustafa konusunda hünkarımıza engel olabilirsin diye düşünüyordum ama, hünkarımız da bu kararı destekleyince pek bir şey diyemedin sanırım. Olmasın bu evlilik be... Mustafa'yı ikna etmek kolay zaten ama Bali Bey ne olacak orası meçhul... Bu arada, yüzünü yakan cariyeleri en ağır şekilde cezalandırman da güzel oldu. Birilerinin maşası olan ve olacaklara da ibret olsun.
Daye Hatun: Daye Hatun, kimseye bir şey söylemeyeceksin biliyorum ben. Nigar da gerekli açıklamayı yaptı zaten. Dediği gibi hem aşık, hem de karşısındaki koskoca paşa. Ne yapsaydı yani? O zaman cep telefonu vardı da paşaya mesaj mı atsaydı Daye Hatun burada, gidince ben sizi çaldırırım o zaman gelin diye? Doğru değil yaşadıkları ilişki. Herkes bunu biliyor zaten ama, yapacak bir şey de yok işte. Sen yine de sessizliğini koru bence.
Mahidevran Sultan: Mahi, Mustafa'ya sözünü dinletemiyorsun işte kabul et. Yine İbrahim Paşa'nın yanında aldın soluğu. Adam seni görünce, 'Yine ne oldu?' diyor gözleri. Az kaldı ama, bakalım valide sultanımızla paşamız hakkın rahmetine kavuştukları zaman ne yapacaksın...
Gül Ağa: Ağam, Matrakçı ile ilgili söylediğin şeylere çok güldüm. Pis keltoş.
Aybige Hatun: Aybige, aslında sana hak verdim Mustafa ile evlilik kararı almanda. Bali Bey'in pısırıklığı yüzünden yani. Ama bir yandan da, o ne yapsın? Sen ona emanetsin, en ufak şeyde onun kellesi gider. Mecburdu sana böyle davranmaya. Ama bana yine de bu evlilik olmayacakmış gibi geliyor. Bir şey engel olacak gibi hissediyorum. Dur sen.
Hürroş: Saçların ve tacın çok güzel canımcım. Asıl mevzuya geleyim, Aybige ile Mustafa konusunda hünkarımıza engel olabilirsin diye düşünüyordum ama, hünkarımız da bu kararı destekleyince pek bir şey diyemedin sanırım. Olmasın bu evlilik be... Mustafa'yı ikna etmek kolay zaten ama Bali Bey ne olacak orası meçhul... Bu arada, yüzünü yakan cariyeleri en ağır şekilde cezalandırman da güzel oldu. Birilerinin maşası olan ve olacaklara da ibret olsun.
Daye Hatun: Daye Hatun, kimseye bir şey söylemeyeceksin biliyorum ben. Nigar da gerekli açıklamayı yaptı zaten. Dediği gibi hem aşık, hem de karşısındaki koskoca paşa. Ne yapsaydı yani? O zaman cep telefonu vardı da paşaya mesaj mı atsaydı Daye Hatun burada, gidince ben sizi çaldırırım o zaman gelin diye? Doğru değil yaşadıkları ilişki. Herkes bunu biliyor zaten ama, yapacak bir şey de yok işte. Sen yine de sessizliğini koru bence.