Sultan Süleyman: Hünkarım, bağışlayın ama, madem bu kadar sarsıldınız, bu idama neden engel olmadınız? Hem paşamız bu kararı kendisi vermedi, -en azından görünüşte- yargılandı ve idamına karar verildi. Suç işlediğinden iyice emin olunup ona göre bir karara varılamaz mıydı hünkarım?
Gülşah: Sen bu işi beceremeyeceksin onu biliyoruz. Hayatın boyunca onun bunun maşası oldun. Menfaatin neredeyse oraya yelken açtın. Biraz şahsiyet sahibi olsaydın keşke. Kaşınmasaydın, Mahi'nin yanında yine iyiydin sen. Bir sürü derde soktun kendini. Bak şimdi, koskoca sultanı öldür dediler sana. Ne kadar tehlikeli değil mi? Değer mi, bence değmez.
Hürroş: Hatice'ye Nigar konusunda yaptığın şantaj güzeldi valla. Haketti bunu o. Nankör. Hürroş, Firuze senin yanında. Ama ben bunu sana söylemedim tamam mı? :18: Hünkarımız istedi onu. Olmaz diyecek hali yok sen de biliyorsun. Ondan kurtulmak istiyorsun biliyorum ama... Hem şehzade Cihangir'e çok yardımı dokundu. Onun gerçekten art niyeti yok. O lanet İsabella gibi değil o. Bak ismi geçti ya, tüylerim diken diken oldu. Öf. Sözün kısası, bir şey yapma ona. Göndereceksen de usulünce yolla. Ölümü hiç haketmiyor. Sen de biraz adil ol. Sana yakışan bu canımcım.
İbrahim Paşa: Paşa hazretleri, hünkarımız size çok kızgın. Ama o konuda yine de çok bir şey söylemedi. Onu asıl sinirlendiren şey biraz ihtirasa kapılmanız oldu. Bu arada, Hatice Sultan'ın sizden boşanmamasını abartmamanızı da ayrıca takdir ettim. Sadece sevindim dediniz. O da matrakçı sorduğu için. Başkası olsa, heyooo hayatım kurtuldu diye neler yapardı. İskender Çelebi'nin idam edilmesi hünkarımızı çok sarstı. Bir süre daha size olan kızgınlığı sürecek gibime geliyor ama zamanla geçecek bence.